26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

SİYASFTfr* Sözleşmeler tıızak TEVFtK ÇAVDAR s~\ alışma yaşamını yeniden düzenleyen > y yasaların yürürlüğe girmesinden bu yana yaklaşık 80 bin işçiyi kapsayan toplu pazarlık görüşmesi yapıldı, bunların büyük bir bölümü anlaşmayla sonuçlandı, birkaç işyerinde ise uyuşmazlığa gidildi. Yeni toplu sözleşmelerde alınan zamlar, biraz da abartınalı biçimde, yayın organlarında yer alırken, bu görünümün arkasıngrev, adeta uygulanamaz haldedir. Bu konudaki kısıtlama o boyutlara ulaşmıştır ki, Türklş Genel Sekreteri Sayın Şide, "Grevden kim söz ediyor. Durum o derece kritik değildir" diyecek ölçüde yılgınlığa düşmüştür. Gerçek odur ki, pazarlık işçi kesimi lehine gelişmediği ve sendikalann zorlandığı durumda bile grevin sözü kolayca edilemez duruma gelmiştir. b Kamu ve özel kesim işverenlerinin baskıyi artıran tutum ve davranışlan. Serbest" toplu pazarlık dönemi Çeşitli sınırlamalar altında yapılan sözleşmelerin getirdiği başlıca tuzak, akçeli hükümlerin dışında kalan disiplin, işçi güvenliği ve iş sağlığı açısından önemli dikkatsizliklerdir. daki tuzaklar gözardı edilmektedir. Oysa bu tuzaklar, toplu pazarlık sistemini ciddi ölcüde yaralayan, hatta bugünkü sınırlar içersinde bile işlemesine izin vermeyecek niteliktedir. llk ve en görünür tuzak sözleşme sonuçlarının büyük bir zafer olarak sunulmasında karşımıza çıkıyor. Yaklaşık beş yıldır toplu pazarlık masasına oturamayan, tüm çabalarını Yüksek Hakem Kurulu'nun kararlannı az da olsa etkilemeye yünelten işçi kesiminin ilk sözleşmelerde bir rahatlama ortamına girmesini normal karşılamak gerekir. Yıllardır özlenen birine kavufulduğunda onun yaptığı her hareketi hoşgörüyle karşılayan kışilerin davranışına benzemektedir bu rahatlama. Ne var ki bu hoşgörü aynı düzeyde sürUp gitmemelidir. Ücret zamlarının Yüksek Hakem Kurulu'nun verdiği zamların üstüne çıkması tek başına yeterli değildir. Olayın sadece ucret yönüne bakarsak, önemli bir noktayı gözardı etmiş oluruz. Şöyle ki; yürürlükte olan 2821 ve 2822 sayılı çalışma yaşamını düzenleyen yasalar, işçi sendikalannın özgür ve isteklerini elde edebilecekleri araçlarla donatılmış bir pazarlık gücüne sahıp kılmamaktadır. Böylesine kısıilı bir ortamda yapılan sözleşmelerle elde edilen haklar, belki bir önceki sözleşmeye oranla bazı kazanınılar getirmekte ise de, işçilerin ekonomik ve toplumsal konumlarını 1980 öncesi düzeye çıkartmaktan çok uzaktır. Bundan ötürü bu sözleşmelerin abartmalı bir biçimde kamuoyuna yansıması, 2821 ve 2822 sayılı yasaların kısıtlı koşulları ile bile iyi sözleşme yapılacağı kanısını genelleştirme gibi bir tuzağı ortaya çıkartmaktadır. Bu yasaların yeniden düzenlenmesini isteyen işçi kesimi karşısına, "Nlye şikfiyet ediyorsunuz, yaptıgınız sözleşmderden memnun oldugunuza göre, bu yasalar pazarlık sistemine hiçbir kısıtlama getirmlyor" gibi bir savla çıkılabilinecektir. Aynca yeni sözleşmelerde akçalı haklarda bile söylenildiği ölçüde önemli kazanımların elde edilmediği de yüzeyden yapılacak bir incelemeyle saptanabılir. Türkiye Işverenler Sendikası toplu sözleşme ilkelerini tek yanlı belirleyen ve üyelerini bu uygulamaya zorlayan bir tavır içine girerken, kamu kesimi de bir eşgüdüm kurulu oluşturarak kamu kesimi işverenleri üzerine emredici bir sınırlama getirmiştir. Diğer yandan Sayın Başbakan özal, kesim işverenlcrini toplu pazarlıkta sıkı durmaları konusunda açıkça tehdit etmiştir. Tüm bu koşullar yürüyen ve yürüyecek olan toplu pazarlıkları dar bir kalıbın içine sokma çabasını yansıtmaktadır. Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlık Bakanlığı'nın yetki istatistikleri üzerindeki yanlı diyebileceğimiz düzenlemeleri de pazarlık masasına oturmadan yeni kısıtlamaları gündeme getirmektedir. c Sendikalar da yeni yasaların sınırlan içersinde etkin bir toplu pazarlık stratejisi gelişürmek için y«terli zamanı bulabilmiş değillerdir. Bir yandan örgütlenme ve mali sorunlar, diğer yandan her altı ayda bir Türkiye genelinde yenilenen yetki alma çabası, bunun da ötesinde diğer yasal sınırlamalar scndikaları etkin bir pazarlık stra tejisi arayışından (şimdilik) alakoymaktadır. Ortamdaki bu kısıtlayıcı faktörler varlığını sürdürürken, toplu sözleşmelerin başarılı sonuçlandığını söylemek kamuoyunu belli bir yönde koşullandırma amacını ister istemez peji sıra getirmektedır. Bunu iyi niyetle yapan yayın organları bile sonucun ortaya çıkaracağı tuzaklan görmemezlik edemezler. Bu sınırlamaların varlığı altında yapılan sözleşmelerin getirdiği bir başka tuzak da akçeli hükümlerin dışında kalan disiplin, işçi güvenliği ve iş sağlığı açısından önemli dikkatsizlikleri içermekte oluşudur. Akçeli maddeler üzerinde ısrarla duran ve bunlarda alacağı küçük bir tavizle diğer konularda fazla etkin bir çaba harcamayan sendikalann gclecekte karşılasacağı güçlükler önemli boyutlara ulaşabilir. Bunlan birkaç örnekle daha açık kılalım. rum ortaya çıkıyorsa, bu ancak hastalık ve çok çalışmanın getirdiği durumlarda olur. Bu suç insana 19. yüzyıl Ingiltere'sindeki acımasız disiplin suçlarını hatırlatmaktadır. Gizli tutulması gereken mesleki sır nedir? Bunun da tanımı işverene kalmıştır. öyle ki işveren harcıalem bir imalatı bile gizli tutmak ısteyerek işçi Üzerinde baskı kurabilir. Diğerleri ise somut ölçütlere vurulması mümkün olmayan disiplin suçlarıdır. Okmeydanı Hastanesi'nden Sultanahmet'teki işyerine geliş süresini işveren nasıl belirleyebilecektir. Bu süre günün her saatinde değişmektedir... Anayasaya aykın Bir başka örnek ise çok daha ciddi bir noktayı gün yüzüne çıkartmaktadır. Bir scndikamızın bir özel bankayla yaptığı sözleşmede aynen şöyle bir huküm yer alnnştır: "Madde 87: ...(Sendikalı isçiler) Bankanın zarannı gerektiren faaliyetlerde bulunan kooperatif, sandık ve benzeri tesekktil kuramaz ve bunlara iiye olamazlar. Sosyal ve siyasi kuruluşlarda Ucretli veya iicretsiz görev alamadar". Bu hüküm açık bir biçimde anayasamızın güvence altına aldığı temel haklara aykındır. Kooperatif, yardım sandığı kurmak kişinin en doğal hakkıdır. Bu hükümle fabrika kantininin dışında alışveriş yapmaları engellenen işçilerin durumu (Orhan Kemal'in bazı romanlarında bu çarpıcı biçimde dile getirilir) yeniden gündeme getirilmektedir. öte yandan kimlerin siyasi faaliyette bulunamayacakları, anayasamızda ve Siyasi Partiler Yasası'nda ortaya konmuştur. İşçi statüsünde olanlara bu konuda en küçük bir kısıtlama getirilmemektedir. Sosyal kuruluşlara üye olunması ise kişinin dernekleşme hakkıru açıkça elinden alma demektir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda toplu sözleşmeler ciddiyetten uzak bir tutumu (maalesef) sürdürmektedir. Bu ve bunlara benzer hükümler, geleceğe yönelik tuzaklardır. Tuzağa düşmemek ise uyanık olması gereken işçi kesiminin elindedir. Uyumak yasak mı? Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret MUsteşarlığı'na bağlı bir işyerinde bağıtlanan toplu iş sözleşmesinde yer alan disiplin cezasını gerektiren hareketler arasında şunlar da belirtilmiştir: !ş esnasında uyumak (thtardan 40 gün işten uzaklaştırmaya kadar uzanan ceza). Gizli tutulması gereken mesleki sırları, imalatın şeklini ve miktarını ifşa etmek (Cezası işten çıkartma). Istirahatli olduğunu aynı gün işyerine bildirmcmek (10 günlük ceza). Sigorta, dispanser ve hastanelerde gerekli muayeneyi olduktan sonra yeterli sürede iş yerine gelmemek (I günden 40 güne kadar uzanan ceza). Bu maddeleri çoğaltmak mümkün, fakat şu saydıklarımu bile yapılacak değerlendirmelerİB ne oranda subjektif olabileceğini ortaya koymaktadır. (İş esnasında uyuma) aslında disiplin suçlan içersine bile konmamalıdır. Çünkü işçi, çalışan makinenin başında uyumaz, eğer böyle bir du Üç nokta Bugün toplu pazarlık sistemi, çeşitli kısıtlamaların oluşturduğu bir ortamda yürümektedır. Bu kısıtlamalar üç noktadan kaynaklanmaktadır: a Yasalar içerdikleri hükümlerle toplu pazarlık sistemini işçi kesimi aleyhine kısıtlamış bulunmaktadır. özellikle toplu pazarlıkta işçinin en önemli baskı aracı olan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear