27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sİ V ASET 8 4 Izmir "Genç SODEP"in yeni il başkanı 23 yıllık politikacı HtKMET ÇETtNKAYA jzmir SODEP tzmir İl Başkanı Şeref İBakşık gazeteci kökenli, 23 yıllık bir politikacı. Ismet Inönü'nün CHP Genel Başkanlığı yaptığı dönemin son Genel Sekreteri. Bakşık, 196O'ta Demokrat Izmir Gazetesi Genel Yayın Mudurlüğü, 1961'de Kurucu Meclis üyeliği, 19611973 yıllarında Izmir milletvekilliği, 19771980'e dek senatörluk yaptı. Günün yedi saatini okumaya ayıran, satranç ve klasik müzik tutkunu olan Bakşık'la "aniröportaj" yaptık. Politika ile ilginiz ne zaman başladı? BAKŞIK Gazetecilik yaptığım dönemde politika çok yoğundu. 19571960 arası. O yıllar Demokrat lzmir Gazetesi Genel Yayın ve Yazı lşleri Mudurüydum. DP'ye karşı amansız bir muhalefet sürdüriiyorduk. Bu yüzden çok korkunç davalar açılıyordu. 49 dava açıldı. Toplam 52 yıl 10 ay 3 gün ceza isteniyordu. Neşren hakarct, isyana teşvik, tekzip yayınlamamak gibi iddilarla. Pek çoğu takipsizliklc sonuçlandı. Kurucu Meclis üyeliginiz? BAKŞIK 274 sayılı Sendikalar Yasası'yla ilgili çalışmalarım oldu. 275 sayılı Toplu !ş Sözleşmesi Yasası'nın Karma Komisyon Başkanlığını da yaptım. Gazeteci politlkacı ilişkileri nasıl olmalı? BAKŞIK Şimdi görebildiğinı kadarıyla, politikacı kendisinin hoşlanmayacağı bir yazıyı gazctedc görduğu zaman genellikle (hepsi için söylemiyorum) bir öfkeye kaptırıyor kendisini. Özellikle deneysiz olanlar. Bir de olaya gazeteci gözuyle bakmayanlar. Tabii benim gazetecilik kokenimden olacak, çok yönlıı bakabiliyorum. Bu bir bakıma hem yaya olmuş, tiem direksiyonda araba kullannıı^ adama beıızer. Politikacı olarak hiç gazeleciye haber sızdırdınız mı? BAKŞIK Hayır, hiç haber sızdırmadım. Bana çok geldiler, ama yapmadım. Aslında bilirsiniz, gazetecilerde kaynağını bildirmeme ahlakı vardır. Ama aslında gazeteci o kaynağını kullanır vc fazla itıbarlı biri de saymaz herhalde politıkacıyı. Ben onu bildiğim için, doğruyu bildiğim o nok taya kapalı kalmışımdır. Yalnız, ilk geldiğim zaman, Kurucu Meclis üyeliğimden sonraki aşamamda, yani milletvckilliğimde bir ara gıup basın so/culuğunu yaptım. Sözcü olduğum için gruptaki konuşmaları meşru olarak, geniş bir şekilde vermeyi amaçlamıştım, onu verirdim. Hatta bazı basından gelmeyen arkadaşlarım bunu pek uygun gormezlerdi, nasıl olur, bı/ım mahrem hayatımız gruptur derdi. Ben gazetecinin doyurulması tezindeyim derdım. Eğer doyuramazsak, vermez isek, bu deta gazeteci grııbumuzdan haber sızdırabilecek kişileri bulur, bu sefer onlar özel bir politik amaç da gudecekleri için, bizi daha ıızecek durumlar hasıl olur. lsmet Paşa ile bir anınızı anlatır mısınız? BAKŞIK Ortadoğu'nun her karışması ile birhkte, bilirsiniz, ABD ile SSCB ilgi duyarlar. Ve ilgilenmeye başladıkları zaman Türkıye'nin tavrına ne rol getireceği ne etki yapacağı duşünülmeye başlanır. lşte o zaman iş nezaket kazanır. O zaman da öyle olmuştu ve grup loplantısı vardı. Bu kapalıydı basına, fakat lnönü Israil ve Mısır tutuşmasının, Ortadoğu ile SSCB ve ABD ve dolayısıyla Türkiye'nin ilişkilerine getireceği durumu tahlıl eden bir konuşma yaptı. Yaptıktan sonra bunu basına vermek gerekti. Düzenledik konuşmasını, ben yazılı hale getirdim. O sırada bir bak dedi Paşa ve nasıl olmuş diye sordu. Okuyayım dedim arzu ederseniz. Tamam, gayet sağlıklı, verilebilecek bir noktaya geldi dedim. Yalnız, dedim bu metinde Amerika ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkilerden söz ederken bazen Amerika Birleşik Devletleri sözünü öne alıyorsunuz, bazen de Sovyetler Birliği sözunü öne alıyorsunuz. Müttefikliğe öııem veriyorsanız Amerika Birleşik Devletleri, komşuluğa önem veriyorsanız Sovyetler Birliği'nın önce geçmesi lazım. Verdiği cevap çok dikkat çckiciydi bana göre. Şu cümleleri söyledi: "Bu iki devletten birinin diğerine üstünliiğünu kabul etmekte özel dikkalim varmış intibaını vermek istemiyorum. Ve gelişigüzel kullandığımı /annetme. Bazen birini, bazen ötekini öne alıyorum." Yani Paşa, bilerek yapıyordu. lsmet Paşa dengeli bir dış politika izlerdi. BAKŞ/K "Basından geldiğim ıçın çok yönlü bakabiliyorum." Anhara Y eııi başkan bu taraftan, yanıııclak i yöneticiler karşıdan IŞIK KANSU A nkara SODEP Ankara İl Kongresinin ardından henüz bir kaç gün geçmişti. Bir gazeteci İl Başkanlığına Seçilen Onur Kumbaracıbaşı ile görüşmek için SODEP İl Başkanlığı'nın numarasını çevirdi: SODEP İl Başkanlığı mı? Evet, buyrun. Sayın Kumbaracıbaşı ile görüşmek istiyorum. Karşıdaki ses birden değişti: Kendileri daha leşrif buyurmadılar. Nereden bulabilirim kendisini? Kendisi ile henüı tanışmak imkânı bulamadıgımız için nerede oldugunu da bilmiyoruz... Eskilerin deyimiyle "latife" yapmayı çok seven bu kişinin böyle konuşmasının nedeni tl Kongresinden sonra ortaya çıkan tabloydu. Ankara İl Kongresinde eski öğretim üyelerinden Prof. Dr. Onur Kumbaracıbaşı ile Çankaya llçe Başkanı Avukat Yaşar Çatak İl Başkanlığı için aday olmuşlardı. Onur Kumbaracıbaşı tl Başkanlığına seçilmişti seçilmesine, ama diğer İl Yönetim Kurulu üyelerinin hemen hemen hepsi Yaşar Çatak'a yakın olan kişilerdi. Çatak grubunun yeni il Başkanına yönelttikleri eleştirinin başında Kumbaracıbaşı'nın "paraşüt" ile partiye indirilmesi gcliyordu. Kulislerde kulaklara Kumbaracıbaşı'nın daha önce Halkçı Parti ile ilişkiler içine girdiği de fısıldanıyordu. Çatak grubu için ise "katı hi/ipçi" oldukları yolunda söylentiler çıkartılıyordu. SODEP kongrelerinde, beklenmedik sonuçlarla birlikte grupçukların, hizipçiklerin, birbirine kırgın insanların ortaya çıktığı gözlenen bir olgu. Aynı gözlemi SODEP Genel Merkezi için yapmak da olası. Vetoluların, Merke/ Karar ve Yönetim Kurulu ile Disiplin Ku rullarına seçimi sırasında ortaya çıkan ayrılıklar Büyıik Kongre tarihi yaklaştıkça daha da derinleşmeyc başladı. SODEP'i suskun ve içine kapanık bulan "demokratik sol" grııp, Buyuk Kongre'de ve dola yısıyla yeni yonetimde ağırlığını duyurmak için şimdiden çalışmalarım yoğunlaştırdı. Daha hareketli bir muhalefetten yana olduklannı söyleyen "demokratik sol" grupla "dirsek teması" içinde bulundukları söylenen Genel Merkez yöneticileri arasında şu isimlcr geçiyor: Hicri Fişek, Kemal tnan, Cahit Talas, Güler Tanyolaç, Üstün Küsefoglu, Turgut Atalay, Birgen Keleş, Necmeltin Erkan, Erol Köse, Vahil Yılma/, Saim Kendir, Akbulul Alatan. "demokratik sol" gruptakiler tarafından partinin "demokratik sag" kesimi olarak nitelendirilenlerin başında İsmall Hakkı Zarakol ve arkadaşları geliyor. Parti kurucuları arasında yer alan ancak Genel Merkez Yönetimi görev bölüşümlerinde çoğıı ke? dışlanan bir başka "İsmail Hakkı" da adaşı olan Zarakol grubuna yakınlığı ile tanınıyor. Küskünlüğunü sessizliği ile örten İsmail Hakkı Birler, ilk kongrelerinde destck arayışı içinde. Büyük Kongre öncesi özellikle Orta Anadolu'daki il kongrelerinde görülen tsmail Hakkı Birler, il delegelerini sıcağı sıcağına yerel kongrelerinde etkilemeye çalışıyor. Eski milletvekilleri de il kongrelerinde "sessiz ve derinden" çalışanlar olarak dikkat çekiyor. Yasalar gereği parti yönelimine seçilemeyecek olan eski milletvekilleri etkinliklerini sürdürebilmek amacıyla en azından Buyuk Kongre delegesi olmak için il kongrelerinde boy gösteriyorlar. Tüm bu grupçuklara karşı Krdal İnönü'nün olumlu ya da olumsuz hiçbir tavrı şimJ dilik yok. Grup hareketlcrine karşı "nölr'fc lavıı içinde bulunan Frdal lnonu'nun, ya1 kın çevresindeki bazı yöneticiler konusunda "ısrarlı" tavır takınacağı söyleniyor. KUMBARACIBAŞI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear