Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
StYASET 8 4 Bütçe görüşmelerini izleyen milletvekili sayısı zaman zaman 510'u geçmiyor BETÜL UNCULAR A nkara Meclis, Turgut Özal hükümetinin ilk bütçesini görüşUyor. Bugüne dek olduğu gibi bütçe görüşmeleri dc Meclisin kendisine özgil ycni yapısı içinde sürüyor. Görüşmeleri izleyen milletvekillerinin sayısı arada bir, bir elin parmaklan kadar oluyor. Devletin bütçesine olan ilginin azlığı şaşırtıcı boyutlarda. KUrsüden okunan şiirlerin yanında, kim daha esprili konuşacak yarışı hUküm sürüyor görüşmelerde. ANAP'tan Şaban Küçükoğlu isminde bir milletvekili çıkıyor. Yaptığı esprilerin yanında yapamadığı esprilerle de üycleri kahkahadan kırıp geçiriyor. Birleşimleri yöneten başkan vekilleri de üyelerin bu esprileri karşısında kayıtsız kalamayarak görüşmelerin renkli geçmesi için çaba gösteriyorlar... HP ve MDP Genel Başkanları, "Milli güvenliğin korunmasından TBMM'ye karşı Bakanlar Kurulu'nun sorumlu oldugunu" öne sürerek "hükiimelin bu konuda neler yaptıgını, hangi tedbirleri aldıgını Meclise anlatmasım" isterlerken, Başbakan Turgut özal, "Ordu hiikümetin emrindedir" sözleriyle sorunu çözüverdi. Ancak MDP'li Ferit Melen'in kendilerini Cumhurbaşkanına şikâyet etmesini engclleyemedi... Melen, Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülürken, tutanaklara geçen konuşmasında aynen şunları söyledi: "Gerçek bir demokraside iktidar yanında muhalefet bulunur. Demokrasinin normal bir surelte işleyebilmesf için muhalefetin anayasanın verdigi haklardan tam olarak yararlanması gerekir. llükiimeti kuran çoğunlukla, muhalefeti lemsil eden partiler arasında, hak bakımından denge bulunması lazımdır. Çoğunlukla azınlık arasındaki dengenin bozulması özellikle tek meclisli parlame ntolarda demokrasiyi derhal otoriter bir rejim haline getirir ve yozlaştırır. Azınlık haklarına saygı göstermeyen bir rejimin adı demokrasi olamaz. Demokratik prensiplerc uymayan çogunluk kararları da demokratik karar sayılamaz. 6 Kasım 1983 seçimleriyle girdigimiz demokrasinin bu aşamasında a/ önce işaret ettiğim ilkelere, esaslara tam bir surette uyulmakta olduğunu iddia edemeyiz. Meclis çalışmalannda her adımda muhalefet ile diyaloğun kurulmasında iktidarın her ko Ayağı çıplak başı kabak, üstü başı muntazam olmayaıı pek az iıısan var nuyu oy çoğunluğuna dayandırarak halletmeyi tercih ettigini görüyoruz. Bu suretle parlamcntoda fiilen bir çogunluk tahakkümii ve bir çogunluk istibdadı doğmuş bulunmaktadır. Bu tahakkiim hevesi, bazı müzakerelerde parlamentoyu tek şahsiyetin kontrolii altına sokma noktasına kadar getirebiliyor. Bazı kanunların müzakeresinde, içtüzük ve anayasa hükümleri ihlal edilebiliyor." Konuşmasında, partizanlık hastalığının hortladığını", "TRT'nin otoriter memleketlerde olduğu gibi iktidarın sesi haline getirildigini" söyleyen Melen, şikâyetini şöyle tamamladı: "Bu uygulamalar haklı olarak muhalefet partilerini, haklarını korumak için bir rejim mücadelesi açmaya /orlamaktadır. Elbirliğiyle, demokratik rejimi giiçlendirmek için çalışılacak yerde, iktidar ile muhalefetler arasında kısır bir rejim kavgası yapılmasına yol açılmaktadır. Partimiz bu şikâyetleri demokratik rejimin yozlaşmasına yönelen teşebbiisleri önlemek ve frenrılmış olsaydı, söz konusu hadiseler olmayabilirdi." Başbakanhk bütçesinde HP'li Ahmet Sırrı Ozbek sordu, Erdem yanıtladı. Şöyle: ÖZBEK: "TRT'de gösterilmekte olan Kartallar Yiiksek Uçar filminin jeneriğinde, 'Bu filmdcki şanıs vc isimlerin hiçbir gerçek kişi ve kuruluşlarla ilgisi yoktur" denilmektedir. Devlet kuruluşu olan TRT'nin böyle bir açıklamada bulunmasının nedeni nedir? Böyle kişiler varsa haklarında işlem yapılması gcrekir. Böyle kişiler yoksa bu açıklamaya gerek var mıdır?" ERDEM: "Tahmin ediyorum ki, birtakım seyredenlerin, olay Tiirkiye'de geçen bir hadise olduğu için, burada bahsedilen şu miiesseseyi ilgilendiriyor gibi birtakım neticelcr çıkartarak dcdikodu yapmalarını önlemek bakımından TRT'nin şahıslan veya firmalan ilgilendiren, filmin gerçekle alâkası olmadığını ortaya koyan faydalı bir hıısııslıır. Bence var da böyle bir olay, saklanıyor gibi bir ınana çıkarmak doğru degildir. Bu açıklama yararlıdır ve kişi veya kuruluşlarla ilgisi olmadığını gösterme bakımından da faydalı bir açıklama olduğu HA/.IRIAYAN SULEYMAN BULUT kanaatindeyiz." Bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerde HP'li Akkılıç'ın "25 bin ile 30 bin lira arasında aylık alan tiim vatandaşların 34 Einstein, en çok tanınan bilginlerden birl... 18791955 yıl nüfuslu ailcyi nasıl geçindircbileceklerini sormak istiyorum. Hesap makinesi yanlaları arasında yaşayan Einstein, Almanya 'da doğdu. izarında yoksa ben vereyim, bunu fiyet (görecelik) kuramıyla tanındı. 1921'de Nobel Fizik Ûdülü'nü aldı. Einstein, çoğu bilginlerin tersine politikayla hesaplasınlar" demesi karşısında özal'ın yanıtı şu oldu: da yakından ilgileniyordu. Bir gün kendisine, "Hangi ırk"Sual, çok tipik bir politik sualdir. Hertansın/z?" diye sorulduğu zaman dedi ki: kese her zaman sorulabilecek bir sual ve insan ırkındanım. şöyle de cevap verecegim. Asgari ücret biz iktidara geldiğimiz sırada 15 bin liraydı. Biz bunu 25 bin liraya çıkardık. Öyle degil mi? Türkiye'de siz de geziyorsunuz, biz Talleyrand, 17541838 yılları arasında yaşamış bir Fransız politikacısı. de geziyoruz. Gezdiğimiz her yerde belki Sakala göre tarak vurmada üstüne olmadığını iddia edenler çok. Üstelik gençliğinçok iyi gıda almıyor olabilirler çok istedide din öğrenimi de görmüş. Arka arkaya, kralın, Napolyon'un ve Viyana Kongresi'ni ğimiz şekilde, ama birçoklanmızın söyletoplayan devletlerin en güvenilir adamı olmayı başarmıştı ki, bunlar birbirinin amansız digi gibi, ayagı çıplak, başı kabak, ııslü badüşmanıydılar. şı muntazam olmayan insan pek az gürdiik Talleyrand, bir gün Fransızlann ünlü kraliçesl Marie Antoinette'e dedi ki: veya görmedik." Madam, mümkün olan yapılır; mümkün olmayansa yapılacaktır. lemek amacıyla her ve.sileyle huzurunuza getirmeyi görev saymaktadır. Gene bu şikâyetleri Sayın Cumhurbaşkanımızın bilgilerine arz etmeyi de görevlerimiz arasında görüyoruz." Bütçe görüşmelerinde Başbakan ve ilgili bakanlara bazen ilginç sorular yöneltiliyor ve ilginç yanıtlar alınıyor... Bankerlerin arka arkaya battığı sıralarda Maliye Bakanlığı görevinde bulunan Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, Başbakanhk bütçesi görüşülürken. HP'li Yusuf Ziya Kazancıoglu'nun, "Bankerzede olayının ortaya çıkmasının sebepleri nelerdir" sorusuna şu yanıtı verdi: "Muhtelif zamanlarda da ortaya koyduğumuz gibi, bankerzede olayının ortaya çıkması, Tiirkiye'de sermaye piyasası kesiminin çalışmasını düzenleyen mevzuatın daha evvel degil de, bu hadiselerden sonra çıkarılmış olmasındandır. Eğer bu hadiselerin yaşandığı 1981'den önce, kanaallmce asgari 5 yıl evvel sermaye piyasasını düzenleyecek olan böyle bir mevzuat çıka Vesıkalık İnsan ırkı Mümkün olan da olmayan da TBMM Inlanaklanndan trenle hiç gitmedim 9 ARALIK 1984 ANAP Kastamonu Milletvekili Şaban Küçükoğlu ile HP TUnceli Milletvekili Musa Ateş "deşifre" olduklan için tutanaklarımıza, geçen haftamn ilginç ve kapsamlı konuşmalarından birini yapan MDP Sinop Milletvekili Hilmi Biçer'i almanın daha yararlı olacağı kanısına vardık. Hilmi Biçer'in sözlerini tutanaklardan okuyalım... HtLMl BlÇER (Sinop) (...) Memleketi 12 Eyliil'e getiren diişman kardeşler sarmaş dolaş, dışandakilerden daha fazla gayretle bizim başarısızlığımızı heyecanla beklemekte ve adeta yüce Meclisi dağıtmak için sabırsızlanmaktadırlar. (...) Bııgiin milletvekilleri birçok yerlere girememektedirler. Ortadogu Teknik Üniversitesi'nin Eymir Gölii civarında bir millctvekilinin gezmesi, o parka girmesl izne bağlıdır. Burada bir hatıramı arz etmek istiyorum: Degerli arkadaşlarım, bir gün çocuklarımla birlikte Eymir Gölü civarına gezmeye gittim. Bizi içeriye almasını bekçiden rica ettim; "Sen hangi partiden milletvekilisin" diye bana sordu, "MDP'denim arkadaşım" dedim. "Arkadaş, Anavatan Partisi'nden olsaydın vallahi seni almayacaktım" dedi. (MDP ve HP parti sıralarından gülüşmeler) "Neden kardeşim" diye sorduğumda, "Belimizi kırdı bunlar bizim, belimizi, onların burada yeri yoktur" dedi. (HP sıralarından "Bekçi elden gitti" sesleri, ANAP sıralarından, "Yalan" sesleri) Bu benim başımdan geçen bir olay, burada yalan söylemeye mecbur degilim. Orduevlerine milletvekilleri kesinlikle giremezler. Dogrusıı, bu hususta verilecek misaller pek çok ve en kısa zamanda Sayın Başkanlık Divanının milletvekillcrinin bu durumuyla yakından ilgilenmesini ve milli iradeye sahip çıkmasını özellikle istirham ediyorum. HÜSEYİN AVNİ GÜLER (lstanbul) O bekçiye yazık oldu. HİLMİ BlÇER (devamla) Biz bakarız arkadaşlar gelirse. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda da hemen her milletvekilinin temas ettiği gibi, trenlerde yataklı vagon tenzilatının milletvekillerine uygulanmaması gariptir. Herhalde bu yabancı şirketler larafından isletildiginin bir alışkanlıgı neticesi unutulmuş olsa gerek. Bunu da arkadaşlarıınua hatırlatmak istiyorum, ben Istanbul'a bu trenle hiç gitmedim. ( • ) •• Çok önemli bir konuya daha değinmek istiyorum. Bürolarda görev yapan ve kendileriyle birlikte olmaktan gurur duyduğumuz Meclis Basın Bürosu'ndan bahsetmek istiyorum: Bu değerli arkadaşlanm, kendileri de ikrar ediyorlar, Meclisin sesini geregi gibi duyuramamaktadırlar veya duyurmamaktadırlar. Kendilerine söyledigimizde, holding babalannın, kendi verdikleri metinleri değiştirdiklerini iddia ediyorlar. Hükümetten korktuklanndan bu yola başvuran holdinglere şunu söyleyelim ki, kendilerinden bunun hesabı bir gün sorulur. Zaten millet de soruyor. Trajı 800 bin olan bu gazetenin trajının 300 bine diiştiigünii, yaşama mücadelesi içinde çırpındıgını ve televizyon satmaktan başka da bir görev yapamayacağını her gün teşhir ediyorlar. Aslında bundan büyük ceza olmaz; ama anlayana sivrisinek saz... Trajın ncden düştü arkadaş? Tercüman Gazetesi, neden 800 binden 300 bine düştün diye sorsam, enflasyon diyor, ekonomik durum diyor, bir şeyler buluyor. Trajları sıfıra dogrıı yaklaşan bu gazeteler, akıllannı başlanna almalıdırlar. Vatandaş bunları satın almayarak, lıaritadan silecektir. (...) Sayın Başkanım, aslında söylemek istedigim çok şeyler var, ama ben konuşma süremi kâfi derecede suiistimal ederek tamamladığım için, çok önemli bir konuya temas ederek bitirmek istiyorum. Degerli arkadaşlanm, Meclisimize günde 5 bin vatandaş girip çıkmaktadır. Bu Meclisin çok küçük bir mescidi vardır, bıırası bir İslam Ulkesidir, cuma günleri koridorlarda, merdivenlerde namaz kılan arkadaşlanmız vardır. Böylesine kulsal bir abidenin Meclisin manzarasını bozacagına inanmıyorum, süsleyecegine inanıyorum.