29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

SİYASET84 Bu yıl bütçe görüşmeleri heyecansız ve usülsüz gidiyor BETÜL UNCULAR nkara 1985 bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülüyor. Oldukça heyecansız, sakin geçen görüşmelerde, hiçbir usul ve tüzük kuralına uyulmuyor. Komisyon Başkanı ANAP'lı Metin Emiroğlu, çalışına takvimi düzenlemelerinc karşın toplantılan istediği an açıyor, istediği an kapatıyor. Konuşma süreleri sınırsız. lsteyen Uye istediği kadar konuşuyor. Görüşmeler sonuçlandıktan, bakan eleştirileri yanıtladıktan sonra eğer bir Uyenin canı konuşmak istiyorsa ona da söz veriliyor. Arada bir tartışmalar da olmasa ba71 üyelerin zaman zaman "şekerleme" yap. malarına insan hak verecck. "Sabırlı, seviyeli, sınırlı, sorumlu" muhalcfet teması yıllardır öylesine işlendi ki, genel kurulda yasa tasarıları rcldedilen iktidar grubunun muhalefete "Neden benim tasanma ret oyu verdiırî" biçuninde hesap sormaya kalkması, bütçe komisyonunda bazı ANAP'lı üyelerin "Burada niçin politik konusmalar yapıyorsunuz?" diye adeta suçlaması karşısında muhalefetin tepkisi eayet yumuşak oluyor... A Aıııa olmaz ki9 muhalefet vapıyorlar Journal gazetesinde Başbakan Turgut özal'ın mütebessim resminin altında yer alan "bankacılar için lokum, kaymak" sözlerini yeni dUnyadan Bütçe Komisyonu'na taşıyarak karikatüristlere yeni malzeme verdi.. Komisyon'un renkli kişilerinden biri de önceki hUkümette Gümrük Bakanlığı görevinde bulunmuş olan bağımsız milletvekili Cafer Tayyar Sadıklar... Hazine'nin Maliyeye iadesini isteyerek MUsteşar Ekrem Pakdemirli'yi karşısına alan Sadıklar, başbakanlık butçesi görüşülürken bu kez de Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem'lc ters düştü. ErdemSadıklar söz düellosu, kullanılan rakamların değişikliği nedeniyle sonuçsuz kaldı... Hükümete ayrtlan sıralarda Kaya Erdem, yanı başında DPT Müsteşarı Yusuf Bozkurt özal, Maliyenin Ust düzey bürokratları. Hükümet masasını dik kesen masanın bir ucunda Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Ekrem Pakdemirli, yanında DPT MUsteşar Yardımcısı Ertan Yiilek, lmdat Akmermer arka sıralarda DPT'nin bürokratları ve komisyon odasının en kuytu köşesindeki yerinden Kaya Erdem'i oldukça sinirlendiren konuşmasıyla Sadıklar: "...Sayın Başbakan Yardımcısı bizlerle alay edercesine ekonomik istatistikleri yorumladılar. Bizi bu kadar hafife almumalan gereklrdi... LUtfen bizi ciddiye ulın. Karşınızda, yaptığınız degerlendirmeleri bilenler de var. Önce, Türkiye'nin ekonomisinin iyi olduğu yolunda bize dışarıdan sahit getirmeyin. Hatta bunlan bira/ da şıipheyle karşılayın. İkide bir bunu tekrarlamayın. Asıl şahil çarşüarda, pazarlardadır. Siz onların şahadetine kulak verin. Birinci saplantınız bu. Şimdi ikinci saplantınıza geliyorum. Hâlâ 1983'ü sorumlu tutuyorsunuz başarısızlıgınızı örtmek için. 1983'te uygulanan ekonomik politikalarla ben dc ilgilendim. Ama, burada olmayanlann sırtından bugünun mazeretini aramayın. O günlerde yapılmayan zamlar yoktu. Bir benzin zammı vardı. Onu da giderken yapmıştık. Iktidannızda bu nedenle zengin olanlar oldu... Bu saplantılarınızdan artık vazgeçin..." BugUne dek koşulların elvermemesi nedeniyle özellikle enflasyon konusunda rakamların tekzibine uğrayan Kaya Erdem Komisyon'da, 1985'te enflasyon oranının yüzde 25 'e "rahatlıkla ve kolaylıkla" ineceğini vurgularken, bu arada memur, işçi ve emeklilerin de ağızlarına birer parmak bal çalmayı ihmal etmedi. Onlara da yü7de 25'in Uzerinde ücret artışı sağlayacaklarını kesin bir dille açıkladı. Erdem daha fazla dayanamayarak konuyu Sadıklar'a getirdi: "Sayın Sadıklar, fazla hassas ve sJoirli konuşmayı neden yaptı anlamıyorum. Ben böyle konuştugumu sanmıyorum. Zaten kendUeriyle fikirlerimiz de farklı. Ben hiçbir zaman "Yabancılar şunu söylüyorlar, bunu »öylüyorlar" demek islemedim. Sadıklar'dan bunu beklemiyordıım. Şimdi sizlere 1983 ve 1984'ün enflasyon rakamlannı okuyacağım..." Sadıklar, "Sayın Erdem, benimle aynısınız. Çiinkii bu rakamlar sürekli değişiyor" deyince gülüşmeler oldu. Bu sırada Ekrem Pakdemirli hesap makinesine sarılarak bazı işlemler yaptığı kâğıdı Erdem'e, özal aracılığıyla ulaştırdı. Ancak, tartışmalar sonunda enflasyon rakamlannda bir türlü anlaşılamadı. Sadıklar ve Melen oturdukları yerden, "Sayın Erdem, sizin rakamları kullanıyoruz biz de..." dediler. Erdem bu kez sinirlenerek "Rakamları alır istediginiz gibi kullanırsınız" diye karşılık verince Sadıklar, "Onu siz yapıyorsunuz" diye seslendi... Rakamlar karışınca araya girme ihtiyacını duyan Komisyon Başkanı Emiroğlu, "İstatistik en biiyük yalandır" esprisi ile tartışmayı sona erdirdi. ErdemSadıklar düellosu Iktidar grubu, muhalefetten, "Neden benim tasanma ret oyu verdin?" diye hesap sorabiliyor. Bütçe Komisyonu'nda bazı ANAP'lı üyeler "Burada politika yapılıyor" diye yakınabiliyorlar. Sınırlı Sorumlu Muhalefet Koop'un faaliyetine bile gönülsüzce katlanılıyor. Ancak, Melen. Prof. Doğramacı'dan atik davranarak "Ihtiyacım 5 milyon liradır" yazılı bir kâğıdı Prof. Doğramacı'nın gülerek de olsa imzalamasını sağladı. Bu görüşmeden sonra Bütçe Komisyonu'nda sıra ilgili bftlümc geldiğinde açık arttırma da başladı. Komisyon üyeleri "10 milyon, 15 milyon olsun" biçiminde başkanlığa önergeler yağdınyorlardı. Açık arttırmanın sonunun gelmeyeceğini anlayan Ferit Melen, elindeki imzalı kâğıdı çevresine hissettirmeden uzaktan Prof. Doğramacı'ya gösterince Prof. Doğramacı "Bize 5 milyon lira yeter" demek zorunda kaldı. Bu hafta Doğramacı'nın yine Bütçe Komisyonu önüne gelmesiyle hatırladığı bu anısını anlatan Melen, komisyondaki tecrübeli üyelerden, Maliye Bakanlığı döneminde kendi iktidar partisi üyelerinin de oylarıyla kalkınma planına aykırı önerilerin Bütçe Komisyonu'nda kabul edilmesi Uzerine bakanlıktan istifaya kalkan, sonradan durumun düzeltilmesiyle görevini sürdüren Ferit Melen, BUtçe Komisyonu'nda MDP üyesi olarak ve yılların deneyi Muhalefet de ne demek? Milletvekillerini Meclis Genel Kurulu'nda tutmayı başaramayan ANAP iktidarı, Odalar Birliği Yasası'nı değiştiren yasa hükmündeki kararnamenin HP ve MDP'lilerin oylarıyla reddedilmesi karşısında "yavuz hırsız" örneği muhalefete hücum ederken, ANAP grup başkan vekilleri Erciiment Konukman ile Pertev Aşçıoğlu, "Muhalefet sizin getirdiginiz her yasa tasarı ve önerisine evet demek zonında mı?" sorumuza yanıt vermekte güçluk çektiler. Grup başkanvekilleri soru yağmuru karşısında basın toplantısı düzenlcmekten pişmanlık duyarken, bu önemli olay, Vural Arıkan olayının patlak vermesi üzerine kapandı. Bundan güç alan ANAP'lılar bu kez Bütçe Komisyonu'nda aynı temayı işlemeye başladılar. ANAP'lılar Meclis'te en küçük bir eleştiriye dahi tahammül edemiyorlar. ANAP'U Ünal Akkaya, 1974'ten bugüne komisyon tutanakları Uzerinde yaptığı bilimsel araştırma sonucunda, "muhalefetin hep aynı şeyleri tekrarladığı" görüşüne varmış. Akkaya, "Muhalefet milletvekillerinin gazetelere ve fıkralara geçmek için özal'ı eleştirdiklerini" söyledi. Hükümetin parti içindeki rakipsiz savunucusu olan ANAP'lı tlhan Askın'ın "kendilerlnin reformcu, muhalefetin tutucu" olduğu kehanetine nasıl ve nereden vardığını ise konıisyonda pek anlayan olmadı... Akkayanın eleştirisine MDP'li Fenni lslimyeli'den gclen yanıt, "Komisyonda politik dozu az konuşmuhır yapılıyor. Gazete ve fıkralara geçmek için Ozal'ın eleştirisi Vapılıyor iddfası üyeleri feykalade küçültücüdiir" oldu. HP'li Tülay Öney de "Burası parlamento, politik konuşmalar da yapılacaktır, ki en az politik konuşmalar yapılmıştır" sözleriyle tslimyeli'ye destek verdi... Yıl 1963... Ferit Melen Maliye Bakanı. Prof. Ihsan Doğramacı da o zaman Hacettepe Universitesi rektörü. Prof. Doğramacı bütçe görüşmelerinden önce Maliye Bakanı Melen'den bir randevu istedi. O sırada Melen'in yanında bulunan Bütçe Genel Müdürü, "Bu Doğramacı sadece ziyaret için gelemez. Mutlaka bir şey ister. Ne isterse lülfen veriniz" dedi... Melen'in "Neden vereyim?" sorusuna "Biz vermezsek komisyondan alıyor, biz güç durumda bırakılıyoruz" yanıtı geldi Bütçe Müdürü'nden. Prof. Doğramacı, Melen ile yaptığı görüşmede universitesi için 5 milyon lira isteyerek Bütçe Müdürünü haklı çıkardı. SadıklarErdemHangi rakamlar? miyle tutarlı eleştirilerde bulunuyor. Vural Ankan'ın hazırladığı, Ahmet Kurtcebe Alptemoçfn'in savunmaya çalıştığı 1985 bütçe tasarısına bazı ilginç eleştiriler de gelmiyor değil.. MDP'li Ismail Şengün ABD'de yayınlanan The VVall Street MDP'liler anketlere kızdı Holding basuıını mahkemeyevernıeli RAFET GENÇ sini çıkarmadı. Bir süre yakınmaları dinledi, sonra da grup salonundan çıkıp gitti... lçerde sohbet devam ediyordu. Bazı üyeler, basının "ıcığının cıcığının çıkanlmasını" istiyordu. Seçimlerde basın hakkında söylenenler için "Geri aldım, bu basın iktidarın basını" diye bağıranlar, "Yahu peki biz şimdi bu görüntiiyii nasıl ortadan kaldıracağız" diyenler çoğunluktaydı. Bir saat kadar süren sohbet ve yakınma toplantısı sonunda herkes içini dökmenin huzuru içinde saloııu terk etti. "Bomba"nın tesirinden kurtulmak için olacak, bu hafta yapılan grup toplantısında Başbakan özal hakkında gensoru önergcsi verilmesi kararlaştırıldı. Oysa grupta söz alan bazı üyelerin, bir buçuk ay sonra bütçe oylaması olacağını, zaten bunun bir gensoru mahiyetini taşıdığını belirterek gensoru verilmesine karşı çıktığı söyleniyordu. Oylama sonunda az bir farkla gensoru verilmesi kabul edildi. MDP'nin böyle sesini duyurmak için daha "sert" bir muhalefet içine girmeyi, bunu yaparken de "yapıcı" olmayı planladıgı ifade edildi. Bunun ilk örneğinin de gensoru önergcsi olduğu vurgulandı. Değişmeyen Doğramacı nkara Geçen hafta salı günü Milliyetçi Demokrasi Partisi'nin Meclis grubundaki sohbette bir Uye, "Olacak iş değil, bu ankette bir yanlışlık var. Bunlar kasıtlı" diye bir laf attı ortaya. O sırada grup salonunda pek az Uye vardı. Grup Başkanvekili Sabri Keskin yoklama yapmış, 2025 üyenin bulunduğunu, coğunluğun olmadığını bildirmiş ve "Toplantı ertelenmiştir" demişti. Ama kimsede kalkacak hal yoktu. Bir Uyenin dediği gibi, "Sanki salona bomba düşmüştü". O gUn aşağı yukarı bütün gazetelerde genel seçim ve anayasanın kabulü ile ilgili yazılar ve kamuoyu yoklamaları vardı. Kamuoyu araştırmalarında parti "bitirilmişti." A Bu holding basınını mahkemeye vermeli. Bunlar kasıtlı yazılar. Yahu, buna karşı sesimiz çıkmayacak mı? Bu tUr laflar ortaya atıldığı zaman, sanki zemberek boşalmış gibi, grupta bulunan milletvekilleri hep bir ağızdan "sohbele" daldılar. Ne kamuoyu araştırması yapanların bilgisizliği kaldı ne de basının partiye reva gördüğü muamele. Bir köşede Genel Başkan Turgut Sunalp konuşmaları dinlemekle meşguldü. Hiç se
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear