26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

TBMM'de yurttan sesler korosu AHMET TAN SİYASET 84 M. Lilletvekillerinin, gazetecilerin ceketsiz, kravatsız, teşrifatçıların fraksız dolaşamadığı Me^liste halkımız, kasket başta, meslastik ay%kta, bohça mendil boyunda, eller arkada gezinip duruyor. Gruplar halinde kulislere adeta "akan" ziyaretçilere karşıparlamenterlergeçmiş dönemlerde meslektaşlannı ne güçlüklerden kurtarmış bir silahtan yoksunlar: Meclis sigaraları henüz yaptırılmadı. Bunun yerini lokanta tutuyor, o da milletvekillerinin cebinde para bırakmıyor. biri ne de meclis görevlisi olmanıza gerek var. Kafa dengi bir arkada; grubu oluştururuz. Nasıl olsa meri mevzuata göre "şahsınıza ail" bir veya birkaç milletvekiliniz var. Onun adını verip TBMM kapısında bir süre yağmura, soguğa dayanmak yeter... Biraz dlizgUn giyinirseniz ziyaretçi ana girişindeki döner kapıdan süzülüp paldır küldür iktidar kulisine inen merdivenlerin dibinde kendinizi bulabilirsiniz. Sıra milletvekilinizi bulmaya kalır. Sonrası kabiliyetinize kalmış. Yerel seçimlerde, kendisine beş yıl süre ile belediye meclisinde destek verecek bir ekibin başı olduğunuzu milletvekilinize anlatmaya başlarsanız, lafın Mcclis lokantasına kadar uzayacağından emin olabilirsiniz. ° Çünkü milletvekilleri yeni demokrasi dönemimizde ayaklarına gelen seçmenleri atlatacak öneınli bir silahtan yoksunlar. Bu silah, TBMM özel sigarası. Daha önceki dönemlerin milletvekilleri secmenlerin ccplerine, eğer il ve ilçe başkanlığı gibi mevki ve rütbe sahibiyseler, yanmşar, birer kilo, sade seçmen iseler birer ikişer paket sigara koyup gönderirlerdi. Yeni dönemin milletvekilleri şimdilik bu silahtan yoksun. Çünkü Meclis Başkanlığı TBMM sigaralarını henüz yaptıramadı. Sigara yerine milletvekiliniz sizi TBMM lokantasına götürmek zorunda. Lokantada her gün değişen yemeklerden yeme ve milletvekilinize kendinizi dinletme olanağınız var. örneğin önceki günkü listede secmenler şehriyeli kuzu kebabı, kıymalı bohça böreği yiyip, üzerine de "Fasulyeli iç pilav var mı?" diyerek, aldıkları "evet" yanıtını, "Öyleyse, bir de kaymaklı kadayıf" cmriyle süsleyerek, bunun da uzerine ortalama üç bardak "meclis ayranı" üzerine çalıştılar. Meclis lokantasından ayrılırken parlamenter demokrasiye olan güveniniz, Meclisin üzerine olan inancınız ve saygınız midenizin dc dcsteği ile daha da pekişecektir. Milletvekillerinin lokantada "seçmen agırlama" faaliyetini daha ne kadar sürdürecekleri merak konusu. Güney illerimizden bir nıilletvekili işaret parmağı ile öteki elinin parmakları arasındaki sigaranın ucunu gösterdi: Ştı ateşe kör bakayım, dedi, yetistlremiyorum, dayanıhr gibi değil... 10 kişiden aşağı düşmiiyorlar. Onca yoldan gelmişler. Kahve, çay ısmarlasan olmuyor. Hesap 45 binden aşağı gelmiyor... Gcnçligiınin hayrını görmeyeyim, diin pedere lelefon ettim, biraz harçlık istcdim.. Milletvckili "bereket versin" kendi deyimiyle iktidar mebusu. Ancak, çok dertli. Adının yazılmasını istemiyor: "Şuna bak, daha bir hiiner göslermedi, gilmiş de seçmenlerine ycdirdiği yemeği gazetecilere anlatıyor." Böyle denmesinden çekiniyor ve ekliyor: Zor dostum ıor. 117 bin liraya mebuslıık etmek zor. Iktidar partisi kulisinin kalabalıklığı, karmaşası inanılır gibi değil. Manzara doğu trenlerinin tümünün iptal edildiği bir günde Haydarpaşa garı bekleme salonu.. Meclisin kapısına dayanıp içeri hamle etmeyi başaran seçmen heyetlerini artık ilçeler, nahiyeler düzeyinde sınıflamak bile mümkün.. Beytüşşebaplılar, Eleşkirtliler, Çarşambahlar (Fatih'tekiler değil), Ezineliler, Freğliler (her üçünden de), Mindovalhlar, Hemşinlilcr... Anavatan Partisi Mcclis kulisindeki kalabalık neyse ne, bu kalabalıktan yükselip üst katlara yansıyan uğultu ise duyulmaya değer. Bu manzarayı görmek, yurttan scsler heyctinden inleyen nağmcler dinlemek isterscniz ne milletvckili, nc parlamento muha SODEPte lıiitüıı gözler yerel secimlerde JÜlJUK GÜLİZAR ^Aınıhıırba$kanının Yerel .Seçimler Yasası'nı yeniden diizenlemek uzere TBMM'ye geri gönderdiği haberi, SODEP üenel Başkan yard:mcılarından Turkân Akyol'la bu söyleşiyi yaptığımız sırada gcldi. Ama bu, SODEP'in scçim takvimindc hicbir değişiklik yapmadı. Daha onemlisi, "seçirtt hı/ındu "... Zatcn 6 kasım scvimlcrindeki gibi "kö(ü bir siirpri/den" ba^ka hiçhir jey de, böyle bir dc ğişiklik yapacaga benzemiyor. SODEP'in tek korkulu rüyabi böylc bir küıü bürpri/., lek hc deli de yerel seçimler. Bir SODEP yetkilisi, oğul lnönü'nün partisin deki bu duıunıu, baba InönU'yü anımsalacak bir cümleylc tasvir cdiyor: "25 marc ya makus lnlihimi/.i ycndijjimi/ giiıı olııcak, ya da hıı lalihc mahkum oldııftıımıı/ f!İin." Şimdi tüın SODEP'lilcr bu "makus" lulih. "kadere" dönüşmesin çabası iviı "C;enel Başkan yardımcılarından Giindüz Paınıık, bcn, Gencl Sıkrekr Alila Sav ve Genel Sosyal Demokrasiyetkilileh, "25 mart"diyorlar, "ya makus talihiınizi yendiğimiz gün olacak ya da bu talihe yeni/diğimiz gün." Sekreler yardımcılarının işbirllgiylc Merkez Seçlm Komilesi kuruldu," diye söıe ba^ladı TUrkân Akyol. Bu komitenin üç işlevi var. Birincisi Hukuk Bürosu mevzuat birimi.. Anayasa, Secim Yasası, Partiler Yasası, tüzük ve yönelmclikler, hatta son çıkan yasa ve bütün mev/ııal için açıklamalargeliren bir broiür ha/ırlamakla işe başlamış bu birim. "Çünkü biz yasalara saygılı bir partiyiz vc scvim işlerini yurıılürken hiçbir SODEP'linin yanlış yapmasını islemiyoruz. Bunu sajtlamak blzim görevimiz" diyor Akyol. Bir de örgüt nıcnsuplarının seçim sorularını "anında yanıllamak" var ki, onu da bu büro yapacak. Ikinci büronuz hangisi Sayın Akyol? Seçim Yürütme Bürosu. Parliye özgü sorunlarda, program ve lüzügumüzün lcıııcl ilkeleri dogrultusunda, parli elkinlikleri dngrullusunda "seçim iç egilim programlannı" bu büro yıırülccek. İ'Vüncii büro da seçimin yürütülmesi sırasındaki seçim takvimi, programın tanılılması, egitim ve seçim öncesi hl/metlerin yürütülmesini düzenleyecek. Çok hızlı bir tempoya girdiniz ve ilçe örgütlerinizdeki kongrelerden pek çoğunu tamamladınız galiba? Evel. 66 il ve 537 ilçede toplam 603 örgül lamamlandı. 500'den fazla ilçe kongresi yapıldı. Kn son AfyonDa/kın'da yapacagımız kongreyle 22 ocakta liimıi bilirilmis olacak. Aslında. yerel seçim larihi haıirandan 25 ınarta alınmasaydı. hazırladığımız program gereğince II şuballa il kongreleri de tamamlarımıs »lınaklı. Ama süre kısalınca, hildiglniz gibi erlelenıek /»rııııda kaldık bunları. Son gunlerde, sosyal demokrat görüşe inananların bir çalı allında birleşmcsini isteyen taban baskısı daha ağırlıklı olarak duyulmaya başladı. Hatta bu Halkçı Parti'de yavaş yavaş birtakım somııl giri^im onerileri bi<,iminde gündenıe gelmeye ba^ladı bile. Partı yöneticilerini bu baskı altına almaya çalışanların laalıyellcri giderek, "ev loplanlılanna" dönu.')lü. Sonıul bir görü nüm aldı. Yani laban bastınyor, milletvekilleri bastırıyor... Bu baskıya ne kadar dayanılabilir? Oyle.sine biı baskı ki bu, henüz kurulmamış, sosyal demokrat çizgideki üv'Uncü paıtiyi bile kapsıyor. Bir SODEP yetkilisi, birleşmcnin cnindc sonunda gorçcklesecegini söylııyoı. Ama nasıl bir birleşme olacak bu? Herkcs, ötekilcrini kendi çatısı alıına çağırıyor. "Bi/inı lavrımı/ belli hıı kıınııda da" cliyor Türkaıı Akyol, "Sayın (icnel Ba^kanımı/ııı sık sık orlu>u koydugu, kendisinin ve Merke/ Karar ve Yonelim Kıırıılır'nıın luvrıdır hıı. Sosyal demokral görüşe inanan hcrkese açık bir parliyi/ ve hıı gtirıışleki iıısanların NODKP'U' birlesmelerini isliyorn/." Herkes istiyor da.. Hani bir halk deyişindcki gibi, "Si'iı /ul, ben hnl, kim vereeek bu uta ol?" SODHP Gencl Başkan Yardımcılarından Turkân Akyol bunu da yanıtlıyoı: "Kıılun sosyal demokralları biziın çalımı/ın allına çağınyoruz. Bu KULIS'TEN Telefontla "kıvırma ANAP gencl merkezini arayan gazeteci, Cumhurbaşkanı Kenan F.vren'in yerel seçimler yusasını inızultıyurak geri çevirmvsi hukkındukı parti görüşünil ulmaya çalışıyordu. Sonunda bir genel başkan yardtıncısının yardııncısı ile konufina ftrsatı huldu ve sordu: "Bu durum MDP ve HP'nin iddialarmm haklı oldıığunu göstermiyor mu?" Yanıl kısa ve açık oldu: "Hayır." ANAP'lı yönetici, geri çevirme nedenini "şekil" sorıınu olarak görüyor ve bu işleıni, "Sorun yapdacak kadar büyülmeye gerek görmüyordu". Ancak telefona bu yanılı verirken, vanında bulunan bir kişinin seslendigi dııyuldıı: "Kıvırma kıvırma, açık şöyle işte!" Yönetici afıizeyi eliyle kapatmış olacak ki, gazi'itci bir süre bir şey duyamadı. Az sonra yönetıcinin, "ama gazeteci" dediğint isitti. ANAP'lı yönelkinin odadaki arkadası yıne söylendi: "Kıvırma kıvırma, gazeteci olsun." AKYOL Yanlış yapılsın istemiyoruz.. çagnnın yolu, kendi gücümü/u kanıtlavaruk varlıgımı/ı goslcrmeklen gcçer." Turkçesi, "yerel secimlerden geçer." Akyol'un bö/leri bu anlama gelmiyor mu? Kinıbilir. belki de. PaıLımeııtoııun içindcki ya da dısındaki tüıtı partilerin yerel seçimlere boylcsine sarılınasının. bunca asılmasının nedeni, her partinin gerçekle>tirmek istediği bir "hesabının" olınasında bclki dc...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear