21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR FUTBOL 14 NISAN 2009 SALI KARTSIZ REKABET OLMAZ G.Saray F.Bahçe derbisine maçın uzatma dakikalarındaki olaylar damgasını vururken, ezeli rakipler arasındaki son karşılaşmalarda gösterilen sarı ve kırmızı kartların çokluğu dikkati çekiyor. Olaylı mücadelede 4 kırmızı, 6 sarı kart çıkarken; G.Saray ve F.Bahçe’nin 18’i lig, 6’sı da Türkiye Kupası olmak üzere son 24 randevusunda hakemler toplam 21 kırmızı, 140 da sarı kart kullandı. Ezeli rakipler arasında Turkcell Süper Lig ve Fortis Türkiye Kupası’nda yapılan son 6 maçta hakemler toplam 10 kırmızı, 42 da sarı kart çıkardı. BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ HİLMİ TÜRKAY ıllardır ligimizde ezeli rakipler hep üst sıraları paylaşmışlardır. Bu kez durum farklıydı. GalatasarayFenerbahçe mücadelesinde kaybeden yarışa veda edecekti. Maç berabere bitecek olursa ikisi de zirveden uzaklaşacak, kalan 7 hafta yarışın içinde bulunmayacaklardı. Bir hafta boyunca heyecanla bu derbiyi bekledik. Pazar günü geldi çattı. Hayat durdu, sokaklar boşaldı. Ali Sami Yen stadı doldu taştı, stada gelmez denilen Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, yönetim kurulu arkadaşlarıyla birlikte tribündeki yerlerini aldı.Güzeldi ortam... Ta ki Galatasaray takımı sahaya çıkana kadar. Arda kendi tribünlerine gidip yumruk şovundan sonra hareketin bitişini Fenerbahçe tribününe doğru anlamlı bir şekilde yapması hoş olmamakla birlikte belki de çıkacak olayların habercisiydi. Mücadele başladı, Galatasaray topa daha yakındı, Fenerbahçe rölantide oynuyordu, sonra sertlikler başladı. Hem de ardı arkası kesilmeyen sertlikler. Yeri geldi bu sertlikler kavgaya dönüştü. Galatasaray tribünlerinden sahaya atılan çeşitli maddeler, futbolcuya gelmesi halinde can yakacak türdendi. Açıkcası Fırat Aydınus zamanında göstermediği kartlarda oyundaki yönetimini elinden kaçırdı, toparlamaya çalıştı, yüzüne gözüne bulaştırdı. Maç maçlıktan çıktı, yerini FUTBOL YOK KAVGA VAR Y kavga dövüşe bıraktı. Tribünler ayağa kalktı, neredeyse sahaya ineceklerdi. Öyle bir tablo oluştu. Kaleci Volkan’ın Galatasaray tribünlerine gösterdiği edep yeriyle iş çığrından çıktı. Neredeyse tribünler çökecekti. Belki de bir Heysel faciası gerçekleşebilirdi. Ucuz atlatıldı. Böyle bir durumda kim ya da kimler verirdi canı yananların hesabını. Neyse düşündüklerimiz olmadı. Çok şükür. Ama bitime bir dakika kala Lugano’nun Emre’ye kafa atması bitmekte olan maçı kavgaya dönüştürdü. Herkes birbirine vuruyor, herkes birbirini tekmeliyor, herkes birbirine tükürüyor. Sonu gelmiyordu kavgaların. Adnan Sezgin, Haldun Üstünel, Volkan Ballı, Mehmet Çatay, Neşet Yalçın saha içinde olayları yatıştırmaya çalışıyorlar. Ama onları da dinleyen yok. Neyin kavgası bu bir anlayabilsek. Hem de kavga edenlerin büyük çoğunluğu ulusal takımda forma giyen oyuncular. Çok kötü. Daha büyük ayıp. Maç sonrası kavga edenler tek tek çıkıp konuştular. Yok ağabeyler küçüklere sövmezlermiş, yok küçükler büyüklere küfür etmezmiş.Mahalle kavgası. Milyonlar izledi; yarın yeniden bir araya geldiğinizde belki yeniden kucaklaşıp öpüşeceksiniz. Ve diyeceksiniz o zaman; “Biz ne yaptık?” Evet, ne yaptınız biliyor musunuz? Güzel olan her şeyi mahvettiniz. Ne olurdu da maç sonrası kol kola soyunma odasına gitseydiniz. Ne olurdu da birbirinize formalarınızı ikram etseydiniz. Ne olurdu... 6
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear