01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR Ampute atletin 200 ve 400 metrede aldığı dereceler Türkiye rekorlarımızdan daha iyi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Caner Açıkada: Türkiye sprint antrenmanını yeni fark etti. Spor kültürü gelişirse dereceler de gelişir. Hayri Daylan, ABD’nin en iyi sprinterini yetiştirdi. Ancak şu an Türkiye’de 11 saniye koşturduğu sprinter göremedim. Başarı birçok etkene bağlı. Türkiye’de böyle bir ortam yok. Türkiye’nin 2012’de kısa mesafeli koşularda başarı beklemesi fantezi olur. Her şey pamuk ipliğinde gidiyor. Başarısızlığın nedenini sporcuda aramak doğru mu? C.A: Başarısızlığın nedenini sadece sporcuya bağlamak doğru olmaz. Elimizde iyi bir sporcu potansiyeli var. Ama bu sporculara nasıl antrenman yaptırırım diyen yok. Antrenörlük yapanların ne kadar bilgileri olduğunu çok merak ediyorum. 2000 Sidney Olimpiyatları öncesi Avustralya bin sporcu seçti. 4 yıl boyunca bu sporcuları olimpiyat oyunlarına hazırladı. Türkiye de aynısını yapıyor. Yetenek merkezi sporcuları seçiyor. Yarışmalara çocukları hazırlıyor. Buradan çıkan başarılı olan bir sporcu var mı? Yok. Seçilen sporculara bakıyorum. Değişik kültürlerden gelen ama spor dışında her şeyle ilgilenen çocuklar var. Antrenörlere bakıyorum. Deneyimsiz ve bilgisiz... Bilimsellikten çok uzaklar. Sokak kültürüyle sporcu yetiştiriyorlar. Sizce 2012’de kısa mesafeli koşularda başarılı olur muyuz? C.A: 2012’de başarı beklemek çok uçuk bir fikir. Yarı finale çıkarsak başarı olur. Ama ihtimal vermiyorum. 4 yıl içinde sprinter kültürü oluşamaz. GSGM’ye projeler sundum. Hiçbir proje geliştirilemedi. Jamaika kaç yıldır çalışıyor? Sprinter yetiştirme modelleri var. Yeni yeni madalya toplamaya başladılar. Bizim için en yakın olimpiyat 2020. Tabii ki gerekli imkânlar sağlanırsa. ALTERNATIF 1080 1060 1040 1020 1000 980 960 940 920 900 880 860 OSCAR 100 M. ŞAM. 200 M. ŞAM. 400 M. ŞAM. 23 EYLU¨L 2008 SALI SPOR POLİTİKASI Spor Dergi HİKMET ÇETİNKAYA Cumhuriyet Spor Dergi giderek yenileniyor. Sporun her dalını dergide bulabiliyor okur. Arif Kızılyalın’ın Yayın Yönetmenliği’nde çıkan “Spor Dergi” ilklere imza atıyor. Genç ve özverili bir kadro gece gündüz çalışıyor. Derginin yayın düzenlemesini Cumhur Önder Arslan, görsel yönetmenliğini Ersin Öztekin, grafik tasarımını ise Süleyman Abay yapıyor... Süleyman Abay, milli hakemlerimizden... Ayrıca Hilmi Türkay, Sami Gürel, Nevzat Dindar, Yunus Türkay, Can İşbakan, Ufuk Tanışan, Görkem Çötelioğlu ve Fatih Erdoğdu’nun her sayı yaptığı çalışmalar birbirinden önemli... Geçen sayı Ufuk Tanışan’ın yazdığı, fotoğraflarını Fatih Erdoğdu’nun çektiği “Futbolcu Olacak Çocuklar” başlıklı röportaj çok güzeldi... Trabzon’dan iyi futbolcular yetişir... Bir dönem Ege öyleydi... Özellikle Manisa ve İzmir’de çok iyi futbolcular çıkardı. Göztepe, Altay, Altınordu, Karşıyaka, İzmirspor pek çok ünlü futbolcuyu yetiştirdi. Aklıma ilk gelen adlar Göztepeli kaleci Ali, Güler, Gürsel, Nevzat, Nihat, Mustafa Denizli, Mithat... Ve adlarını anımsamadığım daha pek çok futbolcu... Başta söyledim... Arif Kızılyalın ve genç arkadaşları futboldan basketbola dek sporun her dalında haberler ve röportajlar yapıyor... Dağcılık, atletizm, basketbol, voleybol, eskrim, judo ve yüzme... Bu arada Ülker Grubu’nun katkılarından söz etmem gerekiyor... Murat Ülker sporun her dalına destek veren genç bir işadamı... Ahmet Yazıcı “Sporda sağlıklı beslenme”yi konu alan röportajlar yapıyor. Son sayıda “gen dopingi” yazısı beni etkiledi. Alev Anakök’ün voleybol yazısını kesip sakladım. Şevki Gökerman’ın “Ralli Dünyası”nı beğeniyle okudum. Spor Servisi’nin çalışkan muhabirlerinden Görkem Çötelioğlu’nun yazılarını mutlaka okumanızı salık veririm... Gençlerin yanında Halit Deringör, Ali Abalı, Adnan Dinçer.... Spor yazarlarının unutulmaz adı Abdülkadir Yücelman... Basketbol yorumcumuz Ahmet Kurt... Böyle bir kadro aslında hiçbir gazetede yok! Sevil Arınan’ın “Okçular 12’den vuracak” yazısını okuyorum yazımı yazarken. Çünkü Spor dergilerini biriktiriyorum... Spor Akademisi’ni bu yıl bitiren Ahmet Yazıcı “Spor ve Yaşam” köşesinde şöyle diyor: “Herkes spor yapabilir. Herkes açma germe hareketleri yapar. Bu da bir spordur. Günde 2000 kalori gereksinimi olan birey iki litre su içmelidir.” Ahmet, Prof. Dr. Tanju Besler ve Yardımcı Doç. Dr. İlhan Odabaş’la görüşmüş. Her gün mutlaka beş kilometre yürüyün, bisiklete binin, yüzün ya da hareket yapın.. Mutlaka günde iki litre su içmeyi unutmayın! Çünkü atletizim kültüründe çok gerideyiz. 1960’ta yapılan rekorlara yeni yetişiyoruz. 2012’de ümitlerimizi yine devşirme sporculara mı bağlayacağız? C.A: Türkiye’nin devşirme sporculara değil, devşirme yöneticilere ihtiyacı var. Federasyon başkanlarımız günü kurtarıyor. İyi bir spor geleneği oluşturamadık. Bir akıntıya kapıldık gidiyoruz. Aldatılıyoruz. Bilginin, becerinin hiçbir önemi yok. Başarı için seferberlik gerekli. Boşa kürek çekiyoruz. 6 ay sonra herkes 2008 Pekin Olimpiyatları’ndaki başarısızlığı unutacak. Bu yüzden 2012’nin de bir farkı olmayacak. Artık elimizde bir şey kalmadı. Bana devşirme sporcu yönteminin mantıklı olduğunu anlatıyorlar. 80 milyonluk ülkeden kaç şampiyon çıkartırız? Ancak yatırım yapmak ve uzun vadeli düşünmek gerekli. REKORLAR OSCAR REŞAT OĞUZ 100 M. 10.91 OSCAR 10.38 REŞAT OĞUZ 200 M. 21.58 OSCAR 21.04 SERDAR TAMAÇ 400 M. 46.56 46.63 Bir de engelli olmasaydı! ? Prof. Dr. Serap İnal (İstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okul Müdürü): Eğer Oscar Pistorius engelli olmasaydı Usain Bolt’a rakip olurdu. Derecelerini daha da geliştirirdi. Engelli sporcunun başarılı olması çok da şaşırtıcı değil. Çünkü dünyada engelli sporculara bakış açısı farklı. Her türlü imkân yaratılıyor. Onlar da kendilerini geliştiriyor. Bizim ülkemizde ise 1 hafta kampa giden engelli sporcularımıza bir eşofman veriliyor. Üstündeki giysiler kamp boyunca değiştirilmiyor ya da antrenörün zorlamasıyla bir kez değiştiriliyor. Paralimpik Oyunları’na engelli sporcumuzun antrenörü gönderilmiyor. Bu düşünce yapısında olunursa başarılarımız da şans eseri olur. ? Yrd. Doç. Fehim Coşan (Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu Atletizm Antrenörü): Acı bir gerçek var. Bir engelli sporcunun 3 branşta bizim sağlıklı şampiyon sporcularımızla aynı veya daha üstün derecelere sahip olması düşündürücü bir olaydır. Belki de bu kıyaslama bizim sprintteki gerçek durumumuzu ortaya çıkarmakta. Türkiye artık Elvan, Süreyya ve Eşref gibi sporcular yetiştirebiliyor. Niye kısa mesafeli koşularda yetiştiremiyor? Bu konu yeni değil. Ancak işine gelmeyenler hemen Türk sporcularının bu branşlara yatkın olmadığını savunup konuyu kapatıyor. ? Öğr. Gör. Ertay Seyrek (Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu Atletizm Antrenörü): Pekin 2008 Olimpiyatları’nda atletizmde dünya rekorlarını heyecanlı gözlerle izledim. Daha sonra 2008 Pekin Paralimpik Oyunları’nda ampute (uzuv eksikliği olan) atletlerin kısa mesafe yarışlarındaki dereceleri beni hayretler içinde bıraktı. Türkiye rekorundan (46.63) daha iyi bir derece... Bence 2012 Londra Olimpiyatları’na yine geç kaldık. 2016 hedefiyle şimdiden çalışmaya başlamalıyız. ? Öğr. Gör. Mert Eray Önen (Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu): Uluslararası platformda başarı(sızlık!)larımız ortada. Dünya çapındaki müsabakalarda kimse birkaç branşta 35 madalya aldık diye sevinmesin. Biz 80 milyonluk bir ulusuz ve kaç dalda ne kadar başarı gösteriyoruz? Herkes sorunları konuşuyor ama çözüm öneren yok. Nasıl antrenman yapıyorlar diye Kenyalı atletlere bakıyoruz. Taşınabilir gaz analizörleriyle tepe bayır koşuyorlar. Rekortmen yüzücülere, bisikletçilere bakıyoruz; ergometre, performans, kan parametreleri testlerinden hiç vazgeçmiyor. Antrenörleri ise antrenman reçetelerini bu sonuçlara göre hazırlıyor. Eğer hedeflerden biri de birçok spor dalında başarıysa ulusal bir seferberlik, uzun vadeli ciddi spor politikaları gerekli. Federasyonlar eğitim ve bilim kurullarını daha aktif hale getirilmeli. Spor kulüpleri ve federasyonların üniversitelerimizin beden eğitimi ve spor yüksekokullarıyla olan ilişkileri daha organik hale gelmeli. Antrenörlerimiz tecrübenin bir yere dek yeterli olduğunu kabul etmeli; bilimsellikten korkmamalı, spor bilimlerinden uzman desteği almaktan çekinmemeli. Aksi halde Paralimpik Oyunları’nda şapka çıkartılacak o ampute sporcuların kırdığı rekorların bile gölgesinde kalmaya devam eder, 2012’de de aynı tabloyu görebiliriz. 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear