Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C SPOR ALTERNATIF 8 TEMMUZ 2008 SALI BAKINCA Milli Takım 2 Terim... S ER D AR KIZIK Milli takımın başarısının Türk futbolunda yeni bir süreç başlattığını, ancak devrim sayılmayacağını vurgulamıştık, geçen hafta. Bu yazımızda da teknik direktörümüzü irdeleyelim. Önce kadro seçiminden başlayalım, ne dersiniz? Hakkını teslim edelim ki Fatih Terim bu başarının önemli mimarlarındandır. Ancak, hemen bir soruyu da burada ekleyelim? Milli takım finali oynayamaz mıydı? Acaba Terim’in tercihlerinden ve yaklaşımından ötürü finali kaçırmış olabilir miyiz? Bence daha doğru kadroyla, final oynayabilirdik. Katılan olur olmaz, ancak bu saptamadan yola çıkarak bazı sorgulamaların ve eleştirilerin de şimdi tam yeridir. Önce kadro seçimi. Milli takım kadrosu Terim’in anlayışına, karakterine uygun oluştu. Yapı olarak eleşirilere dayanamayan, basın toplantılarında da görüldüğü gibi kendisine yönelik haksız saldırılara cevap vereceğim derken, sapla samanı karıştıran Terim (Burada vurgulamakta yarar var, eleştiri adına kişiliğine, özel yaşamına yönelik, hatta ailesinin adı geçirilerek yapılan saldırıları da kınamamız gerekiyor) derdini anlatmakta da güçlük çekiyor. Oysa milli takım düzeyinde bir yöneticinin, kendini iyi ifade edebilecek donanıma sahip olması gerekmez mi? Öyle bir duygu oluşuyor ki sanki konuşmasa, daha haklı olacak. Dönelim kadro seçimine yeniden... Denilebilir ki milli takımın kadrosu, teknik direktörün yaklaşımına göre oluşur. Duygularından arınan, gerçek anlamıyla nesnelliği gözetenler hariç, bir çok teknik direktör Terim gibi davranır. (Maharet burada değil) Nitekim İspanya Teknik Direktörü Luis Aragones de benzer bir yaklaşım gösterdi. La Liga’nın en golcü futbolcusu, yetenekleri tartışılmaz Raul’u kadroya almadı. Bunu yaparken Raul’un sistemine uymadığını, oyun planında bu golcü futbolcunun olmadığını öne sürdü. Oysa asıl konu, kendi otoritesidir. Aragones, dişli bulduğundan ötürü Raul’u devre dışı bırakmış olmuyor mu? Nitekim Terim de benzer bir yaklaşım göstermiştir. Özellikle de bu kadroda rahatça yer alabilecek, hatta şampiyona sürecinde gerçekleşen havadan ötürü takımı final oynatabilecek Halil, Yıldıray ve bazı oyuncuları devre dışı bıraktı. Özellikle Halil ve Yıldıray özgür, kendi kişiliklerini her koşulda yansıtan, otorite bağımlısı olmayan, aşırı motivasyondan etkilenmeyen, Avrupa’nın başarılı sporcuları arasındadır. Terim tercihlerini, her koşulda sözünü dinleyecek, asla itiraz etmeyecek, kendisini asıl olarak bir teknik direktör değil de ‘baba gibi algılayan’ oyunculardan yana kullanmıştır. Sahada her an sarı ve kırmızı kart görebilecek potansiyel taşıyan, bu yanıyla takımlarını yalnız bırakabilecek, riske sokacak oyuncular kadroya girmiştir. Nitekim şampiyonada cezalı futbolcuların sayıca çokluğu, bunu göstermektedir. Bunlara karşın Terim’i kutlamak gerekir. Öte yandan anımsatalım; yaşam uzun bir yolculuktur ve her zaman, her yaşta, her kariyerde mutlaka alınacak yeni dersler vardır... MEHMET ATALAY: A L İ A B A L I PEKİN’DE HEDEF 15 MADALYA 2 008 Pekin Olimpiyatları için hazırlıklar devam ediyor. Sporcuların Türkiye’yi en iyi şekilde temsil edeceğini belirten Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, onlara güvendiğini söylüyor. 2020 Olimpiyatları’nı Türkiye’de yapabilmek için şimdiden çalışmalara başladıklarını ifade eden Atalay, sorularımıza şu yanıtları verdi: Pekin Olimpiyatları için ulusalların hazırlıkları devam ediyor. Şu an gelinen nokta nedir? Mehmet Atalay: İlerleyen günlerde de olimpiyat barajı için seçme yarışmalarımız yapılacak. Bu yarışmalarda Pekin’e gidecek sporcu sayımızın daha da artacağını düşünüyorum. Atletizm, yüzme, kürek, okçuluk ve bayan güreşinde barajı aşacağımıza inanıyorum. Sporcu sayımız 60’ı geçecektir. Pekin Olimpiyatları 8 Ağustos’ta başlıyor. Seyahat programınız belli oldu mu? M.A: Olimpiyatın ilk günlerinde yarışacak sporcularımızla birlikte 11 gün önceden Pekin’e gideceğiz. Yani 29 Temmuz günü benim başkanlığımda yola çıkacağız. Kafilemiz sporcu, yönetici ve antrenör olmak üzere 80 kişiden oluşuyor. Diğer sporcularımızı serbest bıraktık. Onlar federasyonların yönlendirmesiyle Pekin’e gidecek. Örneğin güreşçilerle tekvandocular geç gelecek. Yarışma günü ileri tarihlerde olan sporcularımızın erken gidip orada bunalmalarını, performanstan düşmelerini istemiyoruz. Önemli olan sporcularımızın başarısı. YENİ YASA YOLDA Pekin Olimpiyatları’nda sporcuların 2004 Atina Olimpiyatları’na göre daha fazla madalya alacağını düşünüyor musunuz? M.A: Atina Olimpiyatları’nda ilk 22 ülke arasında olmuştuk. 2008 Pekin Olimpiyatları’nda ilk 20, 2012 Londra Olimpiyatları’nda ise ilk 15 ülke arasında olmayı hedefliyoruz. 2016 Olimpiyatları’nda ilk 10, 2020’de yani Türkiye’de düzenlemek istediğimiz olimpiyatlarda ise ilk 5 ülke arasına girmek istiyoruz. Pekin’de 5 altın, 5 gümüş, 5 bronz madalya elde edebiliriz. Geçen haftalarda TBMM’de bir takım çalışmalarınız oldu... M.A: Meclis’te ‘devrim’ diye nitelendirebileceğim kararlar aldık. Bu çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz? M.A: Öncelikle GSGM tarafından hazırlanan başarılı sporculara ‘devlet sporcusu’ unvanının verilmesiyle ilgili yasa tasarısı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Unvan almanın dışında bu sporcularımıza maaş da bağlanacak. Tabii ki Avrupa ve dünya şampiyonalarında ilk 3’e giren sporcularımızı da düşündük. Onlara da maaş bağlanacak. Bu düzenlemeler sporcular ve antrenörler için yeni hedefler belirleyecek. Ve bin sporcumuzu da maaşla destekleyeceğiz. Nevin Yanıt Pekin’deki madalya umutlarımızdan. 4