16 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

BIR ZAMANLAR NÜVİT TOKDEMİR İzmir’e Yerleşen Bir İstanbullu O: Mahmut Evren utbolcunun yaşamı biraz da şansına bağlıdır bizim ülkemizde. Hani derler ya, “Altın yumurtlayan tavuk olsan ne yazar?” diye. Bu özdeyişe uyar futbolcularımızın yazgısı. Kimi vasat bir futbolcudur ama arkasında ‘ağabeyleri’ vardır ve o nedenle de iyi yer tutar. Her yerde görürsünüz. Kimi iyi futbolcudur ancak arkasında bir destekçisi olmadığı için kısa sürede silinir gider sahalarımızdan. Birileri ortada idare eder işini, yıllarca top oynar, her yıl en iyiye yakın transfer gelirini doldurur cebine ve sahalardan sessizce ayrılır. Gidişini bile görmez ve duymazsınız... Bu Türk futbolunun yazgısıdır aslında. Spor kulübü yöneticiliği ‘parası olanların’ elinde kaldıkça da böyle gidecektir bu işler... İyi futbolcu olup da kısa sürede terkedenlerden biriyle söyleştik bu hafta. Aslında o kendi anlatımından çıkardığım özetle kendi kaderini çizenlerden. Anlattıkları bunu belirgin biçimde ortaya koyuyor ama bir bakıma da, ‘arkasında bir destekçisi olsaydı keşke’ diye düşünmekten de geri duramıyorsunuz. İstanbul Fatih kökenli bir ailenin çocuğu olan Mahmut Evren, babasının memurluğu nedeniyle Bilecik’te doğuyor ve 2 yaşında İstanbul’a geliyor. İlk, orta, lise ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 1. sınıfına dek öğrenimini yaşadığı kentte sürdürürken futbolculuk yılları da aynı dönemde başlamış oluyor. 1957 yılında 1. Amatör Lig’de Ramispor’a giren Evren, 3 yıl bu takımda oynuyor ve 1. Lig ekiplerinden İstanbulspor’a giderek 7 ay antrenmanlara çıkıyor ancak lisans engeli nedeniyle geri gönderiliyor. Yine Rami’de oynarken Genç Milli Takım’a çağrılıyor. Evren’in profesyonelliğe ilk adımını attığı kulüp ise 1961 yılında başkanlığını Necati Karakaya’nın yaptığı, Naci Özkaya’nın çalıştırdığı 1. Lig ekiplerinden Feriköy oluyor. Bu arada oynadığı futbolla dikkati çekiyor önce Ümit Milli Takım’a, arından Bursa’da askerliğini yaparken Ordu Milli Takımı’na seçiliyor. Bu yükseliş dönemi içerisinde de doğal olarak teklifler almaya başlıyor. Fenerbahçe’den Ahmet Erol çağırıyor ama Evren, ısrarla “Ben Beşiktaş’ta oynamak istiyorum” diyor. Bu isteği bir gün gerçekleşiyor ve Siyah Beyazlı takımla anlaşıyor. Ne var ki şimdi adını bile anmak istemediği birileri devreye girerek olmuş transferin önünü kesiyorlar. İşte bu noktadan sonra Feriköy’de orta alandan ileriye dönük oynayan bir futbolcuyken iyi golleri bulunan Mahmut Evren‘in yazgısı değişiyor. Arkadaşlarının ‘Altın kafa’ dediği Evren, İÜ İktisat Fakültesi 1. sınıf öğrencisiyken 1965 yılında Altay’dan öneri alıyor. İmzayı atarak Altay’a geliyor. Ancak onu İzmir’de bir sürpriz bekliyor. Yöneticiler, “Okulun olmuyor” diyorlar ve yıkılıyor Evren... Çünkü, İzmir’e adım attığı tarih yaşamında bir dönüm noktası olarak yer alıyor. Evren, Altay’a gelirken kulübün dışında kendisi net 42 bin lira transfer bedeli alıyor. 4 yıl oynadığı Altay’da ilginç günler yaşıyor. Bunlardan sevindirici olanı Göztepe’yi kurada geçerek alınan Türkiye Kupası; üzücü olanı ise bir Karşıyaka maçında solbek Saim’in darbesiyle ayağının kırılıp sahalardan 6 ay uzak kalışı. Evren’in G.Saray’a transferi sonrası ise ‘tam bir roman’ desek yeridir. Evren o süreci şöyle anlatıyor: “Başkan Selahattin Beyazıt’tı. Metin Abi sorunu çözmüştü. Ertesi gün notere gittim. Tabii ben Galatasaraylı bir yönetici falan bekliyorum. Bir noter memuru geldi, önüme bir kağıt uzatıp ‘imzala’ dedi. Bir anda nevrim döndü. Çünkü İzmir’de son model arabamı satıp, parayı da Hayri Yorgancıoğlu’na (65 bin lira) verip bonservisimi almıştım. Elimde hiçbir şey kalmamıştı. Noterden çıktım ve o iş kaldı. Bu arada Balıkesir’den Suat Mamat aradı ve çağırdı. Düşünmek istedim. Bir kaç gün sonra Metin Abi’yle karşılaştım. 50 bin lira verebileceklerini söyledi. 100 bin 50’ye düştü anlayacağınız. Moralim bozulmuştu. Balıkesir’e bilet alıp havaalanına gittim. Askeri havaalanına uçak gidiyordu o zaman. Sürekli anons yapılmaya başlandı. Gittim, arayan Metin Abi’ydi. ‘Seni üzdük, onurunu kırdık. Gel eve, başkanla konuştum paran hazır’ dedi. Dönmedim ve Balıkesir’e gittim.” Balıkesirspor’da Sıtkı Yırcalı’nın başkan olduğu dönemde aldığı para 220 bin lira Mahmut Evren’in. Anımsadığı kadarıyla o günlerde 22 kilo altın parasıydı bu transfer bedeli. 5 yıl futbol oynadığı Balıkesir’de iki yıl üst üste şampiyonluk mücadelesi veriyorlar ama önce Bolu, ardından Giresunspor şampiyon oluyor. Son yılını ise sakat olarak geçiriyor. Yapılan iğne nedeniyle iki gün hiç uyumaksızın ağrı çektiğini anlatırken, yüzünde bir burukluk beliriyor. Çünkü, öğreniyor ki hepatit olmuş. Londra’ya tedaviye gidiyor ve 1973 yılında futbolu bırakıyor. Sonrasında Altay altyapısında çalışıyor ve A takımda Necdet Niş’in yardımcılığını üstleniyor. Sırasıyla Balıkesir, Bandırma, Ayvalık, Erdek’te 13 yıl teknik direktörlük yapıyor. Şimdilerde ise futbol eleştirmenliğiyle geçiriyor günlerini. Bilmem yazının girişindeki futbolcu tiplerinden hangisine oturtursunuz Mahmut Evren’i. Bana göre o yazgısını kendi çizenlerden... F FENERBAHÇE’DE BİR ETİYOPYALI CENGİZHAN ÇELİK E Eposta: n.tokdemir@hotmail.com 14 tiyopya’nın nüfusu 60 milyonu geçiyor. Ülkede onlarca kabile bir arada yaşıyor. Tam 82 dil konuşuluyor. İşte böyle bir ülkenin başkenti Adisababa’dan Dereağzı Tesisleri’ne uzanan hikâyenin başaktörü Selim Bayrak... Yüksek rakımlı ülkesinde antrenmanlarını sürdürürken Elvan Abeylegesse sayesinde ülkemizle tanışan Bayrak, Avrasya Maratonu’nda yarışmak için Türkiye’ye gelmişti. İlk yarışında Türkiye rekorunu kırarak aldığı altın madalyayla Türk antrenörlerin dikkatini çeken genç sporcu, yapılan teklif üzerine Türk olmayı kabul ederken Selim Bayrak ismini almıştı. Ay Yıldızlı formayla katıldığı ilk uluslararası yarışta Avrupa 10 bin metre şampiyonluğunu Türkiye rekoru kırarak kazanan sporcumuz daha sonra F.Bahçe’ye transfer oldu. Olimpiyat A barajını aşarak Pekin Olimpiyat Olimpiyatları vizesini alan Selim Bayrak, hazırlıklarını Dereağzı Adisababa arasında sürdürüyor. Bayrak’la F.Bahçe tesislerinde konuştuk. Türkiye’yi seçme nedeniniz neydi? Selim Bayrak: Türkiye’de çok rahat bir çalışma ortamı var. Kaliteli antrenörlerle çalışıyorsunuz. Birçok uluslararası turnuvalara katılma şansını elde edebiliyorsunuz. Türkiye güzel bir ülke. Ülkemizdeki atletleri nasıl buluyorsunuz? S.B: Çok hevesli ve azimli sporcularınız var. Aynı zamanda şanslılar da... Böyle güzel bir ülkede sporcu olmanın getirisi çok fazla. Değerini bilmeliler. Genç atlet adaylarını ailelerinin getirdiğini gördüğümde çok şaşırmıştım. Çok şanslılar. Olimpiyat hedeflerinizden bahsedebilir misiniz? S.B: Her sporcunun rüyasıdır olimpiyat madalyası. Oraya katılmak bile büyük bir onur. Ama giden bütün sporcular madalya için mücadele edecek. Sonuçta oraya dünyanın en başarılı sporcuları gidiyor. Yarışların başlamasına az bir süre kaldı. Şimdiden heyecanlandırıyor beni. Elvan sizin için bir örnek teşkil etti mi? S.B: Elvan ülkemizdeki birçok sporcunun örnek aldığı bir isim. Ben de Türkiye’yi onun sayesinde duydum. Başarılarıyla herkesin takdirini toplayan bir sporcu. Hem Etiyopya’da hem de Türkiye’de sevilen bir atlet. Türkiye’de sizi en çok zorlayan şey nedir? S.B: Dil... İnsanlarla iletişim kuramıyorum. Bu benim Türkiye’ye adaptasyonum açısından çok önemli. İnsanlarla konuşamıyorum. Bu nedenle de idmanlarımdan kalan zamanımı odama çekilerek geçiriyorum. Ülkenizde Türkiye nasıl tanınıyor? S.B: Benim ülkemde bilinen bazı sorunlar nedeniyle spora ve sporcuya pek önem verilmiyor. Türkiye’yle bağlarımız da spor kaynaklı. Bu nedenle pek tanınmıyor diyebilirim. Avrupa 10 bin metre şampiyonluğunu Türkiye rekoru kırarak kazandınız. Önümüzdeki yıllarda hedefleriniz nelerdir? S.B: Olimpiyatların ardından Türkiye’de ve uluslararası birçok yarışta birincilik için koşacağım. İsmimi ezberletmek için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım. Bu söylediklerimi çok çalışarak gerçekleştirebilirim ancak. Devşirme sporcu yetiştirme modası ülkemizde sorun olmaya başladı. Bu sizi nasıl etkiliyor? S.B: Bu sorun olmamalı... Biz de diğer sporcularla aynı şartlarda çalışıyoruz. Biz bir takımız aslında. Bir tren gibi düşünmeliyiz. Birbirimize bağlı vagonların birbirini itmesi olayı...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear