Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ADNAN DİNÇER’LE FUTBOL Eposta:adnandincer?hotmail.com. Faks: (212) 343 72 61 N E Y M İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN TARAFTAR tribünden kaçıyor S baskısıyla... Zorla belli futbol bilgileri on zamanlarda hepimizin orantısız ve adil olmayan şekilde kendilerine önemsemez gibi bir tavır içinde enjekte edildiğinden farklı bir profile izlediğimiz korku gerçek oluyor!.. zorlandılar. Takımlarının oynadığı futbolu Futbol aşkımızın şekli değişiyor. Takımını sadece kazanmak ama hangi şekilde tutmak için izleyenler onlarla özdeş olmak kazanırsa kazanmaya indirgediklerinden iyi yerine takım içindeki futbolcu ve kişilerle ve güzeli ayırt etmekte zorlanmaktalar. bütünleşmeye çalışıyor. Kimileri kendilerine Başarılı bir futbolcunun kendisini kabul benzetirse onlara bağlanıyor. Sanatta, ettirmesi zordur. Bu tür futbolcular en küçük siyasette, medyada böyle bir tercih var. hatalarında protesto edilmekte, hatta “kötü” Hakan Şükür’ü hiç tanımayan bir kişi onun diye dışlanmaktadır. Her takımda bu futbolculuğunu değerlendiremeyecek bir talihsizliği yaşayan futbolcular da teknik yoksunlukta olsa da görüntü, davranış, adamlar da vardır. Bu çağımızın ve siyasi tercihini beğenerek onu isteyebiliyor. medyamızın ayıbıdır. Çünkü bize doğrular Ya da Zico’nun teknik direktörlüğünü değil; duygusal, bağımlı yorumlar yorumlayamayacak bir başka şahıs veya aktarılmaktadır. Ancak buna karşın gerçek belki de yazar çizer duruş, bakış imajına futbol ve bu alana araştırma, bilgi ve bağımlı veya karşısında olabiliyor. Sahada deneyimiyle yakın olan gelişmiş objektif oynanan futbol için de takım oyunu değil de futbol izleyicileri son 10 yıldır iyice topla buluşmayı tercih ettiği mutsuzlaşmıştır ülkemizde. futbolcunun davranışı, elektriği Futbolun yorumsuz ve salt tribündeki kişiyi etkiliyor. yorumu karşısında kendisi Fanatizmin boyutu kişisel sanki yavan kalmıştır. ilgi odağına yol almakta. Yayın etkisinde kalan Sabah kadın ve beyinlerin tribünde akşam yarışma olduğu zaman da programlarında tepkileri farksızdır. tercih olayının Önyargıyla maçlar çekiciliğinden çok izlenmektedir. kişilerin Öncelikle onları karizmatik kadrolardaki oluşuna takılmış isimler gidiyor. Konunun ilgilendirmektedir. tümüne duyulan Çabuk bıkılan ilgi ikinci plana başarılı futbolculara atıldı. Çünkü farklı çok rastlanan bir yaşam tarzının ülkelerin başında elinde beyinlerimiz gelmemiz bundan düşünsel olmuştur. Tek örnek tercihlerini versek konu daha iyi empatiden çok anlaşılabilir. Ribery, duygusal tepkilere terk Galatasaray’da kalsaydı etmiş bir dünyada acaba ne kadar kendini yaşıyor. Kültür düzeyi kabul ettirir ve bugünkü düşük toplumlar bundan daha kariyerine ulaşabilirdi? Onun da etkileniyor. Çünkü onlar gerçek futbol takımı oyuncusu olarak hak teknolojinin getirisine değil, içindeki ettiği yere ulaşması kendi ulusal takımında çarpıklıkları sunan aykırılılıklara teslim oluyor. ortaya konulmuştur. Bu örnekten sonra Kendi çocukluğunuzda hareket, araştırma, oynanmayan gerçek futbol yüzünden futbol doğayla olan mücadeleniz ve ilişkinizi seyircisi yerini yanlış tercihlere yönelmiş ismi düşünün; bir de şu anki çocuklara aktarılan geçen fanatiklere bıraktığından tribünler her çeşit oluşum ve yaşananlara bakın. Yer boşalmıştır. Çarşamba günü değiştirme sanallığına girseniz, ulusal takım boş tribünlere doğabilecek fırtınalar sizi rahatsız oynarken Kayserispor Beşiktaş edecektir. maçı da gereken tribün ilgisinden Ateşli İspanyol seyircisi; örneğin “Ulusal takım uzak kalmıştır. Hatta Fenerbahçe Barcelona’yı izlerken Ronaldinho, formamız Kırmızı seyircisi de azalmıştır. Futbol Messi, Henry gibi yıldızların Beyaz Ay Yıldızlı seyircisi futbolu ister. Profili oynayıp oynamamasına takılmaz, şekliyle mi yoksa değişmiş, kişisel bağımlı takımını destekler ve onunla birdir. Turkuvaz Beyaz mı tutucular da yönlenmenin Futboldan sonuç ne olursa olsun olsun” kampanyamız etkisiyle ancak bu kadar eğlenecek bir zevk çıkarmaya devam etmektedir. doldurabilir tribünleri!.. Ayrıca bakar. Şimdi bize gelelim... Ulusal Tercihlerinizi mail futbol kirliliği, adaletsizliği ve takımın kadrosunda kendi adresime veya spor toplumu rahatsız eden tutuculuk, takımının oyuncusunun sayısına servisine adam kayırma da bu azalmanın göre ilgisini düzenleyen bir yapı fakslayabilirsiniz. önemli nedenidir. Sadece gelişti futbolseverlerde. Çünkü (Adresleri belirtin.) hatırlatmak istedim. Çok onlar farkında olmadan bilenlere sunulur!.. bencilleşti, sistemin ve ortamın Futbolumuzda Dün, Bugün Yarın F utbol dünya insanının tutkusu, onun için methiyeler düzülüyor, görsel sanat olduğu söyleniyor, hakkında kitaplar, ansiklopediler yazılıyor. Ancak bakıyoruz sadece Türkiye’de değil, dünyada da futbol giderek eski heyecanını eski güzelliğini yitirmek üzere. Çünkü tribünlerde kafatasçılar her geçen gün azıttı, sahadaki futbolcular da artık eskisi kadar amatör değil, profesyonellik futbolun tadını kaçırdı, astronomik paralar futbolculara sakatlanma korkusu getirdi. O zaman düşünelim; futbolun tutkunu olmaya devam edelim mi? Edelim diyorsanız bir parmak tat için keçiboynuzu yemeye devam edelim ve başka şeyleri de düşünmeye başlayalım. Futbolu futbolcular oynar, ama siyasetçiler ve işadamları yönetir. Bu kural dünyada da böyledir bizde de. Futbolun çevresinde nice başbakanlar nice bakanlar nice milletvekilleri nice belediye başkanları nice işadamları dolanmıştır. İşte İtalya, işte Fransa, işte İngiltere ve işte biz... Yıllarca önce futbol kulüplerimize önce siyasiler, sonra işadamları parşütle indi, pamuk eller cebe girince futbol ailesinin yüzü güldü. Madalyonun öbür yüzünde de aynı işi, aynı mesleği yürütenler sefalet içinde kaldı yıllar yılı... Bir zamanlar omuzlar üstünde gezdirilenler sonraları gecekondulara taşındı, primleri ödenmediği için sigortalı da olamadı. Türkiye’de futbolu sevdirmek ve yaymakla görevli Futbol Federasyonu da ulusal takım kulübü olup ne futbolun gelişmesini ne de altyapıda reform düşündü. Federasyon medya işbirliği içinde 3. Lig fotoğrafları önce sarardı, sonra tamamen silindi. 2. Lig’de de durum farklı değil. Futbol dün de bugün de el yordamıyla yürütülüyor, kendi başına buyruk ellerde bilimden ve bilgiden uzak... Futbol üzerine son yıllarda yabancı dillerden çevirilerle yayınlar, medyamızda makaleler, fazla olmasa da yorumlar ve değerlendirmeler yapılıyor. Okuyanlar okuyor da gerçekte okuması gerekenlere bu yazılar galiba ağır geliyor. Çünkü onlar için futbol dünyanın en basit sporu. Nice kaliteli (bize göre) futbolcular geldi geçti, nice bize göre teknik adamlar sıralandı futbol tarihimizde ama hâlâ unutulmayanlar dışında çoğu saman alevi gibi gelip geçiverdi. “Futbol sadece futbol değildir” demişti bir yazar; evet değildir elbette. Futbolun ekonomik, sosyolojik, psikolojik yanları vardır ve futbolun yapısındaki değişimler, düşüncede reformlar, kurumsallaşmanın getireceği ekonomik zenginlikler futbolun tadı, heyecanı ve geleceğidir. Yıllar önce Prof. Kurthan Fişek, spor yönetimi kitabını yazmıştı. 2 ayda sindire sindire okumuştum ve sevgili Kurthan Hocamın kitabından çok şey öğrenmiştim. Şimdilerde de bankacı ve ekonomist Tuğrul Akşar’la Kutlu Merih’in “Futbol Yönetimi”ni okuyorum. Elbette okuyanlar için... (Futbol Yönetimi Literatür Yayınları 0212/2924120) Başarının Formülü M KAMPANYA edyamız eksik olmasın ama 3 büyükler tutturdu; başka bir şey görmez, başka bir şey yazmaz oldu. Oysa genç kuşaklarda müthiş bir hareket var. Bu hafta sizlere bir okuldan söz edeceğim. Bu okulun kız basketbol takımı 3 yıl önce Polonya’da dünya ikincisi, geçen yıl da Fransa’da tek yenilgiyle dünya beşincisi oldu. Takımın oyuncuları mezun olup üniversitelere girerken formalarını daha genç bir kadroya bıraktı. Genç ve heyecanlı kadro bu yıl İstanbul liselerarası basketbol şampiyonu oldu. Bir takımın tamamen değişip yerini yeni gençlere bırakmasının ne anlam taşıdığını spor yapanlar bilir ve bunun da bir sırrı bir nedeni olmalıdır. İşte yıllardır şampiyonlukları bırakmayan Oğuzkaan Koleji’nin antrenörü de genç bir basketbolcu Alper Durur. Alper aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Spor Kulübü’nün de antrenörü. Ortaya okul üniversite kulüp üçgeninin işbirliği formülü çıkıyor. Bu formülün nasıl işlediğini de okulun kurucusu, eğitimci Sayın Ertuğrul Karsan anlattı: ‘’İÜSBK ile iyi bir çalışma içindeyiz. İstanbul Üniversitesi genç ve boyu uygun gençleri buluyor, İstanbul’a getiriyor, biz kolej olarak eğitimlerini sağlıyoruz, sponsorluk yapıyoruz. İÜSBK, Anadolu’dan gelmiş kızlara lojmanlarını açıyor. Okulumuzun genç basketbolcuları aynı zamanda üniversite kız basketbol takımlarında oynuyor 2009’daki hedefimiz liselerarası dünya şampiyonluğu...’’ İşte başarı, işte formülü... Eposta:ayucelman?cumhuriyet.com.tr SPORUN VE SPORCUNUN YANINDA 14