28 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR AKTÜEL MAYIS SALI SÜPER BABA E N G İ N K E H A L E ki hafta önce perşembe sabahı saat 4 gibi kalktım. İşe gitmeme birkaç saat kalmıştı. Ancak Memo’lu Utah Jazz’ı izleme zevkinden mahrum kalamazdım. Stockton ve Malone’la Utah efsanesini yaratan adam Jerry Sloan, yeni ve genç bir takımla büyük başarılara imza atacak gibi gözüküyor. Karşılarında NBA’in normal sezonda en iyi takımı olan Dallas’ı ilk turda eleyen Golden State Warriors vardı. Jazz karşısında gene hızlı oyunu ve mücadelesiyle alkış almalarına karşın rakibinin güçlü uzunları karşısında direnemediler. Basketbola böyle hafifçe değindikten sonra perşembe sabahki maçın en önemli ve dramatik konusuna geçmek istiyorum. Basketbolseverlerin zihninde San Antonio Spurs’a 0.4 saniye kala attığı basketle kendine bir yer ayıran Derek Fisher, bu kez bir aile dramıyla yüreklerimizdeki yerini aldı. Fisher, takımının Golden State karşısında oynadığı ilk maçta ailevi nedenlerden forma giyemeyeceğini bildirdi. Ancak konunun detayları hakkında bir açıklama yapmadı. Daha sonra (Derek bunu ancak ikinci maçtan sonra açıkladı) öğrenildi ki Fisher’ın daha 10 aylık olan ikiz bebeklerinden biri olan Tatum ‘retinoblastoma’ isimli bir hastalığa yakalanmıştı. İsmi bile pek duyulmayan bu hastalık, çocuklarda retinada görülen bir tümör, bir kanser türü. Gözün ışığa hassas bölgesinde yer alan bu tümör ancak çok erken fark edildiğinde tedavi edilebiliyor. Los Angeles’ta bir hastanenin yaptığı açıklamaya göre dünya genelinde bu hastalığa yakalanan çocukların yüzde 87’sinin sonu ölüm. İşte bu şartlar altında bir babanın yaşayabileceği en büyük acılardan birini çekiyordu Derek Fisher... ABD saatine göre ikinci maçın oynanacağı çarşamba gününün sabahı saat 6.5’ta Fisher ailesi New York’ta bebeklerini doktorların eline teslim etti. Ameliyat akşam üstü 4’ü çeyrek geçe (9 saat 45 dakika sürdü) bitti. Maçın başlamasına birkaç saat kalmıştı. Doktorlar kızının eve gidebileceğini söyleyince Derek karısı ve kızını kapıp havaalanının yolunu tuttu. Maçın başlama saatine yetişmesi imkânsızdı ama o ilk olarak iyi bir profesyoneldi ve hayatının bu zor döneminde basketbolun ona kendini ne kadar iyi hissettirebileceğini iyi biliyordu. Salona gitmeliydi. Bir charter uçağına atlayıp Salt Lake City’nin yolunu tuttular. Peki bu sıralarda maçın oynandığı Ener İ Milan ile Liverpool yeniden K upaya 5 kez damgasını vuran Liverpool ile 6 kez kazanan Milan arasında yaşanacak bu mücadele Liverpool açısından önem taşıyor. Çünkü galibiyet halinde en fazla Şampiyonlar Ligi Kupası kaldıran ikinci takım koltuğu Milan’la paylaşılacak, 9 kez kupayı kazanan Real Madrid’in ardına yerleşme şansı doğacak... Milan ise 4 kez finalde kaybettiği kupayı yeniden vermek istemiyor. Liverpool karşısında otoriteler italyan takımını şanslı görseler de 2005 finali asla unutulmamalı... Lıverpool, Galatasaray’ın da bulunduğu (C) Grubu’ndan çıktıktan sonra 2. turda Barcelona’yı (21 ve 01) eledi. Çeyrek finalde PSV’yi (30, 10) geçtikten sonra yarı finalde de Chealsea’yi kupanın dışına itti. Ve ‘final’ dedi. Milan ise (H) Grubu’nda yer aldı. Spyros Louis Stadı, onlara yabancı değil. Çünkü grup maçlarında bu statta AEK’yle karşılaştılar. Gruptan çıktıktan sonra Celtic engelini 00 ve uzatmalarda gelen golle (10) geçen İtalyanlar, çeyrek finalde Bayern Münih’i 22 ve 20’la saf dışı bıraktı. Yarı finalde Manchester United’la giriştiği mücadelede ilk maçı 32 kaybetmesine karşın evindeki 30’lık skorla ismini finale yazdırdılar. 2 takım da bu zorlu yolda yürürken orta alanlarının gücünü öne çıkardı. Golcülerinin son vuruş becerilerine güvendi. Milan bireysel yeti anlamında şanslıydı, Kaka’yla sonuca yürüdü. Orta alanın yorulmak bilmeyen makinası Gattuso’ya Pirlo ve Seedorf da gerekli desteği verince başarıya ulaşmak zor olmadı. Carragher’ın savunmadaki başarısı ve orta sahaya desteği, Gerard’ın hırsı ve mücadelesi, Alonso’nun oyun zekâsı, bu yıl kupada 6 gol atan Crouch’un son vuruş yetisiyle birleşti ve final Liverpool için geldi. İşte yine Liverpool Milan buluşması... Adres Atina ama heyecan aynı. Futbolun gönüldaşları olarak tek dileğimiz var. Tadı İstanbul gibi olsun... gy Solutions Arena’da neler oluyordu dersiniz? Maçın daha ilk dakikasında Utah’ın genç oyun kurucusu Deron Willams 2 faul alıp kenara alınıyor, ikinci oyun kurucu Dee Brown da bir pozisyonda Memo’nun darbesiyle sakatlanıyordu. Bu, Utah Jazz’ın oyun kurucusuz kalması demekti ve Fisher hiç olmadığı kadar aranıyordu. Derek havaalanından bir polis arabası eşliğinde salona geldi. Isınacak vakti yoktu, çünkü 3. periyot oynanıyordu. Hemen yedek kulübesindeki yerini aldı. Üçüncü periyodun bitimine 3 dakika 18 saniye kala oyuna girerken herkes onu ayakta alkışlıyordu. Energy Solutions Arena hiçbir zaman sessiz bir salon olmadı ancak bu kez yükselen sesler normal bir maçtan daha fazlaydı. Maçın sonunda Warriors 121’lik bir seri yakalayarak 5 sayı öne geçti. Dallas’tan sonra Utah’a da ilk sürprizi yapmaya hazırlanıyorlardı. Fisher rakibin oyun kurucusu Baron Davis’e (belki de play off’ların şu ana kadarki en iyi oyuncusu) müthiş bir savunma yaptı ve Davis çizgiye bastı. 27.4 saniye kala kapılan bu top altın değerindeydi. Utah bu andan sonra toparlandı ve maçı uzatmaya taşıdı. Uzatmada çok kritik bir 3’lük atan Derek Fisher, maçı Utah’a getiren isim oldu. Maç sonrası mikrofonun karşısına geçtiğinde herkes Fisher’ın ne söyleyeceğini merak ediyordu... “Bu geceyi nasıl atlattığımı bilmiyorum, gerçekten bilemiyorum…” diyordu Fisher... Deron Williams’ın söyledikleri aslında durumu açıklamaya yetiyordu: “Onun hakkında ve onun bu gece yaptıkları hakkında söylenebilecek yeterli şey yok.” Fisher, bundan sonraki karşılaşmalarda da takımının Carlos Boozer’la birlikte en önemli ismi oldu, Utah’ın yıllar sonra konferans finali oynamasına müthiş katkı yaptı. Ailesi çok zor bir dönem geçirirken onların yanında olan Fisher, takımını da yalnız bırakmadı. En zor anlarda yine takım arkadaşlarının yanında oldu. Zaman zaman biz sporcuları sadece basketbolcu ya da futbolcu olarak görüyoruz. Onun yanındaki insani yönleri görmüyoruz ya da görmek istemiyoruz. Unutmamak gerekir ki herkesin özel yaşamında inişler çıkışlar oluyor ve böyle olayların onları etkilememesini beklemek haksızlık olur. Sporcular da bu olayları yansıtmamak için elinden geleni yapmalı, profesyonelliğin gereklerini yerine getirmeli... Bunu yaptıkları zaman arkalarında onları çok seven bir takım ve taraftar topluluğu bulacaklar. Aynı Derek Fisher gibi… 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear