17 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR FUTBOL MAYIS SALI C E Z M İ A L İ A B A L I B A Ş A R SPOR POLİTİKASI İsimsiz kahraman C ezmi Başar, Ankara spor camiasının güler yüzlü ve aranan bir kişisidir. Başar sessizce gelir, konuşmaları dinler ve yine aynı sessizlikle gider. Gerçek bir spor adamı olan Başar, Türkiye’nin de ilk FIFA kokartlı hakemi. Karşılıklı oturup görüşmelere başlamadan önce Cezmi Başar, taşımakta olduğu sarı basın kartını çıkardı. Başar, “Size sarı kart gösteriyorum, benimle görüşmeyi geciktirdiniz” diyerek bizlere ilk ikazını yaptı. FIFA kokartı da olan Başar, sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizde ilk FIFA kokartını alan kişi rahmetli Sulhi Garan’dır. Ancak bu kokart Garan’a faal hakemliği bıraktıktan sonra geldi. Bu nedenle FIFA kokartıyla maç yöneten ilk Türk hakem benim. 1962’de yurtdışında 8 ulusal maç yönettim ve bundan sonra bana FIFA kokartı verildi. Hakemlik hayatım boyunca da 50’si dış sahalarda olmak üzere bin 2 maç yönettim. Bendeki kayıtlara göre de Romanya’da 6, Yugoslavya’da 5, Bulgaristan’da 4, İsrail, Almanya ve Yunanistan’da 3 er, İskoçya, Suriye, Kıbrıs, Lübnan, Arnavutluk, Avusturya ve İtalya’da 1’er maç yönettim. Bu rakamlara 1985’te resmen gönderildiğim Suudi Arabistan çalışmalarını da ilave ediyorum. Suudi Arabistan’da 4 yıl kaldım ve orada hakem hocalığı yaptım. Suudi Arabistan Futbol Federasyonu’nda müşavirlik yaptım. Ayrıca 3 kez de Kral Kupası maçlarını yönettim.” Faal hakemliği bıraktıktan sonra Cezmi Başar; Firuzan Tekil, Sabahattin Erman, İbrahim İskeçe, Muhterem Özyurt, Güngör Sayarı, Cemal Saltık, Doğan Andaç, Kemal Ulusu ve Erdoğan Ünver tarafından kurulan Futbol Federasyonu’nda Merkez Hakem Komitesi’nin genel sekreterliği ve üyeliğini yaptı. Başar, Suriye’de düzenlenen 10. Akdeniz Oyunları’nda Türk temsilciliği de yaptığını ifade etti. Üsküp’de doğan Başar, Türkiye’ye gelişi hikâyesini ise şöyle anlattı: “Çok iyi hatırlıyorum, 1933 yılıydı. Üsküp’te evimizde bir pazar sabahı otururken zil çaldı ve açtım. Karşımda başında şapkası olan birisi belirdi. Bana ‘Sen Cezmi misin?’ dedi ve şapkasını çıkartarak uzattı. İrkildim, şapkayı almadım ve içeriye doğru kaçtım. Çünkü ben 8 yaşında Hafızı Kuran olmuştum. Başında sarık ve üstümde cüppeyle dolaşan bir çocuktum. Aldığım dini eğitime göre de şapka giymek ve tutmanın günah olduğu söyleniyordu. Gelen kişi ise babamın yeğenlerinden Konya’da Kız Lisesi Cebir öğretmeni Hüseyin Şevki Tortaş’tı. Tortaş benim bu durumuma hayli üzülmüştü. ‘Bu çocuğu ne hale getirmişsiniz, yazık değil mi?’ dedi ve beni Türkiye’ye götürmek istediğini babama söyledi.” Cezmi Başar’ın bundan sonra hayatının yönü değişti ve Tortaş’la birlikte Konya’ya geldi. Konya’da 3. sınıfta okumaya başlayan Başar, Ankara Gazi Lisesi’nde ve Ankara Üniversitesi (AÜ) Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde eğitim aldı. Genç Cezmi Türkiye’ye alıştı ve benimsedi. Ancak her yaz tatilinde ailesini ziyaret etmek için Üsküp’e gidiyordu. 19371939 yıllarında bugünkü ismi Sloga Yugo Magnat olan takımda futbol oynadı. Bu sırada çıkan 2. Dünya Savaşı nedeniyle 2 yıl ailesinin yanında kaldı. Savaşın bitişiyle birlikte Başar da Ankara’ya döndü ve o zamanların ünlü spor dergisi “Kırmızı Beyaz”da yazı yazmaya başladı. Başar, 50 yıl çeşitli gazetelere yazılar yazdı. Cezmi Başar’ın yazdığı maç yazıları büyük ilgi topladı. Bu sırada Ankara’da 1946’da futbol hakem kursuna katılan Başar, kurstan da büyük başarı elde etti. Yazarlığının yanı sıra futbol hayatını da sürdürdü. Bir maç sırasında ayağından sakatlanan Başar, futbola veda etti ve hakemliğe yöneldi. Cezmi Başar, aralıksız olarak 1982’ye dek iç ve dış sahalarda düdük çaldı ve hakemlik yaptı. 1985’te Suudi Arabistan’a hakemlik için giden Başar, o günlerde yaşadığı bir olayı ise şöyle anlattı: “Yine bir Kral Kupası finalini yönetecektim. Maç öncesi evimin kapısına 2 kişi geldi ve ellerinde 2’şer bavul vardı. Kapıyı açtım, bavulları bıraktılar ve ‘Bu kralımızın hediyesidir’ dediler. ‘Ne var bunlarda’ diye sordum. ‘Bilmiyoruz’ dediler. Bavulun birisini birlikte açtık ve içinden desteler halinde para, yani riyal çıktı. Bir diğerine baktık, onda da aynı para vardı. Bavulları kapattırdım ve getirenlere, ‘Alın bunları kim gönderdiyse ona verin. Benim hakemliğimi hiç kimse satın alamaz’ dedim.” Günümüz hakemlerini beğenen Başar, futbolda kuralların sürekli değiştiğini vurguladı ve iyi bir hakemin literatürü yakından izlemesi gerektiğini belirtti. Başar, hakemlerin 1 değil birkaç yabancı dil bilmeleri gerektiğini de önerdi. Spor Engel Tanımaz H İ K M E T Ç E T İ N K AYA Sami Gürel’in bir yazısını okumuştum, Cumhuriyet Spor Eki’nde: “Golf engel tanımaz...” Yaşamın her alanında savaşım veren bedensel engelliler spor tutkusunu anlatıyordu... Ne denli içten yazmıştı Sami Gürel... Çok duygulanmıştım... Türkiye Engelliler Spor ve Eğitim Yardım Vakfı (TESYEV) Başkanı Yavuz Kocaömer, bu işe gönül vermişti... Ve İsmail Şenkal... 1993 yılından beri bacaklarını kullanamıyordu, ama yaşamdan kopmamıştı... Yaşam güzel şeydi!.. Yaşam mücadele demekti... Tekerlekli sandalye golfü... Bedensel engelliler ve spor... İsmail Şenkal golf organizasyonu ne diyordu: Organizasyon hakkında neler söyleyeceksiniz? “Organizasyon tek kelimeyle müthiş. Özellikle bizler için tam bir rehebilitasyon diyebilirim. Engelliler olarak spor alanında fazla bir alternatifimiz yok. Bu organizasyonla birlikte doğayla iç içe spor yapma olanağı bulduk. Ayrıca fazla güç harcamadan bu sporun yapılabilmesi bizler için çok uygun.” İlk kez mi golf oynuyorsunuz? “Evet, ilk kez burada golf oynadım. Gerçekten çok zevkli bir spormuş. Dışarıdan bakıldığında golf bana daha sıkıcı, sakin bir oyun olarak gelirdi. Burada ilk seçmelerde 1015 dakika oynadım ve büyük keyif aldım.” Daha önce hiç spor yaptınız mı? “Tekerlekli basketbol oynuyorum. Su sporlarıyla ilgileniyoruz. Özellikle yüzmeyi çok seviyorum. Bir dönem de okçuluk yapmıştım. Ancak golf fazla güç harcamadan yapılan bir spor olduğu için tüm engellilere bu sporu yapmalarını tavsiye ediyorum.” Bedensel engelliler olarak spor alanında ne gibi güçlüklerle karşılaşıyorsunuz? “Öncelikle mimari engeller bizleri en çok zorlayan faktör. Yani evden çıkıp bir yerlere gitmek bizlerin en çok zorlandığı nokta. Spor konusuna gelince, fazla ilgi yok bizlere. İmkânlarımız da kısıtlı. Açıkçası biz de kendimizi çok rahat hissedemiyoruz. İnsanların bakışları zaman zaman bizleri rahatsız ediyor. Sanki acıyan gözlerle bizlere bakıyorlar. Bu durum bizlerin de hevesini kırıyor.” Doğuştan mı engellisiniz? “Ben 1993’te bel ağrısı şikâyetiyle doktora gitmiştim. Yanlış bir ameliyat sonucu bu hale geldim. Böyle bir şey aklımın ucundan geçmezdi. Sonuçta iki tarafı da yaşadığım için engelli olmanın nasıl zorlukları olduğunu çok iyi biliyorum.” Gelelim öteki dallara, örneğin basketbol... 20002007 yılları arasında Bedensel Engelliler Spor Federasyonu büyük ivme kazandı. 19902000 yıllarında 8 engelli spor kulübü bulunurken şimdi bu sayı 49’a yükseldi. Ulusal takımımız başarıdan başarıya koştu. Basketbol genç takımımız üç yıl önce Avrupa’da ikinci oldu. Bayan milli takımımız bu yıl Avrupa Şampiyonası’na katılacak. Bilek güreşi, atıcılık, yelken, masa tenisi, yüzme, okçuluk, atletizm, yatarak halter, ampute futbol, voleybol ve tekerlekli kort tenisi öteki dallar... Bugün Hakkâri, Muş, Van, Diyarbakır, Şanlıurfa’da deplasmanlı ligde mücadele eden basketbol takımları var... Evet... Yaşamak güzel şey!.. Yaşam engel tanımaz!.. EPosta:hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr CEZMİ BAŞAR KİMDİR? Cezmi Başar, 1922’de Makedonya’nın Üsküp kentinde doğdu. Türkiye’ye geldikten sonra ilk ve orta öğrenimini Konya’da, liseyi ise Ankara Gazi Lisesi’nde tamamladı. Başer, AÜ Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi mezunudur. 1 erkek çocuğu olan Başar’ın oğlu ise Viyana Büyükelçiliği’nde müsteşardır. Çeşitli gazete ve dergilerde çalışan Başar, Türkiye Spor Yazarları Derneği’nde (TSYD) de çeşitli görevler üstlendi. 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear