Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Yurtdışını da takip eden bir spor adamısınız. Oralarda politikacıların sporla bu kadar iç içe olduğunu herhalde görmemişsinizdir. O.E: Spor, özellikle de futbol günümüzde dünyanın en popüler olgusu. Bugün futbol siyasetin bile önüne geçti. Ben Aziz Yıldırım’a hak veriyorum. Geçenlerde bir röportajda soruyorlar: “Başbakanlık mı Fenerbahçe Başkanlığı mı?” O da diyor ki “Tartışmasız Fenerbahçe Başkanlığı.” Yüzde yüz katılıyorum. Bugün tek başına iktidar olmuş bir parti bile 10 milyon oy alamıyor ülkemizde. Ama Fenerbahçe’nin herhalde 30 milyon taraftarı vardır. Yine geçenlerde bir gazete araştırmasına göre son dönemde medyada en çok yer alan kişi Jean Tigana olmuş. Futbol bu kadar popüler. Politikacılarımız da buna bağlı olarak işleri olmadığı halde orada yer alarak reyting yapmaya çalışıyor. Bu da bir rant. Biliyorsunuz sponsorlar sponsor olmadan önce ne katkı sağlayacağını bu tür ölçümlerle yapıyor. Bir İhsan Kalkavan’ı, bir Adnan Polat’ı, Abdullah Kiğılı’yı kendi sektörleri tanırdı. Şimdi bu isimleri tanımayan yok. Yani politikacılar da aynı yolda yürüyor... O.E: Politikacılar özellikle Anadolu’da kentlerinin takımlarının haklarını savunmak durumunda hissediyor kendilerini. Hak arama bazında kendileri de baskı grubu oluşturuyorlar. Bir kere hepsinin altında ekonomi yatıyor. Yani sizin kentinizin ekonomik gücüyle orantılı kulübünüzün gücü. C SPOR RÖPORTAJ ŞUBAT SALI KAVGA SPORA YAKIŞMIYOR on dönemde ulusal takımda yaşanan gerginliklerde seyircinin hiçbir hatası yok. İsviçre ve İngiltere maçlarında seyircimizin ne kabahati vardı? Ben önce sporcu kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Yapmayın, lütfen sinirlerinize hakim olun. O sırtınızdaki ulusal forma. Herkes o giydiği formanın hakkını verecek. Onun bir bayrak olduğunu unutmayacak. Ay Yıldız var üstünde, yapmasınlar. Burada yöneticilere de büyük iş düşüyor. Başta Fatih Terim olmak üzere futbolcuları mental anlamda hazırlamak lazım. Bizim futbolcularımız yaptıklarını Avrupalılar neden yapmıyor? İnsanlar sporun bir yarışma olduğunu, içinde olan sertliklerin kasıtlı yapılmadığını biliyorlar. Seyrediyoruz, hiçbir lig İngiltere Ligi kadar sert değil. Ama hakemiyle, sporcusuyla onun sınırını çok iyi koyuyorlar ve bunların oyun gereği olduğunun bilincindeler. Ben şimdi İsviçre vakası yaşandıktan sonra son Gürcistan maçındaki olayları anlamıyorum. Tümer’e hiç yakıştıramıyorum. Yani bitmiş bir maçın uzatma dakikalarında rakibe çift dalmanın ne anlamı var? Taç çizgisindeki adam orta yapsa ne olur, pas verse ne olur? Bir gol daha yesek ne olur? En nihayetinde hatalarımızı ve eksiklerimizi görmek için yapılmış bir karşılaşma... Zaten sabıkamızın çok temiz olduğu söylenemez. Bu raporlara geçecek. Özel maç da olsa mevcut cezanın katlanması söz konusu olabilir. Bir de damgalandık mı potansiyel tehlike olarak her yerde göz hapsinde olacağız. S FUTBOL DEĞİL SPOR PROGRAMI OLMALI Spor medyası futboldaki olayları yakından takip ediyor. Neden ağırlık futbolda? O.E: Ben mesleğe gireli 32 yıl olmuş. İlk basın tribününe gittiğimiz zamanlarda ağabeylerimiz tembih ederlerdi: “Aman... Burası basın tribünü, burada tarafsızlık esastır. Gol olunca bağırmak, çağırmak yok.” Sonra malum, Hıncal Uluç’un ‘Sarı Kırmızı Kaşkol’ kitabında anlattığı gibi... Tamam, ben şuna katılıyorum: Bu işi yapan hiç kimse “Ben tarafsızım, takım tutmuyorum” diyemez. Ama duygularını işine karıştırmayacaksın. 1988’de TRT’nin tek TV olduğu dönemde spor müdürlüğü de yaptım. Bazı maç spikeri arkadaşlarla ilgili bize şikayetler geldi. Hatta F.Bahçe Başkanı Tahsin Kaya bana Abidin Aydoğdu’yu şikayet etmişti, Beşiktaşlı diye. Halbuki ben hiçbir arkadaşımın yüreğindeki duyguları maç anlatımına karıştırdığına inanmam. Ama bugün medya öyle bir hale geldi ki üç büyüklerin antrenman kadroları oluştu. Benim spor müdürlüğü yaptığım dönemde bir anket yapılmıştı. Türkiye’nin yüzde 80’i sporla ilgileniyor. Bu ilgilenenlerin de yüzde 97 gibi bir çoğunluğu ise futbolla... Ama özellikle TRT döneminde biz kamu yayıncılığı yaptığımız için her branşa gereken önemi vermek durumundaydık. O güç tekrar elimde olsa futbol programı ayrı, bir de eskisi gibi spor programı yapardım. Ki bunun içinde atletizm de voleybol da olacak, her şey olacak. Dünyadaki bütün spor gündemi buradan izlenebilecek. Nasıl ki izleyenin ve keyif alanın az olduğunu bildiğimiz halde ülkemizde klasik müzik konserleri varsa, bütün spor dallarını da içine alan bir spor programının olması gerekir. Çünkü spor kamuoyunun haber alma hakkı var. Hadi TV’lerin süreleri çok kısıtlı. Gerçi ben ona da pek akıl sır erdiremiyorum. Özel kanallara kusura bakmasınlar ticari olarak bakıyorum. Yani bir misyonları yok. Bütün dünyada yayın kuruluşlarının, yayın yaptıkları ülke insanının kültürüne katkı yapmak ve eğitimini arttırmak gibi bir misyonları vardır. Bugün ülkemizdeki özel kanallar için bunları söylemek olası değil. Reytinge ve paraya çevirebilecekleri bir dolu saçmalığın peşindeler. Spor haberleri neredeyse kalktı. Gazeteler de aynı noktaya geldi. Şimdi internet gibi dipsiz bir kuyu var faydalanılacak. Onun ötesinde yabancı ajanslar taranır, ekstremler de dahil çok ilginç haberleri derleyen ve bunlara gazete köşelerinde yer verilirdi. DOSTLUK UNSURU ARKA PLANA İTİLİYOR ‘ Spordaki rekabetin şiddet boyutlarına varmasında herkesin payı var. Yöneticilerin olayı germemeleri gerekli. Mantıklı spor adamları olarak hep aynı şeyi söylüyoruz. Basını olsun, yöneticisi olsun sporun bir yarışma, kardeşlik ve amaç olduğunu... Özünde de eğlence yer aldığı için insanların bundan keyif almaları gerektiğini belirtiyoruz. Artık, seyirci profili gençleşti. Bu tür olayları yapanların yaş ortalamaları 1617. Onlar daha bilinçsiz oluyorlar. Aynı zamanda kimi dönemlerde spor medyasında atılan manşetler de hiç hoş değil. Medyanın sağduyulu olması lazım. Özellikle futbolun yarışmadan çok bir savaş haline dönüştüğü günümüzde basına çok önemli görevler düşüyor. Tansiyonu düşürücü, sporun kardeşlik, barış ve yarışma olduğunu kamuoyuna öğretici yayınlar yapması lazım. ’ 17