26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR FUTBOL KASIM SALI BAKINCA Futbol tapınağına dönüyor DENİZ ÜLKÜTEKİN ngiltere, 1996’daki Avrupa Şampiyonası’nı düzenlediğinde taraftarların en favori sloganı “Futbol evine dönüyor” olmuştu. Futbol bu kez doğup geliştiği Britanya’ya değil, bir din gibi benimsenip sevildiği Brezilya’ya gidiyor. Geçen hafta içerisinde tek aday olarak katıldığı oylamada Brezilya, FIFA tarafından 2014 Dünya Kupası’nın ev sahibi olarak seçildi. 7 yıl sonra, kupanın şampiyonu, futbolun tapınağı olarak bilinen Rio de Janerio’daki Maracana Stadı’nda belirlenecek. Burada hemen akıllara 1950 Dünya Kupası’nın finali geliyor. Gerçi Brezilya ve Uruguay arasındaki maç için resmi olarak final diyemeyiz. Ancak lig statüsünde oynanan final grubu mücadelelerinin son karşılaşmasında yaşananlar futbol tarihinin en dramatik olaylarından biri olarak hafızalarda yer etti. Maç öncesinde grubun lideri olan Brezilya’ya şampiyonluk için beraberlik bile yetiyordu. Uruguay’ın ise 200 bin kişinin doldurduğu Maracana’dan bir galibiyet çıkarması gerekiyordu. Maçın ilk yarısında öne geçen Brezilya ateşli taraftarlarının desteğiyle kupaya çok yakınken son dakikalarda gelen iki gol bir anda stadı “ölüm sessizliğine” bürüdü. Tarihin en önemli deplasman galibiyetini alarak kupayı kazanan Uruguaylı futbolcular, Brezilya’yı yasa boğarak kupayı ülkelerine götürüyordu. Centilmen... SERDAR KIZIK Sporda sık kullanılıyor, siyasette seyrek. Oysa bu iki önemli alanın yanı sıra yaşamın bütününde “centilmene” büyük gereksinimimiz var. Yitirdiğimiz Erdal İnönü gibi mesela. Yaşamın her alanında centilmen... Siyasette centilmen bulmak oldukça güç. Çünkü mücadelenin esası bel altına vurmakla gerçekleşiyor. Tutumundan, davranışından kendi söylediğine bile inanmayan siyasetçiyi çok iyi tanır bu ülke halkı. Ayan beyandır kendisinin bile inanmadığı yalanı. Nasıl centilmen olabilir ki? Gelelim spora. Sporda daha da önemli centilmenlik. Olimpiyat ruhunun temelinde de kazanmak değil yarışmak yatıyor çünkü... Özellikle bu sezon hakem kararlarından ötürü önemli puanları yitiren (çalınan da diyebilirsiniz) Beşiktaş, Fenerbahçe maçında da aynı haksızlığa uğradı. SarıLacivertli yönetimin maç öncesi “istemezük” diye baskı altına aldığı İsmet Arzuman, faulle ilgisi olmayan bir pozisyonda son dakikada “kimilerinin duymadığı” bir düdükle Beşiktaş’ın golünü yedi bir nevi. Şimdi Arzuman’ın centilmence bir karar verdiği söylenebilir mi? Güç. Çünkü Arzuman oyun alanına yansıttığı tutumuyla maçın 21’lik skorla bitmesini istiyordu adeta. Ayrıca birçok spor yorumcusunun Deivid’i niye atamadığını ya da atmadığını sormayacağım burada. Maç sonrası “20 milyonluk camianın sevgisini böyle yok edemezsiniz. Yorumcular karşılaşmayı izlesinler. Skor 10’dan 11’e gelene kadar hakemin verdiği kararlara, çaldığı düdüklere dikkat edilsin... Yine puanımızı çaldılar” diyen Genel Sekreter Kenan Öner’in sözleri de bir bakıma önemsiz. Sonuçta Arzuman bir centilmen olamaz asla. Gelelim bir başka konuya. Sinan Engin’in Başkan Yıldırım Demirören’in talimatıyla ligin kalan maçlarına PAF takım kadrosuyla çıkacaklarını söylemesi önemli. Maçın heyecanıyla yapılmış bir değerlendirme olmalı. Tersi Beşiktaş’a yakışmaz, centilmence olmayacak çünkü. Beşiktaşlılık ruhu tüm zorluklara, güçlüklere, haksızlıklara karşı mücadele etmekten geçiyor çünkü. Gelelim yeryüzünün en ayrıcalıklı, en yaratıcı özellikli taraftarından olan Beşiktaş taraftarı arasında küçük bir grubun Şükrü Saracoğlu Stadı’nda yaptıklarına. Fayanslar, koltuklar sökülüyor, tribüne atılıyor... İnsanların kafaları, gözleri yaralanıyor. Spora kan yakışır mı hiç? Liverpool karşısında her yönüyle muhteşem bir tablo sergileyen ligimizin en centilmen taraftarı Beşiktaş’a yakışmıyor bu manzaralar. Aslında Beşiktaş topluluğuna mal edilmeyecek küçük bir grubun yaptığı bu ve benzer davranışları önlemek yine o “büyük taraftarın” görevi. Biz biliyoruz ki en centilmen taraftar Kara Kartal. İ nu, saha içindeki performastan çok organizasyonu düzenlemekte yaşanabilecek sorunlar. Kolombiya, nisan ayında adaylıktan çekildiğini açıkladıktan sonra oylamadaki tek aday olarak kalan Brezilya, organizasyonu düzenlemek için büyük bir maddi yükün altına girecek. Çünkü şu anda ülkede Dünya Kupası maçları oynanabilecek standartta bir stat bile bulunmuyor. Brezilyalıların herhangi bir aktiviteyi organize etmekteki geleneksel sıkıntılarını da göz önüne alırsak özellikle büyük şehirlerde yaşanacak karmaşanın önüne nasıl geçilebileceği merak konusu. ULUSAL SIKINTI Her ne kadar dünyada futbolun en çok sevildiği ve tarih boyunca en yetenekli oyuncuları çıkaran ülke olsa da Brezilya’da düzenli bir ligin organize edilmeye başlaması 2000’li yılların başına dayanıyor. Bu tarihten önce formatı hemen her sene değişen bir eleme turnuvası oynanıyordu. Organizasyonun düzensizliği nedeniyle ülkedeki maçlar genelde boş tribünlere karşı yapılıyordu. Avrupa’ya gönderdikleri futbolcular sayesinde yüksek transfer ücretleri kazanmasına karşın kulüpler yıllardır maddi sıkıntılarla yaşamaya alışkın. Oylamanın ardından organizasyon komitesi tarafından maçların oynanabileceği 18 aday kent seçildi. Bu kentlerden dördündeki stadyumlar henüz yapım ya da proje aşamasında. Bunun dışında varolan stadların da fazlasıyla elden geçirilmesi gerekiyor. Buna Maracana da dahil. Sao Paulo’daki Morumbi Stadı da büyük ihtimalle maçlara ev sahipliği yapacak. Ancak 90’lı yıllarda yapılan kısmi yenileme ve güvenlik çalışmalarının 6 yıldan fazla sürdüğü düşünülürse, organizasyon komitesini çok zor bir görev bekliyor. Yine de Güney Amerika’nın bu futbol delisi ülkesi şu an için bu tür sorunları düşünmek istemiyor. Onlar Maracana Stadı’nda sarı forma içinden uzanan ellerin altın kaplı kupayı kaldırarak şehre yukardan bakan İsa heykelini selamlayacağı günün hayalini kurmakla meşguller. KAOS ÜLKESİ Brezilya için 2014 yazında kupayı kaldırmak, 64 yıllık bir kitlesel travmaya da son vermek anlamına gelecek. O zamana kadar şimdinin Brezilyalı yıldızları Ronaldinho ve Kaka’nın ulusal takıma veda etmiş olma ihtimali bir hayli fazla. Ancak Sambacılar yetenekli futbolcular yetiştirme konusunda tarihi boyunca sıkıntı çekmiş bir ülke değil. 2014’te iddialı bir “Selecao” (Brezilya Ulusal Takımı) sahada olacaktır. Zaten Brezilyalı yetkilileri asıl düşündüren ko 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear