Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C Bu gençler çok hızlı SPOR MOTOR SPORLARI AĞUSTOS SALI Y ağız Avcı ve Ersan Alkır, iki kafadar. Yılların dostu. Genç yaşlarında rallide epey yol aldılar. Şu an Türkiye’nin en hızlı gençleri durumundalar. Yağız ve Ersan play station ile başladıkları oyunlarına zorlu rakiplerle kapışarak devam ediyor. Opel Performans takımının genç ikilisi, babalarından aldığı ralli bayrağını epey yukarılara dikmeye kararlılar... Sezon başında hedefleriniz nelerdi? Şu ana kadar bunların hangilerine ulaşabildiniz? Yağız Avcı: Öncelikli hedefimiz gençler şampiyonluğuydu. Bunu büyük ölçüde garanti altına aldık. Eğer Bursa’da bir aksilik yaşamazsak şampiyonluğu yakalayacağız. S 1600’daki hedefimiz ise yarışlar ilerledikçe başarılarımızı katlamaktı. Buradaki performansımız da gerçekten iyiydi. İddialı duruma geldik. Ege ve ERC’yi 4. tamamladık. İstanbul Rallisi’nde 3. geldik, Hitit’te ise bir saniye ile 3. sırada kaldık. Ufak aksiliklerimiz olmasaydı, S 1600’da daha iyi yerlere gelecektik. Opel Corsa ile bu sezon yarışmaya başlamanıza rağmen hiçbir aksilik yaşamadınız... Arabaya kolay ısındınız. Ersan Alkır: Sağlam bir arabaya sahibiz. Tanıdıkça hızlanıyoruz. Testlerimiz de iyi gidiyor. Corsa ile hiçbir problem yaşamadık. Burada tecrübeli bir takımla çalışmamız da etkili oldu. Ayarlarımızı epey oturttuk. Uzun yıllardır bu arabayla yarışıyor gibiyiz. İyi bir ikili misiniz? Y.A: 5 senedir birlikte yarışıyoruz. Bu işe de yan yana başladık. Zaten babalarımızın yakın arkadaş olması bizi de sıkı dost yaptı. Önceleri play station oynuyorduk. Buradan önemli şeyler öğrendik. E.A: Bana copilotluğu Nejat Abi(Avcı) öğretti. Her şeyi ondan gördüm. Play Station oynarken Yağız not yazmayı ben de okumayı öğrendim. Yarışlara başladığımızda inanılmaz kolaylık sağladı. Bir gün Yağız, ‘‘Pilot olmalıyım’’ dedi. Ben de o zaman ‘‘Copilotun olayım’’ dedim. Böylece play station ile başlattığımız yarışları sürdürüyoruz. Zaten elimiz soğumasın diye hala oynarız. BABADAN OĞULA Rakipleriniz son derece tecrübeli. Ancak onlardan çok da geride kalmıyorsunuz... Y.A: Bu sene bizim dönüm noktamız. Hem bizim hem de takım için. Bu seneye kadar yeteneklerimizi tam gösterememiştik. Bu yıl gerçekten iyi gidiyoruz. Sonuçta her yarışı bitiriyoruz. Rakiplerimiz çok tecrübeli. Ancak biz geri kalmıyoruz. Yarışırken birbirinize nasıl davranıyorsunuz? Y.A: Son derece sakiniz. Ciddiyiz genelde. Birbirimize sesimizi bile yükseltmiyoruz, dingin bir ortam var araç içinde. Panik yapmıyoruz. Hatalarımız olduğunda sinirli bir şekilde lanse ettirmiyoruz birbirimize. Yarış sonunda da tartışıyoruz. İyiyi bulmak adına. Ters düşmüyoruz. Çünkü bir tane doğru var. Bunu yakalıyoruz. Hanginizin işi daha zor? Y.A: İkimize de birbirimizin işleri zor geliyor. Ben yan koltukta oturunca midem bulanıyor. Korkuyorum. Genelde tutunacak yer arıyorum. Asla copilotluk yapamam. E.A: Bana göre de durum aynı. Çünkü ikimizin de birbirimize ihtiyacı var. Sonuçta ikimizin yaptıklarını birleştirince başarılı oluyoruz. Ben de pilotluk yapamam. Babalarınızın rallici olması spora başlamanız da etkili miydi? Y.A.: Ben ralliyi fazla sevmezdim. Pist yarışları daha çok hoşuma giderdi. Sonra merakım ralliye doğru kaydı. Babamın etkisi çok büyük tabii ki. Ben de onun adını en iyi şekilde taşımaya çalışıyorum. O Avrupa şampiyonu oldu, ben de Dünya Şampiyonası’nda yarışmak istiyorum. Ersan Alkır ve Yağız Avcı. GP ’NİN TEK TÜRK PİLOTUNDAN KÜÇÜK ADAMA DERS P etrol Ofisi Türkiye Karting Şampiyonası’nda 2006 sezonu itibariyle mücadele eden ‘‘25 Küçük Adam’’, bir zamanlar aynı pistte şampiyonluklara imza atmış ve şu anda Petrol Ofisi desteğinde FMS takımında GP2 Şampiyonası’nda mücadale eden Jason Tahincioğlu’nun deneyimlerinden yararlandılar. Tuzla Karting Pisti’nde gerçekleştirilen destek eğitiminde, Jason hem bir ağabey hem de profesyonel bir pilot olarak, miniklere daha önce aldıkları eğitimlere paralel olarak taktik ve pilotaj konusunda ek bilgiler verdi. Özellikle miniklerin çizgi izlemeleri hususunda kendilerini aydınlatan Jason Tahincioğlu, ‘‘Kartinge yeni başlamış bu miniklerle çalışmak çok keyifliydi. Geçmişteki günlerimi anımsarken onların nelere ihtiyaç duyabileceklerini düşünerek bilgilendirmeleri yapmaya çalıştım. Hepsi çok hevesli ve mücadeleyi seviyor’’ dedi. R A L L İ Formula 1 Petrol Ofisi Türkiye GP’sine yaklaşık 3 hafta kala, İstanbul yavaş yavaş F1’in yörüngesine giriyor. Sponsor şirketler GP hafta sonunu nasıl daha iyi değerlendirebileceklerini düşünürken, sporseverler de bu yıl ikincisi yapılacak yarış la hafta sonunu en verimli biçimde geçirmenin planlarını yapıyor. Medya ‘‘Nasıl özel haber yaparım’’ın peşinde koşarken, yarış organizatörleri 2005’teki aksaklıkların olmamasını sağlamak ve başarı puanı açısından geçen yılı geride bırakmak istiyor. Göreceksiniz, yarış yaklaştıkça F1’le D Ü N Y A S I M U R A T Y I Ğ C I nolojinin en üst düzeyde kullanıldığı, pazarlama açısından rakiplerinin çok önünde olan, yapıldığı ülkenin tanıtımına maddi/manevi büyük katkı sağlayan bir organizasyon olarak da... Çünkü aynen Türkiye GP’sine adını veren ve GP2’de bir Türk takımı yarıştırmayı başaran Petrol Ofisi’nin CEO’su Jan Nahum’un söylediği gibi, ‘‘F1 yapan bir ülke ile F1 yapmayan bir ülke arasında fark vardır.’’ Ama bu farkı yaratacak olan F1 yönetimi değil, F1’e sahip olmayı başaran ülkenin insanlarıdır. Yani bu farkı yaratmak bizim elimizde. Heyecan Verici ilgili organizasyonlar, aktiviteler, sponsorların isimlerini F1’le özdeşleştirme çabaları artacak. İyi de sadece 3 gün sürecek ‘‘birspororganizasyonu’’ için bu kadar gürültü koparmaya değer mi? Değer; çünkü formula 1 asla sadece formula 1 değil artık; yani bu ‘‘birspororganizasyonu’’ değil. Yarış hafta sonu 3 günden oluşuyor (yani bir değil, bir kaç organizasyon var); bu 3 gün içinde Petrol Ofisi FMS takımının da yer aldığı GP2 yarışlarını, çeşitli alt yarışları ve Formula 1 antrenman sıralama yarış üçlüsünü izleyebiliyorsunuz. Yarış haftasonunu sadece sportif açıdan değerlendirmek de doğru değil; çünkü F1 1990’lı yılların ortalarından bu yana yükselen grafiğiyle, spor ekonomi şov üçgeninde tam anlamıyla bir şölene dönüşmüş durumda. Bunu bir spor organizasyonu olarak da değerlendirebilirsiniz; tek 23