23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

"12 SİNEMA/YAŞAM Özlem Şimşek pornografik film oynatan sinemalan merak ediyordu. En sonunda gidip olup biteni kendi gözleriyle görmesi gerektiğine karar verdi. Ancak bu sinemalar onun için yasak bölgeydi. îki erkek arkadaşını kendisiyle gelmeye ikna etti. Karanlıkta yaşananları aynen yazdı... Kadın gözüyle ÎKÎ FİLM BİRDEN ÖZLEM ŞtMŞEK ornografik sinemalar, benim için kendimi bildim bileli girilmesi yasak bölgeydi; çünkü orası erkeklere aittivebenbir kadın dım. Ancak butürsınema salonlarınınönündengeçerken, yasaklanmışlığın bende doğurduğu merakla kendimi tutamaz, içeriye şöyle bir göz atardım. Girişteki cırtlak renkli iki film birden yazısı, kapının yanında asılı duran film afişleri ve bu afişjere bakan erkek gözleri ne de komik görünürdü gözüme. Birçok erkek arkadaşımın ilk gençlik çağlarmda pornografik filmlerin gösterildiği sinema salonlarına en az bir kez uğramışlıklan vardı. Içeridcolupbitenleredair değişik değişik hikâyeleranlatırlardı.Hattasalonda fotoğraf çekmeyi hayal eden fotoğrafçı bir arkadaşım, fotoğraf makınesini zar zor içeriye soktuktan sonra, fotoğraf çekmek bir yana seyircilerden birinin kendisine musallat olduğunu, ondan kurtulabilmek için çok fazla güç sarf ettiğini anlatmıştı. Duyduğuma göre, bu tip sinemalar eşcinsel erkeklerin deilgisini çekiyorda.Tabii ki, anlatılanlar bu kadarla kalmıyordu. însanların, ancak ve ancak yalnızken yapacağını düşündüğümüz birçok davranış, orada kalabalığın içinde vuku buluyordu. Tüm bu anlatılanlardan çıkardıklarım sonucunda aklımda bir görüntü oluştu. Tıka basa erkek dolu bir sinema salonu, perdede 3. sınıf bir pornografik film, en önemlisi de değişik ton da erkek sesleri, sandalye gıcırtıları. Tanıma^dıkları onca erkekle birlikte oturup, başka insanların sevişmelerini seyrediyorlar. Hayal gücümü biraz daha çalıştırdım. Patlamış mısır yiyor olabilirler miydi? îki perde arasında artistlerin oyunculuk yetenekleri ya da çekim açıları hakkında sohbetler bile ediyor olabilirdi; kim bilir? En sonunda gidip, olup biteni kendi gözlerimle görmem gerektiğine karar verdim. Önce benimle gelmeyi kabul edecek birkaç arkadaş bulmam gerekiyordu. Tüm erkek arkadaşlarıma uzun siire dil döktükten sonra, ancak iki tanesini şartlannı kabul etmem durumunda ikna etmeyi başarabildim. Bana sundukları şartlar şöyleydi: O gün renkli bir giysi giymeyecektim; takı ve makyaj yasaktı; atkı, bere, eldiven kullanarak her tarahmı kapatacaktım.(bu havada mı) Elim mahkum kabul ettim. Ne de olsa erkeklere ait bir yerin keşfi için, yine onlardan birileriyle işbirliği yapmak zorundaydım. Bu kadar çabanın sonunda kendimi, kendisini beni korumaya adamış iki erkek arkadaşımla birlikte sinemanın kapısında buldum. Bu tip sinemalarda, cırtlak renklerle yazılmış 'ÎKİ FİLM BÎRDEN' yazısından sonra, gözünüze çarpacak ikinci şey, çıplak kadın fotoğraflarıyla donatılmış film afişleri ve bunlara şahane bir sanat eserini seyredermiş gibi hayran hayran bakan erkek gözleridir. Önceleri bu adamların filme girip girmeme arasında kararsız kaldıklarını sanırdım; ancak sonra fark ettim ki, bu insanlar sadece afişleri izliyorlar. Gelenle, gidenle ya da filmle pek ilgilenmiyorlar. Böylecebu adamların afişler ya da biletçi gibi sinemanın bir parçası durumuna gelmiş olduklarmı anladım. Işte bu adamların arasından hızlıcageçip, bilet sırasına giriverdik. Üzerimizde ancak gizli ajanlann takınabileceği bir eda vardı. Uzun süredir afişleri seyreden gözler, beni fark edince bana yöneldi. O kadar şaşırmışlardı ki, neredeyse dişi cinsiyetınden birini ilk defa görüyorlarsanacaktım. Şaşıran gözler, bir siire sonra beni ayıplamaya başladılar. îki arkadaşım bu sırada vücutlarıyla beni kamufle etmeye çalışsalar da, ben her seferinde kafamı çıkartacak bir delik buluyor ve etrafı seyretmekten kendimi alamıyordum. Bir aradönüp bilet sırasındakilere baktığımda, yaklaşık beş kışiyle göz göze geldim. Ön sıradakilerın bilet almaktansa bızi seyretmeyi tercih ettiklerıni fark ettim. Korumalarımdan biri onları itekleyince, tekrar işlerinin başına geridöndüler. Nihayetsırabizegelmişti.Ben arkadaşlarıma fırsat bile vermeden, görevliye: "Üç tane bilet alabilir miyiz" diye sordum. Cevap kısa; ama adamın düşüncelerini anlatacak kadar netti: " N e ! " Ben, gayet serinkanlıbirtavırtakınarak: "Üç bilet alabilir miyiz, lütfen? " dedim. O, filmleri bana uygun bulmamış olacak ki: "îçeride nasd filmler oynuyor biliyorsun değil mi kızım " diye sordu. Benden utanmaz bir: "Biliyorum" lafını duyunca, sinirlendiğini belli etmekten kaçınmayarak: "Hayır;önceböyle senin gibi giriyorlar, sonra da gelip' Amca, bizi ne biçim filme soktun, diyorlar'" dedi. Bu sözle yanlışlıkla pornografi seyretmek zorunda kalan insanların varlığından haberdar oldum. Ben: " Yokyok, biliyorum" deyince de, beni ayıplayarak bilederi uzattı. Bilet fiyatı dört milyondu; ama bizden beş yüz bin lira daha aldı. Burada herkesin izleyicilerden bilet fiyatı dışında, beş yüz bin lira fazladan ücretalmahakkı varmış. Yergösteren görevliye:" Kusura bakmaym, bozuğum yok" diyerek, içeri dalamazmışsınız. Elimizde biletler içeri girdik. Gerçi bilet satan görevliyi buraya yakıştıramamıştım. O da kendini pek yakıştıramıyor olacak ki çok rahatsız görünüyordu. Ama asıl şaşkınlığı detektörün başında oturan amcayı görünce yaşadım.O.gençliğmdebıçkınbirdelikanlı olduğu her halinden belli, 60 yaşlannda, pala bıyıklı biriydi. Sağ kolunun dirseğini dizinedayamış.öbürelinidebelineyerleştirmiş bir şekilde oturuyordu. Buralar on
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear