Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 MUZİK "Üsküdar'a Giderken"in öyküsünü Bulgar yönetmen Adela Peeva anlatıyor: "Istanbul'da şarkıyı ilk duyduğumuzda herkes kendi şarkısı olduğunu söyledi. Ama hepimiz ortak bir noktada birleştik: Asla Türk şarkısı olamaz!" NÎLGÜN CERRAHOĞLU " Bazı filmlerin" diyor Bulgar yönetmen AdelaPeeva: "Ruhu vardır. Yollarınıbulurlar. Bu öylebirfilm. 'Bu Şarkı KiminP'in çok başarılı olacağına eminim. Belgeseli yaparken şarkının çeşitli versiyonlarıyla karşılaş( tım. Mısır, Lübnan, Sicilyaversiyonlarıbile \ar. Lübnan'agittiğimdebindiğimtaksinin şoförüne şarkıyı mırıldandım ve sordum: ' Sizde de böyle bir şarkı var mı ? " Evet.' dedi, 'Adi: Iskenderiyeli Kız'... Filmin yapımcısı olan eşim o dakika artık' Yeter, dur!' dedi: 'Hayatımızboyubufilmi çekemeyiz...'" "Üsküdar'a Giderken"inarkasındakoca bir tarih olduğu aklınıza gelir miydi? Belge Çok şaşırdık. Benim için bu bir Bulgar şarkısıydı. Ama Sırplar arasında da ünlü bir şarkı olduğunu biliyordum. Masadaki Sırp eşimdi. Hemen "olamaz! "tarzındabirtepki verdi. Makedon da oradan: "Hadi canım!" dedi: " Siz Sırplar güzel olan her şey i kendinize mal edersiniz..." O anda ne düşündünüz ? Şoke oldum. Şaka derken iş ciddiye bindi.Balkankültürlerinde ortak paydalarolduğunun bilincindeyim ama nenenizden kalmış bir şeye başkalarının sahip çıkması, " bu benim" demesi hoşa gitmiyor. Meselenin böyle bi rden beklenmedik ve konsantre biçimde karşımıza çıkması hepimizi afallattı. Masaya küçük bir bomba düşmüş gibi oldıı. Şarkının yalnız Sırplarla bizim aramızda paylaşılamadığını düşünüyordum. Bulgar şarkısı da Sırplar mı el koydu; Sırpların şarkısına biz mi el koyduk diye düşünürken bir de Türk patent çıkınca şarkının aslını merak ettim. Vepeşinedüştüm. Bu bir Osmanlı şarkısı olamaz mı?.. "Osmanlı" geniş bir coğrafya. Rumca, Bulgarca, Boşnakça, Arnavutça sözler arasında "aman... aman" nakaratı bozulmadan Türkçe kalmış. Bir "Osmanlı bağlantısı" olmalı... Kesinlikle. Ancak şarkının Osmanlı Imparatorluğu'na nasıl geldiği ayrı hikâye Belki bu da halkanın Türk bağlantısı... Şarkının savaş yoluyla yayıldığı belli. Bu hiç aklıma gelmedi. Bazıları bunun "Haçlılarla" gelen bir şarkı olduğunu iddia ediyor belgeselde. Bosnalılar "Bu bir cihat şarkısı" diyor. Siz de Türkiye'de şarkının bir "mehter" versiyonunu bulup çıkarıyorsunuz. Demek ki "savaşlarla" yaydan bir şarkı bu. Ucu Sicily a'y a uzanıyorsa ancak böyle olabilir. Enteresan olan şu ki belgeseli tamamladıktan sonra şarkı sözlerinin yalnız Türkçede bir " erkeğe " atfedildiğini fark ettim. Di ğerversiyonlarda şarkı hep güzel bir kadını anlatıyor. Yalnız Türkiye'de bir "erkekşarkısı"bu... "Bu Şarkı Kimin?" Balkanların fotoğrafını çekiyor. Herkes kendi "gerçeğinden" emin. Diğerini "öteki" diye dışlıyor. En büyük "öteki" iseTürkler. Doğru. Osmanlı Imparatorluğu'ndan ötürü böyle bu. Istanbul'da şarkıyı ilk duyduğumuzda herkes kendi şarkısı olduğunu söyledi. Ama hepimiz ortak bir noktada birleştik: "Asla Türk şarkısı olamaz!" Tıpkı filmde "Bu bir Sırp şarkısı olamaz. Sırplar hayatta böyle güzel bir şarkı yapamaz!" diyen Arnavutlar gibi... Sizinle belgeselimi tahlil ediyorum şimdi. Savaşların en büyük sorunu arkada bıraktıklan izler oluyor. Bu izler öylesine derin ki şarkı bile polemiğe dönüşüyor. Bu küçük bir örnek. Şarkı için savaş çıkmaz. Ama polemik olması bile düşündürücü. Saçma, absürdbirşey.... Bulgarlar ve Sırplar şarkıyı "milliyetçilik bayrağı" yapmış. Bulgaristan'da Osmanlılara karşı direniş simgesi... O yüzden Bul garlar "Bu bir Türk şarkısıdır" dediğinizde çok kızıyorlar. Peki Sırp "milliyetçiliği" ile bağı ne? En son Bosna savaşında "milliyetçilik simgesi" olarak kullanılmışbu şarkı. Bosnalılar da bunu bir Sufi şarkısı olarak yorumluyor. "Allah Allah" diyezikirgetiriyorlar. Bu da izleyiciyi çok korkutuyor. NedenPBizkorkmadık... Bu sizin kendi kültürünüzden bir parça da ondan... "Bu cihat şarkısı" dendiğinde karşı taraf bunu çok korkutucu ve ürkütücü bir şey olarak algılıyor. "Bana, aileme, imanıma, saldıranı öldürürüm!" diyor adam. Nerden baktığınıza bağlı dolayısıyla... Şunu da söyleyeyim ayrıca: Bulgar ve Sırp milliyetçileri bizi de korkuttu. Belgeselin ilginç yanı Balkanlardaki "geçmiş saplantısını" göstermesi. Türklere karşı bağımsızlık mücadelesi sanki yüz küsur yıl önce değil de dün yaşanmış gibi. Balkanlarda unutmak niye bu kadar zor? Bu kimin şarkısı? Peeva Istanbul'da bir plakçı dükkânına girip soruyor: "Bu kimin şarkısı?" Plakçı şaşıyor: "Arabesk değil... Yüzde yüz Türk!" diyor tereddütsüz. Gittiği her ülkede bu yanıtı alıyor Peeva. Ülkeler değişiyor, yanıt değişmiyor. "Bu tipik Yunan şarkısı"... "Hayır Boşnak"... "Yok Sırp"... "Yok canım Bulgar..." Yönetmen, Balkan müziği uzmanlarmdan operacılara dek herkese başvuruyor. Arnavutlar: "Bu Sırp şarkısı olamaz. Onlar hayatta böyle şarkı yapamaz!" diyor... Aynı şeyi "Güzelim şarkımızın içine etmişler!" diye Sırplar Boşnaklar için söylüyor. Ve "Sen buraya provokasyon yapmaya mı geldin?" diyerek Peeva'ya saldırıyorlar. Sırp milliyetçilerinin elinden zor kurtulan Adela Peeva aynı saldırganlığı Bulgar faşistlerinden görüyor... "Bunun bir Türk şarkısı olduğunu söyleyeni ağaca asarız" diyor Bulgar sağcıları ve "Git burdan!" diyorlar Peeva'ya: ."Seni taşlarlar. Kimse de koruyamaz!" • seli görene dek benim aklıma gelmemişti... Işte "Bu Şarkı Kimin?" filmiyle tstanbul Film Festivali'nde ilgi gören Adela Peeva'nın anlattıkları: Istanbul'da Türk, Yunanlı, Makedon, Sırp dostlarınızla yemek yerken bu şarkı çalmış, masa "Senin değil benim!" diye birbirine girmiş. Kavganın üzerine siz "Üsküdar'ın izinde" Balkanları kat edip, bu belgeseli çıkartmışsınız. Hikâyenin başlangıç noktası olan o geceyi anlatır mısınız? Üç yıl önce başka bir filmim için îstanbul Film Festivali'nin davetlisi olarak buraya gelmiştim.Festivalorganizasyonubizebir yemek verdi. Yemekte kiiçük bir orkestra da vardı. Türk şarkısı diye bunu çaldılar.