26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Prof. Dr. Cahit Can "Ensest yasağı cinsel doğaya bir sınır çizer. Ensest yasağı doğadan kültüre yönelmenin aracı, hatta bu ilerlemenin ta kendisidir" diyor. Tarihe suç ve cinsellik açısından bakan bir kitap. Nichoıas Poussi / Sabin Kadına Tecavüz (17. yy) İnsan doğ ve cinsel suçlar . . . DUYGU YAZICI nkara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı olan Profesör Cahit Can, "toplumsal insanın evrensel doğası ve cinsel suçlar" adlı bir kitap yazdı. Kitabın önsözü bir bilim adamı açısından pek de rastlanmadık bir içeriğe sahip. Cahit Can bu kitapla, 35 yıllık akademik yaşamına bir reddimirasyollamasıyapıyor. Seçkin Yayınevince yayımlanan bu çalışma, toplumsal İnsanın evrensel özelliklerinin,cinsel davranışları ve cinsel suçları aracılığıyla belirlenebilmesini konu ediniyor. Antropolojik, sosyolojik, psikolojik, tarihsel, hukuksal verilerin interdisipliner bir y aklaşımla ele alınarak sentezleştirildiği ve ülkemizde bir benzeri daha önce hiç yapılmamış olan bu yapıt, uzun yıllar sürdüriilmüş bir çalışmanınürünü. Prof. Dr. Cahit Can, ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamladıktan sonra, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirip aynı kurumda akademik kariyerine başladı. Altmışlı yıllardan bu yana akademik yaşamını Ankara'da sürdüren Prof. Can kit abıyla ilgiü sorularımızı yanıtladı. Kitabınızın önsözünde, "bu kitap; yazarının 35 yıllık akademik yaşamının son on yılında edindiği birikim ile önceki 25 yıllık birikimi arasındaki bir uzlaşmazlıktan kaynaklanmaktadır, dolayısıyla bir 'reddi miras' olarak da algılanabilir" diyorsunuz. Son on küsur yılımı sosyal antropoloji çalışmaya adadım ve ne yazık ki ancak şimdi, antropoloji bilinmeksizin daha doğrusu toplumsal insan tanınmaksızın insan bilimlerinin herhangi bir alanında nesnel sonuçlara ulaşılamayacağını kavradım. Böylece, bilim adamının sürekli olarak kendisini geliştirmesi ve yenilemesi zorunluluğunu yaşayarak öğrenmiş oldum. Kanımca, özellikle hukuk alanında, antropoloji başta olmak uzere diğer insanbilimlerine yabancı kalınmışsa hukuk eğitimi görülmüş olsa bile "hukukun ne olduğu " gerçek anlamında bilinemez. İnsan için değil de hukuk için hukukçu insan öğesini ikinci plana iten bir yasayı bile "hukuk" olarak nitelendirme konumunda kalmaktadır. Eski bakış açımın, şu anda eleştirdiğim yaklaşımla koşutluğunu gozlemlemiş olduğum için, bu son çalışmanın bir "reddi miras" sayılabileceğini belirttim. Özellikle ensest yasağı üzerinde duruyor sunuz... Uygarlık ve toplumsal insanın doğası gibi iki temel konuyu, ensest yasağı gözden geçirildiğinde ensest yasağı evrensel bir kimlikle karşımıza çıkıyor. Özetle ensest yasağı bir "değişmeyen'dir. Oysa " değişmezlik " yalnızca doğa alanına ilişkin birözelliktir ve"kültürel" olan sürekli değişir. Heminsandahemdehayvandabulunan güdüler içerisinde, gerçekleştirilebilmek için, başkasının varlığını zorunlu kılan tek güdü cinsel güdüdür. Ama toplumsallığa açılan bu güdüyü asıl anlamına kavuşturan ya da "sosyabilite" ye dönüştüren yalnızca insan olmuştur; kural koyamadığı için hayvan, cinsel yaşamını doğal akışına bırakmak durumundakalmıştır. Kültürden bağımsız olarak cinsellik doğanın bağrında başlar. Ne var ki bu doğal cinsellik, hiçbir ayrım yapılmaksızın karşıt cinse yönelmeyi de içerir. Ensest yasağı cinsel doğaya bir sınır çizer. Ensest yasağı doğadan kültüre yönelmenin aracı, hatta bu ilerlemenin ta kendisidir. Acaba neden tüm dünya halkları evrensel bir yaklaşımla, ensesti yasaklar? Yüzyıllarboyunca antropologlarbu yasağın, doğal bir ensest nefreti sonucu ortaya çıktığını düşündüler.. Ancak C.L. Strauss'un kanıtladığı ve sonradan tüm antropologların da kabul etmiş oldukları gibi, ensestin yasaklanmasının nedeni bir duygu değil, insana özgü mantıksal bir yapıdır. îki arkadaşın aralarında anlaşarak, birbirlerinin kız kardeşleriyle evlenmelerinde görünurlükkazanandeğişimevlilikleribir karşılıklığı gösterir. Karşılıklılık Eskilin yaşamındaçokönemliydi. Sürekli olarak armağanlar alınıp verilirdi. Bir armağan alan kişi kendisini, buna derhal bir yanıt verme yükümlülüğü altında görürdü. Kısaca Eskil açısından almak, vermek demekti ve bu yaklaşrm Eskilin yaşamının en temel ilkesiydi. Bu bakış açısı, giderek tüm hukuk sistemlerinin de temeline yerleşti.Değişim maddi bir kazanç sağlamazdı ama bir değer yaratırdı; bu değer de karşı tarafın dostluğunu kazanmaktı. Böylece tüm sosyal değerler ve bunların en başında yer alan kadınlar değişimin kapsamı içinde yer aldı. Karşılıklı armağanların simgelediği deği§im eğilimi ile ensest yasağı kuralı, aynı sezgisel yaklaşımın ürünüydü. Ürettiği şarabı mahzeninde tek başına içme düşüncesinin kuralıyla ilişkilendirerek açıklamaya yönelmenizin nedeni ne ? Sözünü ettiğinizyaklaşım biçiminin tarafımdan geliştirilmediğini hemen belirtmeliyim. XX.yüzyılın antropolojik araştırmalarının ortaya koyduğu veriler bu tür bir belirlemenin nedeni. Toplumların tarihi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear