Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
FELSEFE CUMHURİYET DERGÎ Gecikmişliğin kendisi olarak DORNO ...Kanımca Adorno, önündeölümveyaşlılık, ardında umut vaat eden başlangıç yıllarıyla sona, kendisi için, kendi adına, başka bir şeye hazırlık ya da başka bir şeyin unutulması olarak değil ama, gecikmişlik biçiminde katlanmaya hazırdır. Gecikmişlik, sonda olmaktır, tamamen bilinçli, anılarla dopdolu ve aynı zamanda şimdinin bütünüyle (hatta olağanüstü bir yoldan) farkında olarak. Gecikmişliğin kendisi olarak Adorno... şimdi üzerine aykırı, hatta yıkıcı bir yorumcu olarak. Adorno'nun sahte bütünlüklerekarşıçıkışı, onların sahih olmadığını söylemektcn ibaret değildir; bu karşı çıkış aslında yazmayı, öznellik aracılığıyla bu felsefi biröznellik olsa dabir alternatif olmayı içerir... ...Bireyin eleştirel düşünmesini sergilemesinde "karşı çıkışın gücü" vardır. Gerçekten de, Adorno'nunki gibi bir eleştirel düşiince son derece kendine özgü ve çoğu zaman anlamca oldukça karanlıktır, ama Adorno son yazısı "Razı Oluş"ta şunları yazmıştır: "Bilincinin üstünü çizmeyi de, korkutularakeylemegeçmeyide kabul etmeyen ödünsüz eleştirel düşünür, ashnda teslim olmayan kişidir." SessizlikJer ve gedikler aracılığıyla iş görmek, sarıp sarmalanmadan ve yönetimden kaçınmak, aslında konumunun gecikmişliğini kabullenmek ve yerine getirmek demektir. " Ne var ki bir zamanlar düşünülmüş olan bastırılabilir, unutulabilir, yok olabilir. Ama ondan bir şeylerin yaşamını sürdürdüğü yadsınamaz. Çünkii diişünmede tümellik unsuru vardır. Bir zamanlar tutarlı olarak düşünülmüş olan şey bir başka yerde, başkalarınca düşünülebilmelidir:Bugüven,enyalnızve güçsüz düşünceye bile eşlik eder." Adorno büyük ölçüde gecikmiş bir figürdür, çünkü yaptıklarının büyük bir bölümü şiddetle kendi zamanına karşı çarpışır. Birçok farklı alanda yazmış olmasına karşın, bütün bu alanlardaki başlıca gelişmelere saldırmış.bunun yerine kitlenin üzerine yağan birsülfürik asit yağmuru işlevigörmüştür. Kendisi çok kapsamlı bir malzemenin bunlardan hiçbiri bir Adorno sistemi ya da yöntemi içine stğdırılamaz yazarı olarak, üretkenlik kavramına karşı koymuştur. Bir biliyorgibidir ve bunları üniversitede ya da moda partilere giderek öğrenmemiştir. Daha önce söylediğim gibi, Adorno'da baş döndürücü konu ve alan çeşitliliğinden telaşa düşer gibi görünmeyen, sınanmış bir bilgililik vardır. Adorno'yla ilgili olarak bana özellikle ilginç gelen yön, onun özel bir yirminci yüzyd tipi, döneminin dışına düşmüş, geç on dokuzuncu yüzyılın düş kırıklığına uğramış umutsuz romantiği olmasıdır; o, ycni ve biçimsizmodern biçimlerden faşizm, Yahudi düşmanlığı, totalitarizm, bürokrasi ya da Adorno'nun deyişiyle yönetilen toplıım ve bilinç endüstrisi esrikmişçesine uzaktır, gene deonlarla bir tür suç ortaklığı içindedir. Sanat yapıtı konusunda sık sık andığı Leibnitz'in monadı gibi, Adorno veonunla hemen hemen çağdaş olan Richard Strauss, Lampedusa, Visconti şaşmazbiçimde Avrupa merkezcidir, güncellik karşıtıdır, her türlü kuşatıcı şemaya dirençlidir, gene de tuhaf bir biçimde, yanılsamalı umut ya da yapay bir teslimiyet olmaksızın sonun yazgısınıyansıtır. Belki de sonuçta önemli olan, Adorno'nun benzersizteknikustalığıdır. Adorno'nun Yenı Müziğin Felsefesi'nde Schön Frankfurt Okulu'nun önde gelen üyelerinden Adorno'nun doğumunun yüzüncü yılı kutlanırken Filistinli Edward Said'in de yası tutuluyor. Iki düşünürü Cogito'nun Adorno'ya ayırdığı sayısından yaptığımız alıntıyla EDWARD SAID'in yazısında bir araya getirdik. uzmanlaşma çağında çok geniş ilgi aJanlanna sahip birisi olup, önüne çıkan hemen her şey üzerine yazmıştır. Kendi aJanında müzik, felsefe, toplumsal eğilimler, tarih, iletişim, göstergebilim pcrvasızca "eski kafah "ydı. Okurlarına hiçbir ödün yoktur onda, hiçbir özet, yersizkonuşma, yararlı yol işaretleri, uygun yalınlaştırma. Ve asla herhangi bir teselli ya da sahte iyimscrlik yoktur. Adorno'yu okuduğunuzda edindiğiniz izlenimlerden biri, bir tür kendini giderek daha küçük parçalar halinde aynştıran, çözen, baş edilemez bir makine olduğudur onun. Adorno'da en küçük ayrıntıya yönelik, bir tür minyatürcü eğilimi vardır: Bilgiççe bir tebessümle bakmak için, en küçük kusur araştırılıp sergilenir. Adorno'yu gerçekten tiksindiren "çağın ruhu"dur(Zeitgeist)ve bütün yazılarıona hakaret etmek için var gücüyle mücadele eder. 1950'li ve 196O'lı yıllarda olgunluğa erişen okurlara göre ondaki her şey îkinci Dünya Savaşı öncesine ait, bu yüzden de modası geçmiştir, hatta sözgelimi caz ya da dünya çapında kabul gören Stravinsky ve Wagner gibi besteciler hakkındaki görüşleri şaşırtıcıdır. Gecikmişlik onun için geriye gitmeyle aynıdır: Şimdiden, insanların Kierkegaard, Hegel ve Kafka'yı olay örgüsü özetleri ya da elkitaplarıyla değil, onların yapıtlarını doğrudan bilerek tartıştıkları o gcçmişteki zamana gitmektir. Adorno, hakkında yazdığı şeyleri çocukluğundan beri berg'in** yöntemine ilişkin çözümlemeleri, olağanüstü derecede karmaşık yeni bir bakış açısına başka bir aktarım ortamında sözcüklerlekavramlarkazandırırvebunu her iki aktarım ortamına sözcükler ve sesler ilişkin şaşırtıcı ölçüde kesin bir teknik bilinçleyapar. Btınu söylemenin daha iyi bir yolu şudur: Adorno hiçbir zaman teknik meselelerin önünü kesmesine izin vermez, asla giriftlikleriyle ya da gerektirdikleri belirgin ustalıkla gözünü korkutmalanna izin vermez. Tekniği, gecikmişlik perspektifinden açımlayarak, Stravinsky'nin ilkelciliğini, geç dönem faşist kolektifleştirmesi ışığında görerek daha teknik olabilir. Geç dönem üslubu şimdinin içinde, ama tuhafbirbiçimdeondan ayndır. Ancakbazısanatçılarla düşünürler, uğraşıları konusunda, onun da yaşlandığına, onun da keskinliğiniyitirenduyularvebelleklebirlikte ölümle yüzleşmek zorunda olduğuna inanacak kadar özen gösterirler. Adorno'nun Beethoven haklcında söylediği gibi, geç dönem üslubu ölümün kesin ritimlerini kabul etmez; bunun yerine, ölüm yansımalı bir yoldan, ironi olarak belirir. Ama Missa Solemnis gibi bir yapıtın zengin, parçalı ve bir ölçüde tutarsız görkemi ya da Adorno'nun kendi yazıları söz konusıı olduğunda, ironi, bir tema ve üslup olarak gecikmişliğin bize ölümünekadarsıkanımsattığındayatar. Çeviren: KEMAL ATAKAY