Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12OCAK2003. SAYI 877 21 Ferruhzâd'la görüştü ve ona dair 15 dakikalık birfilmyaptı. Ferruhzâd, Hüseyin'leCüzamlılarEvi'nde karşılaştı. C'üzamlı bir annebabanın oğlu olan Hüseyin altı yaşındaydı. Anne ve babasıylabirlikteCüzamlılarEvi'ndeyaşıyordu. Ferruhzâd, Hüseyin'in ailesiyle anlaşarak onu Tahran 'a getirdi ve evlat edindi. Kendisini görernediği öz oğluna kavuşmuş gibi hissediyordu: "Kamyar'ın düşüncesi rahat bırakmıyor, beni yaralıyor, öldürüyordu. Hüseyin geldiğindenberidahahuzurluyum. Aslındabazen onun yüzünde Kamyar'ı, görüyorum. Ellerini turup saçlannı okşarken Hüseyin mi Kamyar mı diye hiç düşünmüyorum. Farkı yok. Hissediyorum ki o, oğlumdur." Zaman zaman sinema tekniklerinin hâkimiyetinden sıkıldı ve tiyatroyaptı. Luici Pirandelli'nin "Beş K.işi Yazannı Anyor" oyu edebiyatında o güne dek görülmemiş tarzdaki ortalığı karıştırdı. Kitap, 1979 Devrimi'ndensonrasansürlendi. Aşkım Utanmaksızın çıplakhedeninden Güçlü baldırlan üzerinde ölüm gibi dıtrdu Bir Tatarsanki gözlerinin kutulannda Daima birathnın pususunda Bir berberî sanki Dîflerinin kamaşmasında Avmsıcakkanım çekiciliği Üç kadın Marsilya'ya gitti, Uluslararası Akdeniz Kadın Forumu'nun konuğu oldu; üç öykü ödülüyle döndüler. (Aşkım/Bir Başka Doguş) Mutsuzlukerdemi doğuruyorduonda. Yakacak alamadığı için kışlann büyük bir bölümünü şiddetli soğukalgınhğıylageçiren Ferruhzâd, yine de kazandığının bir kısmını öğrencilerine ve ilaçparası içıncüzamhlara veriyordıı. Bunları yaşamınheralanındaşairolmak için, şiirsel yaşamak için yapıyordu. Şöylediyordu: " Yaşamın her alanında şair olmak gerektiğine inanıyorum. Şairolmakinsan olmak demektir. Şiirleri günlükyaşamlarıy la bağdaşmayan kimilerinitanıyorum. Yanisadece şiir söy lediklerinde şairdirler. Sonra bitiyor. Yeniden zalim,hırslı,obur, darkafalı, uğursuz, kıskanç ve yoksul oluveriyorlar. Işte ben, bu adamlann sözlerini kabul etmiyorunı. Ben yaşama daha çok önem veriyorum ve bu beyleryumruklannı sıkıp bağırıp çağırdıklarında şiirlerinde veya yazılarında beFuruği Ferruhzâd, tiyatroyu da denentiş, sahneye çıkmıştı. nim nefret edeceğim geliyor ve doğru söylediklerine inanmıyorum. Kendi kendime 'Sakınbirtabakpilaviçinbağırmış olmasınlar' diyorum" Akdenizli kadırdardan... FUSUN ALTINOK B Ibrahim Gülistan'la tanış tıktan sonra başladığı sinenıada montaj, kameramanlık, oyunculuk, senaristlik, yaratıcı f ilm editörlüğü yaptı. Sinemanın her aşanıasına olan bu ilgisi, filmin görünen yapısının üstündeki duyuüstüyapısınayönelikti. Belgesel ve kısa film dallannda yoğunlaşan Ferruhzâd' ın yaptığı tüm filmler lran ya da Avrupa'da ödül aldı. Çünkü hepsi özgün ve estetik bir Furuği Ferruhzâd, bir çekim sırasıııdu... "yankıalanf'nasahipti. "Yek teş" (Bir Ateş) 1961'deltalyaBelgeselve Kı nunda rol aldı, başanlı bir oyun çıkardı. Bersa Film Festivali'nde, "Hânei Siyâh Est" nard Shavv'ın "Kutsal Jan" oyununu başro(Kara Ev) ise 1962'de Batı Almanya Film lünde kendi oynamak niyetiyle Farsçaya çeFestivali'nde en iyi filmle ödüllendirildi. virdi. Ancak çeşitli sebeplerle oyun sahnele1962 yılında UNESCO, Furuği Ferruhzâd nemedi. Yaptığı resimlereleştirmenlerce "iyi ve kohakkında35dakikalıkbirbelgeselhazırladı. Aynı yıl Bernardo Bertolucci tran'a giderek lay anlaşılır" olarak nitelenen Ferruhzâd, özellikle renkleri ustaca kullanmasıyla dikkat çekiyordu. Öldüğünde çok ama çok genç ti: Biz anlamsızyerlerdeyeşerdik Biz anlamsızyerlereyağdık (Yazın YeşilSulannda/F.F) Furuği Ferruhzad'ın Türkçede yayımlanan kitapları: YaralarımAşktandır/YönYayınları Furuğ / Gendaş Yay ı nları Bir Başka Doğuş/OmniaYayınları SadeceSesKahcıdır/YKY Sonsuz Günbatımı / Ada Yayınları Furuği Ferruhzâd bir hız vurgunuydu... irsüreönceTürkiye'den üç kadın; Nafia Altınok Iren, Ayşe Kilimci ve Zehra Ünüvar, 2002 Ekimi'nde Marsilya'ya gittiler, Uluslararası Akdeniz Kadın Forumu'nun ödüllerini alıp sessiz sedasız Türkiye'ye döndüler. FFM (Forum Femmes Mediterranee), Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin katıldığı, UNESCO'ya bağlı bir kadın kuruluşu. Merkezi Fransa'nın Marsilya kentinde. Her yıl belirli tarihlerde uluslararası bir forum düzenliyor. Yarışma Devlet Bakanlığı kanahyla gönüllü kadın kuruluşlarına duyurulmuş. Koşullardan bıri Akdeniz'de kıyısı olan bir ülke kadını olmak, dığerı de katılanların amatör olmasıymış. Ama bu ikinci kural katılım koşullarında goz ardı edilmiş. Beşer sayfalık öykülerle katılmış kadınlar yarışmaya. Son değerlendirme Fransızcaya çevrilen metinler üzerinden yapılmış. Yanşmadan ödülle dönen Ayşe Kilimci'nin öykü kahramanına Marsilya'dan yazdığı mektubu üçdört hafta önce yayımlamıştık. Nafia Altınok Iren ile Zehra Ünüvar da öykü serüvenlerini anlattılar. Nafia Altınok, bu yılki yarışma temasının "ayna" olduğunu anımsatıyor: "öncelikli sorunum, Akdenizli kadınlarm aynayı metafor olarak mı kullanacaktım, yoksa somut mu... Her ikisini de kullandım. öykümün konusu kısaca şöyle... Evli bir kadın bir sabah gündoğumunda uyanır; yaşamını evliliğini ve dünyadaki konumunu sorgulamaya başlar. O sabah algılamaları, içsel bakışları çok farklıdır. Ulaştığı sonuçlar onu bir yol ayrımına taşımaktadır. Dış dünya; sesleri, renkleri ve insanlan ile bir ayna oluverir. Genç kadın, öğretilenlerin dışındaki bir yaşama özlem duyduğunu ve bunu yaşamaya gücü olduğunu fark eder ve bu doğrultuda ilk adımları atar. öğretilenlerin dışındaki yaşama duyulan özlem evrensel bir olgu olmalı ki, 'Çağına Tanıklık' ödülünü kazandı bu öykü... Bana en çok sorulan soru, haftanın altı günü, günde 10.5 saat çalışarak ve nöbet tutarak süren bir eczane çalışmasından sonra, yazmaya nasıl zaman ayırmış olduğum. Ama gün 24 saat... Uyku, trafik ve işten kalan zamanları akıllıca ve cimrice kullanmayı öğrendim. Çünkü beni sürekli motive eden bir ilkem var: Yaşamın bir anlamı olmalı..." Zehra Ünüvar, kendi deyimiyle "Istanbul'un zanlı konumundaki bir varoşunda" serbest eczacılık yapıyor. Yazma serüveni 1984 yılında başlamış. "1415 yıl dosyalarımda kaldı öykülerim" diyor. Zehra Ünüvar, ManisaAkhisarlı tütüncü bir ailenin kızı. Bolu Kız llköğretmen Okulu, Izmir Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nü bitirmiş. "Çocuklara çok sevdiğim öğretmenliği, güzel dilımizi, sanat ve edebıyatı sevdirmeye çalıştım. öğretmen okulları liseye dönüştürüldüğünde ayrılarak lise ve ortaokullarda öğretmenlik yaptım. En sonr, Aydın Teknik Lise edebiyat Marsilya bulufması... öğretmenliğinden emekliye ayrıldım. Eşim de matematik öğretmeni. Iki erkek ve bir kız, üç çocuğum var. öykülerinde kadınlara ve sorunlanna ağırlık verdiğini anlatıyor. Ele aldığı kadınları da çoğunlukla görmezden gelinen, sesini duyuramayan, yaşamın yüküne boyun eğmiş kadınlar olarak tanımlıyor. Kişilikleri var, seslerini çıkarıyorlar ama hep ince duyarlılıkları ile yapıcı, acıları tatlıya çevirmeye çalışan kadınlar. "Kadın, erkeğin kaba kuvveti ve toplumsal yapının yarattığı gücü karşısında, zaman zaman sessiz ama dirençli ve sabırlı bir güç." Ünüvar, Marsilya'da toplanan Akdenizli kadınlarm, iletişim kurmak için sanatı bir yol olarak kullandıklarına işaret ediyor: "Derilerimizin rengi farkh olabilir ama göz yaşlarımız hep aynı renktir. Gelecek güzel olsun. Analar ve çocuklar ağlamasın. Dünya, kalıcı barışa sanatla kavuşsun."^