Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
J/ffBiRLERİHE DOGRU \KONYA BULU$MASI rıylakarşıladı. Yerel ulaklarasözünü iletememiş diğer kadınlar ise, yürüyüşçülerin geçtıklen güzergâh boyunca onlarakendi emanetlennı verdıler. Parçalanarak ilerledık.. Kendi içımizdeki karanlıkların lıer bir mektuptasarsılmasıyla. Ruhumuzdaki iltihaplannkabuklannı atarak akrnası bizi dehşetli bir yüzleşme yolculuğuna soktu. Çıkamadık. Akşam evimize dönüp rahatlayamıyor, var olan yoğuııluğu bir an olsun hafifletemiyordıık. Binlerce kadının en önemli sırlarını döktüğü mektuplar bizim elimizdeydi. Bu güveni, bukuvvetli umudu boşa çıkanııak gibi bir seçnıe şansımız yoktu. Sırtımızdakiyükağırlaşlıkça geri dönüşümüz o kadar imkânsızlaştı Her adıında, ruhumuzda binlerce yıl beklemiş canavarlar ayaklandı. Bir başka kadının sözlediğı sözlerle kendimizeyaklaşıyor, tanımlayamadığımız acılanmızın ifadeleriyle topa tutuluyorduk. Benlığımızeturulanaynalarçıldırtıcıydı. Çaresizliklerimız, suç ortaklıklarımız, maskelerimiz, korkulanmız, kıskançlıklarımız, bağımlılıklanmız, düşlerimiz, sevgılerimiz... Çok çabıık yorııldıık Bir başka kadında bu kadar çabuk kendi gerçekliğımizi görebileceğimizi, bundan bu kadar kaçmaya çalışacağımızı, savunma mckanizmalarımızınbu kadar güçlü olduğunu bilmiyorduk. Bu nedenle, bır süre sonra birbirımizlebilekonuşamazolduk. ellerindengeleni yapıyorlardı. Kımi zaman sırfbu yüzden gen dönelinı mi dedik. Ama tüm psikolojik baskı lar bizi karşılayan kadınlann buluşma kararhlıklarına takıldı. Yürüyüşümüz bizim gücümüzü aşan bir umut ve beklentı yaratmıştı. Bu, sağduyulu davranmayı ve reflekslere göre hareket etmemeyi gerektiriyordu. Her şeye rağmen baş başa kalmanın yolunu buluyor, bizkadınlarhiçbirteknolojikaygıtınçözemeyeceği bir dilde iletişim kurnıayı başarıyorduk.. Bu nedenle devamettik. Konya'da tüm ulaklar bir araya muş. Ama ölemezdik. Ertesi gün gerçekleşecekolan toplantımızda, ıçımızı dökecek ve belki de binlerce kadınla birlikte yenıden dırilecektik. Doğum öncesi gibi değil, ölüm öncesi bir yorgunluktu bizımkisi. Yeniden doğmaya ölecektik, kim bilir? Tüm hazırlıksızlığımıza ve organizasyon bozukluklanna rağmen, parçalanarak yeniden birleşmenin ilk adımını atmay ı başaracaktık. Amatoplantıyıyapamadık. Uzun ve uykusuz geçen bir yolculuktan ruh gibi olmuş bedenlenmiz toplantı salonunda yan yana geldiğindecekti. Toplantımızı gerçekleştirmek için elimizden geleni yaptık, ara verdik, telefonlar ettık, bekledik... Hay ır, çıknıaya niyetleri yoktu. Biz çıktık. Birbirimize tutunarak bohçalanmızı yüklendik ve uzakta birikmiş erkeklerin bakışlanna rağmen, açtk havada yeniden toplandık. Yolculuğu sonuna kadar sürdürmeyı, kadınların emanetlerini buraya kadar taşımayı ve binlerce mektubu, binlerce kumaş parçasıyla birlikte birleştirmeyı başarmıştık. Tüm sorun ve talepleri ortak bir bildirgeyc dönüştüreceğimiz top Ankara'dan, Adana'dan Nlğde'den, Batman'dan, Mersin'den, İstanbul'dan onlarca kadın Türkiye'nin ortasında buluştu. Ellerinde kadınlara ait sorunları yansıtan binlerce mektup, yüzlerce bohça vardı. Ama onları baş başa bırakmadılar. nız kadar taş düşsün başınıza" diye bağırıp çağırmaya başlayınca suni denge biraz olsun kınldı ve kadınlar söz haklannın olnıay ışından, çocuk bakmanın zorluklanndan, sosyal hayata olan yabancılıklarından ve daha nice sorundan bahsetmeye başladılar. Ayşe ise ınat cdiyordu. Arada bır ortadan kayboluyor, sonra alaylı bir yüzifadcsıylekoltuğuna yay ılıy odu. Biz ay rı 1 ırken usulca elımıze bır kâğıt tutuşturdu. Dışarı çıkıncaaçabildik. Kocaman birkâğıdaikikelimeyaznuştı:"Kocadayağı". Sonra Ayşe'yletekrargörüştük. Bize üç ev toplaıılısı daha ayarladı. Yavaşyavaşanlıyordukkikadınlar arası ulak olmak, habercilikten, postacıhktan başka bir şey. Görünmeyen.dilegelmeyenhakikatleri yüklenmek için binyıllarca sürensessizliğmdilinıöğrenmek, bu dili akıtmak.. "Benim sorunum kaynanam, Konya'ya onıı götürün.. ama çok şişko taşıyamazsmız", "Kadın kadının kurdudur, kadını en çok kadınlar cziyor", "Dıılıım, erkeklerden çok kadınlar başıma bcla oldu, sürekli dedikodumıı yapıyorlar" diyen çok oldu. Kendinc saygısı olmayan, kendine benzeyene de saygı duymuyordu. Kadm ulaklar, bir de güven yaratmak zorundaydı lar. Sanıyomm cıddi bir ış becerdik. Yerel ulaklar 6 Tcmmuz'da yolaçıkan Konya yürüyüşçülerine binlerce mektup teslim ettiler. Iler bır mektup ayrı bir gizi aydınlatıyordu. Bu mektuplan çoğaltmak ve hepsini diğer kadınlara ulaştırmak görevıyle yola çıkan yenı ulaklar, bir hafta uyumadan köylerde, mahallelerde, şehir merkezlerinde ev ev dolaştılar. Yol boyunca, onlan, başka yerlerın ulakları, ellerinde yüzlerce mcktupla ve yolluk parçala Taşfırın erkeğlyiz... Yaşadığımız içsel gergınlik, güvenlık güçlennin üzerimizdekı baskısı nedeniyle yol boyu tırmandı dıırdu. Kınıi yerlere, altı yedi aracın eşliğinde giriyorduk. Tüm çabalarımıza rağmen inatla bizden uzaklaşmadılar. Bu neyın telaşıydı? Neden biz "uzaklaşın" dediğimizde "Biz kan sözü dınlemeyiz, taş fınn erkeğiyiz" gibi kışkırtıcı sözler söyleme ıhtiyacı duyuyorlardı? Kadın hareketinin bu biçimde gelişmesi sıstemi daha baştan rahatsız mı etmeye başlamıştı? Buluşmalanmızı kameraya alıyor, gece konakladığımızevlerınönünde sabaha kadar bekliyor, kadınlarla baş başa kalmamızı engellemek ve çevremızde tedirginlik yaratmak için "Bulu^malarımızı kameraya alıyor, %ece konakludığımız evlerin önünde sabaha kadar bekliyorlardı." geldığınde, can havliyle birbirimi/e atılmaya başladık. "Kadınlar Vardır" ve "Burçak Tarlası" şarkılarıyla Konya'lı kadınlarla buluştuk. Sanlma ve öpüşnıe faslı bitince sanki her şey bittı. Konuşamıyorduk. Birbirimizingözlerindeokuduğıımuz dehşetli ifadeleri sorgulayamıyor, kendimizi var olan etkinliklerinakışınakaptırıyorduk. Buluşmamızin ilk günü gerçekleşen şenlikteJulideKuralınanılnıazbir kudretle sahneyc çıkıp Medea'nın cesaretli cümlelerini ruhumuza ok gibi fırlatıncaçoğumuzölümeyaklaştık. Acıdan ölmek böyle oluyorde, tüm yorgunluğumuza rağmen içımizı boşaltma kararlılığındaydık. Biriktirdiğimizsırlanmızı ıfade etmek için ağzımızı açtığımız anda onları gördiik. Bıyıkaltından gülüyorlardı. Küçümseyen ve alaycı ıfadelen sıkıntı dolu gözlerini gizlemiyordu. Sakin sakin üç ayn kamerayı kurdular ve bacaklannı açarak oturdular. Titredık Bubırkâbustu.Birbirimizc kavuşmak için yaşadığımız bunca acı, Konya'lıların kadını ve erkeğiyle harcadığı bunca emek şinıdi "hadi soyunun bakalım" diyen sessiz hakaretlerle boşa mı gilantıyı pekâlâ başka bir tarihe erteleyebilırdik. Öyle de yaptık. Hn kısa zamanda yeri ve tarihi belirlemek üzere birbinmızden ayrıldık. Umut dönüş yolunda, benliklerimizin cnkazında kendi yolunu buluyordu. Garip ama yola çıkarken bilebukadarumutludeğildik. Hayalci coşkumuz, yerini acılann içinden süzülerek güçlenen birgüvenebırakmıştı. Medreselerde, aşamalardan geçen dervişler misali, bizim asıl ulaklığımız bundan sonra başlıyordu. Hemdehazırpatikalarüzerinde...^ davranmaya başlaması gerekiyordu. Biz, her kadının imkânları ölçüsünde katılabileceği bir dönüşüm sürecini başlatmak istedik. Diğer yandan, ezilmişliklerimiz < arasında sıkışıp kalmış, dolandığı zincirlerden zehir saçılan ruhlarımızı hızla yan yana getirmek bizleri parçalayabilirdi. Zaten bu iş öyle kolay da olmuyordu. Ama ıçimizi döktüğümüz mektuplarımız ve çeşltli anlamlar yükleyerek teslim ettiğimiz kumaşlarımız birleştiğinde en azından kendi içimizdekı kırıklıklar tamir olabilirdi. (R S.) 4 BİRBİRİMİZE VE KENDİMİZE DOĞRU... Birbirimize doğru yürümeye başlamak öyle kolay olmadı. Tüm şatafatlı acımasızlığıyla akıp giden hayatın golgelık yerlerınde gizlenen renklerımizi alıp başka yerlere, başka renklere, başka kadınlara taşımaktı görevimiz. Isyankâr bir şey yapmak istedik. Isyanı da aşarak devrimi aradık hatta. Yabancılaştığımız yaşamlar ıçindekı sıkışmışlığımıza, ataerkıl kurumsallığın devasa kudretı karşısındaki zayıflığımıza rağmen güvendik kendimize. Ataerkılliğin tüm çağlara yayılmış özelliklerınden birinin bilgi ve Bır avuç kadının diğerleri adına ya da onlar ıçın eylem yapmasına alışmıştık. Belırlenmış bır gündem sıyasetin toplumsal yaşama doğrultusunda, örgütler yabancılaşarak kurumsallaşması olduğunu düşunuyorduk. Var olan aracılığıyla kadınların sokağa dökülmesine de öyle. Biz bilgilenme, bilgıyi aktarma, yayma, kullanma yöntemleri ve bu kadınların, kendi aramızda toplumsallaşan bır düşünme ve bilgi üzerinden toplumsal yapıya eylem sürecıne ıhtiyacı vardı. müdahale etme, yanı sıyaset Politik gündemin dışında tutulan, yapma bıçımlerı egemenlık gazetelerin arka sayfalarında yer ilişkilerini yeniden üretıyordu. alan sorunlanmızı yüksek sesle Egemenliklere karşı kurtuluş ıfade etmek, bunları bir isyanın mücadelesi verenler de bu talepleri halıne dönüştürmek kurumsallaşmış gelenekten arzusundaydık. Bunun için kopamıyorlardı. Biz kadınlar bu kopuşu arzuladık. Bırıkımlerinden mümkün olduğunca çok kadının yeniden düşünmesi, güç aldığımız mucadele birbirini tanıması ve birlikte geçmişimizi aşmak istedik.