Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12MAYIS2002. SAY1842 13 Taşra politikalarına karşı çıkanların alternatif i ne? tngiltere'de Tony Blair çıktı, ne sağdan, ne soldan, üçüncü yoldan... 1980'lerde sivil toplumcu olmak şık bir şeydi. Bu anlamda sivillik, 12 Eylül askeri rejimını dahi pek rahatsızetmiyordu. Sivil toplumculuğu işleyen Islami kesimle diyaloğu öngören bir dergi çıkardığınızda askeri re j imi rahatsız etmiş olmuyordunuz. Ecevit'in Arayış'ıkadarbileetmiyordunuz. 1980'lerdekı sivil toplumculuk şimdi de Blair'ciliğe dönüşrü ya da ona yakın bir eğilim olarak biçinılendi. rürler, Türkan Şoray'ı kenarmahalle insanınm afyonu olarak tanımlarlar, amaoralarçokdinamiktir. Kenar mahalleler sanatın doğduğu yerlerdir. Rock müzik kenar mahallenin müzığıdır, kaba sabadır, ama oralardahayatdakaba sabadır Duvarlara yapılan resimler, grafitıler... Aslında avangard deği 1, avamgard demek lazım. Bu sokakta, mücadelenın içinde doğmıış bir sanattır, yaratıcısı sıradan insanlardır... Sunu da hatırlatmalı, barikat kurmak da başlı başına bir sanat yapmaktır. buluyorum. Grup Yorum'un yaptıklan Latin Amerika'daki yeni şarkı hareketine çok benzıyor. ldeolojik olarak sınırlılık, müziğe de yansıyor... Yeni şarkı hareketinde bütün coğrafyalann müziğini kaynaştıran bir şey var. Zapatistalann genel olarak hayata bakışlan müzıklenne de yansıyor: Filistinli çocuklar, San l'Yancisco'daki eşcinseller, kısacası bütün hareketlerle özdeşleşiyorlar ve ortaya And Dağlan'nın müziğindeki rockritimlerini de, işçi şarkılarını da içine alan bir koalisyon çıkıyor... Daha çokpara kazandığı avukatlıkyıllarında, müzik dinlemek için Avrupa 'yagidiyor Turhanlı... Sekiz yılın sonunda avukatlık ruhsatını yırtıp tngiltere 'yeyerleşiyor. Ifgal evierinde kalıyor, Jamaikahlarla, Türkiyeli mültecilerle, Italyan asker kaçaklarıyla ama en çok da siyahlarla iç içe oluyor. Bu evlerin helediyeler tarafmdanyupilere verilmek üzere nasıl boşaltıldığına, yani kibarlaştırıldığına tanık oluyor. Çok okuyor, çokfilm izliyor. Köklü bir anarşist geleneği olmayan bu ülkede. bütün anarşist yayınları izleyebiliyor. Altıydhayatını dilediğinceyaşıyor... Liseyıllarında buşlayan müzik hilgisigüçlen iyor, pek çok şeyi de m üzikle öğreniyor, cinsiyetlerarasındaki eşitlijfıde... leşme karşıtı hareket, Marcuse otuz küsur yıl önce söylediklerini doğruladı. Mareusebirkâhüımişçesme haklı çıktı. Dikkat ederseniz, bu hareketin ön saflarında işçi sınıfı yok. Fransa'dan gelen köylü hareketi var, Güney Amerika'dan gelen topraksız köy lüler var. Ama işçi sını fı pek ortalarda yok. Genç insanlar var. Marcuse bunu öngönnüştü ve bu öngörüsü onu Bakunin'e yaklaştınyordu aslında. Bu 1 Mayıs'ta da alanlarda en kitlescl katılımı yapan HADEP'ti. Kürt hareketini nasıl tammlıyorsunuz? Kürt hareketi çok nazik bir konu. Aramızda bir yazgı birliği olduğunudüşünüyorum. Bir insanın kendi dilinden şarkı söyleyemediği, çocuğuna istediği ismi veremediği bir ülkede herbirimizin özgürlüğü tehlikededir. Bizim demokratik haklanmızıngenişleyebilmesiiçinonlann kültürel haklanna kavuşması kaçınılmaz bir koşul. Bakunin, "Başkalarının özgürlüğü benim özgürlüğümü de genişletir" demişti. Müzik vc sincma bilgisi konusunda iddialısınız, ama bir enstrüman çalmıyor, beste yapmıyor, senaryo yazmıyorsunuz. Kitaplarınız, yazılarınız bütün dünyanın radikallerini, ama özellikle dc Amcrikan Yeni Solu'nu okura taşıyor. Okurla ilişkinizi ne belirliSize göre işçi sınıfı cv ödcvini yor? unuttu, hatta TİISİAIVın geriBen hiçbir zaman kendimi yazar sinde kaldı, soldan "taşralı" diye olarak görmedim. Kitaplanmı da korkuluyor... Alternatifiniz ne? okurlar için yazmıyorum. Onlar beBenim alternatifim Marcuse ve nim arkadaşlanm, dostlanm. Bilgionun gibi bütün zamanlann hoşnut mi paylaşıyonım, bu bana güzel bir suzları adına söz alanlar. Küresel şeymiş gibi geliyor. Yani nedeni* kistlerin sayısının bolluğundan söz cdiyordu. Dalkavukluk yaptıkları sermaye çevrelerince bir siire kullanıldıklarını, sonra günün bınnde kapı önüne kunulduklarını söylüyordu. Bizde de öyle değil mi? Turhanlı nın düşüncesine yön verenlerin başında Orhan Kemal geliyor. Çocukluğunun Çanakkale'sinde bir anacaddenin ayırdığı yoksul mahallelerindeki hayatı Kemal in rumanlarıyla tanımlayabiliyor. Onları hissetmeyi, anlumayı Kemalden, Eskici ve Oğulları 'ndan öğreniyor... Sonnıları Ogıtz Atay. Yusuj Atugan, Sait Faik, Ece Ayhan sızıyor bellegine, özellikle de Nâzım Hikmet... Bu arada Ararat Yayınevi nden bulıtnan Marcuse kiluplunnı, ayrıca Eros ve Uygarlık ile Tek Boyutlu însan 'ıdaunutmamah...Sinemada isebirtekisim var, bugün genç sinemacıların sessizce ve derinden geldiğini görse de, henüz aşılamadığını düşündüğü Ydmaz Giiney. ..Onune üçüncü dünya sinemacısı ne de egzotik buluyor. Ona göre Batı dışı toplumların kültürünü talan eden neoklonizm, Günev sinemasını kullanamadı. Bunun sırrı da Güney injilmlerinin iyi ürnekler olmasında. "Güney sinemasıbirölçü"diyor, " takip edildiğinde gerçek sinemaya ulaştırahilecekhirölçii"... Uzunca bir süre yoksulluktan söz etmek, yoksulluk ü/crinden politika üretmek "ayıp" sayıldı, taşra politikası olarak görüldü. Bugiin, "açlık" artık öliim nedenleriarasınabilcgirmişken bu bakış çoğunluk ile onlar için politika yaptığını söyleyenler arasına giriyor... Taşralı olmayan bir soldan söz ediyorlar. Kıısura bakmayın ama, solcular merkezin dışında olan insanların haklannı savunan, onlarla özdeşleşen, onlarla yazgı birliği içinde olan insanlar. Ben,taşralı olmayan soldan neyi kastettiklerini bilmiyorum.. Şimdi dc Gazi Mahallcsi'nden faşizminçıkmasından korkuyorlar. Orayı ve diğerbenzer semtleri faşizmin kaynağı olarak görmek bence biraz da oradan gelecek soldan korkmak demek. Faşist eğilimler var tabii, ama enbilinçsiz olduklarında dahi, Etap Marmara'yıtaşlarken "Kahrolsunburjuvazi" diyebiliyorlar. Buralardahakikaten faşizm oluşturulabilir belkı ama sistemle hesaplaşacak, sistemdeköklüdeğişiklikleröngörensol hareketler de çıkarılır... Yani taşralı soldan kaçmak, benim kabul edebileceğim bir şey değil. Bu, taşralı soldan korkan bey az Türklerin solculuğu... Sınıflar? Tabii kı sınıflar var. Sınıflar olmadığından söz etmek, yoksul insanlann yoksul olmasındakinedeni, onlar aleyhine işleyen bir mekanızmayı görmemek demek. Ama bana sorarsanız şu da var; bugün işçi sınıfı meydanlarda yok, TÜSİAD ondan daha fazla var... tşçi sınıfının sadece ücret artışı için ortaya çıkması pek fazla bir şey değil, demokrasi talebinde neredeler? Türkiye' nin varoşlan kendi dilini yaratabiliyor mu? Evet. Şık? 12 Eylül'ü, 1980'leri "kazasız Arabesk? belasız" atlatmak, ama aynı zamanBelki. Bütünüylemuhalifbirkülda muhalefet yapıyormuş gibi gö türdeğil, ama içinde muhalif ıınsurrünmek aslında bu ütopyaları terk larıdataşıyor. EskidenTRT'deçaetmek demek. Frankfurt Oku lınmıyordu, resmı kültürün dışınlu'nun sağ kanadı, Habermas'ın daydı. Ne kentli müzikti ne de kırsal yetkinlikle dile getirdiği düşünce ama iyi kötü bir muhalefet potansiler. Sosyal demokrat partilere çeki yeli vardı. 1980'lerde, yanı Özal düzen verme ve onlan bir anlamda döneminde nörtleştirildi, yani sinitarihsel kökleriyle yeniden buluş ri alındı ve zararsız hale getirildi, turma çabası. Azımsanacak bir şey egemen kültiir hal ine gelmeye başdeğil, ama beni çekmiyor. Daha ladı. Ama şunu iddia ediyonım, bir önemlisi, genç insanları da, heye banalıte, bir bayağı kültür ömeği canlandırmıyor. Dediğim gibi, bu araıııyorsa, bu Gülhane Parkı'nda özünde 68 ütopyalarından vazgeç değil, RumcliHisarı'nda... mekdemek. FrankfurtOkulu'nun Arabeskin sinirlerini almak da sol kanadı ise post68 radikalizmi seçilmiş bir politika değil miydi? nin özünü oluşturuyor. Herbert Tabii kı, ısteyerek yapılmış bir Marcuse yanı. Fakat Ulair'cilik ta şeydi. Bunıın alternatifı doğdu mu bii ki Habermas' ın da çok çok geri dıyeceksiniz, doğdu demek için bisinde, çok daha sağda. Sosyal de raz erken... Sinemada Yılmaz Gümokrat köklerden, ışçi sınıfından ney sinemasına bir şeyler ekleyentam bir kopuşu temsil ediyor. lerçıkarsa iyi birsinemaya ulaşılır. Taşra sizin için neyi temsil cdi Yapıyorlar da, ama hepsı bıze ulaşmıyor, üzerlerinde örtülü bir şey, yor? Dinamizmi. Arabeskiküçükgö yasak var... Müzikte ise çok sınırlı ı