26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

8NİSAN2001.SAY1785 sistemin de gereği olarak, ekonomik ve sosyal alandaki değişiklikler ve bunlann aile içi ilişkilere yansımasının yarattığı fiili duruma uyum sağlamak içtn gündeme gclmiştir. Burada bir şeyı eklemekte yarar görüyorum: Yasa çıkarmak yetmiyor, bunlann uygulantnası ve yaygınlaştınlması için devletin, sivil toplum kuruluşlanyla birlikte çalışması gerekir. Mesela Güneydoğu'da imam nikâhı hâlâgündemde. Resmi nikâhı yaygınlaştırmak ve kanunu uygulamak için toplu nikâh kıymalar dışında araştırma ve danışma birimleri oluşturulmalı. Birşey daha: tnsanlan, özellikle kadınları biçimlendirir, onlann sorunlanna çözüm önerirken, yasa maddelerini onlann güvencesi olarak sunuyonız. Şükran Eroğlu Sadece Türkiye'de değil, tüm diğer toplumlarda da yasalar var ve hayatınher alanı yasalarla düzenlemcye çalışıhyor. Yalnız burada kadının bilinçlendirilmesi de gerekiyor. "Kadın dayakyememeli!" diyoruz ama yerse ne olacak? Ne gibi haklan vardır, ne yapabilir? Bence de insanlann bilinçlendirilmesiyle yasa çıkarma ya da değiştirme paralel gitmeli. Gerçekten de burada devlete, sivil toplum örgütlerine ve medyaya görev düşüyor. Bir hayli zamandır ülkemizde her eleştiriyi "Bu durumda bizi Avrupa Birliği'ne nasıl alırlar?" sorusu ve yakınnıasıy la bitiriyoruz. Uluslararası sözleşmeler, getirilen kriterler, kurallar yapılmak istenen bu değişiklikleri etkiliyor mu? Ş. Eroğlu tç dinamiğin gelişerek birtakım şartları zorlayıp bir yerlere götürmesi, bu yüzyılın gerçeği değil artık. Çünkü dünya globalleşiyor, sınırlarkalkıyor, ülkelerarası birçok anlaşma yapılıyor. BM örgütü kuruluyor, kadın örgütleri kuruluyor ve bunlann içindeneredeysetümülkeleryeralıyor.Yani bunlan dikkate almadan, iç dinamikleri geliştirip bir yere varalım düşüncesi olamaz. Dolayısıyla birtakım oluşumlar varsa, ne kadar çabuİc yol katedersek, o kadar çabuk haklanmızı elde ederiz, daha demokratik ve uygar bir toplum oluruz. Ve kendimiz için hangisi daha faydalı ve daha çabuk gerçekleşecekse onun için mücadelc etmek gerekir. A. Tuskan Şimdi "Kadınlara Karşı Her Türlü Aynmcılığın önlenmesi Sözleşmesi" var. Biz bu sözleşmeyi çekinceli olarak imzalamıştık.Ancakbuçekincelerdel999'da kaldınldı. Bu dikkate alınırsa, biz mutlaka MK tasarısını Meclis'ten geçirmeliyiz. AB 'ye girme sürecinde, kadınerkek eşitliğini sağlamak zorundayız. Yasalanmızda bu değişiklikleri yapmadan yola çıkarsak hiçbir şey elde edemeyiz. AB 'ye üye olmak için ve Kopenhag Kriterleri' ne de uyumlu hale getirilmesi mutlaka sağlanmalıdır. BM 'ye ek ihtiyari protokolde kadınlara başvuru hakkı tanınıyorsa, bu tüm dünya kadınları içindir. Biz de üye olduğumuza göre dışa açılmah, iç hukukumuzdaki düzenlemelen de dışa uyumlu hale getirmeliyiz.Eşitliği izleme komitelcri de kurulmalıdır. Ş. Eroğlu Bazı çevreler Türkiye'deki bu türdüzenlemelerhepAB'ye girme sürecinde yapıldı, onların baskısıyla yapıldı, diyor. Hayır, zaten gerekiyordu. MK'deki değişiklik tasarısı 10 yıllık bir çalışmanın ürünü. Hattal950'denberidegündemdc.AB'yegiriş siireci bu çalışmalara hız kazandırdı. Değişikliklerle ilgili çalışmaları uzun zamandan beri izliyoruz. Özellikle son günlerde ivme kazandı. Tartışılıyor, soğutuluyor, tekrar getiriliyor. Geçen haftalardabiliyorsunuzAdaletBakanf nınistifa tehditlerine kadar vardı iş. Dikkati çeken ve tartışılan iki konu var. Bunlardan biri aile reisliği, diğeri de mal rejimi. tsterseniz şimdi bunlara gelelim. A. Tuskan Yürürlükteki mal aynlığı sistemi maalesef Türkiye'de kadının aleyhine işledi. öyle ki tapu kayıtlanna baktığımızda: Gayrimenkullerin ancak yüzde 8.7'sinin kadınlann üzerinde olduğu görülüyor. Diğerleri erkeklerin üzerinde. O zaman bu alanda tam anlamıyla erkek egemenliği var. Durumu düzeltmeye kalktığınızda: "Mal gidiyor, idare gidiyor" endişesiyle panığe kapıldı erkekler. Bu üstünlüklerini şimdiye dek kötüye kullandılar. Bilhassa boşanmalarda ve hatta ölüm halındc bile kadın lar zor durumda kaldılar. Bugün komisyonda görüyoruz, birkaç erkek üye karşı çıkıyor. Onlann siyasi görüşlerini biliyoruz. Bakanlar Kurulu zaten hep erkeklerden oluşuyor. Neyse ki hepsi aynı düşüncede değiller. Yani eşitlikçi düşünen erkekler de var aralannda. Zaten böyle düşünen erkekler olmazsa salt kadınlann mücadelesıy le sonuca ulaşılamaz. Ş. Eroğlu Şimdiki toplum koşullanyla 1926'nın koşullan aynı değil. O dönemde aile reisliği, evin seçimı, velayet konulannda erkeğe üstünlük tanınması doğaldı. Çünkü kadın ekonomik hayat içerisinde yer almıyordu. Zamanla kadınlar da çalışmaya başladılar. Üstelik hem evde hem işte çalışmaktalar. Bu nedenle erkeğin reisliği sözde kalan bir kavrama dönüştü. Bu maddenin kaldınlması son derecc yerinde. MK'deki mal rejimi ise, Aydeniz Hanım'ın söylediği gibi erkeklerin lehine işledi ve kadın çok mağdur olmaya başladı. Çünkü toplumumuzdaki gelenek ve görenekler nedeniyle kadın çalışsa bile mallar erkeğin üstüne yapıldı. Erkeğinkötü niyetideolmayabilirdiyelimamaboşanma gündeme gelince, kadının ne kadar aleyhine olduğu ortaya çıkmaya başladı. Bununla ilgili kopartılan gürültüdebana ilginç gelen bir nokta da şu: Sanki kadın yalnızca karı, eş olabîlirmiş; ana, kızkardeş, kız evlat olarak düşünülmüyor. ttiraz eden erkeğe sorsanız: "Annenizi babanız sokağa atsa ya da kızını/ı damadınız sokaga atsa, çalışıp kazandıklarını gasbetse ne yaparsınız?" Ne deracaba? Bunlan düşünemiyorlar, sanki önemli olan, karıya mal kapnrmamak. A. Tuskan Doğru. Burada ilginç bir şey daha var. Bazı kadınlar dabukonudabulunduklan konuma göre davranabiliyorlar. Mesela, gecekondubölgelerinde kayınvalidelerin gelinlerini mal sahibi yapmamaya çalıştıklarını gördük. Kayınvalide sanki kendisine yapılanın aynını gelinine de uyguluyor. Mal rejimi üzerinde böylesine durulmasının en önemli nedenlerinden biri şu bence: 3444 sayılı yasayla boşanma kolaylaştınldı. Kadınlar boşandıklannda ortada kalıverdilayabilecekmi? A. Tuskan Daha önce tasanda esas kanuni mal rejimi olarak paylaşmalı mal aynlığı diye bir sistem çıkardılar. Bununiçin çıkardılar? Tasan Meclis'teki alt komisyonda tartışıhrken, Isviçre'deki "edinilmiş mallara katılma"sistemininalınması istenmişti. Bunun uygulamada birtakım zorluklar doğurduğu, aynlmalarda, tasfiye halinde güçlükler çıkardığı belirtildi. "Isviçre gibi ileri bir ülkede bu zorluklan yarattığına göre, bizde daha da zor olur. Ihtisas mahkemelerimiz bile yok" dendi. Bize daha uygun olacağı düşünülen "paylaşmalı mal aynlığı" diye bir sistem bulup, esas mal rejimi olarak ortaya koydular. Seçimlik sistemler ise: Mal aynlığı, mal ortaklıği ve edinilmiş mallara katılma olarak belirlendi. Son tasanda Adalet Bakanlığı'nın isteği doğrultusunda, daha adil olduğu düşüncesiyle "edinilmiş mallara katılma" rej imi esas kanuni rejim olarak alındı. Burada seçimlik rejimlerise: Paylaşmalı mal aynlığı, mal ortaklığı ve mal aynlığı oldu. Şimdi "edinilmiş mallara katılma"da sorun olduğunu daha çok akademisyenler öne sürdüler. Tasfiyede sorunlar yarattığını, tsviçre'nin bundan vazgeçme durumuna geldiğini belirterek, bizim bu rejimi almamızın sakıncalıolacağınıbelirttiler. Ancak biz yıllardırkadın haklan savunuculan olarak eşitlikçi sistemi savunmaktan yanayız. Buyasanın ülkemizde uygulanıp geliştirileceğine inanıyoruz. Ama tasfiye konusundaki "artık mal" durumunun, yani birtakım mallann paylaşmadan sonra kalan bölümün tesbiti hakikaten çok zor durumda bırakacak mahkemeleri. Bu nedenle burada bir uyum sağlayarak, öğretim üycleri "paylaşmalı mal aynmı"nın daha çok benimsenmesi gerektiği düşüncesine vardılar. Fakat "paylaşmalı mal aynhğı"nın da "edinilmiş mallara katılma" rejimi gibi eşitlikçi olabileceğini ve burada hâkimin geniş takdiryctkisi olduğunu söyleyebiliriz. "Paylaşmalı mal"rejiminde iki çeşit mal bulunuyor: Biri paylaşılan mal ki, ev, yazlık, araba gibi şeyleri kapsıyor. Diğeri ailenin geleceğine örgülenmi$ mallar ki, bu da mesela kocanın fabrikası olabilır. Bu dayine ailenin geleceğine özgülenmiş olduğu için paylaşımatabiolurdüşüncesindeyim.Ozaman bu eşitlikçi olur diye düşünüyorum. Ama yine de "edinilmiş mallara katılma"nın daha eşitlikçi olduğu ortada. Ş. Eroğlu Bana göre, "edinilmiş mallara katılma" rejimi gerçekten çok eşitlikçi birrejim. Sonuç olarak bütün mallar yan yanya paylaşılıyor ve böylece taraflar arasında &• Avukat Aydeniz Tuskan... Avukat Şükran Eroğlu... ler. Mal rejimini değiştirmeden, bu kolaylaştırmayı yapar, intifa hakkını kaldınrsanız, kadınlan mağdur edersiniz. Bir gecede Meclis'ten çıktı bu kanun ve kadının scçimlik hakkı olan intifa ve mülkiyet hakkı varken intifa kaldınldı. Ama kadınlar tüm MK'den intifa hakkının kadınldığını sanıyorlar. Ş. Eroğlu Kadınlara tabii ki, kadın ve insan olma bilincinin verilmesi gerekir. Bizde gerçekten bir çiftestandart var. Kansınageldiği zaman hayır, annesine sıra gcldiğinde evet deniyor. Bunu kaldırmak, bu çifte standardı ortadan kaldırmak içinne yapılmalı? Getirilmek istenen mal rejimi ile ilgili sorunlar nelerdi ve gerçekten eşitliği sağ Şark Kadınlar Kongresi'ne katüan kadın delegeler... (1948)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear