Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURlYhTDERGİ Ankara'daydı. Bir iş için Devlet Opera ve Balesi'ne gitti. Içeride üç bıyıklı adam karşıladı, devlet, opera ve bale... Espriyi içine gömüp sordu "Siz onlar mısınız": Üç bıyıklı adam yanıtladı "Evet". Adam komediyi nakite çevirmesini bilen, ilk otuzunda, en çok eleştirilen, en çok sevilen, en çok yargılanan, en çok alkışlanan oyuncu olmayı başaran Cem Yılmaz'dı. Bir yudum Cem Yılmaz C emYılmaz. Aileninikinciçocuğu, kendi yarattığı, "dışdış" adını verdiği, kâğıttaıı oyuncağı ile içine kimselerin giremcdiği birdünyakurdu. İlk enstriimanı mandolindi. Beş yaşında kaset doldurdu, dönemın popüler şarkılanııı,türkülen,birde"akşamolduhüzünlendim ben yine" gibi, ağır ve henüz tadını bilmediğı acıların şarkılarını okudu. Büyümehalini, "Bir Yudum lnsan"daprogramı hazırlayan NebilÖzgentürk'eanlattı. lşteohallerdenbazıları... Seyirci sizde hangi farkı yakaladı? Farklı ulan şu olabilir: Televizyon çok önemli bir şeydi, tek kanal... Orada komedi yapılıyorsa, jeneriğinde birazdan size bir skeç sunulacak, diye bağırılır, oynayan adam gözünüze batıra batıra mizah yapıyorum derdi... Mizah ve komiklik, çok önemli bir iş olduğu için o adam gerinirdi, yani o adam çok önemliydi, seyirci daha sonra onu gerinirken de görürdü. Ben gerinmeden, seyircinin göbeğinden çıktım, başı kıçı belli değildi, birazdan komiklik yapacağım değildi, az sonra bitiyor da değildi, bu onların çok hoşuna gitti... Çünküsahne çok önemli biryer, hakikateno tabirdoğru,insandevleşiyor, bunlarönemli yerler, insana aklını kaybettirir, insanın şirazesi bozulur... Seyirci, ilk defa, çocuk olduğu için bunları öneınsemeyen, ne olacak çıktık anlattık, şimdi de indik diyen birini gördii... Oyuna sey irciyi dc katıyorsunuz... Buna kıtır atmak zorundayim, insanların şöyle dediklerini duyuyorum, "Abı çocuk hiç politika yapmıyor, bir de hiç belden aşağıyapmıyor,ayhepimizinbildiğişeylerden bahsediyor". Kardeşim hepinizin bildığı şeylerden bahsedip seııede ikı yüz milyar vergiverılirmi'.'Ulan,senkimikandırıyorsun, böyle bir yalan olur mu? Teknik olarak böy le bir şey olmaz, adama bi ldiğı şeyi anlatarak bu parayı helal ettiremezsın... Yemin ediyorum, sahne o kadar tehlikelı yer ki, kimse sana orada acımaz, acımanın da anlamı yok. Sahnedeki "Ben sahnedeyım, bana saygı gösterin" derse ayıp etmiş olur... Gülünderse... Yine ayıp olur... Seyirci büyük lütuf göstermiş, kimsenin birbiriyle görüşmediği, merhaba demediği, bir günaydını esirgediği dönemde sana iki saatini ayırması büyük lü I tuf. Ben bunun maneviyatıylaömrümünsonuna kadar yaşanm, bırak parasını pulunu... Sahnede sert olduğumu, seyirci ile alay ettiğimi söylüyorlar. Ulan hayatında sana bu kadar kıymet verildi mi seyirci olarak, ben size artistlik yapmadım. Samimi söylüyorum, ben çıktım, hepinizin bildiğinizi sandığınız Türkçeyi çevirip anlattım, biraz da iyi anlattım, bu da hoşunuza gilti. Seyirci kıymetliolduğunuhissetti.Heryapılanişinkuralıvardır.odabendegizlidir. . Ama anlatırken öfkelendiriyorsunuz... Geçenlerde birine rastladım, 70 li yıllardan, senarist bir abimiz, "Benı çok yaraladınız gösteride" dedi. Kendisini f iziken tanımadım, yaşlı insanlarla ilgili şakalara, onu kurbanettim/'Gökrürklerlcgörüşüyormusunuz", "Sizin için eski Türkçe oynayayım" gibı şakalaryaptım. Oyunşakayı bilmeyenle oynanmaz, kendisi bunun oyun olduğunu bilmeyecek zekâda olduğu için, sinirlenmiş, esprimin altında kalmış. Ben kimim ki altımdakalmış... Ben sadece beni beğenmeme ve bunu kendi içinde saklı tutma hakkını veririm, deklare etme hakkını vermem, çünkü aynı yerde değilız ki... Siz nasıl, neye gülüyorsunuz? Ben kendi yaptığım şeylerden eğlenen biriyim, sahnede, gülmek için üretiyorum. İlk aklıma gelenleri de hep beraber gülelim, ben daha çok güleyim, diye yapmışımdır... Sonra, yılda 200 milyar vergi ödediğinizyülarbaşladı... Daha fazla ödedığim yıllar olmuşrur... Her şey sizin etrafınızda dönmeye başladı, kameralar, kızlar... lnsan kendisinden rahatsız olabiliyorsa daha iyidir aslında, bunlann nedeni sizsinizdir, ben yanlış yapıyorum da mı bu hale geliyor dersiniz. Inanın suiistimal edilen durumlar da var... Saygın kalmak istemek, kalıcı olmak salak bir laf ama var ama... Kalıcı olmak istemek mi salaklık? Bazı, karbonfiber sanatçılar vardır, "Kalıcı olmak istiyorum" der, ya sen mermerdenyapılmadınkı. Kalıcı değil ama saygın olmak istiyorsunuz... Saygın olmak var; arkanızdan kimsenin dudak bükmediği bir hayat herkesin özlemidir. Ben, böyle bir hayat sürmeye çalışırken birileri buna takoz koyuyor. Ben, o gazetede okuduğum adam olmadığımı çok iyi biliyorum, ne yazık ki... Lafı en azından bir buçuk milyon kişi tarafından dinlenmiş, filmi ızlenmiş adam olarak, çok da maymun olmak istemiyor insan. Kontrol benden çıktığında bakarım, kabahat bende mi, öyleyse kabuğumaçekilirim... Şöhrerin bedeli mi? Ben beş yaşında da komiktim, ailenin içinde meşhurdum, ama sizin bundan haberinizyoktu... Ünlendikçe çok tepki aldınız, özellikle de televoleler... Benim özel bir fikrim yok televoleler konusunda. Caz dinleyip belgesel seyreden gerzekler eleştiriyor. Nasrettin Hoca hesabı; baklava gidiyor bana ne, ama sana gidiyor sana ne, televoleye çıkmışım, sana ne? Siz belgesel seyreder misiniz? Ben çok başanlı bir müzisyenim, ben çok yönlü sanatçıyım, degerim yıllar sonra anlaşılacak (kahkahaJar)... Hangi müzik türiinü dinlersiniz? Kanşık. Birbuçukmu? (Kahkahalar) Ben her şeyi dinlerim, en salak cevap bu, ama ben söy lüyorum, bunun için tehlikesi yok. Her müziğı dinlerim, en ucuz aranjeden, en sof istikesine kadar.. Ağlar mısınız? Ağlarım, en son ne zamaıı ağladım, 67 'de. (Yılmaz 73 doğumlu) Hakikaten ağlamıyorsunuz değil mi? Ağlamak yerine daha ileri aşamasını tercih ederim, nedir o; kahkahalarla gülmek... Sizi en çok hüziinlendiren... Kıymet 1 i insanları fizıken kaybetmek... Olaylar... Aşk meşk hadiseleri olabilir. Gitgide sertleşti o duygular tabii... Ama hep bitirim tip oldunuz... Evet ne yazık ki... Öyle değılım tabii ki abi, gülüp oynamaya teşney im ama o kadar da...Herşeyledalgageçmekınsanıbirçıkmazdabırakabilir,amabirstratejimyok,olmadığı için de böyle konuşmamamda fayda var... Aslında tükürdüğümü de yalayabilirim yıllar sonra, tiksinmem, ama ne gerek var, böyle bir platform hazırlamaya... Seyirciyle diyalogda kantarın topuzunun kaçtığı olmuyor mu? Çeşme Açık Havada, ses az geliyor, gelmiyor, durumlan vardı. Üç bin kişi varsa, herkesin kişisel duyma durumuna göre hız