27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

HAFTANrNNOTLARbuyauAsena dasena@turk.net Ahlak bekçisi sponsorlar Geçen hafta, spor dünyamız aşk ve terk olaylarıyla çalkalandı. Erkekler eşlerini terk etmeye karar verdiler, ama kadınlar bunu kabullenmedi. Hakem Oğuz Sarvan'ın eşi, "Kocam şışmanladığım için beni terk ediyor" derken, kaleci Fevzi'nin eşi; "kolay kolay bırakmam kocamı" dedi... Atlet Süreyya Ayhan'ın antrenörünün eşi ise 'çektiği sıkıntılan' anlattı. Süreyya Ayhan ile antrenörü Yücel Kop, Ayşe Arman'a uzun yıllardır baba, kardeş, sevgili ilişkileri yaşadıkJannı anlatınca başta Fatih Altaylı olmak üzere kızılca kıyamet koptu... Kimilerine göre yine, 'evlilik kutsal, aşk ve cinsellık ahlaksızlıktı'... Olan tabii yine kadına oldu ve Süreyya'nın sponsoru, sponsorluktan vazgeçti... Demek namus bekçisi babalar gıbi ahlak bekçisi sponsorlar da olabihyordu. Yurtiçinde ve yurtdışında çok başanlı sonuçlar alan genç bir sporcumuzun kendisi ve kendi bedeni hakkında nasıl karar vereceği de demek ki sponsorlara sorulmalıydı.... Bir başkasına âşık olmak, yuvayı terk etmek, aşka değer vermek gıbi olaylar hakkında aklıma yüzlerce soru geliyor; ekonomik zorunluluk, Medeni Kanun gibi sorunlan bir kenara bırakıp yalnızca sevgiyi temel alan sorular... Şimdi bunları soracağım size, yanıtlanm içimde saklı olacak bugünlük. Evlilik sevgi bitince bir zorunluluk gibi sürmeli mi? lnsanlar ömür boyu aynı insanla yaşayacak diye bir kanun mu var? Sevgisiz, saygısız bir evlihğı sürdürmek çiftlere ve çocuklara zarar vermez mi? Birisine duyulan sevgi bitip, bir başkasına âşık olmak ve onunla birlikte yaşama hakkımız yok mu? Bir kez evlendik diye aşka sırtımızı mı dönelim? Birisi artık bizi sevmediğini söylediğinde ille de onunla birlikte olmayı sürdürmeye çalışmak insana ne kadar mutluluk verir? Bir başkasına ilgi duyulduğunda, evlilik yalanlarla sürdürüleceği yerde, dürüstçe söylemek daha doğru olmaz mı? Evlilik bir sevgi birlikteliği midir yoksa ekonominin ve yapay kurallann egemen olduğu bir sahte dünya mıdır? lnsanlar bir imza attı diye bundan böyle özgür olamayacak, nefret de etse o evde oturacaklar mıdır? Cevaplannızı merak ediyorum aslında. ^ Süreyya a$h yaşadığt için sponsorundan oldu, olan yine kadına oldu.. NAMUS BEKÇİSİ CANAVARLAR... Baba Zeydin Yargı, 17 yaşındakı Demet'i 'erkeklerle ilişki kurduğu iddiası'yla öldürüyor. Mahkemede, kızını, 'evden kaçtığı ve kız olmadığı gerekçesiyle öldürdüğünü' söylüyor. Demet'i boş bir araziye götürüyor, "Kızım seni artık eve götüremem" diyor, bıçağı karnına sokuyor ve 39 kez saplıyor, sonunda üstüne çıkarak tekmeliyor. Adli Tıp Kurumu'nun raporunda ise Demet'in 'kız' olduğu belirleniyor Bunun üzenne 'bay baba' şaşkına dönüyor. Babanın ömür boyu hapıs cezası 'hafifletici nedenler' dikkate alınarak 30 yıl hapse indiriliyor. Devlet de namus için işlenen suçlan koruyor. Bu kaçıncı kız, 'namus' gerekçesiyle en yakın aile bireyi tarafından öldürülen? Bu nasıl bir düşünce yapısı ki, okumuş yazmış insanların bile gıkı çıkmıyor? Bu nasıl bir sistem ki Meclis'teki insanların ağzından bir protesto sozcüğü duyulmuyor? Her biri 'taammüden cinayet' ama cezalarda indirim yapılıyor, katiller koruma altında, suç sanki teşvik ediliyor. 'Halk'tan ıleride olması düşlenen basın bile bir tuhaf... Bu haber öyle veriliyor ki, sanki 'kız bakire çıktığı için yazık olmuş, boşuna öhnüş', sanki 'bakire çıkmasaymış olay normal'!.. Doğu'nun kızlarının sizden, benden hiç farklan yok, ama tüm suçlan orada doğmak, o fakirliği, o köleliği yaşamak. Demet burada doğsaydı, eğitimli bir ailenin kızı olsaydı... Şimdi en güzel üniversitede okuyor olacaktı, o çok sevdiğimizi söylediğimiz ülkemiz, bir insan kazanacaktı... Anlı şanJı milliyetçiler, neden sesirüz hiç çıkmıyor vatanıruzın bir genç evladı öldürülduğünde? Yere göğe koyamadığınız evlatlarınız bir hiç uğruna öldürülüyor, namus bekçisi canavarlar tarafından... Neden susuyorsunuz vatan millet fırsatçılan? Neden dağlara taşlara 'Ne mutlu Türküm diyene' yazarken, Demet'in bu sözü asla söyleyemeyeceğıni hiç düşünmüyorsunuz? Yaşarken Neden manken olmaz... Güzel insan ilgi görür, hiçbir şey yapmasa da. . Bir de birkaç film izledim; mesela Amelie, mesela akıllı ve yetenekliyse dünyanın her yerinde herkesten "Piyanist".. Piyanist'in yönetmeni Michael Haneke fazla ilgi görür, bu böyle. Bizim güzel manken insanlan şok etmek istiyormuş, gerçekten de ediyor, kızlanmız da ilgi görüyor işte Görecekler elbette, ama filminde 'reklam olsun' diye iki güzel Fransız kız bunda bir tuhaflık yok... Canlarının her istediği işe oynatsaydı şok edebilir miydi? Filmi Cannes'da en iyi kalkışmalannda da bir tuhaflık yok, hele yetenekleri de film seçilebilir miydi? Bu film 30'unda vizyona varsa... Ama ya yoksa .. lddıalı bir sinema filmi giriyor, gidin oyuncunun önemini anlayın, ben ıkinci yapmaya soyunan ama ilgi görsün diye 'güzel kız' kez gideceğim ve yazıları fılan okumadan yalnızca oynatanlara birkaç sözüm olacak... Ülkemiz, hem güzel, hem akıllı, hem yetenekli oyuncu konusunda biraz kıt galiba, bir de 'Yetenekli olsam n'olur olmasam n'olur, yeteneksizler daha çok para kazamyor' durumu söz konusu olunca, işe yaramaz TV programlan, 'ödüllü fikn oyunculan'nın bile tercihi oluyor. Sonunda da hâlâ 'kalite de kalite' diye inat eden bir avuç insan deli oluyor. Yapımcı filmine reklam istiyor; bu, güzel kız demek... Ama o güzel kızlar oyuncu olmadığı için mankenli filmler de iyi olmuyor, böyle bir kısırdöngü işte... Türkücü ve manken erkekJerle olan fıhnler de olmuyor... Oluyor da onlar başka bir şey oluyor. TV dizileri başka bir şey. Orada sanat aramanın anlamı yok. TV karşısında güzel insanlara baka baka çekirdek çıtlatabiliriz, ama sinema bir sanat, iyi film yalnızca iyi yönetmenle olmuyor iyi oyuncu da gerek.... Michael Haneke, İsabelle Huppert ve Benoit Magimel Cannes 'da... Onun için, bunca emek ve masrafla çekilen, 'Araya iki manken alalım reklamımız olsun' diye oyunculann yüzlerine bakacağım. Cannes'da en iyi çevrilen filmlere yazık oluyor (Bakımz Hemşo oyuncu ödüllerini alan İsabelle Huppert ve Benoit filminin finah.. Manken kızımız Demet vurularak Magimel'i ve gençliğimizin unutulmaz yıldızı Annie öldürülen kan içındeki adama sanlamamıştı bir türlü, Girardot'yu izleyeceğim... Huppert'in finaldeki o kanlar bir yerine bulaşmasın diye! Okan Bayülgen saniyelik yüz ifadesini içime çekeceğim... işte bunun için her yerde her zaman manken olmaz... Kimse istediği kadar iyi oynasın). mankenlere karşı değil, ama ohnaz, işte bu Bunlar nereden aklıma geldi? Şuradan geldi; nedenden...^ TÜRSAK'ın Sinema ve Tarih Buluşması Festivali'nde
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear