27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

2ARALIK.200I.SAYI8I9 akıcı, pürüzsüz bir üslupla kâğıda yada ipeğe aktarmada yetkinlik kazanmaya çalışan biriydi. Çin resimleri Batılılarca, renklendirilmiş desenlergibi değerlendirilmiştir, ama aslında bu resimlerde doğanın sonsuzluğa uzanan gizemli güzelliği, dağlar, ormanlar, sular, bulutlar, yağmur gibi ebedi temalar işlendi, Çin geleneğinde suluboya veya mürekkeple sanki bir nefeste gerçekleştirilen resim ta başlangıçtan beri kendi kendine yeten ve sonrası olmayan bir sonuç sayıldi. Batı bu anlayışa, yukarıda da değindiğim gibi çok sonralan varmıştı. Avrupa suluboya resminin kökeni de renklendirilmiş desenlerdir. 14. yy.'ınbaşlanndanberi Avrupa ressamları yağhboya tablolardan önce, kalem, fırça ve mürekkeple eskizler yaparlar bazen bunların birkaç yerine birkaç renk atarlar ya da bazı noktaları kapatıcı beyaz boya ile "rehausse" ederlerdi. Aşağı yukan dört yüzyıl boyunca bu yöntem yağhboya ve "detrampe" tablolann biryardımcısı oldu. Rembrandt ve Rubens gibi ustalar eskizlerinde sulu boyayı ve mürekkebi yumuşak, esnek, samur fırçalarla kullandılar; ne var ki biz bugün o eskizleri, taslakJan onlann en güzel ürünleri arasında sayıyor olsak da yukandabelirttiğimgibi belkiyalnızDurer suluboya resmi tıihai bir çözüm olarak ele aldı ve böylece Avrupa sanatında suluboya resim türünün ötıcüsü oldu. Bir suluboya resimde renklerin her noktadaaynı incelıkte kullanılması ve saydamlığını koruması temel bir kalite ölçütüdür. Hoca Ali Rıza'nın, Celal Esat Arseven'in, Malik Aksel' in suluboyalannda olduğu gibi. Her şey bir nefeste, bir fırça hareketiyle oluşuvermiştir sanki. Bu ressamlar en az öğe ile çok şeyi, gökyüzünü, uçuşan bulutlan, suların kıpırtısını yansıtırlar, göz önüne getirirler. Nesnelerüzerine yayılangüneşin sıcaklığını duyumsatırlar. Cezanne ve Turner... Avrupa sanatında Cezanne hariç belki de hiçbir ressam suluboya resimde Turner ile karşılaştınlamaz. Ama Cezanne'ınsuluboyaları son derece narin, duyarlı da olsalar çabucak tutulmuş notlar ve taslaklar gibidir; sanki bu suluboya resimler yapacağı yağhboya resimlerin bir öncülü, yağlıboyada ulaşmak istediği sonucun ilk işaretleridir. Cezanne'ın resim sanatındaki kaygılan suluboya çahşmalannda da yakasını bırakmıyordu. Göründüğü kadar suluboyada her zaman riskli olabilecek ton iistüne ton yönteminde, yani, daha önce bir fırça darbesiyle kâğıda aktarılmış bir rengin üzerine ikinci bir renk, sıcak üzerine soğuk, soğuk üzerine sıcak ton yerleştirme yönteminde Cezanne, suluboyanın saydamlığından özellikle yararlanıyor, örneğin sarı bir renk beneğinin üsrüne onu yan yanya örten birmavi benek atarakyeşiltonueldeediyorveizleyiciyisandan maviye yeşil bölgesinden geçiriyordu. 19. yy.'ın ikinci yarısuıda, Cezanne'ı bir yanabırakırsak suluboyayı resimde değişik yöntemlerde kullanan birçokressamarastlanz. Turner' in son resimlerindeki gibi sonsuzluk imgesini, aşırı sayılabilecek özgür bir tutumla arayanlarla, en eski ustalar gibi nesneleri çizgisel sınırları içinde renklendirenler... Jonkind ve özellikle lzlenimciler suluboya estetiğine bağlı kaldılar. Monet, belki yalnız o, sanınm nesneleri, görüngü dünyasındaki her şeyi renklerden yayılan ışıkh espas içinde erimeye bırakıyordu. lzlenimciler, dolgunluk, maddesellik, çizgisel yapı gibi kaygılanm bir yana bırakıp sadece örneklerbuluyoruz. Onlann ortak yönleri, alçakgönüllübirduyarhlıktı. Busanatçılarkendilerineözgü buluşlarla izleyiciyi hayrete düşürmeyi akıllanndan geçirmiyorlardı. Süleyman Seyyit Bey, Kaymakam Remzi, Ahmet Rifat, Hoca Ali Rıza, Ahmet Ziya Akbulut, Üsküdarlı Cevat, Diyarbakırlı Tahsin, Celal Esat Arseven. Onlar herhalde kendilerinden önce gelenlerin bıraktığı yerden yola devam etmek, hayran olduklan ustalar gibi pürüzsüz fırça çekmek, renkleri kirletmeden ak kâğıda aktarmakta ustalaşmak istemişlerdi.. Daha sonra gelenler arasında suluboya resme, guvaşa yan bir alan, ikincil bir yöntem diye bakmayan, suluboya resmi, kendi kendine yeten bir yol ve yöntem saymış olanlar kimlerdir? Herhal Bedri Rahmi Eyuboğlu, Peyzaj... de böyle bir listenin başına Fikret Mualla'yı koymak yanlış olmaz. Uzun süre lar üzerinde çalışan, suluboyaya saydamlıli atölye çahşmalanna tahammül edemeyen, ğına halel getirmeden, etli bir görünüm kazandırmış olan Arif Kaptan. Suluboyayı, resimlerini bir çırpıda gerçekleştiren bu resguvaşı oynarcasına kullanan bir usta daha: sam için guvaş çok uygun bir malzemeydi. Turgut Zaim, guvaşla en taze an duru renk Zeki Faik lzer. Ya Saim özeren'in çoğunu Orhan Peker, Ye$U Baflı At.. oranlarda doğruluk ve espas samsıyla yetinmeyibildiler. AradaSignac'da olduğu gibi çizilmiş, çizgisel olarak ortaya konulmuş bir kompozisyonu suluboya renk darbeleri ile iç içe geçen uçuşan tonlarla örtenlerle Namık İsmaiL. karşılık haşin, bir anlamda kaba, savruk bir hal almaya başlayan bir anlayışla da karşılaşıyoruz. Bazı ressamlaruçuk, duyarlı, saydam tonlara yoğun ve şiddetli tonları yeğliyorlardı. Hatta suluboyada saydamhk ve subtilite bir kusur sayılmaya başladı. Ruhsal duyum ve incelik yerini kudretli ya da çarpıcı ifadeye bu"aktı. Örneğin Georges Rouault ve bizde Fikret Mualla'da olduğu gibi Bu sanatçılann yeğledikleri boya türü de guvaşdı. Suluboyaya karşıhk kapatıcı bir malzeme olan guvaş yaygınlaşıyordu. Guvaş da suda eriyen ama suluboyaya göre kapatıcı olan pigmentlerle elde edilen bir boya türüdür. Guvaş yağhboya gibi kapatıcı olabildiği ve çabuk kuruduğu için ressama üst üste çalışma olanağı veriyordu. Van Gogh, Rouault, Picasso, Nolde gibi kimi dışavurumcu ressamlar ya da Vuillard, Bonnard gibi Nabiler'in malzemesi guvaşdı. Suluboyanın geleneksel niteliğine bağlı kalmış görünenler arasında da de Pisis, Klee ve Miro'yu sayabiliriz. Bu sergide asker ressamlardan ve Gazi Eğitim Enstitüsü mezunlannı temsil eden Turan Erol, Selvili Ev, 1995... ler bulan, figürlerini bu tonlarla boyayan özgün bir kişilikti. Sonra Bedri Rahmi ve Eren Eyuboğlu'lar... Bedri Rahmi ensonundagene suy la karıştırılabilen akrilikte karar kılmamış mıydı? lyicene buruşturduğu kâğıtimzasız bırakıp gittiği suluboyaları... Avni Arbaş, Selim Turan ve Orhan Peker, guvaşa ve mürekkebe saygınhk kazandıran başka ustalar. Günlük yaşamında suluboyayı ve suda eriyen boyalı kalemleri ni yanından eksık etmeyen Kayıhan Keskinok, fırça ve mürekkeple gerçekleştirdiği çizgisel f igürlerde özellikle "horoz" dizisinde Uzakdoğu Zen sanatına da göndermeler yapan Adnan Turani, Jzmir'de yaşayan bir başka suJuboya ustası Şeref Bigalı, gizli bir suluboya ustası Veysel Günay... Yalnız suluboya kullanan, suluboya ile ünlenen ressamlan da anmalıyız burada: Cafer Bater, Nüzhet lslimyeli ve dahagençkuşaktan işılÖzışık. Suluboya resimde virtüöziteye ulaşmış iki usta daha: AyhanTürkerveMustafaPilevneli. Bugün bizi suluboya resim dünyasına götüren, belleğimizi o dünya içinde gezinmeye zorlayan neden, belki de her gün bir başka türlüsünü yaşamakta olduğumuz hoyratlıklar,yadsımalar,sevgisizliklerolabilirmi? Ama her şeye karşın diyelim ki, yapılan hiçbir şey yok olmaz, hiçbir şey de aynı kal Fikret Mualla, Portre, 1959...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear