Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET DERGİ ho Kısa süre önce aramızdan ayrılan Feriha Pertan, Darülfiinun'un ilk mezunlarındandı. 38 yıl ebehemşire olarak çalıştı. Yahya Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Abdülhak Hâmit ve eşi Lüsyen Hanım, Hasan Âli Yücel, Mustafa Ekmekçi onun hastalarından ilk akla gelenler... Çocukluğunu işgal yıllarının Istanbulu'na bırakmıştı ve Kurtuluş Savaşı'na katılan bir subayla evlenmişti... Eylem için doğmuştu FtRDEVS GÜMÜŞOĞLU tkibinli yılların ilk Mayıs ayında Istanbul, Maçka Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde bir fotoğraf sergisi açıldı. Doğanın bütün canlılığı ve renkleriyle ifade edildiği, hatta yeniden yaratıldığı sergide yer alan fotoğraflann hemen hepsi sanatçının Ankara'daki evinin penceresindenbalkonundan çekilmişti. Büyük ilgi gören bu serginin sahibi o zamanlar 92 yaşında olan, 7 Eylül 2001 yitirdiğimiz Feriha Pertan 'a aitti. Feriha Pertan, Darülfdnun'un ilk mezunlanndan. Hastalan arasındakimleryer almamış ki... Yahya Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Abdülhak Hâmit ve Eşi Lüsyen Hanım... "Sivri sakalı, muntazam taranmış saçları, ceket ve kravatıyla çok yakışıklıydı" dediği Abdülhak Hâmit, Feriha Hanım'i çok etkiler. Hasan Âli Yücel de, Verem Savaş Dispanseri'ne sık uğrayanlar arasındadır. Dispanserinbaşhekimiyleyakın arkadaştır. Hem her gün uğramadan edemez dispansere, kapıdan girer girmez şu dizeleri okur: "Canan bu efsaneyi dinle/Sev aşkımı kalbim gibi imle". Feriha Pertan, "Öyle duygulu bir vurguyla okurduki, adetaonungelişini sabırsızlıklabeklerdik"diyordu. Feriha Pertan anıları arasında gezinirken "En çok da Mehmet Emin Yurdakul'un ağladığını görünce üzülmüştüm. Göztepe'deki evi ve bütün kitaplan yanmıştı" diyordu. Sürpriz karşılaşmalar da yaşar Feriha Pertan. Emekliolduktansonrabirgün, araştırma için gittiği kütüphanede bir adam yanına sokulur," lyi günler hanımefendi, lütfen benimle gelin" diyerek koluna girer, kütüphanenin yanındaki CumhuriyetGazetesi'negötürür. Sonrada, "Hastanede yattığım yıllarda sizin bana çok emeğiniz geçti. Ben Mustafa Ekmekçi. Beni hatırladınız mı? " der. Feriha Pertan, tanıyamadığı bu hastasının, sık sık yazılarını okuduğu Ekmekçi olduğunuöğrenince gururlanır. Bilgiyi insanlığın yararına üretenlerekarşı saygısı herzamansonsuzdur. Çok okuyan Feriha Pertan, yeni çıkan kitapları bir kitapçının rafından almayı, doğanın sarhoşluğuna kapılıp fotoğraf çekmeyi özlüyorduson yıllarda. Diğerözlemi de, yürüme güçlüğü çektiği için artık gidemediği klasik müzik konserlerini izleyebilmekti. O birebe, fotoğraf sanatçısı ve şair. Onlarca deftere yazılmış şiirlerini alıp, bir yayınevinin kapısını çalmamış. Duru ve sıcacık Türkçesiyle dostlarına, yakınlarına okumuş sadece... Feriha Pertan kendini, "eylem için doğan"biri olarak tanımlardı. Bu yüzden "eylem içinde ölen" Uğur Mumcu'nun ve diğer aydınların acısının zamanla da olsa hafiflemeyeceğini düşündü hep. Bir şiir de Uğur Mumcu için yazmıştı, ölümünün ardından: "Kabrine mumlar dıktim/ memlekete ışık versin diye/ haberin olsun.VBaşın bir güneşti/gözlerin bir yıldız/şimşekler çakı yordu/şerareler parlıyordu haberin olsun..."(1994) Feriha Pertan'ın ailesi Tekirdağ'ın yerlisi. Annesinindedesi Emin Efendi,2. Mahmut' un hocası ve tarikat şeyhi olan bir müderris. Emin Efendi altmış yıl sarayda eğitim işleriyle uğraşır. SonraTekirdağ'dakurulantekkedegörevlendirilir. Bir süre burada görev yaptıktan sonra ölünce yerine Enderun'da eğitim gören oğlu Hüseyin Efendi geçer. Hüseyin Efendi Osmanlı yönetimindeki aksaklıkların düzeltilmesini ister. Günün birinde "bu böyle devam etmez" diyerek 2. Meşrutiyet'i hararetle destekler, mitinglere katılır, "değişime katkıda"bulunur. Çoksonraları,Cumhuriyet'idecoşkuylakarşılar. Feriha Pertan'ın babasının dedesi Deli Petro'nunbaşpehlivanıdır. Kırım Bahçesaray'dan OsmanlıRus Savaşı sırasında göç eden dedesi, Tekirdağ'a yerleşir. Yoksulluğu bilmeyen, fakat zengin de olmayan bir ailedir. Feriha Hanım'ın babası da, Neyzen Tevfik'in yakın arkadaşı. Tekke'de tasavvuf eğitimi görür. Feriha Pertan, babasını küçük yaşta kaybeder. Hakkında çok az şey bildiği babasına ve onun ailesinin anısına, soyadı kanunuçıktığında, Kınm Mitolojisi'ndeki Kraliçe "Pertan"ın adını seçer. Eşi de onaylar. Annesi ise bir eğitimcinin kızı olduğu halde, yaşıtı diğer kadınlar gibi eğitim olanaklarından mahrum bırakılır. Gelenek böyledir! Ama, kızının kendisiyle aynı yazgıyı paylaşmasını istemez. Onun, Aydınlanma Çağı'nın bir genci olarak iyi bir eğitim görmesini ister istemesıne ama, nasıl? Yaşamak için mücevherlerini satmak zorunda kalır. Bu yüzden de kızına istediği düzeyde yüksek eğitim aldıramaz. Öğrenmekten zevk alan kuşak Pertan'ın ailesi, o iki buçuk yaşındayken 1 stanbul' a taşınır. Çocukluğu 1. Dünya Savaşı'nın ülkeyi açlık sınırına getirdiği koşullarda geçer. îşgal altındaki lstanbul'da, kurtuluş umudu tek besin kaynağı olur onlara: "DüşmangemileriDolmabahçeönlerinde demir atmıştı. Üçünün de namlulan bazen Boğaz'a, bazen de Üsküdar'a çevrilirdi. Bütün yabancı askerleri gördük, Fransız, Ingiliz, Italyan... Tramvay Yeni Cami'ninönündenkalkıyorveOrtaköy'e geliyordu. Tek bir ray vardı. Bir de Karaköy 'deki metro vardı. Ulaşım için başkabir şey yoktu. Biz o sıra Beşiktaş'ta Sait Paşa'nın kiraya verdiği evlerde oturuyoruz. Gece yarısı tramvayın vatmanı içer içer "YaşasınVenizelos"diyebağırırdı.Gözlerimize uyku girmezdi. Tramvay duraklannda, durak adları Fransızca, Italyanca, Yunanca ve en son da Osmanlıca yazardı. O günlerin acısıni, utancını çocukluğumun anıları arasından çıkarıp atmam Cumhuriyet Devrimleri'yle olmuştur. Bugünden bakınca, o günlerin anlamını iyi bilmek lazım.tşgalinsonrasındaAtatürk'ün askerleri ve Refet Belen geldi. Ellerimizdebayraklarlaonukarşıladık." llkokulu Bostancı'da okur. O zamanlar ilkokulda kırmızı önlük, beyaz yaka giyi Feriha Pertan, hemşirelik yaptığı yıllarda...