Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21OCAK2001.SAYI774 ğayetişecekolması. Batılı gazetccilerinçoğu, bugüne dek çok sayıda söy leşiye katılarak siyaset ve tslatn dini konusunda sorguya çekilen yönetmenden Iran 'daki durumla ilgili olarak çok daha öfkeli ve eleştirel bir yaklaşım içinde olmasını bekliyorlar. Oysa Makhmalbafbelli bir siyasal sistemin aynntılanndan çok, daha derinlikli, daha kapsamlı evrensel gerçeklerle ilgilendiğini dile getiriyor. Bu da çok doğal; çünkü o bir sanatçı, siyasal eylemci değil. Ne var ki, bu suskun tavnnda kendi sini sağlama almaya çalıştığını gösteren bir şeyler de yok değil. tran onun yurdu. Bu ülkeyi seviyor ve orada yaşatnaktan, her nedense filmlerine el atmayan sansürcülerin gölgesinde bile olsa, orada çahşmaktan mutlu. Bir de, hiç kuşkusuz, babasının yaşadığı deneyimler de hesaba katılmalı. Genç bir adamken Mohsen Makhmalbaf' ın Şah rcjiminekarşı çıkan tslam devrimcılennden biri olduğu, 17 yaşındayken bir polisi bıcaklama suçundan tutuklandığı, yaşı küçük oldugundan kurşuna dizilmekten kurtulduğu, 1979 devrimi nedeniyle cezaevinden çıktığı, özgürlüğüne kavuşunca Ayetullah Humeyni adına propaganda filmleri çektiği, daha sonralan kendisini felsefeye verip inaklardan uzaklaşarak şiirsel sinemaya yöneldiği biliniyor. (Makhmalbaf' ın annesinin bir yangında can verdiği, babasının baldızıy la evlendiği söyleniyor). Makhmalbaf "Karatahta" ile Cannes Film Festivali'nde aldığı ödülü Iran'da demokrasi yanlısı eylemcilerin "kahramanca çabalanna" adadı. Film, 1988 yılında Halepçe katliamı ndan sonra sınırı geçerek sırtlannda karatahtalanyla öğrenci arayan öğretmenlerianlatıyor. Uçyılönceyenilikçi Başkan Muhammed Hatemi'nin utkusuyla başlayıp, bu arada liberal gazetelerin kapatılması ve yüzlerce yenilikçinin hapse atılmasıyla ciddi bir sekteye uğrayan eylemin şimdi hangi aşamada olduğu sorulduğunda, gönülsüzbirtavırla, "Başlıyor. Bir şeyler başlatıldı. Bu süreç inışli çıkışlı olabilir, ama ben sonucu konusunda iyimserim," yanıtını veriyor. Bir süre durakhyor ve düşüncelerini aktarmadan önce çevirmenine dönerek ateşli bir tartışmaya giriyor. "Sanınm, buraya lranlı politikacılar hiç uğramıyorlar, değil mi? Sizlerle söyleşi yapmıyorlar. Bu yüzden bizler gcldiğimızde karşınızda politikacı var sanıyorsunuz. Ama ben politikacı değilim. Başka bir ülkcdc doğmuş olsaydım, siyasal konularda bu denli hesap vermek zorunda kalmaz, yalnızca sanattan söz edcrdim. Politikadan konuşmuş olsam bile bunun hiçbir değeri yok, çünkü tıpkı gazeteciler gibi yapay bir şey yapmış oluyorum. Oysa yaptığım filmler çok daha derinlikli. Bu tür yapıtlar, gazete haberlerinden çok daha kalıcı, çok daha değerli şeyler," diyor. Bunlan söylerken tavnnda ukalalıktan eser yok. Makhmalbaf yalnızca inancınayürekten bağlı, içinden geldiği gibi yaşayan insanlardanbirtanesi. 15 yaşındayken öğretmenlcrinden yeni bir şey öğrenmediği için okulunu terk etmesi de bu inancının bir sonucu. Okulu terk edince babasından sinema tekniğini öğrenmeye başlayan genç kız üç yıl sonra çevirdiği "The Apple" filmiyle 1998 Cannes Film Festivali'nde öteki yönetmenlerle yarışan dünyanın en genç yönetmeni niteliğini kazanıyor. "The Apple" savaşın dehşeti karşısında insanın ruhsal çöküşünü anlatan bir başka film. Konusu gerçek yaşamdan alınan filmde, karısı kör olan ve 12 yaşındaki ikiz kızlannıevindedemirparmaklıklarardınakilitleyenbiradamınöyküsüanlatılıyor. Filmin karakterlerini gerçek yaşamdaki kişiler "canlandınyor" ve film kızlann demir par Üçüncü dünya sinomaMnın liderliği bu yıl ne Uzakdoğu ne de Afrika sinemasında. Batı'da bu sezon en çok Iran fllmlerl revaçta. Yapıtlan Avrupa seylrclslnden büyük llgi gören İranlı genç yönetmen Samira Makhmalbaf henüz 20 yaşında. İranlı slnemacıyla Guardian gazetesi muhablrlnin sanat, slyaset, sansür üzerine yaptığı söyleşiyl aktanyoruz. Festlval seyirclsl, Samira MakhmalbaTı "Elma" filmiyle tanıyor. maklıklar dışındaki dünyaya adım atışlannı, sıradan yaşamın harikalanna uyanışlannı aktanyor. "The Apple" günümüzde İranlı kadınlann yaşamını yansıtıyor. Ancak, film gerçekleri tüm çıplaklığıylayansıtmak yerine, insancıl yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Babayı yaptıklarından ötürü aşağılamak yerine, ey lemlerine bir gerekçe bulmayaçalışıyor. Makhmalbaf filmdeki ikizkızlarla iletişimini sürdürdüğünü, annelcrinin ölümünden sonra babanın razı edilerek kızlann bakımını başka bir ailenin üstlendiğini ve fılmdcn elde edilen gelirin bir bölümünden bu aileye bir aylık bağlandığını, çocuklann şimdi okula gittiklerini dile getiriyor. Kendisine tranlı kadınlann durumu so rulduğunda, "Benim ülkemde kadınlara birçok kısıtlamalar uygulanıyor. Yine de, her şeyin günün birinde daha iyi olacağını umut ediyor ve buna yürekten inanıyorum. Bunun ilk tohumlan demokrasi hareketiyle atıldı. Ne var ki, kimi şeyler bilinçsizce meydana geliyor. Ben yalnızca film yapmak, filmlerimle bambaşka şeyler anlatmak isterken bir tür örneğe dönüşüverdim. Basmakalıp kimi düşünceleri yok etmeye çalışırken yepyeni bir düşünce biçimi ortaya çıktı. Evet, kadın olarak birçok şeyden yoksunuz, ama bu tür yasak ve kısıtlamalar sonucunda tran'da bugün güçlü, kcndilerine olanak verilmesi durumunda anlatacak çok şeyi olan, çok farklı kişiliklere sahıp bir yığın kadın var," diye yanıtlıyor. Peki, kadınlara uygulanan kısıtlamalardan hangisi onu en çok öfkelendiriyor? "Okullarda ve insanlann çoğunda tanık olduğumuztürdebirdarkafalılık. Bunlarsizi dört dörtlük bir insan olarak görmezler ve ikinci sınıfvatandaş olduğunuzu düşünürler. Bir de kadın olduğunuz için kafanızda yarattığınız kimi yasaklar vardır. Işte en kötüsü de budur," derken sesinde belirgin bir kızgınlık belirtisi sezinleniyor. Ve sonunda havaalanına gitme vakti gelip çatıyor. Makhmalbaf Tahran'a dönmeye, ailesine ve dostlarına kavuşmaya can atıyor. Orada yine kayak yapıp yüzecek ya da bisikletc binecek. Bu arada yeni filmini de kafasında tasarlamaya başlamış bile. Yeni filmle ilgili bilgi almak istediğimizde ise "Tam olarak olgunlaşana dek, bunu yüreğimde ye beynimde bir giz olarak tutmah, kimseye söz etmemeliyim," diyor. Uzun uzun düşünmeye vaktin var, Samira. Ilk ikisi bu denli yankı uyandırdığına göre, üçüncüsü beklemeye değer doğrusu.^ Türkçesi: RİTA VRGAN DERGIDEN Merhaba, Türkiye'dekimi tartışmalar sık sık tekrarlamyor. Entelektüel tartışması da bunlardan biri. Biz de Edward Said 'in intifadada taş atanlara katılmasından yola çıkarak entelektüel kimdir diye sorduk. Yamtları ilgilenenlerin dikkatine sunarız. Cezaevlerine yapılan operasyonun üzerinden 33 gün geçti. Uygar bir ülkede yaşanamayacak olaylar yaşadık Devlet kanadında, 32 ölümün sorumlulannı ortaya , çıkartacak bir çaba * gözleyemiyoruz. Avukatlann savcılıklara yaptıkları suç duyurularından bölümler aktanyoruz. Nâzım Hikmet 'in 99. doğum gününü Yasemin Yazıcı 'nın Memet Fuat 'la yaptığı konuşma ile hatırlamıştık Hatırlarsamz, konusmanm sonunda Memet Fuat Cumhuriyet Dergi için hangi şiiri seçersiniz sorusuna "Davet" yanıtını veriyordu. Ancak Memet Fuat, Pazar günü dergiyi gördükten sonra "Kastettiğim 'Davet'bu değildi, biryanlış anlama olmuş " diyerek aradı bizi. Dileği sizler için seçtiği şiirin dergimizde düzeltme olarak yayımlanmasıydı. Biz de onun önerisini memnuniyetle kabul ettik. Yüksek sesle okumamz dileğiyle... Davet.. . • ,..•• Dörtnala gelip Uzak Asya 'dan Akdeniz 'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Samira Makhmalbaf, Cannes Film Festivali'nde ödül alan en genç yönetmen... Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, Yok edin insanın insana kulluğunu bu davet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardescesine, bu hasret bizim... CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: YEDİ MAYIS HABER AJANSIBASIN VE YAYINCILIK AŞ ADINA BERİN NADİ • SORUMLU MÜDÜR: FİKRETİLKİZ • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: ÇAĞDAŞ MATBAACILIKLTD.ŞTİ. • İDARE MERKEZİ: TÜRKOCAĞICAD. NO: 3941CAĞALOĞLU, 34334 İSTANBUL TEL: (0212)5120505 IREKLAM: MEDYAC