26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 P+ Bodur nişanlısının yaşamadığını hiçbir zatnan düşünmemiş. Çevresindeki birçok kişinın"Yazıkkabullenemiyorzavalh"diye düşündüklerini, ancak bunun doğru olmadığını üstüne basa basa vurguluyor. "Ümidim hiçbir zaman azalmadı. Içimde tuhafbir rahathk var. Çünkü yaşadığını biliyorum. Ama onun sokaklarda olması beni çok üzüyor. Sokaklarda yaşayanlar mutlaka başına bir şey ler gelmiş insanlar. Hepsi arayanı, soranı kalmadığı için sokakta. Onun bir an önce evine dönüp mutlu olmasını, oyıınlar yazmasını istiyorum. Zaten hafizasınınyerine gelmesi için de kendini güvende hissetmesi gerekiyormuş. Sokakta olan biri kendini nasıl güvende hisseder ki..." fotoğraflan sağa sola asmamız, yerel gazetelere haber vermemiz oldu" diyen Cemalettin Bora, kızlannın birtakım kişilerce dilencilik yaptınlmak için kaçınldığından şüpheleniyor. Çünkü depremden sonra Değirmendere'de çadırlann çevresinde, çocuklann etrafindadolaşankırmızı kamyonetli biradamm ortaya çıktığı birçok kişi tarafından bahsedilmiş. Bora çifti, Yolova Valiliği'ne de başvurmuş. Vali Yardımcısı, "Herkaybolanı Yalova'da anyorsunuz" diyerek veryansuı etmiş. Cemalettin Bora, "Biz de kendi imkânlanmızla bir şey ler yapmaya çahştık bugüne kadar. Bukonudabasınıdasuçlamıyordeğiliz. Illa elimize bir bidon benzin alıp şov muyapmamız gerekiyor?" derken Şadıman Bora sözegiriyor: "O kadar yardım istediğimiz halde, ilk zamanlar pek ilgi gösterilmedi. En azından basm yoluyla yol alabilir, bir yerlere ulaşabilirdik. YAKAD sayesinde birkaç kere televizyona, gazeteye çıktık, sonuç bekliyoruz şimdi." Kurban Bayramı 'ndan bir hafta önce gelen bir başka ihbarla yeniden bir umut doğmuş Boraçiftinin içine. Bu seferki ihbar Bursa'dandır. Bora çifti tanıdıklan olduğu için Bursa'yada ilangöndermişler. Birakrabalannın kiracısı da, Koca Mustafa Paşa Camisı'nin önünde gördüğü kızların ilandaki kayıplarolduğunuçokgeçmedenanlar.Onlar da "Biz Gölcük'ten geldik" deyip yürümeye başlar. Çocuklan teşhis eden adam, onlan takip etmeye koyulur, ancak çocuklann arkasında iki adamın olduğunu görünce korkar ve köye dönüp adam toplamaya gider. Şadıman Bora, "Halbuki merkezi yer. Tamam kızlan gören adam korkmuş olabilir diğer adamlardan ama, en azından polise gidip CUMHURİYET DERGİ Kayıp ilanlarındaki kardeşler... Şadıman ve Cemalettin Bora ise, deprem sırasmda Değirmendere'de iki kız çocuğu kayıplara kanşan biranababa. Biri 9 yaşında Sinem, diğeri ise 12 yaşmdaki Hande. Şadıman Hanım'ın annesinden kalma evine yaz aylannda gelip kalırlarmış. Depremle yerle bir olan evleri denizin içine girmiş. Cemalettin Bora, daireleri üst katta olduğu için, çocuklarının üstüne bir şeylerdüşmüşolma ihtimalınin çok zayıf olduğunu söyleyerek "Zaten tabanla tavan aynk bir şekildeydi. Deniz ıçinde dalgıçlar defalarca aradılar, ama bulamadılar. Yani kızlanmız dışarda, sağ" diyor. Bora çifti de diğer kayıp yakınlan gibi birçok yere başvurmıış, ancak bir sonuç alamayınca kendi olanaklanyla kayıp ilanları hazırlatıp eşe dosta, çevreye dağıtmışlar. Cemalettin Bora'nın denizci bir arkadaşı, kayıp ilanını Yalova Liman tşletmeleri Müdürlüğü'neasmış. Ardından hemen bir ihbar gelmiş. Gümrükteki bir TIR şofbrü, çocukları Sinem ve Hande Bora... Yalova Tarım Araştırma Merkezi'nde gördüğünüsöylemiş. "Aynı gece oraya gittik. Birtarafta önce çadırlann kaldınlarak Tigem Çadırkenti'ne, Hacı MehmetOvası'nadağıtıldığını öğrendik. Sağa sola ilanlan astık gece. Gördüğümüz on kişiden sekizi çocuklan etrafta gördüklerini söyledi. Ama en büyük hatamız, ihbar edebilirdi.Olayıduyunca hemen gittil Bursa'ya. Ama çocuk kaçınp dilencilik yaptıranlar sabit bir yerde durmuyorlar. tl il geziyorlar" diyor. Cemalettin Bora da diğer kayıp yakınlar gibi devletin kayıplara olan duyarsızlığındar yakınıyor. Sistemli birçalışmanın olmadığını,biryıldırhiçbirilerlemekaydedilmediğini belirten Bora, ancak gönüllü kuruluşlanr birşeyleryapabilmek içinuğraştığını söylüyor. "Ama gönüllü kuruluşlann da durumı çok iyi değil. Oraya başvuranlann da öyle Zenginin çocuğu hiç kaybolur mu? Ancak fidye için kaçmrlar, parayı alınca da teslirr ederler" diyor. Küçük kızlan Sinem Bora, üç hafta önce Izmit'teki halkevinin karşısındaki üst geçitte mendil satarken görülmüş. Ama bundan da bir sonuç çıkmamış. Şadıman Bora bunlan anlatırken sinirleniyor: "Bir mankenin köpeği kaybolmuştu, hemen buldular. tnsan bu, buz değil ki erisin. Elbettebiryerlerde.amabulamıyorlar. tstedikten sonrabulunmazmı hiç! Cana önem vermiyorlar demek ki..." Şadıman ve Cemalettin Bora, bir gün Sinem ve Hande'yi bulacaklanndan eminler. Anneleri Şadıman Hanım, kızlan bir gün çıkageldiklerinde odalannı güzel bulsunlar diye, odalann duvarkâğıtlannı yenilemiş, boyamış ve yeni halılar döşemiş. Acılı anne baba da son olarak topluma sesleniyorlar: "Devletyardımcıolamıyor. Kişılerdebu düzene ayak uydurmasınlar. Bizi alkışlamalannı istemiyoruz. Maddi değil, manevi destek bekliyoruz. Sadecesabahkalktıklannda çevreye daha dikkatli baksınlar yeter." Işte Türkiye'nin birkaç kayıp yüzü.. . ^ PAZARIN PENCERESINDEN Kadın dövmek... SELÇUK EREZ D iyanet Işleri Başkanlığı'na bağlı Türkiye Diyanet Vakfı'nın yayınlannda kadınlann nasıl dövüleceğinin anlatılması tepkilere yolaçtı. Aydın Engin, Cumhuriyet'te yayınlanan bir yazısında, sağ eğilimlilerin düzenledikleri Abant Toplantısı'nda bu yıl, "Islam, demokratik hukuk devletinin önünde bir engel değildir" sonucuna vanldığını, oysa kuşkuya yer bırakmayacak bir açıklıkla kadının dövülebileceğini söyleyen Kuran kurallannın bu toplumu, ibadet kurallannın ötesinde, ticaret, aile, kadınerkek ilişkisi, miras hakkı, ceza hukuku gibi alanları da düzenlemek isteyen ve yurttaşların yaptıkları yasalarla belirlenen çağdaş demokratik hukuk devleti ilkelerini yadsıyan Islam dininin, "Islamda reform"un önünü kapattığını söylüyordu. Buna karşı, DSP Milletvekili Sema Pişkinsüt, buna, "Sapık eğilimlerin manevi dini değerlerle destekleniyor gibi gösterilmesi yanlıştır" derken, DYP Milletvekili Sevgi Esen de "Kadın dövmek için bahaneler aramak, dinimize de, insan haklarına da aykırıdır.." diyordu. Konuya, "Kuran gerçekten kadının dövülmesini önerir mi?" sorusunu sorarak girişmeliyiz: Birçok Kuran çevirisinde, örneğin Ali Bulaç'ın Birim Yayınlan'nca bastırılmış olan "Kuranı Kerim ve Türkçe Anlamı" adlı yapıtta, Nisa Suresi'nde şu sözlerin yer aldığı yansıtılmaktadır: "Allah'ın bazısını, bazısına üstün kılması ve onların kendi maflanndan harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde 'sorumlu gözeticiler'dir... Nüşuzundan (=kitaptaki sözlüğe göre anlamı, yükseklik ve tümseklik olup bilinen itaat sınııiannı aşmak demektir. Ancak, bir başka anlamı, eşlerden birinin, eşinde cinsel kıskançlık uyandıracak uygunsuz davranışlarda bulunması, eşıne ihanet eder görüntüler vermesidir) korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onlan yataklannda yalnız bırakın, bu da yetmezse hafrfçe vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın.." Londra Üniversitesi'nin öğretim üyelerinden olan (ve Bağdat ve Şam Akademileri'nce şeref üyesi seçilmiş olan) Alfred Guillame, "Islam" başhklı eserinde (Penguen Yayınlan 1964) bunu doğrular ve 4:31 'inci surede, "Erkekler, kadınlara hükmederler çünkü Allah birini, diğerine üstün yaratmıştır ve erkekler, servetlerini, kadınları yaşatmak için harcarlar. Bu nedenle, iyi kadınlar başeğici olurlar." (s. 72) Demek ki burada, kadın ve erkeğin birbirine eşit olduğu konusunda hiçbir kuşkunun geçerli olmadığı bu çağa uymayan bir söylem bahis konusudur. Kadını, erkekten geri bir yaratık kabul etmek ve hele de dövülebileceğini söylemek de demokrasiyle nasıl bağdaşır? Bu kurallann geçerli olduğu bir yerde demokrasi yoktur, demokrasiden bahsedilemez. Dinde reformdan söz açanlar bu ve benzerı uyumsuzluklan çağdaş yorumlaıia düzeltmek istiyorlar.. Ama hemen karşılarına dikilerek "Olmaz, reformun tek yolu, Islam'ın ilk ve özgün halinin öğrenilip uygulanmasından ibaret olmalı, yapılacak tek şey, sonradan eklenen unsurların giderilmesidir!" diyenlerin sayıları da pek çok. Dinin çağ ile bağdaştırılması, inananların, dine bağlılıklannı gönül rahathğı ile sürdürebilmelerine yol açar. Allah'ın yüz senede bir, birini yollayarak Islam dinini çağa göre yorumlayacağını bildiren bir hadis olduğu kesin. öyle ise yoruma cevaz var. O zaman dinin çağdaş yorumlannın nasıl yapılabileceği düşünülmeli: Incil'de kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığı ve Adem'in Cennet'ten kovulmasında, Havva tarafından kandınlmasının etkin olduğu ilen sürülmesine karşın, Kuran'a göre, Havva ile Adem, aynı şekilde, birer özden yaratılmışlardır ve Havva'nın, Adem'in kovulmasında suçu yoktur. öyleyse oluşuşta eşit olan kadın ile erkeğin aralannın sonradan böyle açılmaması gerekir. Bu, kadını erkek yanında ikinci plana iten cümlelerin gereğince yorumlanması ıçın ek bir nedendir! Burada, Hz. Muhammed zamanında sözcüklerinin yansıttıklan anlam (Batı dillerindekiyle karşılaştınldığında) daima pek kesin olmayan Arapçanın bu niteliği yararlı olabilir: Mesela, Ahmet Ali, Princeton Üniversitesi'nce bastınlmış olan (AlQuran) Kuran'ın Ingilizce çevirisinde, Nisa Suresi'ndeki "Kadını döv" sözündeki "daraba"nın (yani darbenin) aynı zamanda cinsel birleşme anlamına da geldiğinı, mesela, "darabal fahl annaqah" deyiminin "erkek deve, dişi deveyi dölledi" demek olduğunu, zaten burada kastedilenin kadının dövülmesi olmaması gerektiğini ileri sürenlerin varlığından bahsaçar. Aynı eserde, Fil Suresi'nde geçen sözcükler açıklanırken, "ababil'in sürü, ordu, ya da kuş anlamına gelebileceği, 'tair, atarah, tayyarah, tayyar, mutar gibi başka formlarının da bulunabileceği, Kuran'da bu kelimenin kehanet, alınyazısı, baht, hızlı koşan at, anlamlarında da kulianıldığı, "kanatlılar" dendiğinde de bunun eski Asur'da olduğu gibi kral gibi güçlülerin kuvvetleri anlamında da kullanılmış olunabileceği anlatılmıştır. Arapçanın bu niteliği de çağdaş yorumculara zaman zaman yardımcı olabilir.^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear