26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURlYET DERGİ Galata'daki Şerbetçiyan Han'da sonunda "korkulan" gerçekleşti. Koruma adına yıkımın vahşi bir örneği daha "otel projesi" uğruna barbarlık tarihine geçti... Semt sakinlerinin, kent bilincine sahip insanlann imzalanyla yıkımına karşı çıktıklan Şerbetçiyan 'ın içi "Merak etmeyin, kültür mirasına değer veriyoruz" sözüne rağmen yerle bir edildi. Şerbetçiyan Han, sözde ashna Uygun restore edilecekti, ama verilen sözler tutulmadu Taammüden restorasyon!.. YAZI: OKTAY EKİNCt FOTOĞRAFLAR: SENEM ÖZTÜRK ...Ve.yıktüarL Üstelik "koruyacağız" diye "söz verdikleri"haldeyıktılar... Yine üstelik, "mcrak etmeyin, biz bu işi biliriz ve en az sizler kadar kültür mirasının değerini savunan kişileriz..." demelerine rağmen yıktı lar... Daha da yürek burkan yanı, bu sözlerine inandığımız, hatta biraz da "güvendiğimiz" için, olayın peşini bırakmamız yüzünden "denetimsiz ortamı" fırsat bilip yıktılar... Neden söz ettiğime gelebi Imek için Cumhuriyet DERGl 'de 28 Mayıs 2000 günü yayımlanan "Doğru Restorasyon İçin" başlıklı yazımdan başlamalıyım. Belki anımsarsınız, Galata Kulesi'ninkarşısındaki Galata'ya kimlik vc güzellik katan eski bir yapının "restore" edilme hazırlıklanna karşı duyarlı aydınların ve semt sakinlerinin "itirazlanna" değinmiştim o yazıda. Peki, bir restorasyona, yani tarihsel bir kültür varlığınınkorunmasıvekurtanlması projesine neden itirazediliyordu?..Böylesine "olumlu" bir çabaya neden tepki gösteriliyordu?.. İşte, aslında yine o yazıyı da kaleme almama neden olan püf noktası buraday dı. Semt sakinleri, restorasyona değil.kültürmirasına "saygısız" restorasyon projesine karşıydılar. Belediyeye ve diğer "ilgili" (ama sorumsuz) kurumlara 250 imzayla verdikleri dilekçede de bunu söylüyorlardı... Oncayıkılan ve yok edilen tarihi bina karşısında"suskun"kalabilenbirtoplumiçinden; "restorasyon doğru yapılsın, binanın özgün mimari ve sanat tarihi değerleri bozul masın, kimliği ve orijinalliğı tüm özellikleriylc korunsun..." diyen bir grubun ortaya çıkmasını alkışlarla karşılamak gerekmiyor muydu?.. Bumüthişduyarlılığıntepkiyedönüşmesinin nedeni ise "restorasyon projesinde" göze çarpan bazı "müdahaleler"di... Örneğin ön tarafinda tek bodrum katı olan binaya ikinci bodrum kat öneriliyordu. Koca binayı yıkmadan, üstelik "bitişik nizam" yapılaşmış biryerde, bu ikinci bodrum kat nasılyapılabilirdi?.. Benzer şekilde, iç mekânlan da yapıldığı dönemin özgün ve kişilik sahibi karakterini taşıyan bu tarihi bina "otele" çevrilecekti... Olabilirdi ama hem kendisine, hem de eski mekânlarına daha çok yakışacak alçakgönüllü ve insancıl bir "pansiyon" yerine, geniş alanlar ve önemli değişiklikler gerektiren "otel"kullanımıdatahribatayolaçmayacak mıydı?.. Duyarlı Galata ve tarih dostlan, yani gerçek "kent kültürü" savunuculan, işte bu kaygılannı Beyoğlu'nun "mimar" Belediye Başkanı ve üstelik bir ara (RP'l i Ismail Kahraman Kültür Bakanı olduğunda) Koruma Kurulu'nda da üye olan Kadir Topbaş'a 8 Mayıs 2000'de toplu imzalı dilekçcleriyle bildirdiklerinde, ben de aynı yazımı şöyle noktalamıştım: "Muhtemeldirki Şerbetçiyan Han'ınaltına 2. bodrumu sokmak isteyen, mevcut sarnıcın yok göstenlerek oradan da yeni alanlar kazanılmasını hedefleyen, öncelikle mimar değil, apartoteli yapacakkişidir(...) Şimdi Galata'nın değişik mesleklerden semt sakinleri, bir restorasyonun "mimarca olması" için bir araya gelip harekete geçmişlerse, başta o binanın mimarı olmak üzere hepimizin onlan omuzlarımıza alıp teşekkür etmemiz gerekmiyor mu?.." Ne var ki restorasyon proj esini düzenleyen mimar, restorasyonun "mimarlık tarihine saygılı" olmasını isteyenlere teşekkür etmek yerine, bundan çok "alınmış"... Şimdi tam anımsamıyorum ama söyledikleri özetle şöyleydi: "Ben, bu konuda yıllanmı bu mesleğe verdim. Tarihi binayı tahrip edecek birprojeye imza atmam, buna alet olmam mümkün değil. Bilmeden, incelemeden konuşuyorlar. Uygulama geçince ve bitince utanacaklar. Tarihi korumak iyi de bu böyle olmaz. Binaya işlev vererek yaşatacağız ama bu, tabii ki kültür mirası olarak koruyan bir anlay ışla yapı lacak..." Birkaç kanaldan gelen bu "samimı görüntülü" açıklamayı DERGl'deki arkadaşlara aktardığımı anımsıyorum. Ancakonlarda, "Durbakalım"dedilerveeklediler;"umanz öyle olur, ama olmazsa dayazık olur..." Semt sakinleri de aynı kaygıyı paylaştıklanndan üşenmedilcr, binanın orijinal iç mekânlannıvideoçekimiilebelgeleyipsakladılar. Aralanndaki bir mimar profesör, buçekimi "mimari bir belgeleme" şeklinde düzenleyerek "ilerdeyararlanılabilir" duruma gerirdi. Aslında bir restorasyon için aynı saptamalann "mimar" tarafindan yapılması gerekirdi. Ancak nc proje, ne de uygulamacılar binanın "içiyle" ilgiliydiler. Hatta yine projede kimitaşıyıcıduvarlannda"yerdeğiştirdiği" görülmüş,girişimcilervemimarnederlerse desinler, restorasyon adına yıkımın yaşanacağı kuşkusu hep ağır basmıştı... İşte bu gerilim içinde hem umutlu hem umutsuz, ama yine hep "şüphe"nin egemen olduğu bekleyiş başladı. Başta belediye ve mimar olmak üzere hemen tüm yetkililer; "Merak etmeyin, yapı tüm özellikleri korunarak restore edilecek" dedikleri için de bu bekleyiş sürecindeki "gözcülük" görevi çok da sıkı yapılmadı. Sadece arada sırada belediyeden "takip" edildi ve binanın önünden
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear