26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

9 NİSAN 2000. SAYI 733 15 yapıtlarınyanı sıra 'Ghost Dog'unçizgilerini belirlerken etkilendiğim edebi eserler var. Mesela 'Don Kişot' ve Japon'lann 'harakiri' kültürü... Filmde, sık sık başka yerlerden alıntılar, değinmeler göze çarpıyor. Bu Jarmusch filmlerinde daha önce karşılaşmadığımız bir durum... Hayır yanılmıyorsunuz! Daha önceleri yazdığım senaryolarda, başka f iknleri ya da edebiyat eserlerini anımsatacak her fıkri metnin dışında bırakmaya çahşıyofdum. Bu kez aksini yaptım; kendi kendimc dedim ki, aklına gelen her ne olursa olsun, ister başka bir filmin sahnesini hatırlatsın, isterse de edebi bir eserin dizelerini, onları al ve kendi yorumunla yeniden y aşama kazandır. Tutumunuzdaki değişimin nedeni ne? Bilemiyorum. Kendi yaptıklarınıı detaylı olarak analiz etmekten pek hoşlanmam. Belki de müzik alanında duyduğum ve hoşlandığım ıçindir; mesela jaz ustası Charlie Parker, muhteşem sololanndan birini çalarken, araya tanınmış bestelerden pasajlar katar, iki farklı ezgiyi bir şekilde birbiriyle bütünleştirir ve ortaya çok güzel sentezler çıkar. Öyleyse dedim, neden böyle bir şey yapmayı denemiyorum! 1 Peki ama 'Hayalet Köpek , insanlara bazı mesajlar verebilecek bir yapıt. Samurayınız, kendi çevresindeki insanlardan ruhsal bağlamda ayrüıyor ve belki de onlardan daha asil bir yaşam sürerek kendi iç dengesine ulaşıyor. 'Hayalet Köpek', yaşamdaki bazı adımlann eski gelenek ve usullere göre ahlmasırun gereklıliğinden bahsediyorsa da, özünde 'saygı' kavramının sorgulamasını yapıyor. Insanlann yaşam biçimlerine, inançlanna saygı göstermeyi, farkhlıklan kabul edebilmeyi öğrenmeliyiz. Kendinizle ilgili gelenekleri keşfetmeniz hangi döneme rastlıyor? Eskiden, üniversitelilerle kavga eder, yalnızcaMahler'inmüziğinindeğil,Ramones gibi popçulann müziğinin de kayda değer olduğunu anlatmaya çabalardım. Bir türlü, birinin diğerinden daha iyi ya da daha değerli olduğunu kabul etmek ıstemezdım; çünkü ikisinin de yeri aynydı. Bugün ise gençlerle tarüşıyorum ve onlara, hıp hop 'tan başka değerlerin olduğunu, klasik müziğin yaşantımızdaki yenni yabana atmamalan gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Çünkü herhangi bir şey, insanın kendi gözünde değerli olduğu sürece geçerlidir, değerini yitırdiği anda önemini de yitirir. Demek ki, 'gerçek' kavramı beğenilerimizle, o anki duygulanımlarımızla doğrudan bağlantıh ise, hiçbir şeyi mutlak iyi ya da kötü çerçevesine mahkum edemeyiz. 'Gerçek'te herşeyin yeri ayrıdır ve başkalanna zarar vermediği sürece saygı görmelidir. Buna karşın, filmin izdeki mafya babalarını değersiz birer kişilik altında sergilemektesiniz. Hatta gülünç denebilecek kadar saygınuğını yitirmiş birer kahraman. Mafya babalan artık saygınhklannı yitirdiler zaten. 70'li yıllann ortalanndan 80'li yıllann başlarına kadar yaşadığım evden, New York'taki Gambino mafyasının sık sık uğradığı bir gece kulübünü görüyordum. John Gotti' vari tipler yürüyordu sokakta; onlan izliyorvehayrankalıyordum. Neden? Çünkü onlann dönemi bitmişti artık. Bir gölgeler, hayaletler âleminde yaşıyorlardı adeta. Giderek aydınlanan dünyalarındaki karanlık her gün biraz daha kayboluyordu. Mafya dünyasında yaşananlan savunmak niyetinde değilim. Ama şurası da gerçek ki, onlara karşı derin bir saygı ve hayranlık besliyorum. Gotti gibi babalar, belki bugün parmaklıklar arkasında yaşıyorsa da, onlann gerçekte nasıl insanlar olduklannı, yaptığım filmlerle seyirciye yansıtabiliyor muyum, bilmiyorum! Ama bir defasında, mafya babalanndan biri, bana şu sözleri söylemişti: ' Biliyor musun Jim, günün birinde insanlar bizi çok özleyecekler. Bizbirlokantayagirip de büisini temizleyeceğimiz zaman, yalnızca hedef aldığımız adamı vururuz; bir ihtimal yanındaki adamı da. Fakat bugünkü tipler çok farklı! Ruslar, Kolombiyalılar, içeriye girip kim var kim yoksa herkesi vurup geçiyorlar. Bizim saygımız vardı, belli başlı kurallara göre davranırdık. Artık tüm bunlar bitti, saygı kalmadıdünyada' derken çok ciddiydi ve derin bir üziintü duyuyordu. ^ Çeviren: TANYA KAVLAKLI "Hayalet Köpek: Samuray Tarzı" filminin yönetmeni Jim Jarmush: "Bir defasında, mafya babalanndan biri bana şu sözleri söylemişti: 'Biliyor musun Jim, günün birinde insanlar bizi çok özleyecekler. Çünkü bugünkü tipler çok farklı!'... Babaların da eski tadı yok. merika'nın en tanınmış ve kendi senaryolarını yazan film yönetmenlerinden biri, Jim Jarmush; 'Stranger than Paradise'(1984), 'Down by Law' (1986), 'Night on Earth" (1991) gibi yapıtlany la beyaz perdede adından söz ettirdi. Son fılmi "Ghost Dog Hayalet Köpek, Samuray Tarzı" Uluslararası Istanbul Film Festivali'nde göstcrilecek. Jim Jarmush' un Der Spiegel 'de y ay ımlanan röportajını aktanyoruz. Sizin samurayınız siyah tenli ve oldukça iri yarı; Asyalı bir aktörü tercih etnıeniz daha uygun olmaz mıydı? Forcst Whitaker ile çalışmayı çok arzuluyordum. Beyaz ya da zcnci, Asy alı vey a değil, onun neye benzediğinin pek de ayırdında değildim doğrusu. Bu konuda ayrıntılara fazla önem vermediğimi biliyorum. Fakat filmin senaryosunu yazmaya başladığımda, Whitaker' ı AfroAmerikan bir ortamda canlandırmak zorunluluğu doğdu; çünkü özellikle de Amerika'da, kişilerin tanımlanması ve benimsenmesi söz konusu olunca, ten rengi çok önemli bir faktör haline geliveriyor. Ama benim için hiçbir sorun teşkil etmiyordu. Onunla çahşmakla, onu bir samuray olarak canlandırmak arasında vereceğim kararda hiç tereddüte düşmedim. Anlaşılan, daha senaryoyu yazmadan seçmiştiniz baş rol oyuncusunu, öyle mi? Evet; çünkü Forest' ın, birbirine karşıt gibi görünen özellikleri var. Ondaki bu karşıthklan dengeleyerek bir araya getiren hiçbir filmini izlememiştim. Biryandayumuşakbaşlılığını onaylayan yüzü ve ruhunu yansıtan uysal bakışlan, bir yanda güçlü, hatta tehditkâr dış görünümü; birbirine tezat özellikler bir insandabirleşiyoradeta! Kendi kendime şu soruyu sordum: 'Tüm bu özellikleri yansıtacak karakterin adı ne olmalı? Bir savaşçı mı?' derken, aklımakatilliği meslekedinmiş samuraylargeldi.Seyircilerin.birkatiliduyumsamalarını, onun hislerini anlamalannı istedim. Farkh yönleri birleştirmek, onları bir yürek altında toplamak istedim. Neden samuray? Sanırım, benı bu fikre yönlendiren Akira Kurosava filmleri kadar, samurayların yaşantısını ele alan diğer Japon filmleri ve kitaplanydı. Japonya'nın feodal döneminin izlennı taşıyan vc ruhsallığa ınanan bir' savaşçı kültürü' fikrını çok beğenıyorum. Fakat bu bir hayranlık değıl; samuraylar üzerine bildiklerim, sayısız eski kültür hakkında okııduklarımın ötesine geçmez. Sinemalarda, profesyonel katilleri ko " A nu alan filmlerden geçilmiyor. Film yapımcılarını olağanttstü etkilemiş gibi görünen bu mesleğe duyulan ilgiyi nasıl açıklıyorsunuz? Belki erkeklerin, henüz erkekçc avlanmaya gittikleri çağlara duyduklan özlem, tarihle birlikte kaybolan eski bir içgüdü; belki de hiçbiri! Nitekim kız arkadaşımın yakınlan, art arda yaptığım son iki filmi, fazlasıyla erkeklere özgü buluyor ve itiraz ediyorlar. O anda akl ıma düşen buydu ve belli başh kahplara sıkışmış düşünceler yüzünden vazgeçmek istemiyorum. Sonuçtayüreğimin sesini dinlediğımi düşünüyorum.. 1967'de Jean Pierre Melville'in çektiği ' Le Samourai'fllmi,sizi etkileyen ilk yapıtlar arasında sayılabilir mi? Elbette ki 'Lc Samourai' kadar, Melville'in bırçok başka filmi de etkiledi beni. Onun gangstervari filmlerinin en beğendiğim yanı, Fransız olmalanna karşm, Paris sokaklarında dolaşan katillerin Amerikan arabalanna binmesidır. Film arşivlerindeki Jim Jarmush: İnsanların yaşam biçimlerine, inançlanna, farkhlıklarma saygı göstermeyi öğrenmeliyiz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear