27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

24 ARALIK. 2000. SAYI 770 Yüksek gerilim hatlannın altında emniyette miyiz? Sık sık sorduğumuz bu soru çeşitli araştırma kuruluşlannın gündeminde. Ama finanse edenler sonuçlan kendi isteklerine göre yönlendiriyor. Tepemizden gelen tehlike • ngiltere'denKanserAraştırmaKampanyası'nınyürüttüğübirçahşmadaçocukluk döneminde başgösteren kanserlerin olası beş nedeni inceleniyor. Bunlardan ilk ikisini iyonlaştırıcı ışınıtn ve eneıji frekansh elektromanyetik alanlar oluşturuyor. Geçen yılın sonunda ortaya çıkan ilk sonuçlann daha çok ikinci nedenle ilintil i olduğu • görüldü. Ne var ki, UKCCCR (Birleşik Krallık Kanser Araştırma Koordinasyon Komitesi) tarafından yayımlanan bir basın bülteninde "araştırmadan elde edilen bulgularda tepemizdeki enerji hatlanyla çocuk kanseri arasında hiçbir bağlantı olmadığı" yönünde insanı çileden çıkartan bir sonuç çıkartıhyordu. Kanser Araştırma Kampany asınca yayımlanan basın bülteninde 2050 yılına gelindiğinde artık söz konusu örgüte gerek kalmayacağı öne sürüldü. O tarihte kanserin, tıpkı şekerhastalığı gibi, "tedavi edilebilirbirhastalığa dönüşeceği" söyleniyordu. Ingiltere'de yapılan araştırmanın giderlerini karşılayan ise önde gelen kanser demekleri, hükümet ve sanayi kuruluşlanydı. Kitle i letişim araçlanna bu şekilde yansıtılan sonuçlar tümden yanlıştı. Bir yığm yöntembilimsel soruna karşın, tepemizdeki yüksek gerilimli enerji kablolannın etkisine ışık tutan tek bulgu, eksik bir tabloya tıkıştınlan ve 31 kanserli hasta ile denetim grubundan 17 kişinin bu tür enerji hatlannın yakınında yaşadıkları yönündeki bulguydu. Bir örnek sayılabilirse, bu durum güç kablolannın bulunduğu yerlerin yakınında oturan çocuklarda kanser riskinin yaklaşık iki kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Aralannda araştırmada görev alanlann da bulunduğu çok sayıda önde gelen bilım adamı öfke içinde basın bülteninin yanlış olduguna dikkat çekti. Bülteni kaleme alan Dr. NickDay basın konferansı sırasında daha önce kararlaştırılan metin üzerinde birilerinin değişiklik yaparak söz konusu yanıltıcı başlığı eklediğiniitirafetti. Bilim çevrelerindeki paniğin nedeni "International Journal of Radiation BiologyUluslararası Işınım Biyolojisi" dergisinde yayımlanan bir başka araştırma raporundan kaynaklanmaktaydı. • Raporda Bristol Üniversitesi'nden Prof. Denis Henshaw yüksek gerilimli kablolann yakmlannda radyoaktif toz yoğunluklannın belirgin biçimde arttığına dikkat çekmekteydi. 132 kilovoltluk kablolann yer aldığı bir alanın 250 metre uzağına ve üzerine polikarbonat plastik alfa parçacığı dedektörleri yerleştiren Henshaw ekibi iyonlaştıncı ışınım miktannıninsanlar üzerindeki etkisininçarpıcı bir biçimde arttığına tanık oldu. Böylece, eninde sonunda, bu kablolarla çocuk kan I seri arasında bir bağlantı olduğu yönünde somut kanıtlann sunulduğubirraporilkkez 1979'dayayımlanmışoldu. Yoğunlaşan yalnızca alfa parçacıklan yayan toz değildi. Birkaç yıl önce, bağımsız araştırmacılardan Anthony Hopwood yüksek gerilimli enerji hatlan altındaradyoaktivite miktannın arttığına dikkat çekti. Ulusal Radyolojik Korunma Heyeti Hopvvood'un bulgulannı görmezden geldi. Gelgelelim, ülke içindeki tüm tozlar radyoaktif. Bu durum enerji hatlan yakınında ve elbette bunun dışındaki yerlerde görülen lösemi ve öteki kanser türlerine mantıkh bir açıklama getiriyor. Kitle iletişim araçlan tarafından enerji kablolannın güvenli olduğu kamuya duyuruldu. BBC televizyonu sağlık danışmanı Fergus Walsh bu haberi ulusal haber programında halka aktardı. Konu özünde çok basit bir olaya dayanıyor. Salgın hastalıklarla ilgili, gerçekliği kuşku götürür bir araştırma, görünüşe bakılırsa, çocuk kanseri ile manyetik alanlar arasında bir ilinti olmadığını ortaya koydu.Oldukçakesinbirbaşkaölçümlerdizisi ise yüksek gerilimli elektrik hatlannın radyoaktif toz ve kansere yol açan öteki maddelerin miktannda birartış yarattığmı ortaya koydu. Buaradabirilerihızlakollansıvayıp haberleri denetim altına aldı ve enerji hatlannın güvenlik açısından hiçbir sakınca taşımadığını halka duyurdu. Bundan kazançlı çıkan kim oldu? Gerek nükleer endüstri, gerekse elektrik endüstrisinin sakladıklan bir şeylcr var. Ne var ki, gü nün birinde ortada büyük bir aldatmaca olduğu kanıtlanabilir. Böylesi bir şey genellikle şipşak olmaz; bulguların inceden inceye araştınlması ve sonuçların değiştirilmesini gerektirir. Sorumluların bulunması hiç de güç olmasa gerek. Bulunduklarında ise, eldeki tüm kanıtlara karşın enerji hatlannın "güvenli" olduğunda direten "saygın" kişilerin olayın uzağında kalması düşünülemez.^ The Ecologist dergisinden özetleyerek çeviren.RİTA VRGAN FRANSA'DA BAZ ISTASYONLARI... Çatılara ve balkonlara yerleştirilmesi gittikçe yoğunlaşan bağlantı antenlerinin yaydığı ışık tedirginlik yaratmaya başladı. Kesin bir risk mi, yeni bir fobi mi? Sizler için araştırdık. Şu sıralar gündemi, "Cep telefonları sağlığı bozuyor mu?" gibi bir konu meşgul ediyor. Avrupa'da her ay 67 bilimsel konuşmatoplantı ve kongre yapılıyor. Bu konunun sadece bilim adamlannı, kullanıcıları ve teknisyenleri ilgilendirdiğini söylemek yeterii olmaz. uyle ki, çevre sağlık bakanları da ilerki günlerde meseleyi incelemeye alacaklar. Cep telefonu kullanıcılarının sayısı dikkate alındığında (dünyada 400 milyon) bu kullanıcılann birçoğunun telefonlann sağlık üzerindeki olumsuz etkilerinden haberdar olduğu görülüyor. Buna rağmen; bağlantı antenlerinin sağlığa zarariarı üzerinde daha fazla duruluyor. Boyutları 2030 cm'den 2 m'ye dek çıkabilen 2 kutuplu basit direkler olmaksızın, cep telefonlarıyla konuşmak olanaksız. Yıne de, kafayı kanştıran konular güncelliğini koruyor: Telefonlar gibi antenler de, alçak ya da 900 Megahertz (MHz) civannda yüksek frekanslı dalgalar yayıyor ve bir baz istasyonu bunun gibi, 1550 m yüksekliğındeki metal bir direğin veya yapının (bina ya da sarnıç) tepesine yerleştirilmiş, hem alıcı hem verici 1 veya 1 "den fazla antenden oluşuyor. En büyük bağlantı antenlerinin yüksekliği 12 m arasında değişiyor. Bu antenler çok sayıda kanala sahip ve her kanal üzerinden onlarca kişi, karşılıklı konuşma imkânı buluyor. Birkaç sene içinde Fransa'da 12.000'den fazla baz anteni kullanılmaya başlandı: Kilise çanlarının üstünde, bina çatılannda, metro koridorlarında... Hedef, ülkedeki en geniş şebekeyı sağlamaktı, böylece günümüzde Fransa nüfusunun yüzde 98'inden fazlası cep telefonundan kolayca iletişim kurabiliyor. Bunun yanı sıra; iletişimin daha yoğun olduğu alanlarda, baz antenlerinin sayısı da artıyor ve baz istasyonlan birbirlerine daha da yakınlaşıyoıiar. Baz istasyonlarındaki düzensiz artış, kamu yetkililerini de tedirgin etmeye * başladı. 1999 Nisan'ında, Genel Sağlık Müdüriüğü ve Devlet Sekreterliği tarafından 2 belge yayımlandı. Bu belgelerin her ikisi de, cep telefonları baz istasyonlarının bazı bina balkonlarına yerleştirilmesi sorununu inceliyor. özetle, belgeler varolan baz istasyonlarının çevresindeki elektromanyetik alanlann değeriendirilmesini ve yerleştirilmeleri sırasında özel önlemler aiınmasını öngörüyor. özellikle, vericilerin balkonlara yerleştirilmesinin, kullanım alanını kısıtlayacağı hatta daha da ileri gidip, bazı durumlarda oturulan odaların iptaline yol açabileceği belirtiliyor. Şimdilik; yürüıiükte baz istasyonlannın montajıyla ilgili herhangi bir yasa bulunmamakla beraber, firmaların teknik yetkililerinin verdiği tavsiyeler geçerli sayılabiliyor. Aslında, dünya üzerindeki çok sayıda laboratuvarda olduğu gibi France Telekom laboratuvarlannda da yoğun doz ölçümü çalışmalan sürdürülüyor. France Telekom'da mühendis olarak görev yapan Joe VVİart "Bu doz ölçümü çalışmalan daha ikinci yılını bile doldurmadı" diyor. ^ Sciences et Avenlr Dergisinden çeviren: AYŞEGÜL BUĞRA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear