Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET DERGİ Talip Apaydın'ın yazgısı okumaktı sanki... Üvey anneye, görmesin diye defterinin üzerine kapaklanan üvey kardeşe, umursamaz öğretmene rağmen, bilgi diye sunulan ne varsa beynine hapsetti. Köyden kasabaya, sonra Talip Apaydın 'ın giincesinden: Sizi değil öğretmen, köye bekçi biie yapmayacağız... kente attı kendini ve okudu. Yoksullar Hasanoğlan'a IŞIK KANSU abası Ibrahim; Yemen, Kafkas cephesi, Balkan Savaşı derken, ancak kurtuluştan sonra dönebilmiş ömerierköyüne. "Dilekolay"derler, şıpın ışi söylendiğinden belki de... 14yıl askerlik ne demek? Döndüğünde genç bir kız görmüş evde de, "Bu kim" diye soracak olmuş, "Kızın Havva" demişler. öylesine uzak kalmış, bir çocuk boyu geçmiş... Sivrihisar; Sakarya'nın, Eskişehir'in burnunun ucu. Bir yanda Yunan geldi gelecek korkusu, beri yanda yoksulluk ve yalruzhk. Biryaşh Yörük Dede, YörükHüseyin, bir de asker yolu gözleyen gencecik Safıye. Tarla B taban dağılmaz mı hiç... Dede de ölünce, baba Ibrahim zaten içgüveysi gitmişmiş ömerler'e bakmış olacak gibi değil, kendi köyüne, Beypazan 'nın Kapulu köyüne dönmeye karar vermiş vermesine de, anne Safıye razı değil bu işe. Ağhyor, ayak dıretıyor, amanafile... Talip, 3 yaşında olmalı. Buğulu, silik anılarda asılı kağnıya yüklenen yataklar, yorganlar, sepetler, tavuklarveannesinin gözyaşlan... ömerler ile Kapulu'nun arası 30 kilometre. 6 saati buluyor kağruyla. Vanyorlar Acıpınar'ın kcnanna. Adı üstunde acı akıyor, Kapulu'nun yazgısına denk. Orada da tarla filan yok. Bireve sığınıyorlar. Baba, el tarlalarındayancı, ortakçı. Anne, mutsuz, sızılı, ölüme sesleniyor. Dul kalmış Hatice ile evlendiriyorlar babayı. Üvey ana, haşin ve geçimsiz. Ovey kardeşi ömer, köydeki üç sımflıilkokulagidiyor; Talip, odungetiriyor, buzağıyı götürüyor, ineği karşılıyor... Babası seziyor durumu, öğretmene gidiyor: "öğretmen Bey, Talip'i de okulaal." öğretmen, "Dahaküçük,alamam" dese de, diretiyor baba lbrahim.Talip okullu oluyor, ama ne alfabesi var, ne kitabı, ne de defteri...Kayıth değil, gidipgeliyorsınıfa.Sudan öğrenci... Ağabeyliği ders çahşırken omzundan filan bakacak oluyor, izin yok. Tersliyorikidebirde. Nisansonu. Okullartatil olacak. öğretmen, sınav yapıyor. Okuma yazmayı beceren, toplama, çıkarmayı yapan ikinci sınıfa geçecek. öğrencilertek tektahtaya kalkıyor, heceleyerek okuyorlar, biriki de problem, yerlerine geçiyorlar. Talip de boyuna parmak kaldınyor. Öğretmen, oralı bilc değil. Vazgeçmiyor Talip: "Öğretmcnim, ben de, ben de..." Kurtuluşyok, "Pekigelbakalım" diyor öğretmen. "Oku!" Okuyor. "Problemi yap!" Yapıyor. öğretmendeşafak atıyor: "Bak şu işe, sen benden habersiz okumayı dasökmüşsun, matematiği de..." Kaydı yapılıyor o gün, ikinci sınıfa.Oçü bitirdiğinde, Beypazan Kaymakamı Nail Bey, muhtarahaber göndermiş: "Öksüz, yoksul çocuklar için okul açtık. Köy çocuklannı okutacağız." Analığı bılirmiş bunu da, kendine saklıyor. Halası Hatça Dudu tez duymuş haberi. Talip'in elinden tutmuş, doğru muhtara. Muhtar, koşullan saymış: "Üçüncü sınıf diplomasını alacak, bir de nüfus kâğıdını, Beypazan' na gidecek, Kaymakamı görecek." lyi, hoş da, babası yok köyde. Ne olacak, nasıl gidecek çocuk tek başına ilçeye? Muhtar iyi adam, gönlü bol adam, " Ben bekçiyi veririmyanına" deyivermişki,Talip'insarak yüzünde yediverenleraçmış... "Sarak keçi" derlermiş ona. Sapsan, cıhz mı cıhz biroğlan.Srtmalıhemde... Gün ağınrken süzülmüş evden, analığındansaklıgizli. Muhtarhktanbekçıyikatmışlar yanına. At yok, eşek yok, yürüyerek gideceklerösaatlikyolu. Köyünçıkışındaözlem Bağlan'na vardıklannda, bekçi başından salmış. "Etme, tutma bekçi baba, ben bir başıma nasıl ederim?" dıyememiş, başının üstünde ağustos güneşi, ayağının altında bitmez tükenmez yol, çaresiz boyun cğmiş. Sırtında halasının verdiği azık torbası, içinde yumruk kadar bir ekmek, uzaklarda nokta olmuş. Kırbaşı'na varmadan sıtma vurmuş yerden yere, tozlara bulanmış kanter içinde. Tirtirtitrer, suyok. Ne kadar yattığını anımsamıyor. Kalkmış ki, başı dönüyor. Sarsak adımlarla Kırbaşı'na yakın kırmalar var, o yollardan inmiş, az ötede Sakarya'ya kavuşan Kirmir Çayı. Elini yüzünü yıkamış, ayaklannı ıslatmış. Gece inmiş. Soluğutıkayan, heceleri tek tek bölüp içine içine ften korkutucu, hain gece... Kirmir Çayı'mn kenannda uyandığında gün ağarmıştı. Yürümeye devam. Kuşluk vakti ancak vardı Beypazan'na. Sora ede Kaymakamlığıbuldu. Kara lastiklerinin altında merdiven tahtalan gıcırdayan eski bir ahşap binaydı. Hademe çıktı karşısına, çatık kaşlı. Kaymakamı görecek. Olmaz! Yassak! Yüzündeki kirden, pastan derin yataklar buluyor gözünden akan yaşlar. Kekeliyor bir de, o çıplak dağlann arasındaki teneke gümbürtülüyalnızgecedenkalma.Derdidüğüm düğüm. Muhtar... Kaymakam... Yürüdüm... Geldim... Okuyacağım... Talihin döndüğü an derler ya, işte tam o an. Kapı açıldı. Kaymakam, birilerini uğurluyor. " Söyle evladım nereden geliyorsun, ne istersin?" AyrudüğümüçözüyorTalip. Kapulu Muhtan. Bir başıma. Yürüdüm. Geldim. Okuyacağım. "Tamam oğlum, sen şurayaoturbakayım." Manyetolu telefonunun kolunu çevirdi. Maarif Memuru herhalde karşıdaki. "Kapulu'dan gelmiş çocuk. Elinde belgeleri de var. Gönderiyorum..." Adam gibi adam, Kaymakam gibi Kaymakam. Yanına bir görevliyi takıyor, MaarifMemuruna gönderiyor. Verdi belgeleri. Memur, yazdı bir şeyler. "Tamam oğlum, sen köyüne git. Biz seni çağıracağız." Kapulu'da 5 sınıflı ilkokulu bitiren yok. Talip'in ünü aldı yürüdü: "Ibrahim Dayı'nm oğlu çok zekiymiş. Çok iyi okuyormuş. Yaptığı horoz resmini büe okulun duvanna asmışlar. Hem de Kay TALİP APAYDIN VE... 1926'da ömerler köyünde doğdu. Çifteler Köy Enstitüsü, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Güzel Sanatlar Bölümü'nü bitirdi. Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü'nün bitirme sınavlannı verdi. Askerlikte bir grup arkadaşıyla birlikte Yedek Subay Okulu'ndan çavuşa çıkarıldı. Çeşitli yörelerdeki ortaokul, lise ve öğretmen okullarında öğretmen ve yönetici olarak çalıştı. 1979'da Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Şiir, öykü ve roman kıtapları arasında Susuzluk, San Traktör, Yarbükü, Emmioğlu, Yoz Davar, Toz Duman Içinde, Vatan Dediler, Köylüler, Ateş Düşünce, öte Yakadaki Cennet, Duvar Yazıları, Hendekbaşı, Hem Uzak Hem Yakın, Karabasan yer alır. Aynca çocuklar için roman ve öyküler yazdı. Yapılar Yapılırken, Otobüs Yanşı adlı radyo oyunlan ile TRT1970 sanat ödülleri yanşmasında iki başan ödülü; 1975te yayımlanan Tütün Yorgunu ile de 1976 Madaralı Roman ödülü'nü kazandı. Köylüler adlı romanı ile 1994 yılında Orhan Kemal Roman Ödülü'nü aldı. Aynca, Edebiyatçılar Demeği başan ödülünün sahibi oldu.^