Catalog

10 ARAL1K. 2000. SAYI 768 rak yaptık. Önümüzdeki yıl da haziran ayında canlı olarak, yani konserkaydı yeni birCDçıkartacağız. Türkiye'ye bu sizin ilk gelişiniz değil. Bundan otuz yıl önce de yine bir konser için nıi gelmiştiniz? Hayır, gczmek için. Yıne tstanbul'dabır haftakadarkalmıştım. Türkiye'ye çok isteycrek gelmiştim. Çünkü anneannemin, dedemin doğduğubirülke idi. Çocukluğumda hakkmda çok şey işitmiştim. O yüzden çok görmek istiyordum. Aslında niyetim Harput'a kadar gıtmekti. O zaman ancak Kadıköy 'e kadar gidebildim. Ama bir gün oraları görmeyi çok istiyorum. Ilk yolculuğumda tstanbul'un beni çok etkilediğini hatırlıyorum. Aradan geçen yıllar boyunca çok değişmiş ama bu ikinci görüşümde de yine çarpıldım. Burası bana hiç yabancı değil. Içinde doğup büyüdüğüm her şeyi burada yeniden yaşayabiliyorum. j Türkiye'ye ikinci gelişiniz gergin bir dönemc denk geldi. Ozellikle Fransız senatosundan geçen yasa tasansı nedeniyle. Siz hem Fransa 'dan geliyor olmanız, daha da önemlisi Ermeni asıllı olmanız nedeniyle Türkiye'ye gelirken birtedirginlik duydunuz mu? İkinci kerc Türkiye' ye gelirken biraz tedirginlik duymadım dersem yalan olur. îstanbul 'da bir gazeteci benimle röportaj yapmıştı. Bana sorduğu ilk soru, Türkiye'ye gelmekten korkup korkmadığım idi. Niçin bu soruyu sordu? Eğer böyle bir soru soruluyorsa gerçekten korkulacak bir durum var ortada. Aynı şekilde Fransa'da da Ermeni arkadaşlarım Türkiye'ye gideceğimi duyunca bana 'deli misin, böyle bir dönemde gidilirmi?' türündenşeylersöylediler. Bütün bunlar oluyorsa demek ki, ortada normal olmayan bir şeyler var. Yani... Yani bir şeyler konuşulamadığı zaman, işte böyle hastahklı durumlar ortaya çıkıyor. örneğin kişi çocukluğunda kötü bir şeyler yaşamışsa bir psikiyatra gidip tedavi olması gerekir. Başından ne geçtiğini anlatmasıyla, konuşmasıyla ancak kendini iyi hisseder ve iyileşebılir. Bizlerin de, yani DERGİDEN Merhaba, Bu hafta "lnsan Hakları Haftası ". Türkiye ise bir hapishaneler diyarı. Durmadan yeni hapishaneler inşa ediliyor Yeni hapishanelerin hücrelerini planlamak için tomarlapara harcamyor. Ne var ki hapiste olanlar Türkiye 'nin en isyankâr kesimi. Doğal olarak F tipi adı verilen hücre tipi hapishanelere gitmek istemiyorlar, ölümüne itiraz ediyorlar. Galiba hapishanelere atılan kişilerin özellikleri de önemli... Ama arkalanna bakmadan geri döneceklerineinanıyorum. Benim bugün Türkiye'de yaşâyan insanJarakarşı hiçbirkızgınlığım yok. Çünkü yaşananlann sorumlusu onlar değil. Bençocuklanmada böyle öğrettim. iki tarafın da arasında ortak bir geçmişi var. Aynı yerden, ortak bir kültürden geliyoruz. Onun için konuşmanın o kadar zor olmadığına inanıyorum. önemli olan iki tarafın da istemesi. Son olarak size Türkiye'deki konserinizle ilgili izlenimlerinizi sormak istiyorum. Nasıl bir izleyici ile karşılaştınız? Bu kadar gelip görmek istediğiniz bir ülkede konser vermek nasıl bir duyguydu? lnanılmazkeyifiiydi. Konser öncesindeo kadar çok heyecanlandım ki anlatamam. Neredeyse heyecandan sesim çıkmayacaktı. Ne yazık ki çokkısa sürdü. Bizden önce başka bir grup daha vardı. Ancak kırk beş dakikaçalabildik.Amaseyircilerbirharikaydı. Onlara kendi dillerinden de bir şarkı söylemeyi çok isterdim. Ama mutlaka geri geleceğiz. Bu sadecebirbaşlangıçtı. Gerçekten yeniden Türkiye'de yalnız lstanbul 'da deği 1 diğer şehirlerde de konser vermeyi çok isterim. tsteriz. Umanm bir gün yine fırsat olur.^ Türkiye'nin hapishanelerinde yatanları gö'zden geçirdiğimizde garip bir manzara çıkıyor karşımıza. Hemen her gün basında haberlerini okuduğumuz ünlüler bölümünde kazara içeri düşmüş mafyatik "işadamları" yatıyor. (Son haftalarda onlara bir de banka sahipleri eklendi.) Onlar, nazar değmesin telefonları, banyoları, Hilton tipi dekorlarıyla dışarımn refahım içeri taşıyorlar. Kolu bacağı kopan, arbedelerde yaşamım yitiren, hastalanınca bakım görmeyenler bölümünde ise memleketin gidişine muhalif oldukları için antidemokratik yasalar marifetiyle içeri atılmış kişiler yatıyor. Topluma tarif edildikleri biçimiyle şu "vatan hainleri"... Onlarm resimlerini ise ölüm orucundan ölüm orucuna görüyorsunuz gazetelerde. Özetlemek gerekirse içerde olanlar öylepek de sıradan insanlar değil. Yani Türkiye 'nin hapishanelerini ve içerde kurulmuş düzeni, öyle bir kalemde değiştirmek kolay değil. Yalnız ortada bitmez tükenmez bir ısrar var. Hapishaneleri karıştiran F tipi cezaevi uygulamasından bir türlü vazgeçilmiyor. Af Yasa Tasansı 'na siyasi suçlan da sokacak bir formül peşine düşülmüyor. Karabasan sürüyor ama lnsan Hakları Haftası etkinlikleri sizi bekliyor... CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: YEDİ MAYIS HABER AJANSIBASIN VE YAYINCILIKAŞ ADINA BERİN NADİ • SORUMLU MUDUR: FİKRETİLKİZHGÖRSELYÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: ÇAĞDAŞ MATBAACILIK LTD. ŞTİ. • İDARE MERKEZİTÜRKOCAĞICAD.NO: 3941CAĞALOĞLU, 34334 ISTANBUL TEL: (0212)5120505 •REKLAM: MEDYAC KAPAK FOTOĞRAFI: ÖZCAN YURDALAN Dan Gharibian, Bratch grubuyla... hem Ermenilerin hem de Türklerin, bir psikiyatra ihtiyacı var. Yani konuşmaya, anlatmaya. Eğer bir şeyler konuşulmaya başlanır, neleryaşandığı anlatıhr ve bilinirse, o zaman bugünkü sorunların çözümünde bir yol alınabilir. Bir şey tabu olarak kalır hiç kimse konuşmaya cesaret edemezse, bütün yaşananlar iki tarafa da acı vermeye devam eder. Tıpkı Almanya'da yaşananlar gibi. Orada insanlar bir şeyleri konuşmaya başladılar herkes rahatladı. Bizler de bugün yaşadığımız bu hastahklı durumun üstesinden ancak bu şekilde gelebiliriz. Peki, arada yaşanan ve hatta yaşanmaya devam eden bunca gerginliklerden sonra, konuşmaya başlamanın mümkün olacağına inanıyor musunuz? Nereden nasü başlamak lazım size göre? Her iki tarafın da, tam olarak nelerin yaşanıp bittiğini öğrenmesi gerekiyor. Başka ülkelerde ne yasası çıkmış, neler olup bitmiş çok o kadar da önemli değil. önemli olan Türkiye'dekilerin tavn. Size şöyle söyleyeyim, bugün Fransa'da yaşayan birçok Ermeni eğer aradaki ilişkiler düzelirse çok iyi biliyorum ki, hemen Türkiye'ye geri dönecektir. Bu insanlar yirmi otuzbelki de daha fazla bir süredir bu ülkede yaşıyorlar. Dan Gharibian, Istanbul Ermeni Otantik Müzik Grubu'nun temsilcisiKnar'dan Sezar Avedikyan ile TelemakBey'in Boncuk'unda...