Catalog

Kitaba uşaklı k etmenin keyfi M. SERCAN TEZCANOĞLU J/Htk gün Viyana civannda yaptıK ^ B S ı r n bir gezintiden şehre döner dönmez müthiş bir yağmuratutulmuştum. Yolcular yağmurdan kacmak iç in saçak altlarma sığıniyorlardı. BeıY de sığınabilccek bir köşe araştırıyordum. Bereket versin Viyana'da her sokak başında bir kahve vardır. Şapkanıın kcnarlarından sular akarak, üstüm başım sınlsıklam, bu kahvelerden birine daldım... Odada, dıırgun sular gibi yeşil örtülerle iki bilardo masası vardı. Köşelerde, müşavirler.veprofesörler, masalarınbaşınageçmis.lcr satranç oynuyorlardı... Bunu görür görmez, aradığım hatıra, vücudumu baştan başa del ip geçen bir şimşek gibi çaktı... Evet! Burası Mendel'in, sahaf Jakop Mendel'in yeriydi... Şimdionu,kitapvekâgıtyığınlarıiledolu mcrmermasanın başında, birçiftgözlük camınınçerçevelediğigözleribirkitabatakılmıs>, kaya gibi muhkcm; oturur vaziyctte görüyoıdum... Kataloglarını vc kitaplarını bu masanmbasındaveancakbukahvedeokurdu.Tcvratokııyan Yahudı ler gibi siyah ciibbesininiçindeliafifhafifsallanırvemırıldanırdururdu. En meçlnıl antikacı dükkâmmn cıı kuytu küi)C.sindc saklı duraıı en nudidc ki M tabt bulur, meydana çıkarır. Bu işin Viyana'da yeganc mütehassısıdır. Eski sahafneslininsonfcrdi.orijinalbiradamdir." Bu sarırlar Stephen Zvveig'ın "Bir Kadının 24 Saati"adlı kitabındageçiyor. Jacop Mendel gibi sahaflar kaldı mı bu dönemde bilinmez, amaTürkiye'de sahaflık geleneğini yaşatmayaçalışan birdergi var: Müteferrika. Altı aylık kitabiyat dergisi Müteferrika'nın sahibi Lütfü Seylen 14. sayıya ulaş "Usuldendir. Bizdebuna uyarak 'Müteferrika'nın hangi amaçladergilerarasınakatıldığını açıklamak durumundayız. Budergi.'DanışmaKurulu'nuoluşturanların yanı sıra, dergiye yazı, ilan ve reklam vererek desteklemeyi üstlenen bir grup 'ki , tapperver'in heyecanlı katkılarıylabirsahaf dükkânında.cumartesisohbetlerindeoluijturuldu. Bu yüzden herşeyden evvel kolektif birdüşünceninveçalışmanınürünüdür." Türkiye'de sahaflık geleneğini yaşatmaya çalışan bir dergi var: Müteferrika. Sahibi Lütfü Seymen "Bu dergi, eski kitapseverlerin izini sürerek kitaba ve kitapsevere hizmet vermek, kitaba uşaklık etmek düşüncesinin ürünüdür" diyor. manın gururunu yaşıyor şimdi. (ienclik Kitabevi'nin üstündc bir sahaf dükkâmnda geçiyor zamanının biiyiik bir bölüınü. Heryerkitaplarlaörülmü.'j. Dartnaduğınık, etrafa kitaplar saçılmış. Çalışnıa ınasasının üstündc birsürüya/ılıbclgc. Aıkadaki rafın üstündc Lütfü Seynıen'in bir karikatürü. Derginin ilk sayısı önünde Lütfü Seymen' in. "Çıkarkcn" başlıklı yazıyı okuyor. Ardmdan sahaflık yaptığıilkgünleredönüyor. llkokuldaykcn kurduğu çizgi rotnan tczgâhıyla cl atmış bu ıse Lütfü Seyırfcn: "Mahalleninçocuklarınaokularkada.'jlanmakiıalaryadasatardım.Polisiyeromanlara ilgi duymaya baslayınca konu dalıa du geni.'jledi doğal olarak. Arsen Lüpen, Mike llammer, Fantoma vs. satmaya başladım. Üniversitc öğrencisiyken, 197075 arası, hurdacıdükkânlannı.e.skicileıidola.'jir.alı koymak istediğimkitapta, fotoğrafvebelgcleri evimegötürürgeri kalanını SahaflarÇarjjisi'ndaki dükkânlara satardım. Dükkân sahibi olmam devlet memurluğundan ayn Idıktan sonradır. Yani şöyle böyle kesintisiz 15 senedirdükkânım var." Eski kitaplara ilgisini ise ailesine bağlıyur. "Annemin öğrctmenliği babamın okumayadüşkünlüğünden dolayı kütüphanesi olan birevde büyümekten sanırım. Buna merak daeklenince... llkokulubitirmerniştim.Cide'de Deli Sabri adında Cumhuriyet Halk Partisi'nc muhalif gazete çıkarmi!} birinin kütüphanesi kansı tarafından Naciye HanımTcyzebabamahediyeedildi.Evinkilerindeonlarlabüyüdümben.Bin500'cyakın kitap vemccmua vardı. Şimdiki kütüphaneninçckirdegidconlardır. Küçükbirkasabada büyüyen biri igin isc, büyük bir ha/incydı doğrusu." Türkiye'de eski kitaplara olan ilgiyitatmin edici bulmuyor: "Türkiyc her şeyden evvel kapitalizmin'gelismektcolanülkcler'sınıflaması ieerisinde değerlendirdıgi bir iilke. Kski kitaba olan ilgı, ıster koleksiyoıulüşiineesi çerçcvesinde vcya istcr akadeınik bilgilenmear/usuçeıçeve.siiKİeol.sunhietatmin cdicidcğil.Cîcliijini^kapilalisj.ülkcit'rdcüniversiteler, vakıflar, kurıımlar, hatta ışçevreleri kendi adlarına kütüphancler kıırarlar.