Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMUURİYHTDERCİ Müştak Erenus, "Kendi haddime düşen hisse kadar Marksist 'im " diyor... 0» limtekhfindebulıındumkendilerine.Tabii olur, bundan sonra ayda beş lira alırsın demezlermi?Hemenvazgeçtimgerialıyorum dedim veböylece iki buçuk lirayı kurtardım." Yedibuçuk metre boyunda bir kayık yaptırıyorlar, altmış beş liraya Müştak ve Liitfu kardeşler. Küçükyalı'dadenizkıyısındaoturanhocası Sıddık SamiOnarbirpazardavet cdıyor Müştak'ıcvine.Kürekçekeçekeulaşıyorlareveamatam karayaçıkacakken kıyıdaki kayaların üzerinden atlayan dönemin Milli Egitim Bakanı Hasan Ali Yücel'i görüyorlar: "Bizdeçaresizbuziyaretinsonunubekler hale giriyoruz. Bir onbeş dakika geçmiyor, Sıddık Hoca iskelede beliriyor, biraz da sertçe, ne duruyorsunuz burda diyor. Efendim misafirinizMaarifVekilivar.diyoruz.Nedemck diyor, omisafirimse sizde misafirimsiniz,haydiçabuktoparlanın,bekliyorum,diyeiçerigiriyor..." runolmuşlardı...Hayvantırnağıkarşihğında bit tarağı gibı çeşidi kendine has giilünç takaslaryanında, fındık.deri vb..karşılığında gelen saat, tezgah, makine, el aletleri, kimyasal maddelerın fiyatlarını kontrol etmeğe yelteniyorduk. Dünyacabilinenbellı sayıdaki fabrikaların ürettiklerı maddelerdışında, dışardabu takasın tezgahını kurmuş eşkiyanın yapdkları görülecck şcydi. Zavallı ve haddınibilmczçalıs.malarımızycryergüldürücü bile oluyordu. Koca Philıps I'abrikası ürününün fiyatını Yüksck Kaldınmdamüzık aletleri satanmızıkacıyaınceletıyor,olurunu alıyorduk..." Şimdi Kadıköy Bayramyeri sokağında oturuyor Erenuslar. Kocası ölen hala Afife Hanım da üç çocuğuyla iki katlı kiiçük bir evc sığmaya çalışıyorlar. Kuzenı Muzaffer'ın gizli gizli akıttığı gözyaşlarının sırrı çabuk ortaya çıkıyor. 1943 sonunda evleniyorlar. BirkızlarıoluyorYeşil.Beş,ayboyuncadurmaksızın ağlıyor Yeşil, doktorların tanısı, ŞAIRE DAIR NE VARSA... •• Kendı haddime düşen hısse kadar Marksist'im. •• Bir şiir okudum geçenlerde "Boynuna bir gerdanlık tak" yazmış "tak, tak, tak.tak..." Şiir buymuş, bunu basmışlar. Bu hakkı sana kimse vermez. Canın isterse teslim olur gider kendini asarsın bir yerde ama bunu yapamazsın... v Şiir gerekli ellerde, gerekli heyecanda değil bugün. O hırs, itiş kakış, kavga... Resmen kavgayı getirıyorlar. Buna da haklan yok. Ben hiçbir şekilde şiire küfürle başlamadım. •• Şiir bir yangındır. Bir kere içine girersen çıkmak yoktur. Ben hâlâ bu yangının içindeyim. •• Şiiri nasıl yazıyoruz derken, önce o meşhur tül kanatlı, şeffaf fistanlı ilham perisini baş köşeden alıp, kırmadan etmeden yerıne oturtmak gerekir. Çoğumuz bu pericağıza şımartan ölçüler içinde gereğinden fazla ön verıriz. Şair şıirie yürüyüp yaşayan, onunla nefes alan bir yaratıktır. Onun bu kutsal çilesı, bu renkler ıçındekı yangını, ona bir başka hareket hakkı bırakmaz. 0 her anını şiirle yaşayandır. •• Şiirde 'hıssetmek' deyimi dünden kalma halı ıle süse karmış o bıçım şaırane bir sözcuktur. Şıırde hıssetmek, oyle guçlü bir eylemdir ki, bugün bızlere, bu yorgun, bıtmış tukenmış bu hıssetme lafı yerıne, bir başka sozcuk bulma görevi düşmektedir. •• Şaır toplum ıçınde insanlarıyla yaşayan bir yaratık olarak şiirlerini yazarken, her çeşit sevgilerimizi, her tüıiü çile ve sancılarımızı, hissetmenin ötesınde duymak, dile getirmek zorundadır. •• Bir şaır, bir yazar kendini okumak, okumak ve yine okumakla yetiştırir. Ve de bu renkli yaşamı yoğuran ustalığında, her günün gelen güne taşıdığı o renkli heyecanla kendini ötelere götürendir. •• Şaır diline bütünü ile, ustaca sahip olacaktır. Yoksa herşey boşuna. önce dil. Aydınlık, arınmış, özentiden çok uzak, abartıdan öte, yalın bir Türkçe. •• Bireysel sevgı ve hasretlerimizi mıncıklamadan, kırıtan sözcük ve deyimlerı kovarak, beğenır halde tekrarladığımız sözcüklerden uzak, şair yüreğimizin o yaman kapısını, yıkanmış Türkçemize açmamız gerekir. Ve de bu yaşamda yeryüzünün ınsanı olarak, karşı cınse taşıdığımız sevgıden ayrı, çok daha genışinde ve de çok daha derınınde sevgı ve sorunlarımız var. Bunlara oyunsuz, ınsancıl sıcak bir meramla ulaşmamız gerek. •• Temelinde şiir kendi konuşur. Uzun söz ıstemez. Lafa hiç tahammülü yoktur. Kırnın var kı? ^ Bayramyeri Sokak'ta... Fakültc bıtiyor, 1940 ıla on dördüncü dönemolarakycdeksubaylığaahnıyor Erenus. Dünya, I kıncı savaşın cehennemindeyken o önce 1 stanbul'da, sonra Konya'datamamlıyor askerliğini. Dönüştc Sıddık SamiOnar'ınkapısını çalıyor y ine, amacı okula bu kcz asıstan olarak dönmek. Onar, "Ticaret Hukuku hocana asistan olacaksın" diyor. Sevinçle koşuyordekan katibinc: "Sıddık Hoca şimdi söyledi dedim. Sakin baktıyüzüme. Evcekbenitanırlardı.Maddi durumumubiliyordu... Şimdi banakaçpara vereceksiniz dedim. Hikmet ağabey başını kaldırdı önündeki kaatlardan, ne parası Müştak, çahşmayabaşlahele, ikisenelikasistanm maaş emrı daha geçen hafta geldi demez mi?" DüşkırıklığınıGalataKöprüsü'ndekarşılasjtığı birdostugideriyor, Karaköy'deki IthalatçıIhracatçı Bırlıklerı'ndeboşbirkadroyu müjdeliyor. Ogiinbirliktegidiyorlargörüşmcye vc işbaşı yapıyor Erenus. Ikinci savaş sırasında çıkarılan Milli Koruma Yasası ile kuruluyorBirlik.dövi/darhğınıdengelcyccek, ihtiyacmaddelcrininkuruborsasmacngelolacak...()ysa: "Paranın hcr zaınankı azgın aç kurtlan, bclli hiiner vemarifetleriylebıı kanunla Ka safrakcscsiyapışıklığı: "O gece benim nöbetimdi. O bir saniye bile susmayan çocuk sustu. Dedim ki, babasına acıdı.Sabahbirbaktım,ağzındabırkabarcık, meğerseölmüş. Bııdındardür/üleroküçük çocuğu Karacaahmet 'e kadar kucağımda taşıttırdı bana, adettenmiş. Götürdük gömdük vcbunalımbaşladı.korkunçbırbunalım..." IthalatçılhracatçıBirliklerikapanıyorbu arada, Müştak Erenus 1948 yılının 10 Ekim' inde Per§embe Pazan 'nda bir handaki bürosundaavukatlığabaşlıyor. lthalat, ihracat, kambiyo, günırük mevzuatı konularında yoğunlaşıyor. Birkaç kez giriyor duruşmaya, celsclerc katılmak ağabeyinın ızinı siiriip avukatolan Lütiu Erenus'adüşüyor. Yeşil'in ölümüyle ba$layan bunalım ka/anılan paraylagıderilmeyeçalışılıyor. Muzafferve Müştak Erenus gezilere vuruyorlar kendilerini, ltalya, Uludağ...Birlikteliksürsede Yeşil'in sızısıeksilmiyor, ıkisi ıçınde ayrı vadilerde akıyorhayat... Acıyı dindiren şiir oluyor yine. llk yazısı EminönüHalkevi'ninçıkardığı"YeniTürk Dergisf'nde yayımlanan Müştak Hrenus, Kadıköy Halkevi'ndesoluklanıyor. Buyazı Maupassant'tanbiröyküçevırisi. Aynıdergı şiirlennc de sayfa açıyor. I Ik yol arkadaşı, C'elalSılay. PeyamiSefa'nındakatıldığıbirruh çağırmaseansındayeralıyorlarbirlikte. Sılay yalnız, yapayalnızbıradam.Bırsabahçıkageliyor Erenuslar'ın evınc: "Bcethoven'ın dördüncü konçertosunu pikaba koy." Konuyor. Ellcri çene.sindedinliyorCelal Sılay. Bitince dönüp soruyor: "Ne diyor sana bu konçerto?"Belkikırkıncı kez anlatıyor Müştak Erenus. Sılay birden fırlıyor ayağa "Allah kahretsin" diyor "Bu Beethoven'ı. 1 lerseferınde benı bıte çevırıyor bu konçerto ile, bitc. Bıtgibioluyorıımkarşısıııda.bıtgibi..."deyipvedasızçckipgidiyor... Yapımı 1942'dc tamamlanan Kadıköy Halkevi 'nde Dıl ve Edebiyat Kolu'nda Erenus. Konferanslar, şiirokumagünleridüzcnlıyor. 1946'dabırgün konuk Vala Nurcttın. Edebiyata, di le daır ne varsa bı Idık lerı, lıocanın karşısında sözedöküyorlar, bilgiç ve uçan. Erenus, yenı şiirin arınmış dılinden, düş gücündenörnekler verıyor. Sıra Vala Nurettin'egeliyor. örneklereekler yapıyor veşöyletamamlıyorsözlerini: "...Evet,fakırlcr,cvsi7İcr, kımscsızçocuklaronlaraıstırapveriramabuyeterlimidir? Şiir mana ve ruh bakımından, tüm ağaçlarıyla ormanın ihtışamınt taşımalıdır. Dünyayı saran davaların azametini görmeli ve kucaklamalıdır. Mesela bugünki toplum yaşamımüzalınmıyor, sularımızakmıyormudıyeceksiniz..." Sultana ağlasana... Oklar hedefini bulacak, şiirleri hayatın kıyısındadolanan genç şairleronnanı görecektırveormandabırağaçolmanınduruneşesıni...MustafaKemal'inölümününonuncuyılında, cenazesi hâlâ Etnoğrafya Müzesi'ndeyken"Bekleyen Rasatlepe"yi yazıyor Erenus. Aynı dergıde başka şıırler ve yazı lar da var, cenazenın hâlâ müzedcolmasını cleştiren. Dönemin Başbakanı Recep Peker, YüeeldergisininsahibiMuhtaıEnata'yıçağırıp "Birdahaböyleb..yemeyin" diyor... Yayın hayatını 1935'ten 1956'yayırmıbır yıl sürdürcn Yücel Dergısı sayt'aları arasında, Behçet Kemal (,'ağlar, Saıt Caik Abasıyanık, Orhan Kemal, Fa/.ıl Hüsııü Dağlarea, Melih Cevdel Anday.Orhan Veli.Oktay Rıfat, Behçet Nccatigil'le bırlıkte gezınıyor Müştak Hrenus'un şıırlerı llk telıfını, Şadırvan Dergisi'ni yayımlayan Behçet Kemal (,'ağlaı 'd.ııı alıyor. Kadıköy Bayramyeı i Sokak'takı baba evi şiirle. Yeni MarınaraŞarabrnınhuluştuğııdostsohhetlerınıntanığıolııyor. Sonraları