27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

5 ARALIK 1999. SAYI715 nı savunmaya ve surdürmeye de devam cdiyorlar... Aslına bakılırsa, tstanbul bundan önceki büyuk depremleri hep habersiz karşılamış olsa bile, yine de bugünkü haberli durumundagözlenenkadar "hazırhksız" , hatta çaresizlik içindc kalmamıştı. Bunun nedeni de I.ö. 7. yüzyıldabaşlayan ve üç imparatorluğa başkent olan uzun ve yoğun kentsel yaşamı boy unca, hemen her depremdcn sonra yapı kültürünü ve mimarisini daha dageliştirmesi, depreme dayanıklıyapılaşma konusunda "dünyaya ders verecek ilerlemeleri" de hep bu büyük deneyimlerin birikimleriy le eldc ctmiş olmasıydı. Örneğin Kanuni döneminde(16.yy.), Istanbul 'da her türlü yapının mutlaka " işinin erbabı" ve ustahğını kanıtlamış kişilerce ve yine mimarlann denetiminde inşa cdilmesini sıkı bir disiplin altına alan kurallann yanı sıra, kente getirilen yapı malzemelerinin bile daha limana indirilmeden gemilerde aynı kurallara bağlı mimarlar örgütünce dçnetlendiği ve uygun görülmeyenlerin geri çevrildiği biliniyor. Oncabüyük depremleri, hasar görseler bile çökmeden ve yıkılmadan ayakta geçirerek bugünleredekulaşan, 15OOyıllık, lOOOyıllık, 500 yılhk anıtsal yapılann ötesinde, örneğin Süleymaniye, Zeyrek gibi semtlerdeki 1894 depremine de meydan okumuş çok katlı ahşap yapı geleneğinin ve yığma yapılar arasında da dolu tuğla duvarlı ve sarsıntılann hatıllarla emildiği binaların da yine aynı "tarihsel deneyimlerin ürünü" olduğunu görmekgerekiyor. kası yada yığma tuğla sistemleri çağdışı bularak "terk eden" biranlayışın ülkeye egemen kıldığı, "çağdaş ve modem"(!) betonarme karkas sistemde inşa edi lmişlerdi... Işte şimdi tstanbul, gerek olağanüstü sayı ve oranlara tırmanmış olan kaçak ve denetimsiz yapılany la, gcrckse ruhsatlı bile olsalar depreme karşı güvenilirlikleri "tartışılır" olduğundan toplumsal bir paniğe de yol açan taşıyıcı güç ve yetenekleri "meçhul" sayısız betonarmebinasıyla.bilimin "ufukta" dediği yeni büyük depremini 1894'tekine göre çok daha "hazırhksız" bekliyor. Bu "kaos" ortamındahükümetin.belediyelerin vehalkın "çözüm" adınadörtelle sanldıklan kimi uygulamalar ise sorunun "dev boyutu" göz ardı edildiğindcn ve köklü çözümlere yönelme yerine "geçici ve göstermelik davranışlarla" yetinildiğinden, dep"bir şeyler yapılmasını" bekliyorlar. Böylcsine büyük bir yapı kitlesini (yaklaşık 250300 bin) depreme dayanıklı hale getirmek bir yana, taşıyıcılığının ne durumda olduğunu saptamak için gerek I i ön tespit çalışmalan için bile ne belediyelerin teknik ekipman gücü yetebilir, ne üni versitelerin ne de meslek odalannın. Nitekim, bu durumu en iyi değerlendiren deyinc"pazarekonomisi"oluyorvekamusal hizmetin yetersizliği ile oluşan açığı ranta çevirmek üzere çok sayıda "ücretli bina denetimi'Tırması deprem paniğipiyasasında "tarihsel fırsatı" kaçırmıyorlar. Bunlara, Bayındırhk Bakanlığı'nca "yetki belgesi" verilmiş 500 kadar " mühendismüşavirbürosu" daeklenerek, Istanbul'un yaklaşan depreme hazırlanması, sadece "denetim ve onarım paralannı verebilecek" du DERGI'DEN Merhaba, Bu haftaki dergimizin kapak konusu yine tstanbul. Yapılan anketlere göre, tstanbul 'un sakinleri artık hiç de sakin değil. Gece uyumayanların, psikologlara taşmanların, sakinleştirici ilaç alanlann sayısı oldukça kabarık. Diizce 'nin, tzmit 'in, Gölcük 'ün yaşadıklannın bin beterine mahkum olmak öylesine korkunç bir çaresizlik ki... Herkes birbirine soruyor: Evini gösterdin mi? Kime? Ne dediler? Ne yapılacak? Evini gösterenler de mutsuz göstermeyenler de. Çiinkü tek başımıza bulacağımız çözümlerin kenti ve cammızı kurtarmaya yetmeyeceğinin bilincindeyiz. Türkiye 'nin sallanmayan kentlerinde yaşayanlar tstanbullunun korkusunu, endişesini paylaşmıyor. Onlara tstanbul 'un bir depremle yok olması olasılığı şaka gibi geliyor. Deprem bölgesinde yaşayanları çadıra, eve, altyapıya kavuşturamayan devletten tstanbul için önlemler paketi hazırlamasını beklemek isepek gerçekçi değil. Depreme karşı izlenebilecek en çıldırtıcı politika "bekle gör " olsa gerek. Eski çağlarda depremle yıkılan uygarlıklann insanları hiç değilse gelecek bir depremin korkusuyla yaşamamışlardı. Biz onlardan bir bakıma daha şanslıyız. Kafasını bu konuya yoran, haritalar çizen, önlem ö'nlem diye bağıran insanlar var artık. Öyleyse hep birlikte harekete geçelim, depremde yıkılmayacak bir tstanbul için bü'tün enerjimizi birleştirelim. Bu haftaki kapak konumuz Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci 'nin tstanbul için hazırladığı restorasyon ö'nerisi. Doğrusu bizyazıyı okuduktan sonra işe nereden başlamalı diye düşünmeye giriştik. önümüzdeki hafta yeni bir dergide buluşmak umuduyla... Ipek Çalışlar CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ YEDİMAYIS HABER AJANSl BASIN VE YAYINCILIK AŞ ADINA BERİN NADİ1YAYINDANIŞMANI:İPEKÇAUŞLAR • SORUMLU MjUDUR. FİKRET İLKİZ • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: ÇAĞDAŞ MATBAACILIK LTD. ŞTİ • İDARE MERKEZİ TÜRKOCAĞICAD. NO: 3941 CAĞALOĞLU, 34334 İSTANBUL TEL: (0212)51205051 REKLAM MEDYA C KAPAK FOTOĞRAFI: EDİBE BUĞRA 1894'ün kahramanı ahşap... Nitekim, aradan 100 yıldan fazla zaman geçtiği için şimdiki deprem beklentisinin de tarihsel dayanaklarından olan 1894 depreminin ardından, Atina Rasathanesi Müdürü Eginitis'in 3/15 Ağustos 1894 tarihli ve "Rapport sur le tremblement de terre de Constantinoplc" adlı ünlü raporunda bu gerçck bakın nasıl vurgulanıyor: "Bınalannçoğunun ahşap olması zarann az olmasını sağlamıştır. Istanbul 'daki binaların diğeryerler gibi bütünüylekârgir olmaması memnuniyetle karşılanmahdır. Ahşap bınalar dcpreme şaşılacak derecede dayanmışlardır. Kalıtcsi/olan eski ahşap binalar bile ayakta kalmışken, yanlarında olan iyı yapılmış güzel ve yeni, hatta demirle bağlanmışolankârgirbinalaryıkılmışlardır." Egınitis, geleneksel tuğla duvarlı yığma binalann deprem sınavını nasıl geçtiğini de raporunda şöyle anlatıyor: "Ahşap binalann depreme daha fazla dayandıkları ortaya çıkmış, kârgirler aksine nadiren ayakta kalmışlardır. Ahşaptan sonra depreme en çok dayanan binalar tuğla ile yapılanlardır. Tuğla ile yapılan duvarlarelastik ve sağlam olduklanndan kolay dağılmazlar ıse de, güzel bağ ve istinatları olmayanlar y ıkılmışlardır. Fakatduvarlandiğerine güzel bağlanmış ve civar evlere bitişik olan evler çok hafifçatlamışlardır. Büyükada'da tuğla ile yapılan bir evin taştan yapılmış olan orta kısmı yıkılmış, tuğladan olan kısmınm ayakta kaldığı görülmüştür. Bu da tuğla ile güzel inşa olunarak, demirler ile bağlanan binalann depreme dayandıklannı kanıtlar..." (Toplumsal Tarih dergisi, Eylül 1999) lOTemmuz l894'te,Osmanlıbelgelerine "Büyük Hareketı Aıv" olarak geçen depremde Çatalca'dan Kartal'a ve Sanyer'den Kmınönü'ne dek tüm tstanbul depremi yaşamış, ancak ölü sayısı (Kapalıçarşı'da ölen 130 kişiyle birlikte) 500'ü aşmamıştı. 17 Ağustos 1999 depreminde ise bir Istanbul depremi olmamasına rağmen, sadece Avcı lar'da 300'e yakın kişi öldü. Üstelik çöken yapılann tümü de geleneksel ahşap kar tstanbul depreminde kaç ev ytküacak, kaç kişi ölecek, kim.se tahmin edemiyor... remtarihinebelki de "yanlışlardanarınmak yerine ört bas edilcrck huzurun arandığı" en büyük toplumsal aymazlık olarak geçiyor... örneğin, önce şu "sağlam görünümlü" binalann genel durumuna bakalım. Kadıköy Belediyesi' ne yapı lan ve depreme karşı dayanıklı olupolmadığımn saptanması istenen bina sayısının 5000'i geçtiği açıklandı. Istanbul Büyükşehir Belediyesi 'nce oluşturulan hasar tespitkomisyonuna ise aynı amaçla "günde 500'ün üzerinde" başvuruolduğu belirtiliyor. Benzer komisyonlar oluşturan diğer belediyeler ile meslek odaları, üniversiteler ve Bayındırhk Müdürlüğü'ndeki başvurularda göz önünealındığında, Istanbul'daki büyük çoğunluğu betonarme karkas sistemde inşa edilmiş 800 bini aşkın bınadan en az üçtc birininkullanıcıları "güvensızlık" ıçindelerve rumdaki yapı sahiplerinin, bu hizmetten para kazanmak üzere örgütlenmiş firmalarla oluşturacakları profesyonel ilişkilerle "sınırh" birdüzeydcbırakılıyor... Peki, bu profesyonel hizmete yüzlerce milyon, hatta mılyarlirayı "veremeyecek" durumdaki kullanıcılan ve sahıpleri bulunan "birkaç yüz bina" ve içinde yaşayan "milyonlarcainsan"neolacak?.. • Parayı vercnin evini sağlamlaştırdığı bir ortamda, bu olanağı bulamadığı için sürekli bir kaygı ve gerilim içinde yaşayan milyonlar, daha deprem olmadan bile "ruhsal çöküntü" içine girerlerken, yaklaşan büyük dcpremin "öncelikli kurbanları" olarak da gözden mı çıkanlacaklar?.. Ayrıca şu da bir gerçek ki kimi firmaların ya da "sivil" görünümlü kuruluşlann mılyarlar karşılığında hazırladıkları" incele •"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear