15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERGİ OKTAY EKİNCİ T ürkiye'de "olağanüstü hal" (OHAL) denil incc akla sadece "güneydoğu" bölgesi ve "teröre karşı önlem" geliyor. Bu nedenle 17 Ağustos'tan sonra yaşanan ve 12 Kasım'la birlikte doruğa ulaşan "deprem ortamının" da Anayasa'ya göre "OHAL" olduğu, bazı hukukçulann ve birkaç yazann dışındapck önemsenmiyor. Hükümet de bu durumu doğrusu iyi değerlendirerek, örneğin"afet bölgesi" deyimini kullanmasına rağmen, bu kavramın devleteyüklediğı"Anayasalsorumluluklan" tanımlayan OHAL karannı Bakanlar Kurulu'ndaalmıyor. Böy lece ülkeyı yönetenler bir yandan afet yasalarındaki "olağanüstü devlet desteği ve hizmeti" yüklerinden kurtulurken, öbüryandan "olağan yasalarla"durumu idare ediyorlar. Depremi felakete dönüştüren yağmacı imardüzeni rantının ıse "kesintıye uğramaması" da aynı tutumla sağlanmıs. oluyor... Oysa Anayasa'daki "OHAL koşullannı" tanımlayan maddelerde deprem ortamına "öncelikle" önem verilirken, asayiş gerekçesi ise ikinci sırada yer alıyor. Anayasa'nın 119.maddesi;"Tabııafetveağırekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hal ılanı" başlığını taşıyor. "Şiddetolaylannınyaygınlaşması sebebiyle" OHAL ılanını öngören madde ise bir sonraki; yani 120. madde... İstanbul "pişmanlığın" paniğinde Aslınabakılırsa, Anayasa'daki buyaklaşımın özellikle devletin ulusal görevleri açısından ne denli doğruolduğunu, belki de en çarpıcı şekilde istanbul 'unıçindebulunduğu "durum" yeterince kanıtlıyor. 17 Ağustos depreminde sadece Avcılar, Bağcılar gibi semtlerının depremzede olduğu "sanılan" İstanbul, şımdi anlaşılıyor ki neredeyse "metropoliten ölçekte" ciddi bir deprem şokualtında. Özellikle 12 Kasım DüzceBolu yıkımının sarsıntısından sonra neredeyse tüm kent halkını sarmalayan ve son olarak "Marmara DeniziFayları"konusundatoplumdakigüveni de sarsıcı "bilimsel abukluklann"medyaya malzeme oluşturmasıyla daha da doruğa tırmanan"toplumsalpanik",neresinden bakılırsabakılsın lstanbul'daki "olağanüstü düzeyetırmanmış"bilimvehukukdışıımar veyapılaşmadüzenindenkaynaklanıyor. Daha doğrusu, bu "depreme dayanıksız" rantçıvespekülatifinşaatsalgınınabugüne dek "dar ve kişiscl çıkarlarını" gözeterek hep suskun kalan, aynı salgmın durması için y ıllarca çaba gösteren meslek odalannın ve duyarlı çevrelerin mücadelelerine ise, "bunlar dahcrşcyekarşılar,gelişmenındüş.manıgerikafalılar.."diyerekyıneçıkarlarınıniçgüdüsüyle tepki bile duyan kimi toplumsal yığinlar, aslında zaten eskiden de bildikleri, ancak depremden sonra akıllarımbaşlarına getiren acımasız gerçek karşısında artık saklayamadıkları "aymazlıklarının" "pişmanlıkla"ıçıçegirmiş"gerilımini"yaş.ıyorlar.. 1 *' İstanbul'a OHAL gerek Yıllardır imar ve koruma yasalanndan "korkmayan" îstanbul, şimdi aynı yasalara meydan okunarak gerçekleşen sayısız binanm depreme teslim olması "korkusunu" yaşıyor. Bu olağanüstü boyutlardaki tehlikeli durumun giderilebilmesi için ise yine olağanüstü önlemlerin ve kaynaklann devreye sokulması gerekiyor... "Olağan yasalar"ın sonuçları... Pck ı, I stanbul bu "olağanüstü panik hal i" yaratan "depreme dayanıksız ımargerçeğini" güvenilir bir yenı kentsel dokuya nasıl dönüştürebılir? Artık "yaşaniiıal özlem" olansağlıklıbirmımariyikentcegemenkılacakyenı bir yapılaı>ma düzenıne hangı yöntemleve"yönetimle"kavu!>abilir?.. Işte bu sorunun yanıtı da bizi ister istemez Anayasa'nın 114.maddesındckı,afetortamlarıylaılgili"OHAL"kavranıınayöneltıyor. Çünkü İstanbul bu "dayanıksı/." duruma, yıllardırolağanyasalannve olağan yctkileri olan kurumların yarattığı "boşluklar" yü
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear