Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 P» endüstrisine de sıçrayıp büyük zararlar vermeyebaşladığıbirdönemde, 1952yılında ABD'yiterketmışti. 1957'de Avrupa'da "New York'ta Bir Kral"ı (A King in Nevv York, 195 7) çekti. Yazıp yönettiği ve başrolünü üstlendiği bu filmdc, ülkcsinde devrim olduğu için Nevv York'akaçan beşparasızbir kralı oynuyordu. Kral Şahdov reklam filmlerinde rol alarak mali durumunu düzeltir, ama başıyinederdegirer.Ziyaretettiğibiryatılı okulda tanıştığı bir çocuk, kaçıp Şahdov' un otelinesığınır. lOyaşındaki Rupert'in(Oğul Chaplin) anne babası, HUAC 'e ifade vermcyi reddettikleri için, hapse atılmıştır. Rupert "keskin" bir solcudur. Hiç sakınmadan veçip veriştirir. Burada, Chaplin bir kez daha himaye edici baba olarak karşımıza çıkıyor Kral Şahdov çocuğun bakımını üstlenir. Soguk havada kalıp üşüten çocuğa doktor çağırır, yeni giysiler alır ve polislerden saklar. Ancak, HUAC izlerini bulur. Şahdov, ifade verirken, "kazay la" tüm komite üyelerini ıslatarakcezalandınr... Chaplin, bu filmden çok önce, 1923 yılında yazıp yönettiği, ama rol almadığı" Parisli Kadın"(AWomanofParis, 1923)filminde yine ana babasız çocuklara değinmektcn kendinialamamıştı.Trajediylesonuçlanan bir aşktan sonra, öykünün kadtn kahramanı Marie (Edna Purviance), taşrada bir eve yerleşerek, kendini kimscsizçocuklaraannelik etmeye adar. Diğer yandan, metresi olduğu ve sevdiği adamın intiharına yol açan Pierrc'in (Adolphe Menjou), genç kadınaneredeyse babasıymış gibi davranması da dikkat çekicidir. Chaplin, o zaman 3 3 yaşında olan Mcnjou'yu"hafifçe"yaşlandırmıştı... Chaplin, büyük yeteneği ve dehasıyla yoksulluğunu yendi, ama geçmişini hiç unutmadı. Filmlerinde ve hayatında çocukları ve kadınları himaye etmesi, belki de bir ödeşme, bir hesaplaşma çabasıydı. örneğin, sürckli oyuncularından Edna Purviance (18941958), sesli filmle birlikte sinemadan uzaklaşmak zorunda kaldığt halde, Chaplin yıllarca maaşını ödemeye devam etmişti. CUMHURİYET DERGİ böyle kıncı ve acımasız davranmasının, onu evden almaya gelen banker Thatcher ve buna ses çıkarmay an babasıyla hiçbir ilgisi olmadığısöylenebilirmi? Öte yandan, Kane annesini unutmamış, eşyalannıbirdepoyakoydurmuştur. Birgece, bu depoya gitmek isterken, daha sonra ikinci eşi olan Susan Alexander (Dorothy Comingore) ile tanışır ve gezisinin amacını "Duygusalbiryolculukolacaktf'diyeaçıklar. Hayli genç olan Susan ile ilişkileri, en azından başlangıçta babakız dostluğundan farksızdır. Kane, genç kızı himaye eder. NVelles'insonraki filmlerinde yaşlı adamlarla gençlerin çatışması devam etti." Muhteşem Ambersonlar"da (The Magnificent Ambersons, 1942) Eugene Morgan (Joseph Cotten), sevdiği kadınla evlenemez. Çünkü kadının genç oğlu George Minifer (Tim Holt)bu evliliğe karşı çıkar.Welles 1946'da yönetipbaşrolünüoynadığı "Yabancı" (The Stranger, 1946) adlıgerilim filminde, yaşlı federal ajan Wi!son (E.G. Robinson) ile daha genç olan Nazi savaş suçlusu Kindler (Welles) arasındaki mücadeleyi anlattı. "$anghaylıKadın"daise(TheLadyfrom Shanghai, 1948) Irlandah genç denizci O'hara (Welles) ile yaşlı ve sakat Arthur Bannister(EverettSloane) karşı karşıyagelir. Welles, yaşı ve kiloları arttıkça, bu yaşlı adamlardanbazılannı kendisi oynadı. "Gizli Rapor/Bay Arkadin" (Mr. Arkadin, 1955) filmindekiesrarengızArkadinveya"Bitmeyen Balay ı" nda (Touch ofEvil,1957), genç müfettiş Vargas'ın (Charlton Heston) hayatını karartankomiserQuinlan gibi... Orson Wettes, Yurttas Kane 'de anlattığı Kane gibi vesayet altında büyümüstü... Yılmaz Günoy'ln babaları... Yılmaz Güney (19371984) babalar ve çocuklar konusuyla"Baba"adlı bir film çekecekkadar ilgiliydı. Ru film gibi scrüvcnli geçen hayatının olgunluk döneminı ne yazık ki cezaevinde geçirdi ve hem ailesinden (ve küçük oğlundan),hemdeizleyieilerindenayrı kaldı. Daha önce de hapis yatmıştı (1961, 1972), ama 1974'te uğradığı bir provokasyonsonucu 19yılamahkumedilmesi,Türk sincması için çok ağır bir darbe oldu. 198 l'de yurtdışına kaçtıktan sonra, Şerif (iören' in çekimlerini yaptığı" Yol"u kurguladı. Fransa'da yönettiği "Du var" (1983) son f ilmiydi. Daha önceki yapıtlarında olduğu gibi, bu son çalışmalarında da babalarından ayrıdüşençocuklarvardı. Yılmaz Güney 196O'lı yılların başında "yakışıkh" Yeşilçamjönlerininkarşısınadeğişik bir yiiz olarak çıkmış, 'Çirkin Kral' (1966) türünden vurdulu kırdılı serüven filmleriyleünkazanmıştı. 1969'da yazıp yönettiği ve başrolünü oynadığı "Bir Çirkin Adam" (1969) filminde, babasını arayan genç bir kiralık katilin öyküsünü anlattı. Babasını aramak, onda bir saplantı olmuştur. Onu kullanan çetclideri,Binoadlıbukatilc, babasını vıırdıırur. O döncmdc moda olan Italyan vvesternlerini anımsatan fınalde, Bino "Bana babamı öldürttün" diyerek çete 1 ideriylcdücllohavasıtaşıyanbirçatışmayla hesaplaşır... 1971 yapımı"Acı"dayıne'baba' arayışı vardır hem de hiç alışılmamış bir şekilde... Adam öldürmekten hapse düşen ÇiçekAli(Y. Güney), yıllar sonra serbestkalır ve doğruca oğlunu öldürdüğü adamın yanına gidip kendisinı evladı olarak kabul etmcsinidiler. tçini yakanpişmanlıktanböylece kurtulmayı ummaktadır. Ne var ki, düşmanları ve eskı dostları bu soylu davranışı onaylamazveolaylartrajikbıçımdegelişir. YılmazGüney ertesi yıl, senaryosunu yazdığı ve yönetip başrol ünü üstlendiği "Baba" (1972) filminde, çocuklarınınesenliği uğruna bir cinayeti üstlenip hapse girmeyi göze alanyoksulbıradamındramınıyansıttı. Almanya'ya gitme hayalleri gerçekleşmeyen Charles Chaplin filmlerinde kadınlan ve çocukları himaye etmişti... lim etmeye hazırlanmaktadır. Tesadüfen eline geçen altın madeninden gelecek servetı oğlunun daha iyiyönetebilmesi için, bir bankerin vesayeti altında büyümesinin uygun olacağını düşünmüştür. Her şeyden habersiz, dışarıda, karlı havada oynayan küçük Kane, bu düşünceden hiç hoşlanmaz. "Rosebud/Gül goncası" yazılıkızağıyla.kendısinı almaya gelen Thatcher'a vurur. Silik bir adam olan baba Kane kızar ve " Konuğumuza ayıp olmasa, seni bir güzcl pataklardım" diye çıkışır. Anne Kane, oğlunu kucaklayarak " Böyle mi düşünüyorsun, Jim? tşte bunun için uzaklaragidiyor" diye karşılıkverir. Yıllar sonra, Kane zengin bir adam olduğunda, Thatcher ilc kavgaya kaldığı yerden devam eder... Tıpkı birbabaoğul gibi tartışıp dururlar. Ama Kane, sadece ona değil, çcvrcsindcki bütün yaşlı adamlara karşı böylcdir. Satın aldığı gazetcnin yasjı yöneticisinınodasınacl koyarve her fırsattaalay eder. Senatörlük seçimlennde amansız bir mücadeleyetutuştuğu yaşlı politıkacınınadı,Kane'in babası gibi Jim'dir. Yaşlı kışılere karşı Geçmek bilmeyen geçmiş... Orson VVelles (19151985) henüz bir çocukkenannevebabasını kaybetmiş," Yurttaş Kanc"dc (Citizen Kane, 1941) hayatını anlattığı Kane gibi o da vesayet altında büyümüştü. Gerçi bu fılm büyük ölcüdc zamanın basınkralıW.R.Hearst'ün(l 863195 l)yaşamöyküsünü çağrıştırıyordu, ama Welles'in kendi hayatından kattığı şeyler de az değildi. Bunlardan baştageleni,erken yaşlarda ana babasını kaybetmesi vc ailesiyle birlikteyken geçırdıği mutluçoeukluk yıllarınınözlemidir. VVelles 'denizlertaşıyan Kane karakteri de, Rosebud/Gül goncası yazan kızağını ve ailcsindcn kopanldığı karlı günü hiç unutmaz. Ölürken bile "Rosebud" diyc kızağını anar. lçinde bırçıftlik evi maketi bulunan ve sallanınca kar yağdıran cam küre, son nefesiyle birlikte elinden düşüp parçalanır. Cam küredeki minyatürkarlı manzara, Kane'ınmutlu ana babaevinden kopanldığı kışgününündondurulmuşbırhaligibidir. Birhaberprogramı 'taklıdı' ılebaşlayan film, Kane'inyakınındabulunmuşbeşkişiningeçmisjanımsamalarıylagelişiyor. Welles'in burada gelıştırdiği sinema dili (en uzaktaki nesneleri bıle net olarak gösteren alan derinliği, tek çekim içinde kamera hareketleriy lc boyyüz ayrıntı gibi farklı çekimlcr kullanan dınamik sahnelcme, tavanı ve tabanı da kapsayan çckımler vb), film kişilerinin geçmişi anımsama ve en ınce noktasına kadar yeniden canlandırma çabasına çok ııygundüs.üyor. llk gcri dönüij bölüınünde, pansiyon işletenanne Kanc(Agnes Moorehead) oğlunu banker Thatcher'a (GcorgeCoulouris)tes Giiney, "Arkadaş" filmindeyakınluşmaya çulışan babakızt anlatmıştı...