Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
31 EKİM 1999. SAYI 710 suna, hüznünc dalı vcrecekti büy ük bir açlıkla.Ç'ocukluğununimgelemlerinidepeşisıra sürükleyereksözcüklerinanlamlandırdığıo zengin hayalgücüyle bakacaktı Milas'ın köprülerine.evlcıinc,ağaçlanna...Karannı vermiştiilerideyazarolacaktı.Ohaldedoğayı iyidcn iyiyc gözlemlemeliydi. Servinin, köknann, ardıçın, çamın, çitlenbik ağacının gövdelerinin birbirinden farklı olduğunu, yapraklarına, dallarına, varıncaya dek nerelerde birleştiklerini, hangi noktalarda ayrıldıklarını, hcr şcyi cn ince ayrıntısına kadar belleğine yerleştirmeliydi. Birgün zeytin, çam, servı, köknar, çitlenbik ağaçların kim tahtaya ezberden çizecek diye resim öğretıncni sorduğunda, kara tahtaya kalkacak, ağaçlarıcnincc ayrıntısına kadar çizecekti. Iştc Istanbul Eminönü Halkevi Scrgisi'neresimlerinin seçilmesıne varan yctcneğinin farkedilmesinde bu keskin gözlem gücü büyük rol oynayacaktı. Artık resim yapmak da, okumak kadar öncmliydi onun için. dostlukta, iki arkadaşın birbirlenne yönelttikleri eleştiriler, tüm eleştirilerden daha önemliydi ikisi için. Bir eleştiri daha vardı belleğine ycrleşen"Çizgidecakadankaçınmalısın" demişti Leopold Levy. Resmin şiirselliği gizinde yatar. O gizi ressamın yakalayabilmesi için belirgin, vurucu öğelerden çok o çizgileri imlcyen leke, ışık, gölge gibi öğelere daha çok cğilmesi gerektiği yönündeydi Levy'nin Erol'ayöncldiği eleştiri... Bf linçaltının derinliklerlnde... Lcvy,Turan Erol'unrcsimlerini şimdigörse ne derdi acaba? Yalın, antılmış bir ifadeylegökyüzüneyükselenAğrıDağı'nınbu7Uİ mavisinekarışmış, lacivertgcceyibekleyen, sarı ışık sızıntılı evlerin karaltısıy la bir gizin içineçekilivermiş "Akşam Vakti Ağn Dağı" adlı tabloyu görse ne derdi bilemeyiz ama Turan Erol resme genel bakışını ve tema konusunu şöyle açıklıyor: "Bir tema endişesiyleyola çıkılmıyorresimde. Gezip gördüğüm, yaşadığım her yer, hernesnebilinçaltımınderinliklerindebirer imgeye dönüşüyor. Yani tcmayı ben arayıp bulmuyorum, o bana geliyor. Bazen gclmcsi deuzunyıllaralabiliyor. EnazlOyıldırtekrartekrarelealdığımkonularvardır. Belleğimın derinliginde yer alan nesne, zihnimi kurcalardurur. Kocabirgün,tuvalinbembeyaz yüzeyi karşısında oturduğum olur. Süreklı düşünürüm. Tuvale aktarmak istediğim imgeninçağrujtırmasıgcrektirdiğibirrcnksel ilişki vardır. Bunları çözmeye çalışırım ka(aında.Renk,biçim, ışık, gölge gibi resimsel öğelerin, bir imgeyi yaratması gerekir. Bu yüzdenheröğeayrıayrıişler.kurgusunuyaparbelleğimde. Hiçbiröğe,diğeriııinönüne geçmemclidir. Odcngeyı ararım imgeleriındc." "Yani bir yerdeyapacağınız resmin beyinsel fotografını çekiyorsunuz, renkli ınioluyorbu fotoğraf, hangi renklergirecek bu fotoğrafabelli midirbaştan?" " Evet. tstediğim tonu elimle koymuş gibi bulurum. Bubira/dayıllarındeneyimitabii. Rcsmc başladığım yıllarda istediğim renk bu değil diye debelcnip dururdum." Vapurda... Halkevi kütüphancsinin dergilerini karıştırırken görmüştü Bcdri Rahmi Eyuboğlu'nu. Resinıleri kadar şiirleri, şîirleri kadar yazılarımükemmeldi.Dalgalıgürsaçlanyla, keskin gözlcriyle bir idol olarak Turan Erol'un hayalinde büyümeye başladı. Demek bir insan hem ressam, hem de yazar olabiliyordu. Bukezyazarlıkkararınabiryenisi eklendi, ressam da olacaktı Turan Erol. Vapurun gü vertesinde o hazin anının arasından bir ışık gibi yükseliyoıdubudüşünce. II. DünyaSava!)i bütünşiddctiylesürüyordu dünyada. llcranhavasaldırısınauğranabilir korkusuyla,gecelcri kuytu lımanlarda, koylarda konaklaya konaklaya gidiyordu vapur Istanbul'a. Erol'un hayaladairdüşlerinide taşıyordusanki Mila.s'tan Istanbura... Serginin düzenlcdiği günün parıltısı düşlerindendeöteydi.Birsürügazetecigelmişli scrgiye. Kendisincsorularyöneltiyor, rcsimlerini inceliyorlardı. "Oannedüşündünüz" diyorum. Gülüyor" Büyük adam oluyorumgalibaldedimiçimdcn. Aklımfikrim Eyuboğlu'ndaydı. Akadeınideöğretimüycsi olduğunu bi liyordum. Bir ga/eteciden telefon numarasını bulup, kendisini aradım. Sergiyegelipresimlerimizigörmesiniistedim. Bu hiç tanımadıgı genç çocuğun davetinı şöyle yanıtlayacaktı Bedri Rahmi: "Reis! Serginizin methini işittim ama çok mcşgulüm.Birdahakiseferegörüşelim." Görüşelim sözünü hiç unutmayacaktı Turan Erol. Ertesi yıl babasını güçbelaakademide okumak için iknacdecek ve Izmir'dcki öğrenimini yarıda kesip Bedri Rahmi'nin Salıpazarf ndaki atölyesinin kapısını çalacaktı. Bedri Rahmi şövalyesininönündebir yandan resim yaparkcn, Milaslı bu gencin akademiye girme arzusunu ciddiye alacak "Buyılkayıtsüresigeçtiamamisafiröğrenci olarak akademiye dcvam edebilirsin. Bir yıl sonrakaydını yapanz" diyecekti. "Biran kendimi ortada kalmışgibi hissettim. Onca mücadeleden sonra bir yıl beklemek, bende büyük bir hayal kınklığı yaratmıstı ve aileme karşı kendimi mahcup hisscdiyordum. Ama o iki ayltk çahşmamın bana verdiği şevki size anlatamam." İki ay sonra Milas'a dönecek ve ertesi yıl 1945 'tc akademiye kayıt olacaktı Turan Erol. 1950'liyıllaradeksürecekakademiyıllarında, On'lar grubunun üyesi olacaktı. NedimGünsür, LeylaGamsız, Adnan Varınca, Fikret Otyam, Orhan Peker gibi tanınmış isimlerin yer aldığı bu grupta, Orhan Peker aynı evi pay laştıkları en yakın arkadaşı olacaktı Turan Erol'un. Fikret Otyam da bu dostluğun diğcr ayağını oluşturacaktı. Peker'lebirbirlerininacımasızcleştirmeniolacaklardı. Pckcr'in ölümüne dek süren bu Köprü, 1996 " Peki şimdi istediğim resim bu değil dediğinizolmuyormu?" "Olmaz mı! Resmi bitirme aşamasında kazıy ıp, sildiğim çok olmuştur. Çünkü bellek resmi yaparken imgelcrin saldırısına uğrar. Söylemek, yapmak istediğinizin yan unsurlarıdırbunlarbelki. Amagereksizdir.fazlalıktır ve süstür. tşte resmin bu süslerden arındırılması gerekir. Zaten resim banagöre i/lcy ieiye bitmişlik duygusunu yaşatmamalı. Bitmiş bir resim, resmin büyüsünübozar. Bu yöndeki inancım dabelki beni sade, yalın biranlatımaitiyordiyebilirim." "Resmin büyüsüncden bozulurbitmişlikte?" "Izleyicininimgesineimkântanımıyorsunu/çünkü.Sınırlanıpkalıyorherşey. Bitmiş adı üstündc, daha ötcsi yok. Halbuki imgeye açık olsa daha çok zenginlik katacak resme..." Ankara OrAn'daki atölyesinde sergileneeck resimlerine bakıyoruz birlikte. Çividi maviye boyanmış bir Milas evi. Önünde gövdesikıpırkıpırbirçitlenbikağacı.Dalları, yaprakları kızıl kahve tonu sıcaklığında cvin pcnceresine sokulmuş. Sanki y ıllardır bcraber olmanın tadını çıkarırlar gibi. Çitlenbik ağacı Erol'un resimlcrinde oyunbaz birhavayabürünüyorçoğukere. Kıyıdayaşlı zeytin ağaçları ise bambaşka bir havada. Geniş, girintili, çıkıntılı gövdeleriyle, tüm doğayı simgcliyorlarsanki. Köklcri derinlerde bira7 mahzun ama vak url u edaları y la terk edilmişteknelerigölgelcndiriyorlar.Tcrkcdilmiş kayıklar, ycre yatmlmış. bisikletlcr oralardanbir insan geçtiği haberini veriyor bizlere. Insansızpeysaj resimlerinde, insan sanki en altı çi/ili öğe gibi birgöndermeyle karşılıyorızlcyiciyi. Erol neyi amaçlamışsa resminde,sİ7İoodaklanmayadogrııgötürüyor. Buzulmavisi Ağn'nındorııklarındada, bir verandada Bodrum manzarasını seyreden terk edilmiş bir sandalyedede, yaşlı bir zeytin ağacının bulutlarla iç içe geçmiş* Terk