Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 P+ Doktorları m babacan kişi ler, beni bayıltmadankonuşakonuşafazlalıklar,tabirımahsusuileyağdankılçekergibiçekilip çikarıldi. Ne ağrı nc sızı. O gün ameliyut olan biz dört hastay ı gctirip kapısında 'yoğun bakınıa kimse giremez'gibı bir uyan lcvhası olanodayayatırdılar. Karşımdaki yatakta yatan hastanın kalplc ilgili bir sorunu varmıs.. Yanındaki 'monitör' dediklericihazabağladilar. Birosiloskopckranı eskidenizaltılardaki sonarcihazınabenzerscslet çıkarıyor. Birtakımdijital figürleryanıpsönüyor. Hurikabiıteknoloji. Yanımdaki çok saygın bir hakim 'hastanedaş' ileprostat üzcrineteorilergeliştirınenin ötcsindc yapacak başka iş olmadığından baka baka bu monitörün dilini biraz çözer gibi oldum. Osilotör ekranının bir ucundan gırip ötcki ucundan çıkan bipbip ışıklarıy la yansıyan bu süre içindeki nabız atış sayısı ayrıca yandaki ekranda ışıklı sayı olarak okunuyor. Gecenin ileri bir saatinde farkcttim ki 756259 gibi sayılar düşmeyebaşladı. 23127 derken osilotör sustu, ekran karardı. Hasta da gözleri kapalı, kıpırdamıyor. Belli ki olan oldu. Koridortarafındakicamlıbölmeninkarşısındaki hemşireler bankosuna doğru cl kol harekctleriyle görsel ve işitsel uyarı sinyalleri vermeye başladık. Niçin zile basmıyorsunuz? Mantıklı bir soru olabilir. Bektaşi afyon çubugunu yakıp sızacağı sırada aşağıda sokaktan bir feryat yüksclmiş: "Can kurtaran yok mu?" Bektaşi kendikendinemırıldanmış:"Var,varama gelemez." Bizimdcbaşucumuzdazil var ama basamayız. Çünkü hastanc mimarlarının ergonomi bilgisi insana değil de sanki ahtapota göre uyarlanmış olmah ki ne helanıntuvaletkâğıdına, nelambadüğmelerine, ne yatagın yanındaki telefona, ne de imdat ziline hasta insanın uzanması olanaksız. Neyse, bir süre sonra hemşire geldi,monitörüişaretettim. Hiçbirreaksiyon göstermedi. "Alet sustu, adamın kalbi durdu"dedim. Banaşöylebirbaktı, "Oalet ara sıra zaten böylc bozulur" dedi ve yerinedöndü. Buradaki 'yoğunbakım'danşu anlaşılıyor: Odanin koridorcephesi boydanboyacamlıolduğuiçin koridordan geçcnherkesiçeribakubiliyor. Başka birdeyimleodaya'yoğunbiçimde'bakılıyor. *** Sonuç olarak hastane yaşaınının, bir hastanın gözüyle bakıldığında, bcnim üzcrımdecğiticibirctkisiolduğusöylenebilir. Oluınsuz görüncn birçok şcyin gerçektc tutarlı bir mantığa oturdugunu öğrcndim.Tekörnckleaçıklayalım: Yoğunbakıma doktorlann kolunda pardcsü, güıılükelbisclerlegırıp hasta bakması,lıcmşirelcrin yutacağınız hapı avucunda getirip masanınüzerinebırakmasıfilangibidavranışlar insana öncc hıjycn kurallarını çiğncmek gibi geliyor. Ama sonunda öğreniyorsunuzkibututum, inceTürkzekâsınin bilinçlibirürünü,mikroplarakarşıgerçekçi bir meydan okumakdır. Şöy le ki, bilindiği gibi aş,ı vücutta az miktarda toksin üreterek antioksin oluşmasını sağlamak ve böy lece daha sonra kontrolsüz yolla vücudagirebilecekmikroplarakarsıbağışıklık sağlamaktır. Örncğin ülkemize gelen Amerikalılarburasıgcribirülkediye.bellemiijler, mikropkorkusundanigtiklcrisuyu bile kendi PX lcnnden alırlar. Ama bu kadar itinaya rağmcn adamlar bir mikrop kaptılar mı yandikları gündür. Oysa bize birsey olmaz. Niçin? Çünkü bizdcvamlı olarak mikroplarlabcraberyaşarızvesağlığımızı öncc Allaha sonra da doğa kanunlarına havale ederiz. Onun için bize, çok yctkili bir ağızdanifadeedildiği gibi "radyasyon, madyasyon' bile vızgelir. ^ CUMIIURİYETDERGİ "Işçi pantolonu" olarak doğdu jean. Sert, ucuz ve dayanıklıydı. 16. yy'da Avrupa'ya ihraç edildi. Dört yüzyıldır da dünyanın neredeyse tümünü sardı. Ne yaş, ne cinsiyet tanıdı. En ünlü moda evleri bile peşindeydi. Yasakla da tanıştı ama hep en başkaldıran giysiydi... Önce işçi giydi, sonra... YEŞİM KÜÇÜKKAYA J ean,doğumunu"tşçi Pantolonu" olarak yaptı. Çok yıkanmasına karşın yırtılmıyordu, dayanıklıydı veerkendenbozulmagibi birdezavantajı yoktu. Amcrika'da üretilmeye başlandı ilk kez. Eko'nomik koşullar, Ingiliz sömürgesinde hayatını sürdürmcye çalışan, yeni bir devlet olma çabası içindeki insanlan ucuzolana yöneltmiijti. Jean, üreten yoksul insanların uzun süre giyebilecekleri bir ürün olmuştu. Uzun süre giyiliyor vc fazla para harcanmıyordu. On altıncı yüzyılda Ccnevre'den Ingilterc'ye ihraç edilenjean, koton, keten ve yün karışımından oluşuyordu. On sekizinci yüzyılagelindiğindeisejeankumaşıkotondan dokunmaya başlandı. Çalışma hayatının içinde aktif olarak ycr alan erkekler için üretiliyordu. Amerikalılarlngiltere'dcnbağımsızkalabilmek için Massachusctts'te ilk fabrikalarınıaçtılarvejeanpantolonlarınıürctmeyebasladılar. Jeanin dünyaya yayılmasında ve herkesin bcğeniy le giydiği bir ürün olmasında en bü yük pay sahibi, Levi'spantolonlarının isim babası, Levi Straussoldu. Strauss, San Francisco'daki altın arayıcılannın dayanıklı giysilere ihtiyacı olduğunu farketti. Jeanlere dayanıklı metal düğmeler ekleyerek, sağlamlıklarım garanti altınaaldı. 194O'lı yıllarda, savaş sonrası Amerika'da, artık jeanler sadece işçi kıyafeti değildi. lnsanlığa ikinci merhabasını rahatlığın ve spor kıyafetin sembolü olarak verdi. Büyük bir hızlatoplumunherkesimindeninsanlartarafından tercih ediliyordu. özellikle de"asi" gençlerin sembolü olmaya başlamıştı. Bu kezjeanin hayat alanı kısıtlanıyor, hızlı yükselisjinin cezasını alıyordu. Amerika'da, okullardagiyilmesiyasaklanan"yasaklıbir ürün" olmuştu jean. Artık sadece işçi üniforması degildi, insanların gündelik yaşamında giydikleri bir ürünolupçıkmıştı. Yasaklılığındanmınedir, 1960'lardaAmerikalıgençlerprotestolarını jeanpantolonlarıylayaptılar. Yasaklar, Avrupa ve Asya'ya jean ihracatını da başlatıyordu. Globalleşmeden çokça söz edilen şimdilerde.globalleşmeyıbaşaran bir ürün olan jean dünyaya yayılmayabaşlıyordu. 1970'liyıllaragelindiginde, Ispanyolpaçalı pantolonlar moda olmaya başladı. Bu akımdan jean de geri durmaz. Yeni ürünler, Ispanyol paça olarak piyasaya sürülmeye başlandı. Özgürlüğün ve asiliğin sembolü olan jeanler bu kez pantolonuna kişiliğini yansıtıyordu. 1980'li yı llara gelindiğinde jeanin engellenemeyenyükselişinigörenünlüdesinatörler, koleksiyonlarında jeane yer vermeye başladılar. Onlar da fark etmişlerdi ki artık jeanler her kesimden, her yaştan, her milletten, her cinsiyetten insan tarafından tercih ediliyordu. O, insanların vazgeçemediği bir ürünolmuştu.llkzamanlarhiçdüşünülemeyenbiryeregeliyordu. Şimdılerde Versace, Calvin Klcin, Gucci, Queen, Guess, Armanı gibi ünlü markalar jean üretiminde söz sahibi olmaya başladılar ve jean sektöründeki payları da hızla yükseldi. Belki dekendilerine uygun düşeceğine hiç inanmadıkları bu piyasada pay sahibi oldular. Günümüzde dünyanın her tarafındaüretilenjean, yüzlerce belki de binlcrce markayla karşımıza çıkıyor. Bunca değişik marka ve ürün arasında bize en yakışanı ve uygun ola