Catalog

UZ 1998. SAY1642 11 ukule... Kocaman nbul'da kocaman başka iünya... Herkes neşeden etse, kız doğduğunda ıklarının altına, iyi asın dilekleriyle zil sa da, satır aralarına enen birşeyler var... kat kat giysiler, sankı ne bulmuşsa gıytiinc. Vücudunun tek beyaz yeri gözlekı. Sıılııkulc'nmyaş,amıgibigözleride . Bırımavıbınkahverengi. Yoksullukıde süren yaşamında, yanından ayırmak varlığışarabı. ;diyeninarazisiııdeoynayanç.ocukların ı hcmcn hcpsinin kafası kabak. Nedenıııklarhemen söylüyor. vardaondan." ıkule'dedoğankızçocuklannınyastıkı altına zilkoyarlarmişki, iyi oynayabıleboyuC'addcsı'ndeıkikızavaıedolaşıri güneşe inat, simsıyah giyinmiş. AyayüksektopııkluterlıklcrlcSulukulc'nin ukurlarladolusokaklarındadola'jiyor. > ise,kırmızılarıçinde Terliklerinden i mi7i ojcli kırlı ayakları fırlamış. rada t'uhu;> yok, öyle şcylcr olmaz" diItek peltek konuşarak ıklan bunalan kı/, önce kemennı çözü•nra fcrınuarını açıyor, siyah donıı göriiBudefadaelinitiş.örtününi<,inesoku Çamaştr sokakta yıkamr Sulukule'de, sokakta ağlanılır, sokaktagülünür... Dilküfürle kardeştiı sunki... yor, sutyeniyle oynamaya başlıyor. O da her şeyigıbı siyah. Klini.konuşmasıbitenekadar daçıkarmıyor,durrnadanmemcleriyleoynuyor. Kızlarkonuşmayabirtürlüyanaşmıyor: "AmaGünay Anakonuijur" "Günay Ana, (îünay Ana, bizim ortamı anlatsana" Günay Ana yaşlı. Kara kuru. Kucağında kendisine tezat sarışın mavi gözlü torununu seviyor. Bcbcğin elinde kuru bireknıek parçasıkemirıpduruyor. Gclinidcyanıba^ında.erkeklerhariçailcnin tüm fertleri hepsi sokakta. "Anlatayım kızım ama sakalsız olmaz. At bakayım 1 milyon. Ee,herşcy parayladöncr. Bilmiyorsanöğren." Pazarl ığa oturuyor, bakıyor ki karşı taraftan birşeykoparamayacak,gelinihemenlafakarışıyor: "Hayır hayır, ce/aevindc oğlu var, duyarlar, kı/.aıiar. Sava^ Ay'ınprogramınaçiktızaten, basjinagclmeyenkalmadı." Yoldan gcçcn ıki gcnein gözleri kızlarda. Bakabakageçıyorlar. Kızlar: "Hadi gidin burdan, çocuklar geçmeye başladı. Şımdı sizi dccğlenceyeçağırırlar.başınız belayagırer." Kadının biri yorganını sokağa atmış üstüne çıkıp yıkıyor. Sanki birine kızmış da hıncını yorgandançıkanrcasınaçiğniyor. Yoldan gcçen meraklılardan birı, "Sen bu yorganı geçcn giin yıkamadın mı?" diye soruyor: "Yok, yok bu hcrıfin üstündeydi. Birdeçocuğun üslüııdc var onu da yıkayacağım, yağmurdan bütün (,ar^aflar çürüdü. Her yerden yağmurakıyor." "Yazgünüsobamıyakihyoraannem?" Sonra etrafa döncrek, "Dulum y a koruyorlar bcni." Sonradan kendısınc lafatanlardan küsolduğubirkadınlakonuştuğunuhatırlıyor: "Ulanbenscninkocanlabilekonuşmuyorum. Hadigıt,hadı.Ulanbenseninleküstüm, unuttum da konuştum" fa MüslümGürses hakim tüm mahalleye: Sen benim aşkım tek güneşımsin/ Sensiz bu dünyayı söyle neyleyım/ Ben senm yanında ccnnetteyim... Içeriye gelen biri, elindeki hapı bır bardak suyla yutuyor. Içerken arkadaşı durmadan kolunuçekiştiriyor. "Nerden buldun oğlum, söylesene." "Işe gidecem oğlum dur!" Öbürükolunubırakmayahiçniyetlideğil. "Nerden buldun oğlum nerden, banadabul. Bari göstermeden ic fsıınu." "Akşama sözsana da ıki tanc bulacam" Kaldırımların kenarlarında oturup vakıt ftldürcnlcr birbirlcrıne durmadan sata^ıyorlar. Gençten bırı arkadasmın üstüne çay tabağındakı kalan suyu fırlatıyor. Suyuyiyensinırleniyorvebasıyorküfrü. "S...." "Söyle annem ne arıyorsun'.'" Fotoğrafmakinesini, küçük kayıt kasetını görenler soruyor: "Ay abla ne kasetı bu'.'" Kapı önlerinde geçiyor saatleri, hatta« Küfürlerin arasında... Karşıda Kafc Efe... Sadece iki küçük masa vc 6 sandalycdcn oluı>an kü(,"ük bir yer. Bu de \et Kusgöz, Sulttkuletiler'in ayakkahı taminisi... Sulukule'nin türbesi de mahallenin gizini ele veriyor sessizce...