Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYE1 DERGİ voldu. O gcce oray ı sürerler. Yani scnin anlayacağın Marmara her taraftan darbe yiyor. Birkaç kilo balığa düştük, yakında onu da bulaınayacağız. Birkaç balık tuttuğumuzda kaç para dcdiklerindc on milyon lira diyeeeğiz. Herkes balığa hasretkalacak..." "Bakadamserayapmışbalıkyetiştiriyor. Ya, scnbirkcrckocadenizincsahipçık.Senin denizin altın, scn bu adamlan kaldırburdan. Boğaziçi'ni yasak etmişsin ne güzel. Yuva çünkü buralar, balığın yctistiği yerler. Marmara'ndadayasakla, Rge'nde, Karadenizi'ndetutbalığı. Marmara annclikyapsın. Bütün evin duvarlarını yıkarsan oev ayakta kalırmı'.'Senevinikafanayıkıyorsun.hepsi sonra aç." "Linda yakcanım..." "Muharremçoksigaraiçiyor. Nasıl içmcsinbe. Deliolucam. Adamlarbirlokmaycrde açıyor taramalı radarı. Kadıköy'e kadar gösteriyor. Japon radarı kaç milyarsa... Ordakitümbalığıgörüyor. Ncdirya,buinsanlıkmı'.'Bunlarınbaşınaerkekadam, vicdan sahibi,bumemleketisevenbiradamolacak. Ben fakir halimlc uyuyorum yasağa. Niyc adammilyarlarlaoynuyordauymuyor. Sen burayı çekiyorsun ha, bu balığın çoluğunu çocuğunu öldürüyorsun. Büyük balığı alıyorsunufağınabasıyorsuntekmcyi." Öfkesi doruğa çıkıyor. Yakından büyük birtankcrgcçiyor.gözüonda... "Scn mi bu balığı yarattın, canını vcrdin. Sen bütün Istanbul'un yiycccği gıdaya mani oluyorsun.Bu balığın büyümcsineizinver. Bes. senc on sene sonra balık yok. Sonra balık Avrupa'dan gelecek. Biradam olacak ki dcnizlcr kurtulsun. Benim için bu yaştan sonra kurtulsa n'olacak, kurtulmasa n'olacak. Kurtulamazsaüzülcrekölcccğim." Ahırkapı'dan Kumkaprya dönüyoruz akıntıyla. Balık takılmadı çaparimize. Muharrem anlatıyordaanlatıyor: "liski reisler Allah'tan korkarlardı, iyi adamlardı. Gözleri tok adamlardı. Şimdi ufacık bir adam çıkmış kaptan köprüsüne, kocagırgıra. Bakıpgülüyor.alayediyorsenle. Bak seni nasıl batıracaktım, salladım. Eskiden sen denizde kalmışsan çckcr seni götüriirdü. Şimdi gcberscnbilebakmazlar. Hain. Hain olmazsa o isleri yapınaz. Balık da bizim gibi bircanlı. Aklı yok, fikri yok. Onu korumaklazım..." "Bizim hükümetimiz çok şeyle uğraşmaktan denize bakamıyor. Bu gibi işlerle uğraşamıyor. Bitince parayla dışardan alırım diye düşünüyor." Linda sından bir sigaradahaistiyor. Linda yakıp veriyor tebcssümle. Balıkçı Muharrem öfkesinden yorulmuş. Denize, Marmara'sına dalıyor gözleri. Denizse öfkeylc kabanyor...^ BAŞKENT GUNLERI Yitik dostlar, çağnşımlar MÜŞKRRKr HEKİMOĞLU onbahar yaprakları gibi uçuyor kimi dostlar. Bir, iki derken kaç kişi birden, kimi mesleğimizden, kimi yakın, kimi uzak çevremizden. Çıplak dallara dönüşüyor yaşam, yalnızlık çöküyor, ölümün hüznünü soluyorum havada, yeniden doğruluyorum sonra, ölümün gerçeğini, uyarısını düşünüyor ve gülümsüyorum. Yitirmek acı, ama o acıdan yoksun olmak istemem doğrusu. Hüzünle, gözyaşıyla uğurladığımız dostlar, sevgililerle güzelleşiyor yaşam. Yoksa çok boş, anlamsız olmaz mı? Kimi zaman yıllarca görmüyor, buluşarnıyoruz, birimiz Istanbul'da, birimiz Ankara'da, aramızda dağlar yok, ama koşullar değişiyor. Birliktelik yaşanmıyor, ama bitmıyor, tersine bir haber, bir telefon, her şey bıraktığımız yerde, hiç ayrılmamış gibi... Kuşkusuz sağlam altyapı nedeniyle. Rıdvan Menteş'in hastalığını Esin Talu Çelikkan dan duydum önce. Sonra telefonlar, arkadan acı haber. Yıllar geriye girti birden. Kimi 'ekselans' diyor, kimi 'baron', ben 'Rıdvan' dedim her zaman, özel nedenlerim var. Dedesi Rıdvan Paşa'dan kaynaklanıyor. Çağnşımlar Rıdvan Paşa köşkünden, Göztepe Taşokulu'nu bitirdikten sonra gittiğim Erenköy Kız Lisesı'nden. Kocaman bahçe içinde beyaz bir köşk, ortada havuzuyla mermer bir salon, duvarda tavana kadar uzanan aynalar, oymalı kapılar, işlemeli çerçevelerle, tahta mimarlığın görkemli bir örneği. Güzel öğretmenlerim var orada, edebiyat öğretmeni Tahsin Bey, siyah, ama beyaz çağnşımları var, resim Rıdvan Menteş. öğretmeni Zahide Hanım, resim sevgimin ilk kaynağı. Felsefe öğretmeni Feliha Hanım, ögretmenim olmadı, ama bir de Berat Hanım'ın güzelliği var belleğimde... Babam Eskişehir'e, ardından Ankara'ya atandı, ben de Erenköy'ü değil Ankara Lisesi'ni bitirdim. Ama Rıdvan Paşa köşkünü unutamadım. Yandığı zaman hüngür hüngür ağladım. Esin'in annesi, rahmetlı Hatice Esendal'ı, Rıdvan'ın annesi rahmetli Fatma Menteş'i o köşkün kızları olarak düşündüm uzun yıllar. Buluştuğumuz zaman öyküler, anılarla parlardı söyleşiler. Erenköy'deki Rıdvan Paşa köşkünden Çıftehavuzlar'daki Ipar köşküne uzanan köprüyü de Istanbul'un en güzel çiftlerinden biri oluşturdu. Ipar kardeşlerin ikizlerinden biri, Muzaffer ve Rıdvan Menteş. Istanbul partilerinde, balolarda güzelliği, şıklığı, zarifliğiyle göze çarpan bir çift, çevresinde seçkin bir yeri olan bir dost. Güzel danslanyla hâlâ parlar gözlerim. Sonra güzel bir kız katıldı aileye, Ayşe Menteş. O da evlendi, Soruştay oldu soyadı, iki çocuk annesi şimdi. Son kez telefonda sesi gülerek torunlarından söz etti Rıdvan Menteş. Sonbahar yaprakları dalından kopuyor, ama yeni tomurcuklar yeşeriyor ağaçta... Ancak ölü yaprakların şarkısı da sürüyor. Çünkü öz şarkılar onlarl Başucumda ilginç kitaplar var, yazan elleri saygıyla okşuyorum. Ekranda izlediklerimle umutsuzluğa düşünce sayfalarında ağarıyor gecelerim. Çirkinliklere karşı oluşan güzelliklerin sevincıyle çarpıyor kalbim. Bir direnişi hissediyorum, aydınlanmayı, yok edilmeyen birikimi, o birikimi yansıtan bilinci... Bir Akbank yayınlarından, 'Minyatürlerle Osmanlılslam Mitologyası'. Araştırmacı dostum Metin And'ın yapıtı. 'Kırk yıllık dostum Talat Halman'a, kırk yılın hatırasına' yazısı var ilk sayfasında. Seyrederken gözlerim parlıyor. Çizen, renkleyen elleri de nasıl bir ışık parlatıyor kim bilir? İlginç rastlantı, kırk yıllık dost Talat Halman'ın kitabı da başucumda. O da zamanı aşan bir ozanın, Ortıan Veli Kanık'ın anısına. Şiir çevirisı güç uğraş, ama ustalar başarıyor. Melih Cevdet'i anımsıyorum, Annabel Lee çevirisini, okurken bir bulutun rüzgârından üşürüm ben de! Bir de Teoman Aktürel'ın Barbara'sı var. Hatırla Barbara, Brest'te yağmur yağıyordu durmadan... TEO'yu CSO salonunda gördüm bir süre önce. Yekta Güngör Ozden ile birlikte konser dinliyor. Hukuk Fakültesi'nde başlıyor dostlukları, yıllarca sürüyor, Anayasa Mahkemesi Başkanı görevinden ayrılmadan önce buluşmak, emeklılik öncesı birkaç günü birlikte Linda ve Muharrem.. p * den. Amayenilcnhepküçükbalıkçı. "Onlardevletiçindedevlct. Onlarabirşey söyleyemezsin. Çünkü adamın motorunda 20 tane tayfa var. Bakıyor sana tcpeden. Olaylaroldu. Batırırlarsenikonuşamazsın." Ciırgırcılara,troleülere,lambacılaraöfkeli ki laf açılıncaduramıyor: "Kıy ı trolleri çok fcna. Denizi sürüyoralttan. Balığınçoluğunu,çocuğunu,yuvasını, varını yoğunuöldürüyor. (ieccaskeri botlar var. Onlan takipederek, yakalıyorlar. Bunlar motorları gördükleri zaman, çektikleri aletleri denı/in dibinc bırakıyorlar, şamandıralarla. Sonra radarlarıyla buluyorlar. Deniz Kuvvetleri o işe uyandı amakontrol edemiyor. Bunlar Yenikapı'ya yerleşmiijler. Akşam oldu mu küçük balıkçıyasoruyor: Nerden tuttun bunu? Tamam o gecc orası mah Muharrem, Linda'ya dayitipgiden bulıkların, canavarlann öykmünü anlatıyor... geçirmek istemişler. Teoman Aktürel de emekli artık, kim bilir ne güzel şiirler yazacak... Emekli olan bir başka dostum Cevat Erder, ODTÜ öğretim üyelerinden. Onarım dalında uluslararası üne ulaşan bir bilim adamı. Kürsüsünden çok sıcak uğurlandt, asistanlar, öğrenciler sevgiyle selamladı onu. Dalına yaraşır ödüllerle onuıiandırdı. Istanbul'da düzenlenen toplantı da büyük ilgi gördü. Emeklilik noktalama değil her zaman. Tersine noktalı virgül, öykü de bitmiyor, coşku da. Türköz ve Nejat Erder de ses verdi yattığım günlerde, bir de müjde, üçüncü kuşağa ulaşıyor aile, küçük Erder'in sevinciyle gülüyor dede. Çocuk doğurmadım, ama kim bilir kaç kızım, kaç oğlum, kaç torunum var! Oğullarımdan biri Mardin dağlannda aylardır, askerlik görevini yapıyor. Ara sıra sesleniyor, kısa süre sonra buluşacağımızı söylüyor. O günü özlemle bekliyorum. Babam, 'canıma can katanlar' diye söz ederdi torunlarından, mutlu bir dede oldu, torununun kızını da gördü. Ülkemız barış içindeydi, ekranda bombalar patlamıyordu o zaman. Yazımı sona erdirirken dünya nereye gidiyor bilinmiyor, ama doğacak çocuklara 'barış' adını vereceğimiz günlerin özlemiyle selamlıyorum sizi. ^