Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
29KASIM 1998. SAYI 662 12 MART'I ANLATTIM... Hoşçakal Yarın, yönetmen Reis Çelik'in ikinci filmi. Gazetecillk yapan ve bine yakın reklam filmi çeken Çelik'le filmi üzerine konuştuk. "Hoşçakal Yann"la klmin filmlnl yaptınız? 12 Mart döneminin filmini yaptım. Deniz Gezmiş... Askeri darbe mantığının, faşizmin ne olduğunu anlatmaktı amacım. Denizler'in üzerinde odaklanmış gibi göründü ama filmi onu anlatmaya yönelık çekmedim. Çekimler sırasındaki röportajlannızda da konuşmalar hep Deniz Gezmiş ve arkadaşları üzerinde döndü ama... Deniz Gezmiş öyle bir yerde duruyor ki, onun adının geçtiği herhangi bir konuda onun daha ötesinde bir bakış insanlann aklından geçmıyor. Filmin başında bir sahne koydum, gecekondu yıkımı. Duvarda Deniz Gezmiş'in bir yürüyüş resmi vardı. Burada vermek ıstediğim, demokrasi savaşını verenler belli ivmeler kazandılar ama hep kaybettiler. Bütün kalelerimizi kaybettik. Bu sizfn ml, sol hareketin mi yenilgisi? Haksız bir yenilgidir vş sol hareketin top yekün yenilgisidir. Emperyalizmin gücünden kaynaklanan yenilgidir diye bakıyorum ama filmde, Deniz'in resmı oradan ındırılmedı. 68'liler sizi dönemle llgili görüşlerini istemekle ama dikkate almamakla eleştiriyorlar... Ben sorumluluk duyan, geçmışiyle yaşayan, bugün de aynı şeyleri savunan bir insanım. Tabii ki bir araştırmada insanlann fikirlerini alacağım. Ama dikkate almamışsınız, örneğin başlangıç sahneleri, meczup bir resşam ve nasıl tanımlanacağı belirsiz bir belediye başkanı... Bir düzeni, bir yıkımı anlatıyorum. Buna rağmen ayakta tutulmaya çalışılan bir şeyden bahsediyorum. Bu eleştiri önyargılı bir bakıştır, ben orada anlatmaya çalıştığımı doğru anlattığıma inanıyorum. Gürbüz Çapan, Bedri Baykam, Mazlum Çimen, Suavi, Ferhat Tunç... Bu isimleri ticari bir kaygıyla mı filminizde oynattınız? Hayır, bu filmin böyle bir şeye ihtiyacı yok. Kendi tarihimize yönelik bir filmin yanında durmak isteyen herkese kapı açıktı, onlar da geldi. Deniz Gezmiş'in karakterini verebildiğinizi düşünüyor musunuz? Otuz film de çekilse, birilerinin Deniz Gezmiş karakterini oturtabileceğine Mustafa Yalçıner 68'in öğreneilerinden. nizler'in idamının siyasal bir kararla verildiğiniaktarmasıaçısındandaönemli. Mustafa Yalçıner (68'li, Gezmiş'in arkadaşı): Filmin tarihselgerçeklerlebağlantısıyetersiz. EğerDenizve dönemanlatılacaksa mutlak zorunluluk diye düşündüğümüz işçi, köylü vc üniversitc gcnçliği yok. Bence filmin önemli eksikliği burada. Bugünle bağlantısı açisından da problem var, bu da gerek yönetmenin gerek oyunculann o dönemin ruhunu anlayamamalarından kaynaklanıyor. Önemli yanlışjlaryapılmış.örneğin hiçbir cezaevinde idam mahkumu diğer tutuklularınönündengeçirilerekidamagötürülmcz. Böyle birşey olursa tutukluların arkadaşlarını sahiplenmeleri, kendilerinin deölebileceğiolaylaryaşamasıgerekiyor. Deniz' in ve diğerlerinin boyun eğmez ve uzlaşma kabul ctmez tutumlan da fılme yansımamış. Saniyorum bundayenidünyadüzeninin ve yeni solculuğun etki leri var. Yasak koyuculuk yapmak istemem atna sanatçilann yaptıkları işe karşı sorumluluk ve bilinç taşımalangerekir. Deniz'in ycterince yansitıldığını da düşünmüyorum. Deniz, kasmtı özelliği olmayan, sürekli şakalaşan biriydi. Oysa filmde kasıntı ve sert bir yapıda gösteriliyor. Çok uzlaşmacıyaklaijimlafilmyapılmışdemek istemiyorum ama hangi gerekçeyle "Yaşasm MarksizmLeninizm"sözlerininverilmediğini bilmiyorum. Odönemdeyaşayaninsanlar Marksist ve Leninisttiler ve sosyalizmi ideal alarakyolaçıkmışlardı. Şimdi bugündenbakıncane kadar sosyalistliktir,tartışılabilir ama ideal oydu. Filmde bu anlaşıl •" inanmıyorum. Bunu Türkiye Için mi söylüyoraunuz? Dünya sineması için de söyiüyorum. Lenin, Che karakterleri oturtulmaya çalışılmış ama becerilememiş çünkü bu isimler dünyada tek olabilecek niteliğe sahipler. Gezmiş asılırken "Yaşasın MarksizimLeninizm" demişti. Siz filminize bu cümleyl almamışsınız. Onu ve ideolojisini perdelemiş olmuyor musunuz? Denızler'e MarksistLeninist olarak bakarsanız asıl orada yanlışa düşersiniz. Hareketlerinın özünde anti emperyalıst bir çıkış vardır. Sosyalıst de diyemezsiniz, sosyalizm sempatizanı olabillrler o da sonlara doğru kazanılmıştır... Bu cümleyi kullanmamak, 28 Şubat'tan bu yana yaşanan siyasl ortamla uzlaşma mı? Kesinlikle hayır. Ben, MarksistLeninist bir insanım. Biz, Denizler'in hareketini pasif, çizgisini bulamamış, sadece anti emperyalist doğrultuda ama güçlü ve kararlı bir devrımcilik hareketi olarak değerlendırıriz. Bu sizin gerçeğiniz ml? Yaklaşımımda tamamen tahlile yönelik bir bakış vardı. Hareketin toplam özetinde bu vardı, yoksa ben kendimi onlardan daha MarksistLeninist görüyorum. Filminiz tçinlze sindi mi? DERGİ'DEN Merhaba, ^ Marmara 'nın maviliğine olta sallayan balıkçılara imrendiğiniz oldu mu hiç? Bu hafta sonu sizleri iki olta balıkçısıyla kısa bir palamut yolculuğuna çıkartıyoruz. Birinin adı Alaattin, diğerininki tbrahim. tkisinin de lakapları var birlikte anıldıkları. Sefıl Bir ve Yıldınm... Sefıl çokyaygın bir lakap olduğundan Sefıller 'e numara da vermişler aralannda, bir, iki, üç diye. Bu yolculukta, bizimle denize açılan diğer reisin lakabı ise Yıldınm. Çok hızlı olduğundan değil, bir kez yıldırımın hışmına uğradığından yakıştırılmış bu ad ona. iki reis de yaşamlarını denizin maviliğinde yıkayan olta balıkçılan. Ğitgide kuruttuğumuz denizden ekmek yiyen iki emekçi dünyaya öylesine farklı biryerden, öylesine filozofça bakıyorlar ki! Alaattin Reis sakin sakin meydan okuyor dünyaya: "Biz özgürlüğü seçtik. Ülkede yaşayan birkaç akıllı gruptan biriyiz. Burada insan gibi yaşamanın yolunu bulduk. Kimseye hesap vermeyiz. Ne makam, ne mevki, ne para, ne pul bizi hiç ilgilendirmiyor" diyor. Ülkede yaşayan birkaç akıllı gruptan kimi kastediyorlar dersiniz? MÎHA dan genç gazeteci Filmin Deniz 'i, Yusuf'u ve Sinan '/... Benim içime sindi, çünkü insanlardan almak istediğım tepki ve etkiyi aldım. Kimseye, özellikle bizim 6870 kuşağına, onları tatmin etmeye yönelik bir film yapmadım. Hiç olmazsa, bugünki, yarınki kuşak böyle bırisi varmış desinler diye yaptım... Slnema nedir size göre? Insanın yaşadığı çağı, dünyayı, toplumu yansıtması için bir araçtır. Bu aracı kullanırken estetiği, sanatsal kaygıyı nereye oturtuyorsunuz? Insan sinemaya öncelikle lyi vakit geçirmek için gider. Siz eğer dünyanın en güzel konusunu, en kötü şekilde sunuyorsanız, o orayı terkeder. Siz, o perdeyı güzel bir şekilde doldurarak insanlara keyif verebiliyorsanız, altında da istediğiniz mesajı aktarabiliyorsanız, sanatsal kaygıyı yerine getınyorsunuz demektır. Bir röportajınızda, böyle bir film çektiğim için beni ensemden vururlar dlyorsunuz, bu çok iddialı bir söz değil mi? Böyle bir sözümü hatırlamıyorum. Bu şöyle bir mantık, birşey yapmaya kalktığınız zaman herşeyi göze ahrsınız. Şlmdl... Bu kadar problemli iki film çektikten sonra arkadaşlaıia şakasını yapıyoruz, diyorum ki, iki filmde de doğru dürüst kadın rolü yoktu, hep bıyıklı adamlar vardı. Antalya sahillerine çıkacağım, yönetmen koltuğunu suyun içine koyacağım ve kızlara canım şöyle oyna, böyle oyna diyeceğim... Böyle, problemsiz bir film çekeceğim. ^ arkadaşımız Cemile Düşmez 'in röportajını okuyunca neden balıkçı olmadığımza hayıflanacaksınız belki de... Para, pul, mevki aşkına bedel olarak özgürlüğünü ödeyenler ne kadar insanca yaşadıklarımn farkındalar mı acaba? Siyasi ve toplumsal cinnet durumunu soluk alınamaz bir noktaya getirerek yaşamaya çabalayan bizlere bol bolfilozof balıkçı gerek. Sakin bir hafta sonu dileğiyle... İpek Çalışlar CUMHURİYETDERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: BERİN NADİ • BASAN VE YAYAN: YENİ GÜN HABER AJANSIBASIN VE YAYINCIUKA.Ş.1GENELYAYINYÖNETMENl: ORHAN ERİNÇ1GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ: HİKMETÇETİNKAYA1YAZIİŞLERl MÜDÜRÜ: İBRAHİM YILDIZB SORUMLU MÜDUR:FİKRETİLKİZ1 YAYIN YÖNETMENl: İPEK ÇAUŞLARBGÖRSEL YÖNETMEN: AYNURÇOLAK1 REKLAM: MEDYA C KAPAK FOTOĞRAFI 68'LİLER BİRÜĞI VAKFIARŞİVİNDEN ALINMIŞTIR