26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 CUMHURtYET DEI yıfça. tkısıdeortayaşlı. Yanlarınayaklaşıyoruz. Tanışma faslı... Ikisi de yıllardır olta balıkçılığı yapıyorl mış. "Biz ülkenin gizli işsizleriyiz" diye söze giriyor Alaattin 1 iskestirmeden. Doğmabüyümelstanbullu. Balıkçılığabaij madan önce, vapurla Haydarpaşa'ya geçerken bile denizc korkarmış. Daha sonra sıkıldıkça ınip balık tutmaya başlan "Bir iki, derken balıkçılık kanıma girdi işte." Ibrahim Reis'in Kumkapı'daki namı 'Sefil Bir'. "Bizde fil çoktur, bunun için kanşmasın diye bana Sefi 1 Bir derler. Ardındanhikâyesigeliyor: Ailcsi Anadolu'dan Istanbu göç edincc, Kumkapı sahıline yakın bir yerde ev tutuluy Ağabeyi Leylek Sülo balıkçılığa merak sarınca Sefil de c özenip düşüyor balığın peşine; beş altı yaşında var yok. "Annem, babam bize pek fazla ılgı göstermezdi. Abim < dcn kaçıp, Galata Köprüsü'ne balık tutmaya giderdi. Zai Marmara'daki balıkçıların çoğu Galata Köprüsü'nden yel medir. İşte o dönemde ben de abıme geceleri üşümesin d battaniye taşırdım. Sonunda balıkçılık benim için vazget, mezoldu." Sefil'e göre olta balıkçılığının tarihçesi şakay la kansık ş( le: "Osmanlı döneminde padişaha dilencilerin çoğaldığını l dirmişler. Padişah dadilencilikazalsındiyebalıkçılığıicat miş." Ona göre, balıkçılık ağır iş, emek istiyor, fedakarlık gen tiriyor. Alaattin Reis, "Herkes uyurken balıkçılarçoktan çal maya başlar. Saat dört beş oldu mu biz motorumuzu çalıştı denize açılırız. Balıktan ekmek parası kazanmak kolay de£ dir" diyor. Marmara'daki oltabalıkçılarının 50'yi geçmey şaşırtıcı sayısı bu işin "heryiğidın harcı"olmadığını göste yor. Alaattin Reis, yeni balıkçıların artık piyasaya girmesi tar tarıdeğil. Ona göre "adamıbalıkçıetmek,günahınagirmc le"eşdeğer. "Denizden ekmek yemek dünyanın en zor işidir. Bir bal ıl en az yirmi yılda yetişiyor. Aynca, eskisi kadar kârlı bir iş değil. Yıllarönce Marmara'dayüzlerceçeşitbalık vardı. H taeskidenSivriadacivarında 700800 kilolukorkınoslar kardı. Artık avlanan balık çeşidi birkaçı geçmiyor. Bu da 1 lıkçılığa olan talebi azaltıyor." Artık denize açılma vakti. Alaattin Reis'in"Denız"adlıteknesiyleSarayburnuaçık nna doğru yol alıyoruz. Gittiğimizi sanıyoruz ama ilerleyer yoruz. Akıntı o kadar güçlii. "Gündoğusu esiyor. Marmara biraltbirde iist akıntı olur. Ama bugün her ikisi de aynı yö doğru. Bu da bir süre sonra havanın lodos yapacağının ışare Deniz, yaklaşık altı buçuk metrelik küçük bir tekne. Olta \ lıkçıları için ideal bir boyut. "Çünkü" diyor Alaattin Re "Uzun yolagitmek isteycn için büyük tekne uygundur. Am; olta balıkçılığına gelince, eğer usta bir balıkçı değilsen büy tekneyle hiçbir şey yapamazsın, aç kalırsın." Serin.bulutlubirhava. Kumkapı ile Sarayburnuarasındaki kısamesafcyckarş ters akıntı nedeniyleyol almaktagüçlükçekiyoruz. Sarayburnu palamut tarlası. Dalgalarla boğuşarak, av h gesinde ilerliyoruz. Sefil, "Balıkçılar balığa rastgele çıkm. Balık nerede, bilir" diyor. Topkapı Sarayı 'nın önüne gelını 'kerteriz'leri gösteriyor. "Balık tutmak için uygunyerlervardır. Biz zamanlabum talan işaretlerlebelirleriz. Aramızdabuna 'kerteriz' deriz. işaretleri bilmeyenlerkolay kolay balık tutamaz." Karadenız'denkopupgelmişbirdcnızanasınarastlıyorı Sürekli açı lıp kapanan, camgöbeği renginde, büyük bir de. zanası... Alaattin Reis, dokununcazehirininyarayapacağ Alaattin Reis: "Palamut enayi balıktır, oltaya hemen atlar. Her mevsim göçeder. Biz sonbaharda avlanzpalamutu." söylüyor. Karşıdanbirteknegeliyor. Yaklaşıncagörüyon Adı "Akıntı". Kaptanlar arası bir selamlaşma ve yola devar Sarayburnu açıklannda irili ufaklı birçok tekne motorlar durdurmuş, sessizce palamut bekliyor. Alaattin Reis "yc malf'motorunuyavaşlatıyor. Sıragününkısmetiniçıkam ya geliyor. Reis, horoz tüyüile hazırlanmış iğneleri oltası bağlıyor. Elleri bu işten epeyi berelenmiş; parmakları yı içinde. Biz ise oltacılan anyoruz. Dileğimiz onlarla balığa çıkmak. CEMİLE DÜŞMEZ "Haydi rastgele!" Kıyıda yaşlıcabir adam oturuyor. Derin çizgili biryuz, güneBeş on dakikalık bir bekleyiş ve oltada minik bir sarsıntı. şinkızartıpkalınlaştırdığıbirten. Yanına yaklaşıyoruz. Adı irbalıkçı barınağı olan Kumkapı'dayız. Kıyı, yoğun Oltayı yavaş yavaş çekmeye başlıyor. Birden çekerse ba Ali, 75 yaşında, Ahırkapılı, eski biroltabalıkçısı. Sesi yorgun; balıkkokusu ile insanı sarhoş ediyor. Sanki Kumkaürkerkaçarmış. Oltanın ucunda başından sırtına kadar ko yıllardânmınedir? }pı'nınsınırlannı,heryanayayılanbalıkkokusugerenkte birçok şerit, göbeği gümişi beyaz kocaman bir der nişletiyor... Balık halinde dolaşmaya başhyoruz. "Ne yazık ki artık tekneye binmekte bile zorlanıyonam. Eskuzusu, palamut. Reis palamutlan kafalanndan tutarak, iğı Ayakkabılanmız balık artıklarına ve kana bulaştıkça, koku dakidenbudenizlerbanamısındemczdi. Yanımda birçok balıklerinden sırayla çıkanyor. Canlı bir şekilde teknenin ortası hada keskinleşiyor. Etrafta insanlar; an gibi vızır vızırçalışıçı da yetişti." diyor ve uzaktan gelen tekneleri gösteriyor. daki sudolubölmeye, livarabırakıveriyor. yorlar. Kıyıya iki küçük tekne yanaşıyor. Ali Reis onlan göstere"Palamut enayi balıktır Oltaya hemen atlar. Kolyoz.ham rek, "Alaattin M Ibrahim reisler size yardım eder" diyor. Teke Birçok irili ufaklı tekne, kıyıya bağlanmış. Herkesteayn bir sardalye gibi küçük balıkların peşine takılıp sürühalinde d nedeki balıkçılardan biri sanşın, mavi gözlü, inceden, o Alaattelaş. Kimibalıkçılarağlantamiredip.kullanılırhalegetirmelaşır. Her mevsim oradanoraya göçeder. îlkbaharda Karac tin Reis; öteki ise Ibrahim Reis, kara denecek kadar esmcr, zaye çalışırken, kimileri de kasa kasabalıkları kıyıya boşaltıyor. Palamuta yolculuk B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear