26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

22KASIM 1998. SAYI 661 antimilitarizm arasındaki bağın nedenıni araştırmak gerekmiyor. Acaba statü ve askeri gücün daha etkisiz olduğu bir dünyaya yönelikbudeğişiminsonuçlarıolumluolacak mı? Soru demokratik barış kuşağı olarak bilinen devletler arasındaki ilişkiler açısından ele alındığında, yanıtı evet olacaktır. Cinsiyetin göz önünde tutulması, son on yıldır ateşli birbiçimde sürdürülcn demokrasi ile barış arasındaki karşılıklıilişkitartışmasına ilginç bir boyut kazandırıyor. Demokratik ülkelerdebarışçılbirtavıregemen.Böylesi bireğilıme ncden olarak genellikle yasalar, kişisel haklar ve çoğu demokrasilerin ticari doğası gibi etmenleröne sürülür. Nc varki, bu cğilimin bugüne dek sürekli olarak göz ardı edilmişbaşkabirnedeni de var: Konuya siyasaikararlannalınmasındakadınlanngiderek daha çok seslerini duyurmaları açısından bakıldığında, feminizmin gelişmiş dcmokrasilerde erkil (otoriter) devletlerc kıyasla daha etkin olduğu görülüyor. Durum böyle olunca, politikanm cinsel temelindeki bubeklenmedikdeğişiminuluslararasıilişkilerde de bir değişime yol açması karşısındahiçşaşmamakgerek. öte yandan, cinsiyete göre rollerin belirlenmesi toplumsal bir olgu değil de, yalnızca genetik kökenlerc bağlı bir şeyse, o zaman uluslararasıilişkılerdemeydanagclebilecek değişiıninde bellibirsının olacak. Kadınların tümden etkin olmadıklan birdünyada, siyasal alanda kadmlara ağırl ık tanınması gibi birsorumlulukduyulabilir. Önümüzdeki yüzyılın ortalannda, Avrupa büyük olasılıkla kadın önderlerin etkili olduğu güçlü ve demokratik .;.. uluslardan oluşacak. ABD'de kadın liderlerin sayısı artacak. Afrika, Ortadoğu ve Güney Asya'da ise yönetim yine erkeklerde kalacak. :t cak asıl sorun erkeklerlc kadınlan aynı savaş birimlerine toplamaktır. Irk ayrımından farklı olarak, ordunun belli bölümlerinde cinsel ayrım uygulanması yalnızca uygun değil, aynı zamandagerekli görülüyor. Demokratik politikalardakadınlaraağırlık verilmesi önümüzdeki elli yıl içinde başka demografik eğılimleri de etkileyerek önemli değişimlere nedenolacak. Yaş ortalamasının giderek y ükselmesı ön Erkeğe özgü eğillmler Kımı femınıstler cinsel kimlikten kolaylıkla baştan savılabilecek eski bir giysiymiş gibi söz ediyorlar. Çocuk bakımından tutun da ev işlerine ve "duygularla baş ctmeye" dek, birçok konuda son birkaç kuşaktır eril tavırda toplumsal baskıdan kaynaklanan çarpıcı bir değişime tanık olunuyor. Ancak toplum bu kadannı başarabiliyor. Rekabet amacıylabirarayagelmek,toplumdabelli bir konutn edinmek ve karşılıklı saldırgan bir tutum takınmak gibi erkeğe özgü eğilimler başka yönlere aktaıılsa da asla yok edilmiyor. Makyavel, adil birkent modeli oluştururken dış politikayı göz önünde bulundurmadığı için Aristo'yu eleştirir. Devlctlerin sürekli birbirleriyle yanştığı bir düzende.en iyı sıstemlerayaktakalabilmck için en kötü sistemlerin uygulamalannı benimserler. Uu nedenle, demokratik, kadın agırlıklı, sanayi sonrası dünya, savaşımın asken olmaktançok ekonomik olduğu bir barış ortamına dönüşse bile, yine de dünyanın genç, hırslı ve dizginlenmesi olanaksızerkeklertarafındanyönetilenkesimleriylebaşetmesi gerekecek. Geleceğin Saddam' ı dünya petrol yataklarının olduğu bölgede yalnızca oturmuyor, bu bölgeye sürekli kimyasal, biyolojik ve nükleer silahlar yığıyorsa, o zaman bir Gro Harlem yerine Margaret Thatcher gıbı bir kadın tarafından yönctilmeyı yeğleyebıliriz. Erkeğe özgü politikalara yine gereksinımduyulacaktır. Orduda kadının agırlık kazanması konusunda evrimsel bıyolo|i bilimın ortaya koyduğu gerçeklersanıldığıdenlıagık değil. lirkeklerin avci vc savaşçı olarak evrildiklerı açıkça ortaya konurken, kadınların da bu alanda aynı başarıyı gösterip gösteremeye ccklerı konusunda somut bir kanıt yok. An celikle bunun sonucunda ortaya çıkacak olan sosyal güvenliğin sağlanması sorumluluğu açısından ele alınıyoır. Gelgelelim, söz konusu olgu başka toplumsal sonuçlan da beraberinde getirecek. Bu sonuçlardan biri yaşını başını almış kadınlardan oluşan bir kadın seçmenler grubunun ortaya çıkması. Örneğin, Italya ve Almanya'da bugün nüfiısunun yüzde 20'sini oluşturan 50 yaşın üstündeki kadınların 2050 yılında nüfusun yüzde 31 'ini oluşturması bekleniyor. Buseçmenlerin oylannı hangi yönde kullanacaklan konusunda önceden bir kestirimde bulunmak, hiç kuşkusuz olanaksız. Ancak görünüşe bakıhrsa, kadın liderlere daha çok oy verilecekveaskerimüdahaleeğilimidahaaz olacak. O halde önümüzdeki yüzyılın ortalanna gelindiğinde Avrupa büyük bir olasılıkla çoğunluğunuyaşlılannoluşturduğunüfuslan giderek küçülen, kadın önderlerin etkin olduğu, varlıklı, güçlü ve demokratik uluslardan oluşacak. Göç ve üremeoranlannın daha yüksek olduğu ABD'de ise kadın önderlerin sayısında bir artış olacak, ancak nüfusun çoğunluğunu gençler oluşturacak. Dünyanın daha büyük ve daha yoksul bir kesimini ise nüfuslan giderek artan, çoğu erkekler tarafından yönetilen Afrika, Ortadoğu ve Güney Asya ülkeleri oluşturacak. VVrangham ve Peterson'un "Şeytansı Erkekler" adlı yapıtında insanoğlunundünyada boy gösterdiği beş milyon yıl öncesinden bu yana pek bir değişiklik olmadığı gibi karamsarbirsonucaulaşılır.Grupdayanışmasının temelini hâlâ ötcki topluluklara karşı duyulan saldırganlık duygusu oluşturuyor. Toplumsal işbirliği örgütlü şiddette daha üst boyutlara ulaşmada başvurulan bi r tavırdır. Ancak durum bu denli iç karartıcı değil. Biyoloji yazgı olamaz. lnsahlar biyolojik gerçeklerden kendilerini tümüyle soyutlamasalar bi lc, kötü huylan olduğu gerçeğini kabul edip siyasal, ekonomik ve toplumsal sistemleri bu kötü huylann etkilerini hafifletecek birbiçimde tasarlayabilirler. Sözgelimi,belli birkonumdaegemen olınak gibi insana, özellikle de erkeğe özgü bir arzuyu ele alalım. Liberal demokrasi ve çağdaş kapitalizmin ortaya çıkışıyla bu arzu yok edilmemekle birlikte, söz konusu isteğin yerine getirilmesi için daha banşçılyollara başvurulur. Kızıldenlilerdebirerkeğintoplumda belli bir yer edinmesinin tck yolu savaşçı olmaktı. Oy sa ki, çağdaş topljımlarda bireyin sosyal bir statü edinmesi için ona farklı seçenekler sunuluyor ve bu seçenekler bireyi şiddete değil daha üretken olmaya ıtitiyor. Doğru alanı seçerck toplumda belli birkonuma ulaşmak bireyin isteklerini karşılamasa da, ilkel toplumlarda yalnızca savaşla giderilen rekabetçienerjinin büyük bir bölümünün başka alanlaraak tanlmasına nedenolacak. Liberal demokrasi vepiyasa ekonomileri,sosyalizm,radikal feminizm ve öteki ütopik örneklerin tersine, ınsanın doğasını değiştirmeye çalışmadıkları, biyolojik özellikleri olduğu gibi kabulleniponlankurumlar, yasalar venormlarla hastırmaya çalıştıklan i(»in geçerli olmaktadırlar. Bu her zaman olumlu bir sonuç vermese de, hayvanlar gibi yaşamak• Francis Fukuyama, The Times. Çeviren.RİTA VRGAN DERGIDEN Merhaba, * Diin, bugün veyartn sözcüklerini yaşam biçimi açısından sıralasak "bugün ", "bugün " ve "bugün " gibi bir sonuçla karşı karşıya kahyoruz. Geçmişi unutup geleceği yok sayan dev bir kalabalığa dönüştük. Politikacısından bilim adamına, sanatçısından öğretmenine, herkes anı kurtarmak için çahalıyor. O zaman da geleceğe yelken açmaya kimsenin hali kalmıyor. Dünyanın kimi ülkelerinde ise, 10, 20 hatta 50 yıl sonrası için kafa yoran, çalışmalar yapan arastırmacılar var. The Times gazetesinden bu hafta dergimize aktardığımız inceleme, kadın egemenliği sorununu gelecek açısından irdeliyor. tnanılmaz gibi görünse de arastırmacılar 2050 yılında dünyanın kadın liderlere daha çok oy vereceğini, askeri müdahale eğiliminin ise azalacağını tespit etmişler. Saptamalar şö'yle: Amerika 'da kadın liderlerin sayısı artacak; Afrika, Ortadoğu ve Güney Asya 'da değilse de dünyanın geri kalan bölgelerinde kadın önderlerin etkili olduğu küçük, güçlü ve demokratik devletler oluşacak... Askeri müdahale eğilimleri ise azalacak. Gelecekle pek ilgilenmeye zaman bulamasak da, Türkiye'deson yıllarda geçmişi unutmayalım diye kolları sıvayıp ciddi ciddi çalışanlar ortaya çıktı. 1991 yılında kurulan Tarih Vakfi, kitaplarıyla, dergileriyle, sergileriyle Türkiye 'nin belleğini diri tutmak için yoğun bir faaliyet içinde. Sınırlı gelir kaynaklarıyla bir sivil toplum kuruluşu kimliğiyle yürütülen bu çalışmaların bir ürününü dergimizin sayfalarında bulacaksınız. Geçmişi unutmak ve unutturmak isteyenlere aldırmadan yapılmış bir ikinci çalışmaya daha yer verdik bu hafta: 12 Eylül Belgeseli... lyi seyirler... tpek Çalışlar Not: "Cumhurıyet'ın Aile Albümleri" projesı çok ılgı görduğu ıçın Tarıh Vakfı yayınlarından olan Istanbul Dergısı, Istanbul'dan Aile Albümlen'nı yayınlamayı surdurmeye karar vermiş. llgilenenler için telefon ise şöyle. (0212) 22273733 CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: BERİN NADİ • BASAN VE YAYAN: YENİGÜN HABER AJANSIBASIN VE YAYINCILIKA.Ş.1GENELYAYINYÖNETMENl ORHAN ERİNÇ • GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ: HİKMET ÇETİNKAYA1YAZIİŞLERl MÜDÜRÜ: İBRAHİM YILDIZ • SORUMLU MUDÜR: FİKRETİLKİZB YAYIN YÖNETMENhlPEKÇALIŞLARBGÖRSELYÖNETMEN: AYNURÇOLAK1REKLAMMEDYA C KAPAK FOTOĞRAFI: İZZET KERİBAR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear