Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 thMMU7 SAYI 590 Konscrvatuvardanatılınca,()kayTemiz'e anncsi hiç dcğilsc askerliğini ycdcksubay olarakyapsın diye Sanat Okulu'nagitmesıni önerıyor. "Traktörkullanmıs.ımyıllarca,makinelerı bılıyorum"diyor"Kurcalamaktan hoşlanıyorum 'pcki' dcdim. Ve sanat okulundabuyüzden 'Metal veTesviye' bölümiine girmeyi tercih ettim." "Makinclcrden hoşlanıyorum ya bu defa çocuk oyuncağı gibi gcldi sanat mektebi" diye yorumluyoro yı 1ları. Dcv darbukalar işte bu dönemde ortayaçıkıyor. Vidalarınakadarokuldayapıyor darbukalannı. Bu kc/.okul yılları vardilinde: "Vıdaları yaparken hocalar yakalarlardı bu vidaları kimc yapıyorsun? diye. Okulda ismim Bateri'ydı. Kımse Okay Temiz diye tanımazdı beni. Sanat okulunda dışardan okuladınaişalıyorduk;cczve,fincankalıpları falan. Tesviyede çekiçlemc dcrsi vardı. Önümüze metal parçası verirler. Biz dc çekiçlcrdik. 35 kisj vardı sınıfta. Çocuklara ' Bcni dınlcyin' derditn. Başlardım ritim tutmaya. Hcpsikatılırlardıbcnimritimlerımc. Derkcn koro halindc saatlerce ritim tutarak çaliijirdık. 9/8'lik çckiçlemeler, 7/8'lik çekiçlemcler... Çak çak çak yapıyorduk ama milletritmctakıyordukafayı. Buseferönümüzdeki metali bozuyorduk." Sanat okulundan mczun oldunuz mu? "F.vet olabildim" diye gülcrek yanıtlıyor. Thc Magic Pyramid adlı enstrümanı o dönemdc mi yaptınız? "Hayır, Stockholm'de yaptım. O nda daha sonra edindiğim elektronikbilgileridekullandımçünkü..." ah^ap iki katlı bircv tuttu. Türkiye'de kazandığıparalarlaoahş.apeviniçinielcktronikcihazlarladonattı. Mü/ik için gcrckli olan her •jeyi vardı; çok iy i sterco sistemi, faks makiııeleri, video, çekim yapmak için gereklı clektronikcihazlar, çıfttelefon... Ormanın içindekı bu eve, en yakın ev 400 metre uzaklıktaydı. Issız, dingirı, kendi ve diğer hakiki caz müzısyeni dediği kişilcrin yaptığı müziğidinlemek için ıdealbiryerdi. Istediği volümdedinleyebilirdimüziğini... Istediği grubu ağırlayabilırdı bu evde ve ağırlayacaktıda... Hintliler, Bulgar, Macarlargelccekticvine, hakiki mii/ısyen dediği... Birliktedoğaçlamalaryapacaklardı. Yeniyeni.farklıfarklıritimlerdeneyeceklerdı.Ritimlerialabildiğinegeniijlcteceklerdı.llepsi ınemnunkalacaklardıevinden,"Ooooohcaz house!" diye göstereceklerdi tepkılerini. Çünkü sadece elektronik cihaz vardı bu evde, möbleye de, ıskcmleye de yer yoktu. Yerlcre atılmış şiltelcrde, minderlerde cazmüzığinin o dipsiz kuyusunu eşeleyeceklerdi birhkte. Üç bin konser... Istediği yaşama kavuşmuştu. Bunun için en büyiik hazırlığınıdaaslındaTürkiye'deykenyapmıştı: "Caz konusunda öy le ideal istim ki kızlara bile rest çekmis,tim cazcılara öykündüğüm devreler. Hiç kız arkadaşım yoktu. Varsa yoksamüzikti hayatım." Daha sonra Isveç'tecvlendiğindeeşidayanamamıştı bu tutkusuna. Ayrılmışlardı. Falay sayesindedünyanınen büyiik cazcılarınıtanıyacakveonlarlabirlikteaynısahneyipaylaşacaktı. DexterGordon(saksofon), JhonnyCjcefen(saksofbn), nivin.lones(davul), Horace Parlan (piyano), Don Chcrry (trompet), Johnny Dyani (bass), Mongczi Feza(trompet)... Dünyaeabütünbu ünlii caz müzisyenleriOkayTcmiz'itanıyacaklarve tekniğinehayrankalacaklardı. Konser sayısı üç bine, fcstival sayısı isc 25O'ye ulas.acaktı. lyimüzisyenolsundahangiırktan.milletten olursa olsun hepsiyle çalışmak ısteyccekti. Çünkü klasiğin de, cazın da temeli folktu. Şimdi anncsinin udundan çıkan klasik Türk sanat mimğinin ezgilerini, diğer farklı kültürlcrin köklcrıylc karıştırmak zamanıydı. Dcneyecekti, madeın hâkimdi enstrümana, bakalım nelcr çıkacaktı caz formununegemcnliğinde,doğaçlamasında... Ünlücazmüzısycnleriyleilkberaberolup çalüjirkenbaşlardanehıssetmişti'.'lstediklerini gcrçekleştirebilmiş mıydi? "Cazın başı sonıı yoktur" diye ba^lıyor söze: "Onlartekniğimiçokbeğeniyorlardıama benbugünbilehiçbirşeybilıııiyorumdeı«" Avangard caz... Okay Temiz sanat okulundayken de, bitirdiktcn sonra da, müzıklc bagını hiç koparmıyor. Ankara'daki çalışmalanndan sonra lstanbul'daSüheyl Denizci.KanatGürveFerdı Özbeğen'lebirliktesahneyeçıkıyor. Çınar Otelı'ndc dans müzigi çalıyorlar bırlıktc. Caz müzığı ıse en büyiik tutkusu. Cazın kalıcılığı,deneysellığeaçıkolus,u,çeş.itliliği,doğaçlanıaya olanak tanıması, ne çalındığmdançok,birenstrümanlanasıl çalındığının genişalanlarınısonunadeksanatçıyaolanak tanıması, profusyonelliğc, enstrüman üzcrindc cgcmcn olmaya yol açan tarzı onun tekdü/c, kuralcı, katı, klasik normlara karşı olan sıkılmalarına bır ba'jkaldıri!} niteliğini taşıyor. Avangard caz ise en çok öncmscdiği alan. Milcs Davis, Louis Armstrong, John Mclaughlm,C'hickC\>reagibiünliicazdâhileri ca7 dünyasında fırtınalar koparırken, aradığı alanın hu ünlii isimlcrinc öykünmektcn kendini alamıyor: "Türkiyc'dcokulüpsenınbukuliipbcnim çalarkcnbiryandanda cazın osihırlıhavasına kcndimizi kaptırtnaktan geri kalmıyor Okay Temiz (1992) Tayfun Tuncelli'nin objektifınden... duk. Onlargibi çalmaya, onlargibi giyinmeyc, hatta onlar gibi saçımi/ı kestirmeye kadarvardırmiijtıkiiji.Çünkücazbirya^amtarzıdır. Uclkibaştaoyaşamtarzınaöykiindük ama daha sonra caz bcnim damarlarıma, kan ı ma içledi. Her fırsatta arkada^larla caz yapıyorduk. Müşterigelmcdcnveyagittikten sonra birkaç parça yapıp o doğaçlamanın keyfincvarıyorduk. Buufakkaçamaklarsonundaciddiçalıijmalara.provalaradönüijtü. Artık gündüzleri sırf caz yapmak için buluijuyorduk. Vegiderekiislubumu,tekniğimi, kcndi scsimi bulmaya başladım. Ama yeterli değildi,çünkücali!)tığım ınsanlardacazı öğrenmeyeçaliijanki^ilerdi.CazıTürkiyc'de öğrcncmezdim. Cazı öğrcnmcnin tek yolu vardı o da yurtdışına çikıp ycrinde ögrenmekti. I stanbul 'da çok para kazanmama rağmen aç kalmayı gözc alıp o dönem, cazın merkezihalinegclenStockholm'egittim." Aç kalmayı gözc almış,tı ve kendi eliyle yaptığı darbukalan da yurtdışına gitmek için satmak zorundakalmıştı. llk işı konscrvatuvardan tanıdığı trompctçı, Türkıyc'nin ilk caz ustalarından Muvaffak Falay'ı bulmak oldu. Falay, Temiz'i dinlediğinde hayretler ıçindckaldı.inanılmazgüzclbirtckniği vardı bu küçük dev adamın."Gel katıl cazailemiz.e"dcdi hiç düsjünmeden. Temiz, hemen Stockholm'ün yakınlarında orman içinde Okay Temiz şimdi Finlandiya'da anaokulundan üniversiteye kadar uzanan geniş bir öğrenci kitlesine doğaçlama dersi veriyor...Temiz, masa kenannda tutulan tempolarla başlayan ritm tutkusunun nasıl caza uzandığmm*: ^ < ^ ~ , . £ j m m m < i j t ^ ^ ^ ^ ^ m m m ~ m m m ^ m i .. « . . . . . . Dagaçlamanın içeriğigereği önplanda olmuk hu:. \ct w </<% urkada kulmuntn da keyfı var. O y KUSU11U