27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERCİ BAŞKENT GUNLERİ Bilkent tepesinde bir yıldönümü MÜŞKRREF HEKlMOĞLU I aşkentin müzik tepesı güzel , konserlerle çınlıyor hâlâ. Bir yaz gecesı duşü türu bir konseri değerli sanatçımız Suna Kan'dan dinledı başkentliler. Yalnız başkentliler değil Kanadalılar ve başka ülkelerden gelen yabancı konuklar da. Netaş'ın 30. yılını kutlamaya geldiler. Öyle bir akşamda Mendelsson'un keman konçertosunu ve Çaykovski'nin 5. Senfonisi'ni dinlemek güzel bir olay. Kuşkusuz 30. yıldönümünü bir konserle kutlamak da guzel bir olay. Evrensel müzik sevgisini kanıtlayan bir olay, en önemlı gününü önemli bir sanatçımızla kutluyor Netaş. Başta Genel Müdür Tanju Argun ve tüm yöneticileri teşekkürle selamladı konuklar. Yıllarca önce Kanada'ya gittiğim zaman Northern Electric kuruluşunu da gezdim, o çağdaş teknolojiyi ülkemızde de görmeyi diledim. Güzel konseri izleyen gece yemeğinde, Netaş'ın dışa dönük teknoloji ürettiğini, dış satımda iyi bir düzeye ulaştığını anlattılar. Elbet çok sevindim. Ancak çağdaş politika da üretebilsek diye düşünmekten gerı kalmıyor insan. Başkent partilerınde konu politikaya yönelir her zaman. Bilkent konser salonunda görkemli bir büfede ağırlanan kimi konuklar da politikaya daldı birden Cep telefonları çalışıyor, kimı milletvekilleri son haberleri almak için sabırsızlanıyor. Çankaya'ya yakın kişilerin çevresinde toplanan gruplar ilginç yorumlara yönelıyor. Kimi kışıler de ilgilendiği bakanı öğrenmek istiyor. Kültür bakanı kim sorusu da çok duyuluyor. Konuklar arasında çok az politikacı var, çağrılanlar da gelmediği için kimi koltuklar boş. Sayın politikacılar özür dilemeye de vakit bulamamış anlaşılan, ya da o koltukların önemini bilmiyor! Suna Kan'ı dinlemek için kaç kışı başvurdu Ersln Onay'a. Yer yok, yanıtını alınca çok uzüldüler ama gelmeyenlerin yerine oturmak olanağını da bulamadılar. Ama kaçınılmaz, kimi kişiler bu tür protokolü öğrenemedi henüz. Yine de Netaş'ın Halkla llişkiler Müdürü Banu Kireç'i kutluyorum. Salonda boşluklar da olsa, müziksever kişilerden oluşuyor konuklar. Kimi erkekler smokinli, kimi kadınlar uzun etekli, herkes şık, olayı yaratanlara, yaşatanlara saygı içinde. Banu Kireç de, sade çızgılerıyle göze çarpıyor. Çoktan Istanbul'a yerleştiler, ama Banu Kireç de, Nilgün Kireç de başkent kökenli. Vaktiyle annelerinın şıklığından söz edılirdi, şimdi kızlar gündemde. Orkestra üyelerının çarpıcı şıklığı yok ama çalgıları çok çarpıcı. Suna Kan'a eşlık etmenın mutluluğuyla çaldılar Mendelsson konçertosunu. Özellikle yaylı çalgılar tek çalgıyı sevgı ve saygıyla ızliyor, bir güzelliği birlikte üretmekten mutluluk duyuyor. Bence Çaykovski'yi de çok güzel çaldılar. Belki de Vitali Katayev'den kaynaklanıyor, özüne daha yakın bir yorum, diyenler var. Yorumlar bir yana güzel çaldılar. Birinci kornocu Cem Akçora da çok alkışlandı, orkestranın altın çocuğu diyorlar ona, Bilkent tepelerınden dağlara, denızlere uzanan soluğu var. Elbet Ersin Onay'ı da soluklandırıyor bu güzel konserler, umutla gülümsüyor, yakında Anadolu konserleri başlayacak, bellı kentlerde çalacaklar, bir bölgeden ötekine, Akdeniz'den Karadeniz'e... Körfezdede mavı konserler verecekler. Altınoluk'un yeni açıkhava tiyatrosunda da çalarlar belkı. Dostum Ida da dınler. Geçen yaz Erbakan öyküleriyle çınladı Zeytin Rivierası, bu yaz da evrensel müzikle çınlasın! Başkentin göbeğinde yeşil ağaçlar arasında kurulan Vedat Dalokay salonları da genç çiftlerin "evef'leriyle çınlıyor. Cem Akçora'nın kornosu gibi uzun soluklarla ortak bir yaşama başlıyor gençler. Kıbrıs'tan gelen güzel gelin Sanem Ozenç ile Bora Selek de vargüçleriyle "evet" dedıler. CHP Başkan Yardımcısı AN Topuz ile Rıza Bilsel'in tanıklık ettıği tören ANKA'nın bir aıle toplantısı gibi. Kimi hasta yatağından kalkmış, kimi üç aylık bebeğını kucağına almış, kimı uzun bir yolculuk dönüşü soluk soluğa, Sanem ve Bora Selek'ın mutluluğunu paylaşmaktan kimse geri kalmamış. Sanem Selek küçük şeker kutusundakı beyaz kelebek gibi güzel bir gelin. Ortak yaşamda da kelebekler gibi bir uçuş dıliyorum. Ayrıca kutluyorum, meslek dalımızda ilginç olaylar yaşanıyor. Tehlike her dalda var ama mesleğimizde saldırı, dayak, Metin Göktepe gıbı ölmek de var, yargılanıp Işık Yurtçu gibi en güzel yıllarını özgürlüğünü yitirerek geçirmek de var. Yine de geleceğe umutla bakıyor genç gazeteciler. Evlenırken meslekten bırinı seçiyor. Kucaklarında bebeklerle geliyor nikâh törenıne. Belki o bebekler de gazetecı olacak bir gun. Kim bilir, meslek dalı da gerçekten yeşerecek belki.^ Şıh Ali, özalp ailesinin büyüğü ve ilk heykeltıraşı... Defne ağaçları ve şelaleleriyle ünlü Harbiyc. Ve Fransız işgalinden bu yana babadanoğula devrolan heykel yapımı. Afrodit'ten balığa, mühürden Apollon'a taşın işlcnişi. Özalp ailesinin el emeğine lbrahim Süner'in metal heykelleri karışıp Harbiye'den bize ulaşıyor... Taş ve metalle zamamn içinde YAZI VE FOTOĞRAFLAR: SUNA AKTAŞ A Suna Kan: Yıldönümleri kemamyla kulluntyor. ciını mitolojiden alan, Antakya'ya beş, ya da altı ki lomctrc uzaklıktaki Daphne... Yani bol dcfnc ağaçlarınm yanı sıra, şelaleleriyle de ünlü Harbiyc. Şclalelerc doğru yöneldiginizde, başında fötr şapkası, u/.un beyaz sakalları, güleç gözleri vc mütcva/ı tezgâhıy la birsanulcı, AliÖzalpçıkarkarşınıza. Yörede "Şıh Ali" diyc biliniyoro, çünkü aynı zamanda bir Alcvi dedesi.. Özalp'inbabası,elyazmasıkitaplaryazan birhatustası.Matbaayaygınlıkkazandıktan sonra bu işi birakmış. Resimlc dc ilgilenen babasınmyaptığıçizimler.oğlununilgisini çekermiş. Öyle ki Şıh Ali küçükken kâğıtlara çizdığt rcsimlcri, koyutıları otlatırken bulduğu taşlara da çizmeye başlamış çakı ile. Fransızlar, Antakya'yı işgal ettiklerinde, yalnız askerigüçlerini değil, eğitmenlcrini, sanatçılarını,sivilinsanlannıdagctirmişler. Antakya ile kaynaşmiş yeni gelen yüzler. Bir Fransı/ subayı kentte dolaşırken, Şıh Ali 'nin yaptığı heykellervebiblolardikkatiniçekmiş. Subay, olurup Ali'nin heykelleri nasıl yaptığını İ7İemişsaatleree. Birkavtanesini satın almış. Sonra ötekisubaylarda ınüşterisi olmuş Şıh Ali'nin. Bir yıl sonra, Fransa'dan birarkeoloji grubu, kazı çalışmaları yapııuıkamuuyla Antakya'ya gelmış.Arkeologlardanbiri'Şıh Ali'den,birTanrıçaheykelının bcnzerıni yapmasmı isterni^. Heykelin bir değil birçok benzerini yapmış Ali Us ta. Fransızlarla olan diyaloğu sayesinde öğrcndiği Fransızca, müşterilerinin sayısını arttırmış.onlardandaheykellerininParis'te çokpahahyasatıldığıhabcrinialmış. Hatay Türkiye'ye katıldıktan sonra da, müze yönetiei lerinin siparişlerini yerine getırmcye başlamış. Öğrctim üyeleri, arkeolojiöğreneilerı.hcykeltıraşlargelmişlerŞıhile tanışmaya.Cîünlcrceatölycsındemi.safırettiği Alıııan, Fransız öğrencilcr olmuş. Yabancıdergilervetelevizyonlarkendisinden sözediyormus,... Şiındi seksen yasını aşan emektarusta,çoeukları Abdullah ve lbrahim Özalp'edetaşacan vermesıni öğretmiş. ()nların babası, hocası, ustası olmuş. Ali Usta'yı çoeukları enıekliye ayırmışlar, ancak onuHarbiye'ningirişindekiyerindenkoparamıyorlar bir türlü. Artık eskisi gibi uzun çabagerektirenişleriyapmasınaizin vermiyorlar. O da tezgâhın üzerinde, taştan işlcdiği takılan satıyor... Daphne ve Apollon... Haıbiye'nin ieinde bir taş heykel atölyesi... Atölyeningirişinde Abdullah Özalp'in taşla, kâh sevişmelerine, kâh kavgalarına tanık oluyorsunuz... Oışarıda henüz heykele dönüşnıemiştaşlar. "I'aşlarınyanındaDahpne ile Apollon heykeli... Apollon'un geniş alnına, def'ne yapraklarından bir celeıık kon, durulmuş. Uaşı yukarıda, gö/leıi uzaklara bakıyor, ıhtımal Daphne'yı arıyor. Daphııe'nin heykeli ıse Apollon'untam arkasında. (iözleıindekoıkuvetelaşvar. Mıtolojik öyküyübilirsiniz:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear