Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 r+ kişi iyi insan olsun yeterdi. Kim miydi iyi insan? Anlaşabildiği, saygı duyduğu ve kendisine de saygı duyduğunu gördüğü insandı... Amaolmamıştı.Gücüdcğiştirmeyede kabul etmeye de yetmemişti. Ferhan ve Orhan eğitim için yurtdışındaydılar. Onlaradasormadı.TarıkTaylankarşı çıkmadı kararına. Boşandılar. O güne kadar para sıkıntısı çekmeyen Seniye, Bebek'tcki atölyesine taşındı. Atölyede yatıp kalkıyor, zaman zaman para sıkıntısı çckiyor ama ne kocasmdan ne de ailesinden yardım istiyordu. Amerikan Koleji'nde resim öğretmeni olarak çalışmayabaşladı. Akademiye ileri yaşlarda başlaması ve göstcrdiğiçabaçocuklarınıdaetkiledi. As1 ında müziğe eğilimleri olmasına karşın onlardaresmi seçtiler. Kızı Ferhan Taylan seramik sanatçısı oldu, oğlu Orhan Taylan ise ıessam. Sürekli bir atölyesi oldu ve çalıştı Seniye Fenmen. Kocasıylaaynlmasınakarşın ilişkisini sürdürdüğü görümcesi birgün, "Aman, Seniye bırak bu işleri. Biraz da kendine ve evine bak" dediğinde yanıtı hazırdı: "Ben ölürüm o zaman." Resim onun için bir yaşama biçimiydi. Akademiyi bitirdikten sonra sürekli biratölyesiolmuştu.TarıkTaylan'ınyenidenevlenip, bir çocuğu olmasına rağmen o yalnız yaşatnayıyeğlemişti.Ilişkileri,dostluklarıolmuş amahiçbiri uzun sürmemişti. Ailesinden miras kalan Levent'teki eve yerleşmiş, son olarak da Dolapdere'deki bu atölyeyi kurmuştu. CIJMHIJRİYIİT DERGl sinin diğer öneml i nedeniyse, o dönemlerde korsanlığınçokyaygınolmasıydı.Fırtınaya da korsanlık gibi, ciddi tehlikeyle karşılaşmayanyelkenli, 2025 gün süren emniyetli bir yolculuktan sonra Perinthos (HerakleaMarmara Ereğlisi) önlerinegeldi. lstanbul'a birgünlük uzaktaydılar. Yolculuk sonaerecekti artık. Kaptan bunun rehavctine kapıhp dümeni belki de biraz sarhoş, dümenciye bıraktı. Yavaşyavaijbclirdi fırtına. Sığınak oradaydı, Perinthos limanı... Yelkenlerfırtınanın gücüyle sonuna kadar şişince, yelkenlinin hızı iyice arttı. Ancak, liman yolunda farkedilmesi son derece güç bir tuzâk bekliyorduonlan. Yollarının tam üzerindeydi köpürüp duran denizin gizlediği sivri kayalar... Yüzlerce yıldır birçok gemiye mezar olmuş bu kayalar, parçalayıp sindirmek için yeni bir gemi dahabulmuşlardı. Yelkenli,kayalaraşiddetleçarptı.özenleişlenmiş seramikler istifler halinde dağildı dibe. Kaptan ve gemiciler ise çoktan başlamışlardı kıyıya doğru yüzmeye... Yüzyıllar sonra yenlden... Aradan yüzlerce sene geçip, yirminci yüzyılagelindi. Artık insanlarbelirlisürelerlede olsasulannderinliklerindeyaşayabiliyorlardı.Dalgıçlıközelliğinikazanmışbirgrup insan, suyun altında yatan arkeolojik değerlere,sözgelimibatmışyelkenlilereözel bir ilgi duyuyorlardı. Bukonudaözel eğitimalmış araştırmacı dalgıçlardan bir bölümü de Perinthos Antik Kenti denizyoluna ilgi duydular. Yıllarca süren bir araştırma böy le başladı . Araştırmalar sırasında çeşitli dönemlere aitbatmışgemilerbulangrup, yenibatıklar keşfetmenin heyecanını bir kez daha tatmak için, bukezfarklı bir bölgeyegittiler. Suyüzeyinde farkedilmeyen ancak deniz haritasında işaretlenmiş sivri kaya grubu, araştırmacılar için verimli bir bölge olacaktı. Gerekli hazırlıklar tamamlandı ve araştırma ekibi sivri kayalann yakınındaki kıyıya kurduüssünü.Eskibalıİcçıların'köpürenkaya' dediği, bazı yaşlılarınhakkında bin türlühikâyc anlattığı esrarengiz kayalar, dalgıçların, heyecanını giderek artırıyordu. Hkibin başkanı yirmi araştırmacıyı birarayatopladı ve köpüren kayalar hakkında, bilincnlerle, yeni duyduğu hikâyeleri anlattı. Müze müdürü de, bölgede yaşamış cski medeniyetlerinyaşayışveefsanelerinidilegetirincedoruk noktasına ulaştı heyecan ve 'su'ya özlem. Artık araştırmacılarilebatıklararasında hiçbir engel kalmanııştı. Dalgıçlar suya kavuştular. Atılanherpaletdarbesitarihleyeni birbuluşmaydıonlar için. Araştırmalar günler boyu sürdü. Yüzlerce binlerce yıl önce Batmış gcmilerin taşıdığı anforalar, kiremit ve tuğla gibi inşaat malzemeleriy le yeni teknolojiürünüsactanyapılmışgemibatıkları yanyana yatıyordu. Çok şey bulunmuştu köpüren kayaların diplerinde; ancak yine de bir şey eksikti. Sanki bir şeyler bağınp duruyordu suların derinliklerinde ve bu scsi yalnızca dalgıçlar duyabiliyordu. Bir eksik vardı ve araştırma grubundan hiç kimsc bu eksiği tamamlamadan bırakmak istemiyorduçalışmaları. Dalışlar sürdü. Bulanık sular ve tamamen midye kapl ı dip y apısı batıklann taşıdıklarını bir sır gibi örtmüştü. Simsiyah midye yığınlannın arasında, bir dalgıcın gözüneçarptı farklı bir renk,mavi...Dumanlı bir mavi dalgıcın maskesindeparladıışılişıl. Dalgıç heyccanla eline aldığı şeyi inceledi: özenleişlenmiş bir seramik parçasıydı.Sevinçli eller süratle midye tabakasını araladı, midyeler etrafa dağıldıkça suyun dibinde istifistif duran seramiklerçıktı ortaya. Sergller, öğrencller, hayat Ölenc kadar otuzu aşkın sergi açan Seniye Fenmen' in üzerinde durduğu konu seramik panolardı. Pano üzerinde çalışan birkaç kişiden biriydi. 1953 yılında Elektrik Idaresi Araştırma Enstitüsü Umum Müdürlük binası için açılan pano yarışmasında birincilik ödülüaldı. 1960 yılında Dakka'da, 1973 vc 74 yıllarında Japonya'da sergi açan Fenmen ' in eserleri Japonya, Amerika, Almanya,Fransa,ltalyaveBangladeş'tekiözelkoleksiyonlarda da ycr aldı. Eserlerinden "Ağıt" Yugoslavya'da, savaş karşıtı birmüzeyekonuldu. Bursla Japonya'ya gittiğinde şaşırmıştı Japonlar. Çünkü Seniye Fenmen elli bcs. yaşındaydıveonlaryaşlıkadınlarıönemsemiyorlardı.Tepkilerinigöstermektc biraz ileri bilegitmişler,"Scniniyegönderdiler"diye sormuşlardı. Daha sonra çalışmalarını gördükçe öfkcleri beğeniye dönüştü. Bu begeniyledeçalışmalarıözelkoleksiyonlaraahndı... Ama onu en çok etkileycnkent Dakkaolmuştu. Uygarlığı kadar yaşaına biçimiydi etkileyen. Yirmi yedi yasındaki ustabaşının on iki yaşındaki karısına içi burkulmuş,, bir başkatanışının/'Bizbirliktesokağaçıktığımızdaannemi ablam sanıyorlar" sözlerine ağlamıştı. Çünkü öğrcnmiştiki, Dakkalıanne evlendirildiğindedokuzyaşındaydı. Bu yüzden de Teslime Nesrin'e hayrandı vedavasınahakvcriyordu. Ölümünedekhergünbelediyeotobüsüyle Levent'ten ükmeydanı 'ndaki atölyesine geliyorve resim yapıyordu... Resim dersleri de veriyordu. tki öğrencisi, eşlerini yitiren, bu yüzden de acı ve yalnızlık duygularıyla çırpınankadınlardı.Semtçocuklannadapazar günleri ücretsiz ders veren Fenmen'in sondönemdekiçalış,masırcnklerüzerineydi. Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun "Renkler ressamlara özgüdür" sözlerini anımsayıp artık sadece renkler üzerinde çahşıyor, alalade olmayan,araştırılmış renkler üzerinde duruyordu. Hayatında keşkclcr yoktu Seniye Fenmen'in. I ler zaman başkalarına göre yanlış da olsa, doğru yaş.amaya, kendi doğrularını bulmaya çal ışmanın dinginliğini taşıyordu. Ve bu dinginliği içinde yakaladı ölüm onu. Talihc bakın ki, cinayet aleti de bir heykeldi, ZühtüMüridoğlu'nunarmağanıbronzheykcl...^ Fayansın uzun yolculuğu . . . Faenza 'nın yüzyıllur sonra Marmara Ereğlisi açıklarında bulunan fayanslaru.. R önesans, döneminden sonra, Italya'nın kuzeydoğusunda küçük bir kenttebaşlıyoröykümüz... Kent sakinlerinden beş büyük aile 'Terrakota' adı verilen topraktan yaptıkları seramiklerle tüm Avrupa'da ünlendiler. Osmanlısaraymadaulaşanbuün, Faenza'yaen büyük siparişlerden birininverilmesinisağladı. Osmanlı padişahı, sarayın duvarlarında bu küçük kentin zevkli seramiklerini görmek istedi. Hünkar'ın emri ile harekete geçcn sarayın mimarları, iki farklı desenden oluşanduvarseramiklerinibeğendiler. Hemenhazırhklaryapıldı vesiparişinyetiştirilmesi için onlarca sanatçı çalışmaya başladı. Bölgede bolcabulunan 'Terrakota'dan hazırlanan çamurlarkalıplarakonularak fınnlandı. Seçilmis desenler sanatçılar tarafından tektekbütünkaplamalaraişlendi.K.aplamalarafırçalarlaişlenenrenklerintonlarıkendilerine özgüydü ve dünyanın başka hiçbir yerinde görülmeyecekti. Desenlerin çıkmama sı için de çok özel bir kaplama tekniği uygulandı. Ay lar süren çalışmadan sonra artık sipariş teslime hazırdı. Atlarla çekilen arabalara yüklcnen seramikler, kentin yirmi kilometre kadar yakınında bulunan limana ulaştırıldı. Mallan taşıyacak biryelkenli hazırbekliyordu limanda. Hamallar, seramikJeri gemicilerin de yardımıyla, tecrübeli kaptanın gösterdiği yerlerc, geminin dengesini bozmayacak şckilde istiflediler. lkmalini önceden hazırlayan gemi, süratle tamamlanan yükleme işleminden sonra lstanbul'a dogru yelken açtı. Kaptan,odönemdeki gemileringenellikle yaptığı gibi kıyı ları takip eden bir rota çizmişti.Birdenbireçıkacakfırtınalardankurtulmanın en uygun yolu, yakın bir limana sığınmaktı. Kuzcy Italya'dabaşlayıpbugünkü Yunanistan kıyılarını takip ederek Çanakkale Boğazı yoluyla lstanbul'a ulaşan rota, isjte bu, sığınak 1 imanlarla doluydu. Kıy ıları takip eden rotalann tercih edilme Öykünün ardından... Seramiklerin yolculuk serüveni burada bitiyor. Şimdi, biraz da Faenza' y ı ve seramiklerin işleniş öyküsünü anlatmalı... Faenza, ltalya'nınkuzeyindeBolognayakınlarında