27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

9ŞUBAT 1997. SAY1568 13 "Mefisto". Yaşadıgı dönemin siyasal ve loplumsal gelenekleıiııe ayak uyduıabilmek için ki onun durumunda bu Na/i ülküeülügü idi oynayabıleceğı tek rol I lamlet olan yeteneklibiroyuneununyaşamınıanlatanbu filmin başrolünü KlausMaria Brandauer iistlenmişti. Szabo'ya göre, kendisini tümüyle rolüne veren Brandauer çokgüçlü bir oyuneu. Oaynı andahenı sevimli hcm lehlikeli, hem güzel hcm çirkin, hem soy lu hcm sıradan, hem köylü hem de sanatçı olabiliyor. Szabo'nun bir başka yönü dc opcra yönctmcnliği. Bugünedek, VVagncr'in'Tannhauscr", Mussorgsky'in "Boıis Godunov", Verdi'nin"Il Trovatore"operalarmı çeşitli Avrupa kentlermde sahneye koydu. Cjeçen yıl bir IV kanalııçıniçin"()ftcnbach'ın(iizi" adlı bir güldürüoperafilmiçekmiş.Ona göre,bestecininiletmekistedikleriinsansesiyle yansıtılamadığı süreee, orkestıanın niteligi,sahneninetkileyiciolupolmaması, ve yönctmcnin bu ışin uzmanı olması hiçbır önemlaijimıyor. ParisOperasrndayönetmenlikyaptıgısırada edindiği deneyimler Szabo'yu "Venüs'le Buluşma" filmini çckmcyc itti. "Paris'in Wagnerilehiçbirilgisiyoktu. Yalnızca birbirlerinin gözünü oynıaya hazır, her biıi ayrı birhavaçalan, birübck insan vardı. Film tümü de iyi biramaca ulaşmak için boğuşan çelişik çıkar vc duygular karşısında Avrupa'danelerolabi leeeğinigözler önüneseriyordu." Szabo'ıuın "Venüs'le Buluş.nnı"nın baş kadın oyuncusu ülenn C'lose ile ilgıli izlenimleri çok nlumlu: "Ola ki gcreksinmcmiz olur, ya da bir biçimde bize yardım edebılir düşüncesiyle, sabahın köründen akşama dek çekimlerdehazıı bulunuyordu." Güzel bir filmi i/lemek veontıçarpıcıkılan yönlcrincparmakbasmak Szabo'ya inanılmazbirkeyılverıyor. "Ciençyönetmenler ve meslektaşlaı ımla kafa kafaya verip f ilmlcrimi enine boy una ineeleyerek geçirdiğim çokmutlusaatlcroldu." Damgasını vurduğu 20 film ve 50'yi aşkın ödülü var SzabcTnun. Her şeyi tek bir ortak paydada toplayarak insanı uyuşturan çağdaş sinemadan hoşlanmıyor. Bir de gerçek özden yoksun ama zekice kotarılmış filmlerden... Çağdaş ve uyuşturucu sinemamn düşmanı ... *• stvan Szabo ülkesinde sinemamn kendi•• ' >, si, Budapeşte'ninozanı,belleginbiiyüj; ciisü olarak lanıniyor. Damgasını vurduğu yirnıi kadar filmi, kendisine gönüldenbağlıbirhayranlaı ordusu veelliyiaşkın farklı ödüliiy lc Szabo, film çevinnekten hâlâ gençligeözgüotaptazc duygu vetutkuyla sözediyor. Istcrsokaktayürüyorolsun, istcr dostlarıyla sohbct cdiyor, ya da kürsüde kalabalık birtopluluğa seslcniyorolsun, Szabo'nun insanm içini bıranda ısıtıvcrcn bir dogallığı var. Birçok büyük siinatçı gibi, o da saııat ve yaşamarasındabiı farkgözetıniyor. "Söylemek İstcdiğimi7 nc oluısa olsun, bıınu olabildiğinceaçık, kesin ve kendi sözcüklerimi/le dilegetirmeliyiz. (,'ünküsöylemck istediklerimizzatenyeterineekarmaşık.Sonbirkaç onyıldır insanlar öylesine çok şey yaşadılar ki. Başımızdançokşeygeçti;birtürlüanlam veremedigimiz, kcstiremedigimizbiryıgın kötü şey." Szabo 1938 yılında Budapeşte'dedünyaya geldi. Uzunsüretekamacuceırahbabasının ı/ındcn gıdip doktor olmaktı. Bu isteğı, (haplin'in "Büyük Diktatör" ünü i/leyip, Bela Balazs'ın "Filınkullura" adlı yapılım okuyuncaya dek sürdü. O andan itibarcn tıp öğrenimi görmc düşlerini bir yana atarak Film ve Tiyatro Sanatı Okulu'na yazıldı. "Gençligimde çok daha katı görüşlerim ve hedeilerim vardı.Sürckliolaıakbüyükanneıni, dedemi, anababamı örnek alıyurdum. Ama böylesi bir seçim yaptığım içın çok mutlııyum. Güzellık ve varsıllikların her alanda varolabilcccginı ögrettigi için sinenıaya teşekkür borçluyuın. llerkese kar.şı açıkolınayı,killeselbağlılıklardankaçmmayı onıııı sayesinde öğrendim. Artık dünyanın nedenli rarklıolursaodenligüzelolduğunu biliyorum,"diyor. Szabo'nungcrek Maearistan,gereköteki ülkelerdeyankı uyandıran filmleribironur listesini andırıyoı: "Tuzolto utea 2", "Mefislo", "Albay Redl", "Hanussen", "Venüs'le Buluşma'VTatlı limmaSevgili Bobe". Ne var ki, kendi gözdesı, çekimini otuzyı I önce gerçekleştirdigi"ApaBaba" ."BufilmdeanSzabo 'nun Mefisto 'sunda Brandauer. lık olan ile tasarlanan, gerçek ile duygu arasındakidengeyiseviyorum. Bendebabasız büyüdüğüm için Apa'nm kahramanı ile aramdaçok yakınbiıbenzerlik kurulabilır. Sınıf arkadaşlarımın yüzde yetmiş seksen kadarı da babalarını saVaşta yitirdi. Küçük bir çocuk için babasızbüyümeninnedemek olduğunu, onuıı y ilik olan bu kişiy i kalasm da nasıl canlandırdığını ve söylencesel bir kahramanadönüfjtürdüğünüçok iyi biliyorum." "Apa" babasız büyüyen bir kuşagın taptığı bir film oldu. Istvan Szabo her ijeyi bir ortak paydada toplayarak insanı uyusjturan çağdas. sinemadan hoşlanmıyor ama aynı zamanda da, gerçek bir özden yoksun zekice kotarılmış filmleri de hiç mi hiççekcmiyor. Duygularını dı.sa vurumundaki incclik, Macarsinemasının eskilerine dayanıyor. Ingmar Bergman ile bir karşılaşmalannı anımsarken, "Bir gün benden'Fanny ve Alexander'ınçekimlerine katılmamı istedi. Konuşmasırasındabirara benielimden küçük bircocukmuşum gibi tutupstüdyoyagötürdü. Her şeyi gösterdi. \\x\ uf'ak ayrıntı lar içın bilesöyleyecek bir şeyleri vardı.Sonundaonunbanabüyükannemin evini anımsattığını söyledim.Oandabuhiç tanımadıgım lsveçli'ye önce hiç kimseye açmaclığımsırlanmıaçıgavurduğumunayırdınavardım,"diyordu. Szabo'nunenbaşarılıfilmlerindenbiride Son çalışması Budapeşte Szabo, Londra ve Batı Berlın dedahıl olmak üzere, çeşitli kcntlcrdc ders vermiş. Son üç yıldırda Budapeşte Film Akademisi'ndeki seminerlereyön veriyor: "Örneğin, Fellini 'nin"SekizBuçuk" filmi bcni çok etki leyen bir film vcbenhayranlıkduydugumbu kahramanları sevmeleri veekrandayansıtmaya çalıştığım kişilerle bir gönül bağı kurmalarıbenim için son dcrcceöncmli. Onlarınkendilerı ekrandaymışgıbi buduyguları yaşamalarını vekuşkusuzbudeneyimdentat almalarını arzu ediyorum. Alt ucu, sanattan sözediyoruz." Szabo'nun en son başarısı da, BBC televizyonu için gerçekleştirdigi Budapeşte iizcrine bir fi Im. "Bendcn böyle bir şey istenmesi büyük bironurdu. Böyleee, Budapeşte ile ilgiliyepyenibirşeylerortayakoymaolanagınıdaeldeettim. Bu.kent içindebirgezinti lüründeki alışılmış örncklerin dışında bir şeydi. Filmde kentin ruhunu yansıtmya çaİ!ştım."Ediîiburgh Festivali'ndegösteıilen ve "Staying Afloat/Su Yüzünde Kalmak" adını taşıyan filminin adı için şöyle diyor: "Bu başlıgı verdim, çünkü benim için Budapeşte dalgalarkarşısıudabatmamayaçahşan bir teknegibi. Tarihin kamçısını yedik ama bunun bizi yok ctmcsinc iziıı v eımemeliy iz. Budapeşte'ninhavasındayaşamiçin verılen busavaşımı,birycrlerctutunabilmcdııygusunusoluyabilirsini/. Kentimiçılgıneasına seviyorum. Çekimlerimi olabildiginee bu kenttegerçekleştimıeyeçalışıyorum. Başka kentleregirtigimdeise.kesinliklebukentten birşeyleri deyammdagötürüyorum. Sürekli kıyaslamalaryapıyor ve hep kafamda bıınları kendi ülkemin insanlarına açıklayacak gerekçelerbulmayaçalışıyorum. Kısacası, nereye gidersem gideyim, gerçekte Budapeşte 'den hiç ayrılmıyorum."^ Türkçesi: RİTA URGAN Haşrolünii (lleen Close'un oynuıiığı "Venüftle Buluşmu"filmi deSzabo'nundu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear